Jacob'ın sesi ile kendine gelmişti. Büyük Salon'da kahvaltı ederken uzaklara dalıp gitmişti. Jacob kendisine sesleniyordu. O kadar uzaklara dalmıştı ki anca yedinci seslenişini duydu. Biraz yorgundu. Elini cebine uzattı. Kendi hazırladığı ders programını dahi unutmuştu. 'Umarım yıllardır müdürü olduğum bu şatodaki Bitkibilim seralarının yerini unutmamışımdır.' dedi. Mırıldanarak söylediğini farkettiğinden toparlandı. "Ne demiştin Jake?" diye sordu Jacob'a bakarak. Jacob şaşkın gözlerle ona bakarak "Önemli değil, hiçbirşey dememiştim." dedi ve ardından kahvaltıya devam etti. Alec ayağa kalktı. Ve Büyük Salondan çıkarak okul bahçesine indi. Kahvaltı saati olduğundan etraf sessizdi. Merdivenlerden inerek Bitkibilim seralarına doğru yürümeye başladı. Seralara doğru ilerlerken Hogwarts Müdürleri'nin heykellerinin arasından geçti. IV. Müdüre Madam Bonecovery'nin heykeli parçalanmış bir haldeydi. Bu şekilde bırakamazdı. Asasını kaldırıp heykele salladı. Parçalar bir araya gelerek heykelin üzerinde toplandı. Tekrar asasını salladığında tüm heykeller pırıl pırıl olmuştu. Bu okula herşeyden çok değer veriyordu Alec. Profesör eksikliğinden dolayı birkaç derse giriyordu. Fakat bundan memnundu. Öğrencilerle yakın olmak gerçekten güzel bir duyguydu. Çoğu müdürün aksine bir tek o böyle birşey yapmıştı. Yorulmuştu. Şatonun büyüklüğü ve Alec'in yaşı itibariyle yorgunluğu artmıştı. Bitkibilim seralarına odaklanarak zihnini boşalttı. Birkaç saniye sonra seraların önünde belirdi. Mühürlü kapıya asasını sallayarak dokundu. Ve kapı ardına kadar açıldı. İçeriye girdiğinde asasını salladı. Etraftaki tozlar temizleniyor, perdeler açılıyor ve sera havalandırılıyordu. Ders işlenen bölüme geldiğinde asasını tahtaya doğru sallayarak dersle ilgili konu başlıklarını tahtaya yazdı. Hazırdı. Tek yapması gerek öğrencileri beklemekti.
Birkaç dakika sonra ilk öğrenciler gelmişti. Cebindeki listeyi çıkardı. Derse giren öğrencilere baktı. Fred aralarında yoktu. Bu sene dersini almıyordu. Aslında geçen sene Fred ve Xavier ikilisi dersinin en gözde öğrencileriydi. Listenin altlarına göz gezdirirken Xavier'a rastladı. İçini buruk bir sevinç kapladı. Sınıfın yarısı dolmuştu. Masaya oturup herkesin gelmesini beklemeye başladı. Teker teker gelen öğrenciler masaların etrafında oturuyorlardı. Tüm öğrenciler tamamlandığında Alec kapıya asasını salladı. Kapı kapanmıştı. Alec ayağa kalktı.
"Herkese iyi günler. Profesör kadromuzdaki eksikliklerden dolayı bu dönem dersinize ben gireceğim. Adım Alec Lucifer. Tanımayanlar için Hogwarts Müdürüyüm. Bu dönem derste benim kurallarım geçerli olacaktır. Dersimde girişken öğrencileri severim. Anlamadığında çekinmeden söyleyebilen, aklında kalan soruları, yanıtlarını almak üzere bana sorabilen öğrenciye girişken öğrenci derim. Ben konuyu anlatırken not almanızı tavsiye ederim. Bu sayede daha iyi öğrenmiş olursunuz. Hazırsanız dersimize geçiyoruz. İlk olarak konumuzu belirteyim. I. veya II. Sınıf olmadığınız için artık Bitkibilim nedir vb. konuları işlemiyorum. Zaten tecrübelerinizden dolayı bunu biliyorsunuz. Dersimizde, Şeytan Kapanı ve Zehirli Tentakula/Dokunakula bitkilerini işleyeceğiz. İlk olarak Şeytan Kapanı'ndan başlayalım." Konuya girmek için derin bir nefes aldı ve devam etti. " Şeytan Kapanı yumuşak, oraya buraya salınan uzun dokunaçlardan oluşur. Ona dokunan kişiye saldırır, dokunaçlarını her tarafına sararak onu boğar. Şeytan Kapanı’na karşı mücadele etmek zordur, en iyisi o sizi sarmaya başlar başlamaz hızlıca ondan kurtulmanızdır. Yoksa onunla ne kadar mücadeleye girerseniz sizi o kadar çok sıkar. Eğer rahat olunursa, öldürme süresi yavaşlar. Şeytan Kapanı, karanlık ve nemli yerlerden hoşlanır bu yüzden onu püskürtmek için Mavialev Büyüsü gibi bir kıvılcım büyüsünün yapılması, onu kurbandan uzaklaştırır. Bu bitkiyi unutmayın! Karşınıza çıktığı takdirde ona karşı gelemez, savunmanızı yapamazsanız sizin için iyi olmaz. Bu yüzden bu bitkiden olabildiğince uzak durun. Ayrıca bu bitki Uçukçiçek bitkisine çok benzemektedir. Bu nedenle yıllar önce bir şifacı Şeytan Kapanı' nı, Uçukçiçek gibi masum bur bitki sanarak masasının üstüne koymuştu ve tabiiki bu bir çok sonuç doğurmuştu. İşte sizlerde bu nedenle Uçukçiçek ve Şeytan Kapanı'nı birbirlerinden ayıracaksınız. " Sözlerini bitirmesi üzerine masasına doğru yanaştı, sandalyesini çekti ve oturdu. Gezinerek ders anlatmak onu yormuştu.
" Dikkatinize hayranım! Bu yüzden anlamadığınız bir şey olmadığını düşünüyorum. O nedenle, Zehirli Tentakula/Dokunakula bitkisini işlemeye başlayabiliriz. Bu bitki, Zehirli Tentakula ve ya Zehirli Dokunakula bitkisi, dikenli ve koyu kırmızıdır, antenleri vardır. Ayrıca büyüdüklerinde dişleri de çıkar. Tokat atarsanız onu geri püskürtebilirsiniz ama bunu yapabiliyoruz diye de çok yakınlarında bulunmamanız gerektiğinide bilmelisiniz. Sizlere bu zararlı bitkileri, onlarla savaşın diye değil, merakınıza yenik düşüp, onların ilgi çekici görünümlerine aldanarak onları incelemeyin, onlarla uğraşmayın diye anlatıyorum. Umarım ne denli zararlı olabileceklerini anlamışsınızdır. " Alec kolundaki saate bir göz attı. Ders bitimine az kaldığından sözlerini toparlyıp, ödevlerini vererek sınıfı terk edecekti. " Evet arkadaşlar, dediklerimi unutmayın. Büyüdünüz artık, I. sınıf öğrencisi değilsiniz. Sizlerde bunun farkında olarak davranın ve en önemli sorumluluğunuz olan derslerinizi ve ödevlerinizi hafife almayın. Derste yazdıklarımızı eve gidince bir tekrar edin. Bu sizin için iyi olacak ayrıca ödeviniz; Sıçrayan Soğan bitkisi hakkında araştırmalar yapıp, saksısını değiştirmeye çalışın. Zaten bu bitkiye önceki senelerden aşinasınız. Eşyalarınızı toparlayıp çıkabilirsiniz. "
Herkes çıktıktan sonra kapıyı mühürleyerek odasına cisimlendi.