Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts |
|
| III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] | |
|
+3Benito S. Argento Evaline Mélita Draker George Crownie 7 posters | Yazar | Mesaj |
---|
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] Salı Haz. 22, 2010 8:30 pm | |
| Profesör online olamayacağı için ilk dersi ben yayınlıyorum. Tamamen ona ait bir derstir.
Not: Ders kurallarını okumadan derse girmeyiniz.
“Evet, artık başlayabilirim!”
Çok geniş ve ferah olan Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin sınıfına girmiş ve sınıfı toparlamaya başlamıştım. İlginç bir ders deneyecektim. Uygulamalı olacaktı hem de ciddi bir şekilde… Asamı bir oraya bir buraya sallayarak sınıfın ortasındaki sıraları üst üste koyup duvara doğru sürüklüyordum. Sınıfta üç sınıfında rahatlıkla durabileceği bir açıklık olmalıydı. Neredeyse bitmişti geriye sadece kendimle birlikte getirdiğim büyük dolap duruyordu. Asamı kullanarak dolabı sınıfın ortasına doğru sürükledim. Dersin başlamasına az kalmıştı.
Öğrencilerin içeri teker teker girmelerini engellemek için kapıyı kapalı tutuyordum. Ders saati tam olarak geldiğinde asamı şöyle bir salladım ve kapının ardına kadar açılmasını izledim. İlk dersimden sonra çok da heyecanlı değildim. Dersler eğlenceli geçiyor gibiydi. Bütün öğrenciler sınıfa yavaşça giriyordu. Yüzlerindeki şaşkınlık oldukça belirgindi. Öğrencilerin hepsi sınıfa girince dolaba doğru yaklaşmaya başladılar. Hiç ses çıkarmadım, ne yapacaklarını merak ediyordum. Dolaba biraz daha yaklaştıklarında dolap neredeyse yerinde zıplayarak hareket ediyor sesler çıkarıyordu. Öğrenciler korkarak geri çekildiler.
Sonunda ortaya çıktım. Dolabın sallanmasına aldırmayarak tam önüne geçtim ve durdum. “Merhaba çocuklar, benim ismim Richard John Schwarz. Sakatlanmadan iki sene önce quidditch milli takımında oynuyordum beni tanıyanlarınız olabilir. Okulda iki tane Profesör Schwarz olduğundan bana Profesör Richard veya Profesör John diyebilirsiniz. Bu yıl Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersini birlikte işleyeceğiz.” deyip sırıttım. “Bu dolaptaki bir..” sözüm yarıda kalmıştı “Böcürt” demiş ve sözümü kesmişti bir Gryffindor’lu. Çocuğa döndüm ve “Aferin” dedim. “Arkadaşınız doğru söyledi bu bir böcürt” çocuğa bakarak “Söyle bakalım böcürt nedir?” dedim. Çocuk sırıtarak “Böcürt insanların en büyük korkularının şekillerine giren sihirli bir yaratıktır.” Dedi. “Etkileyici... Gryffindor’a beş puan” dedim. Gryffindor benim de ski binamdı. Yeniden konuşmaya döndüm “Böcürtü kaçıran Riddikulus adlı çok kolay bir büyüdür, ama böcürtü asıl kaçıran gülmektir. Şimdi asalarını kullanmadan büyüyü bir tekrar etmenizi istiyorum. Riddikulus!” deyip sırıttım. Bütün sınıf hep bir ağızdan tekrar etmişti “Riddikulus”. “Çok güzel. Şimdi asalarınızı çıkarın ve tek kişilik bir sıra oluşturun. Karşınıza çıkan şeyi çok komik bir halde düşünüp Riddikulus demenizi istiyorum. Hazır olsanız iyi olur.” Dedim ve arkamdaki dolabın kapağını açtım.
Dolaptan dışarı bir mumya çıktı. En öndeki kız endişeli gözlerle mumyaya bakıyordu ve bir anda “Riddikulus!” diye bağırdı. Mumya bir sargısından tutulmuş ve toza dönüşene kadar çekilerek döndürülmüştü. Bütün sınıf kahkahalara boğuluyordu. Sıradaki öğrenci geçince böcürt bir ejderhaya dönüşmüştü, ateş saçan bir ejderhaya. “Benim patronusumda bir ejderha, onlara bayılırım. Ejderhalardan korkulması ilginç..” diye düşünürken bir “Riddikulus!” sesiyle ejderha bebek bezi giydirilmiş bebek kıyafetleri ile karşımda ağzında emzikle duruyordu. Gülmemek elde değildi.
Bütün öğrenciler sırasıyla büyüyü denedikten sonra böcürtü dolaba geri gönderdim ve öğrencilere dönerek “Bu günlük bu kadar, başaramayanlar üzülmesin. Birkaç tekrar yaparsanız çok kolay olacaktır. Sizden çıkmadan önce bana bir parşomene adınızı, soyadınızı, binanızı ve bu dersten beklentilerinizi yazarak masama koymanızı istiyorum. Sonra çıkabilirsiniz.” Dedim ve öğrencileri izledim… | |
| | | Evaline Mélita Draker
Gerçek İsim : Berşan. Mesaj Sayısı : 161 Kayıt tarihi : 18/04/10 Yaş : 26 Lakap : Eva.
| Konu: Geri: III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] Salı Haz. 22, 2010 9:10 pm | |
| Bugün Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi vardı. Aslında bu dersi pek sevdiğim söylenemezdi. Tamamıyla iyilere özel bir dersti çünkü. Bu benim düşüncemdi ama. Yinede bazen işe yarıyordu. Zorunlu olmasa girmeyecektim. Hem neredeyse tüm seçmeli derslere giriyordum. Yanımda bir kaç arkadaşımla merdivenlerden aşağı inerek 1. kata ulaştık. Kapı kapalıydı. Geç mi kaldık düşündüm. Benim gibi birine yakışmazdı. Derin bir nefes alarak kapıyı açtım, ders başlamamıştı henüz. Profesör tek tek girmemiz için kapılı tutuyordu. İçeri girdiğimde bir dolap ile karşılaştım. Bu neydi şimdi? Merak etmiştim doğrusu. Belki Böcürt olabilirdi. Sonra profesör ortaya çıktı, dolabın önünde durdu ve kendini tanıtmaya başladı ve “Merhaba çocuklar, benim ismim Richard John Schwarz. Sakatlanmadan iki sene önce quidditch milli takımında oynuyordum beni tanıyanlarınız olabilir. Okulda iki tane Profesör Schwarz olduğundan bana Profesör Richard veya Profesör John diyebilirsiniz. Bu yıl Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersini birlikte işleyeceğiz.” dedi, ve sırıttı. Sonra “Bu dolaptaki bir..” dedi ve bir Gryffindorlu “Böcürt” dedi. Profesör cümlesini bitirmemişti. `Saygısızlık´ diye düşündüm. Profesör “Aferin” dedi. Çocuk sırıttı ve “Böcürt insanların en büyük korkularının şekillerine giren sihirli bir yaratıktır.” dedi. Kendini beğenmişin tekiydi işte... Profesör “Etkileyici... Gryffindor’a beş puan” dedi. Sinirlerim iyice gerilmişti. Profesör “Böcürtü kaçıran Riddikulus adlı çok kolay bir büyüdür, ama böcürtü asıl kaçıran gülmektir. Şimdi asalarını kullanmadan büyüyü bir tekrar etmenizi istiyorum. Riddikulus!” dedi sırıtarak. Bütün sınıf hep bir ağızdan “Riddikulus” dedik. Profesör “Çok güzel. Şimdi asalarınızı çıkarın ve tek kişilik bir sıra oluşturun. Karşınıza çıkan şeyi çok komik bir halde düşünüp Riddikulus demenizi istiyorum. Hazır olsanız iyi olur.” dedi ve arkasındaki dolabın kapağını açtı. Dolabı açınca bir mumya çıktı. Mumyalar bana her zaman etkileyici gözükmüştü ama şimdi pekte öyle olduğu söylenemezdi. Kız endişeyle “Riddikulus!” diye bağırdı. Mumya bir anda bir parçasından döndürülmüştü toz haline dönen kadar. Herkes gülmeye başladı. Sonra başka bir öğrencinin önünde bir ejderha belirmişti. Çocuk “Riddikulus!” sesiyle ejderha bebek kıyafetleri giymiş karşımızda duruyordu. Yine bir gülme krizi... Herkes büyüyü denedi. Bende denedim ve başarılı olmuştum. İtiraf ediyorum; büyüyü yaparken zorlanmıştım. Profesör böcürtü dolaba geri gönderdi. Bize dönerek “Bu günlük bu kadar, başaramayanlar üzülmesin. Birkaç tekrar yaparsanız çok kolay olacaktır. Sizden çıkmadan önce bana bir parşomene adınızı, soyadınızı, binanızı ve bu dersten beklentilerinizi yazarak masama koymanızı istiyorum. Sonra çıkabilirsiniz.” dedi. Herkes parşömen çıkardı, bende aynısını yaptım ve beklentilerimi yazmaya başladım. Kağıda ailemin Karanlık Sanatlara Karşı Savunma yüzünden öldüğünü ve bu dersi sevmediğimi söyledim. Ve bazen de işime yarayacağını. Sonunda `Umarım bu düşüncelerimi anlayışla karşılarsanız.´ yazmıştım. Yalan söylemezdim. Parşömenin kenarına adı yazdım ve masaya bırakıp çıktım. | |
| | | Benito S. Argento Slytherin V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 103 Kayıt tarihi : 04/06/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (91/100) Patronus: Yarasa
| Konu: Geri: III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] Salı Haz. 22, 2010 9:47 pm | |
| Koridorlar arasında dersliğe yetişmek için var gücümle koşuyordum. Ders en sevdiğim derslerden biriydi ve kaçırmayı hiç istemezdim doğrusu... Sınıfa girdim ve yerime oturdum. Profesör genç ve yakışıklı bir adamdı. Bizimle de oldukça sevecen bir tavırla konuşuyordu. -Merhaba çocuklar, benim ismim Richard John Schwarz. Sakatlanmadan iki sene önce quidditch milli takımında oynuyordum beni tanıyanlarınız olabilir. Okulda iki tane Profesör Schwarz olduğundan bana Profesör Richard veya Profesör John diyebilirsiniz. Bu yıl Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersini birlikte işleyeceğiz. Ardından dolaba doğru ilerlemişti. Bir öğrencinin gereksiz tahmin çabası sonucu bunun bir böcürt olduğunu öğrenmiştim. Ardından Profesör böcürtün ne olduğunu sormuştum. Cevabı aklımda parlak ışıklarla yanıp sönen bir tabela gibi belirmişti fakat birileri benden hızlı davranmıştı. -Böcürt insanların en büyük korkularının şekillerine giren sihirli bir yaratıktır. Aslında parmaığımı kaldırmış olsam yanıtı bilip Gryffindor'un aldığı beş puanı bize kazandırabilirdim diye düşündüm. -Böcürtü kaçıran Riddikulus adlı çok kolay bir büyüdür, ama böcürtü asıl kaçıran gülmektir. Şimdi asalarını kullanmadan büyüyü bir tekrar etmenizi istiyorum. Riddikulus! diyerek düşüncelerimi bölmüştü profesör... Sınıf ile birlikte bir süre Riddikulus diye bağırdıktan sonra en büyük korkumun ne olduğunu düşündüm. Sanırım Ölüm'dü... Ya da Ecel... Profesör bir süre konuştuktan sonra dolabı açmıştı. Öğrenciler de sırayla kendi korkularıyla yüzleşiyordu. Sıra bana gelmişti... Korkumu düşünerek baştan aşağı titremeye başlamıştım. Tamam, başaramayanlara gülüyorduk fakat dolap açıldığında karşıma çıkan Ecel'in etkisiyle ben de bir süre donakalmıştım. Fakat cesaretimi toplamam çok da uzun sürmedi. "Riddikulus!" diye bağırdıktan sonra Ecel'in hızla küçüldüğünü gördüm. Gülümsedim ve dersin bitimine kadar diğerlerini izledim. -Bu günlük bu kadar, başaramayanlar üzülmesin. Birkaç tekrar yaparsanız çok kolay olacaktır. Sizden çıkmadan önce bana bir parşomene adınızı, soyadınızı, binanızı ve bu dersten beklentilerinizi yazarak masama koymanızı istiyorum. Sonra çıkabilirsiniz. Parşömen parçasını evirip çevirdim. İlk iki kelimeyi yazdıktan sonra kalanı kendiliğinden dökülmüştü. Dersten beklentilerim benim için şöyle özetlenebilirdi. "Aileme karşı vereceğim savaşta Aydınlık Taraf'a geçmem için bana yardımcı olacak en büyük destekçi..." | |
| | | Valeria Nerissa Wesley Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Gerçek İsim : Ebru. Mesaj Sayısı : 1504 Kayıt tarihi : 13/09/09 Yaş : 30
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Beyaz Leopar
| Konu: Geri: III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] Cuma Haz. 25, 2010 6:59 am | |
| Esniyordum yine durup dururken. Güneşi böyle selamlıyordum. Ama bu sefer esnemeyi yatağımda değil okulun yıllardır var olan ve herkesin iyi kötü anısı olan bahçede, bir bankta oturarak yapıyordum. Kulağımda kulaklıklarım, önümde Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi kitabım ve kitabımın hemen yanında binamın renkleriyle rengi uyumlu olan ıpod'um vardır. Ipod'umda çoğu kişinin severek dinlediği Beyonce'un Single Ladies şarkısı çalıyordu. Arada sözlerini mırıldanıyordum. Bir yandan da derse girmeden önce göz gezdiriyordum. Pek huyum değildi bu ama erken kalkınca yapacak başka saçma bir şey bulamamıştım. Acilen kendime oyalanacak bir şeyler bulmam gerekiyordu yoksa ders önceleri bayağı sıkılacaktım. Bizim tayfadaki kızlarla bir kaç bulanıkla uğraşırsak moralim yerine gelebilirdi aslında. Önümden bir kaç küçük Gryffindorlu geçti bu sırada. Çömez bulanıklardandılar. Her hallerinden belliydi. Kısacık boyları, heyecanlı halleri ve merakla bakan gözleri. Ah ne kadar mükemmel bir kare. Ne söylediklerini duymuyor olmak harikaydı. Kitapla daha fazla birbirimize bakıp romantik dakikalar geçiremeyecektim. Kitabı kapatıp etrafa bakınmaya başladım. Tam çaprazımdan Blacken'ın ve en yakın arkadaşı Aragorn'un geldiğini gördüm. Ne yapmalıydım. Bu sefer onu görmezden gelemezdim. Çok özlemiştim onu. Kayıtsız kalmamalıydım. Sağ elimi kaldırıp gülümsedim buradayım dercesine.Görmüş olmalıydı ki bana doğru geliyordu o asil yürüyüşüyle. Kusursuz bedeniyle bana doğru geliyordu. Özenle şekil verdiği saçları ne kadar da yakışmıştı.Bahçedeki tüm kızların gözü onda ve Aragorn'daydı. Bu ikili okulun en yakışıklılarındandılar zaten. Kızların hep teklif bekledikleri erkeklerdendiler. Onlardan biri de benim sevgilimdi. Kızlar ne kadar kıskanıyorlardır bizi kim bilir. Bana doğru biraz daha yaklaştığında Aragorn etrafta gördüğü bütün güzel kızlarla kesişiyordu. O çocukla sevgili olan kızın nasıl kıskançlık krizine gireceğini düşünemiyorum bile. Blacken yanıma geldiğinde sanki rüya da gibiydim artık. Onun yanındayken kendimi cennette gibi hissediyorum. Hiç kimseye bu kadar tutulduğumu hatırlamıyorum.Hülyalı hülyalı Blacken’a bakarken ders saatinin geldiğini anladım ve daha bir kelime edemeden "Üzgünüm ders başlıyor gitmem gerek aşkım." diyerek oradan uzaklaştım. Aklımın bir köşesi hala orada kalmıştı doya doya sarılamadan lanet olası ders yüzünden gitmek zorunda kalmıştım. Dersliğe girdiğimde yerinde duramayan bir dolabın önünde durmuşlardı. Profesörün lunaparktaki çocukluk günlerinin aklına geldiği için şakacı bir dolap getirdiğini düşünmüştüm.
Ben bunun ne olduğu çözmeye çalışırken Profesör hala derse geçip bir şeyler anlatma derdindeydi. Profesör kendisi hakkında gereksiz bilgileri verdikten sonra derse geçmeyi başarmıştı. Kendisinin dersi için Blacken’a dokunamadan gelmiştim buraya. Ah bu dersler öldürecekti beni. Sevgililerimizle vakit geçirmemize bile imkan yoktu. Blacken düşüncelerimin tamamına sahip olmuştu. Aklımda Blacken vardı ama profesörün söylediklerini de dinliyordum. Profesörün lafı kalmıştı. Bir tane salak Gryffindorlu kesmişti profesörün lafını. Böcürt olduğunu söylemişti. Biz de leylak sanmıyorduk ya. Hem profesörün sözünü kesip bilmişlik taslamaya ne gerek vardı. Beş puanı da kapmışlardı. Çocuğa ters, ters bakmaya başladım. Bunu da Avada büyüsünü yapacaklarımın listesine yazmalıydım. Profesör bu sırada böcürtlerle ilgili bir şeyler söylüyordu. Bu böcürt en korktuğum şey kılığına girecekti. Ancak benim gibi asil ve güzel bir kızın korkacağı hiçbir şey yoktu. O yüzden kendimi diğerlerine göre daha şanslı hissediyordum. Ama ya korktuğum bir şey varsa ve aptal Gryffindorlu’lara maskara olursam diye tedirginlik geçirmedim değil. Aslında böcürtü etkisiz hale getirmek çok kolaydı ‘Riddikulus’ diye bir büyüyü söyleyip geçecekti. Böyle kolay bir büyünün neden 1. sınıfta gelmediğine şaşırmıştım Aptal Gryffindorlular 1. sınıfta bunun ne olduğunu anlayamazlardı kesin. Aklıma birden Blacken perde gibi inmişti. Onu düşünerek her şeyin üstesinden geleceğimi biliyordum. Sıra bana gelene dek kimseye bakmadan sadece onu düşünmüştüm. Sanki ışık hızının beş katı bir hızla sıra bana gelmişti.
Dolap kapalıydı ve hızla sallanıyordu. Kapısı yavaş, yavaş açılmaya başlamıştı. Hiç duymadığım bir heyecan basmıştı içimi. Adrenalini bütün vücudumda hissediyordum sanki.Filmlerde izlediğim kadarıyla adrenalin patlaması yaşadığımı bile düşünmeye başlamıştım. Sonunda kapı açıldı ve içinden bir şey çıkmamıştı. Sonra tam önünde içi ağzına kadar dolu bir su bardağı çıkmıştı. Herkes gülmekten çatlayacak hale gelmişti. İlk başta farkına varamasam bile bu bardak babaannemin ölümünü hatırlatmıştı bana. Gecenin birinde bir ölümyiyen gelip babaannemi kara büyü ile küçültüp bir bardak suda boğmuştu. Bundan korktuğumu ve korkabileceğimi aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Zaman ilerliyordu ve nerdeyse dersi geçemeyecekti daha sonra asamı bardağa tutarak ‘Riddikulus!’ diye haykırmıştım. Bardak birden anlaşılmayan bir şekilde kolaya dönüşmüştü. Ben ise kendimi hiç bozmadan gidip bir bardak kolayı içmiştim. Tüm sınıfın gözleri bendeydi. Profesörde ne yaptığımı anlayamamıştı ki bana şapşal bir surat ifadesiyle bakıyordu. Ders bitmişti nihayet. Ama profesörler biz öğrencilere meşgale vermeden dururlar mı? Oturup dersten beklentilerimi yazacakmışım. Oldu hemen yazarım. Derslikten koşarcasına çıkıp Blacken’ın yanına gittim. Dersten öncesini telafi etmek için. | |
| | | Desire Belcourt Ravenclaw V. Sınıf
Gerçek İsim : Liena Mesaj Sayısı : 148 Kayıt tarihi : 25/10/09 Yaş : 29 Lakap : Dee the Bee
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Tek Boynuz
| Konu: Geri: III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] C.tesi Haz. 26, 2010 12:29 am | |
| Okuldan nefret ediyorum! Hatta okulla ilgili herşeyden … Sabahın erken saatlerinde kalkmaktan, çalar saatimin o iğrenç tınısını her sabah duyacak olmaktan. Cübbemi üzerime geçirirken homurdanmadan edemedim. Hayatımda hiç bu kadar ruhsuz, huysuz ve memnuniyetsiz hissetmemiştim… Garipti, sanırım. Uykusuzlukla çukurlaşmış gözlerim ve karışmış saçlarımla fazlasıyla garip görünüyordum. Hızlıca taradığım saçlarımı elime geçen ilk saç bandı ile dizgine getirdim, gözlerimi ise düşünebilecek durumda bile değildim… Duygusal açıdan girdiğim bu yeni karamsar tavır hoşuma gitmemişti. Ayrıca bunun okulla veya derslerin başlamasıyla ilgili olduğunu da hiç düşünmüyordum. Benim için öyle bir ihtimal bile olamazdı. Dersleri asla sorun etmeyen, kendi çapında başarılı olmaya çalışan ve çoğu zaman arka planda kalan o kız olmaya alışmıştım. Bu bendim. Kabullenmiştim artık kendimi. Üzerinde düşününce okul benim kimliğim, beni ben yapacak olan şey… İneğim ve inek kalacağım. Harika!
Merdivenlerden inerken karşılaştığım birkaç kıza başımla selam verdim. İlk dersimi Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Dersliğinde verecektim. Neyse ne… Sınıfa girdiğimde karşılaştığım kalabalığı –ve onun getirdiği o gürültüyü- yok saymaya çalıştım. Bulduğum ilk yere oturdum ve profesörü bekleyen diğer birkaç öğrenciye selam verdikten sonra gözlerimi kapattım. Lütfen… Uyumuyordum ki, yalnızca gözlerimi dinlendiriyordum! Fakat kendimi dinlenmeye fazla kaptırmış olacağım ki profesörün sınıfa girdiğini anlamadım. Bir kız kolumu dürtene kadar yani… Bende o zaman kendime geldim zaten. Uzun, cidden uzun, bir tanışma faslı yaşadık. Takip edemedim başım masaya düşüyordu… Bir daha uyumadan önce kitap falan okumam ben! Öğrencilerin çoğu profesörün önüne geçtiği dolaba kilitledi bakışlarını, bende onlara katıldım. Çoğunlukla hareket etmek her zaman en iyisidir… Sallanan garip dolabı işaret ederek bir şeyler söyledi profesör, o sırada Gryffindor’lu bir çocuk kulağımı tırmalayan bir sesle profesörün lafını kesti, “Böcürt.” Ve Gryffindor’a 5 puan. Lanet! Profesör yeniden konuşmaya başladığında ne söylediğine kulak vermek gibi bir amacım yoktu. Sonuç olarak denemede ilk ben ortaya çıkacak ve rezil olacak değildim. Önümde bir kişi bile olsa onu takip eder ve ne yapacağımı kavrardım. Hızlı öğrenmek büyük bir ayrıcalık tabii… Başımı geriye, arkadaki sıraya yasladım. Öğrencilerin mırıltıları beynime sancılar sokuyordu. Kulağımı tıkayacakken herkes “Riddikulus!” diye bağırdı. Demek ki olayımız Riddikulus, bu bir. Böcürt’ün ne demek olduğunu zaten biliyordum. Üstesinden gelirsin Lils… Sorun değil. En sonunda öğrenciler sıraya geçti. Arkalardan bir yere geçtim. Saçma sapan birkaç şey oldu. Komiğime giden bir şey mi? Ah hayır, pek olmadı aslında… Sıra birden bana gelmişti. Dolap açılırken anlık bir tereddüt yaşadım. Yorgundum ve başarılı olacağım diye bir garanti yoktu da… “Bu da ne?” diye soramadan karşımda garip suratlı yavru bir köpek belirdi. Ne güzel… Yani 5 yaşında falandım artık köpeklerden korkmuyorum ben! Birden bire köpeğin saniyelerle birlikte büyüdüğünü sezdim. Aman ne güzel… “Riddikulus...” diye mırıldanırken gözlerimi kapadım. Dişleri git gide uzayan o yaratığı görmek istemiyordum çünkü. Daha sonra bir sessizlik oldu. Ben kendimden emin bir tavırla gözlerimi açtığımda küçük bir şok yaşadım. Köpek komik bir şeye dönüşmemişti. Aksine aynıydı, hatta hala büyümeye devam ediyordu. Başarısız oldun Liena Blair. Rezil oldun… Profesör tam sıradaki öğrenciye yer vermemi isteyecekti ki titreyen bir sesle atıldım. “Tekrar deneyebilir miyim?” Bir süre duraksadıktan sonra başıyla onaylayan profesöre minnettar bir şekilde gülümsedim. Bu defa derin bir nefes aldım ve bu defa işe yaraması için umutla “Riddikulus...” diye fısıldadım tekrar. Şansım bu defa yaver gitmişti. Ya da, ilk sefer altladığım bir şeyi farkında olamadan doğru yapmıştım. Bilmiyorum, sonuç olarak dersi dinleseydim buradaki herkesi geçerdim ben. Karşımdaki pembe renkli minik tüylü yaratığın kurdelesini çekiştirdikten sonra bir oh çektim. En azından bir yerleri yakmadım, öyle de olabilirdi tabii… | |
| | | C. Pennate Brooks
Gerçek İsim : Efe. Mesaj Sayısı : 135 Kayıt tarihi : 18/08/09 Yaş : 30 Lakap : Chev, Penn...
| Konu: Geri: III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] C.tesi Haz. 26, 2010 5:13 pm | |
| Zindan katında, Hogwarts'ın diğer lerlerinden beş derece daha soğuk hissedildiği Slytherin Binasında. Güneşin içeri çok nadir, bilinmez bir şekilde içeri girdiği o insandaki mutluluğu parçalayan bina. Fakat bu psikolojik etki yaratan yer, Chev'in uyumasına bir engel oluşturmuyordu. Gecelerin yorgunluğunu her zaman ilk derslere gecikerek çıkarıyordu. Bunun cezasını da Binası ile birlikte haliyle ödüyordu. Fakat Kendisi Quidditch Takımında ve Slytherin'in ileri gelen isimlerinden olduğu için Chev'e karşı sitemleri hep kendi aralarında paylaşılıp. Chev'e aktarılmamasıyla sonuçlanıyordu. Chev, binanın soğuk havasını üstündeki siyaha yakın gri yorganı ile hallederken dersin başladığından ve dakikaların hızla akıp gittiğinden habersizdi. Uyusunun yavaş yavaş azaldığı sırada uyanma belirtileri gösteren Chev, saatin kaç olduğunun umrunda bile değildi. Fakat geciktiğini saate bakmadan fark etmişti. Yataktan kalkarkenki hali çok komikti. Siyah renkli uyku maskesini dün gecenin yorgunluğundan ters takmış ve panikle onu çıkarmayı unutup giyiniyordu. Dönemin ilk dersinden olsa gerek biraz daha hızlı olmasının gerektiğini düşünüyordu. Gri pantolonunu giydikten sonra gömleğinede el atmıştı son yakasına kadar iliklediği gömleğinin ardından kravatına Vilson düğümü yapıp saçlarını düzeltmişti. Rafda dağınıklığın içinden bir kitap alıp odadan kaçarcasına koşuyordu. Derse yetişebilmek için merdivenlerin düzgün sıra halinde olmasına dua edip kaybettiği vakti tesellisini böyle arıyordu. Zindan dan I.Kata geçen Chev, sınıfın kapısına geldiğinde Profesör'ün bir konu hakkında Gryffindorlu bir çocuk sayesinde binaya puan kazandığını ilan ediyordu. Puanlara belliki fazla takılan bir adamdı fakat Slytherin' li olması bu durum Chev'in iyice alehine dönmüştü. Chev dışarıda biraz daha oyalanıp karambolden yararlanıp sınıfa kendini belli etmeden girmeyi planlamıştı. Profesör, böcürt hakkındaki anlatımlarını bitirdikte sonra iki kişiden örnek vermesi için dolabın önüne dikmişti. Chev'de bu anı fırsat bilerek içeriye ağır adımlarla girmişti. Onu gören bir Ravenclaw' luya sanan ne gibisinden attığı bakışlarla kendisinden korkutmayı başarmıştı. Dersin konusu, böcürt dolap ve kuyruktan kolayca tahmin edilebiliyordu konu, "Riddikulus" olmalıydı fakat Crownie'nin bunu ona geçen sene anlattığından emindi. Chev'de şansını denemek istiyordu fakat birden kendini belli etmesi onu ele verirdi. Dışardan ilgisiz tavırlar ile dersi dinlemeye devam etmişti. Birkaç kişi hariç nerdeyse tümöğrenciler sırasıyla büyüyü denedikten sonra Profesör, böcürtü dolaba geri gönderdi ve öğrencilere dönerek “Bu günlük bu kadar, başaramayanlar üzülmesin. Birkaç tekrar yaparsanız çok kolay olacaktır. Sizden çıkmadan önce bana bir parşomene adınızı, soyadınızı, binanızı ve bu dersten beklentilerinizi yazarak masama koymanızı istiyorum. Sonra çıkabilirsiniz.” dedikten sonra insanı rahatsız eden bir hiss ile öğrencileri takib etmeye devam etmişti. | |
| | | Claudia Bauwens Sihir Bakanı Yardımcısı
Gerçek İsim : Yağmur Mesaj Sayısı : 261 Kayıt tarihi : 25/01/10 Lakap : Ess.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (95/100) Patronus:
| Konu: Geri: III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] Çarş. Haz. 30, 2010 3:36 pm | |
|
Vücuduna dolanmış çarşafını yere fırlatırken gözlerini aralamaya çalışıyordu. Gecenin ikisinde yattığına lanet okuyuyordu şimdi, aynaya baktığında çikolata kahvesi gözlerinin altında göz altı torbalarının olacağından adı gibi emindi. Kendini zorlayarak yatağında doğrulduğunda yatakhanede bir tek kendisinin olduğunu görüne burnunu kırıştırdı. Bu artık onun için monoton bir sahneydi, yatakhanede tek kendisinin kalmasına çoktan alışmıştı. Yatağının ucuna iliştirdiği Gryffindor cübbesini giyinirken karnından gelen gurultuyu duymamaya çalışıyordu. Sandığının yarısını çıkardıktan sonra en sonunda tarağını buldu. Birbirine karışmış saçlarını tarayıp biraz daha düzgün bir pozisyona soktuktan sonra tarağı tekrar sandığa tıktı. Sandığı ayağıyla iterek yatağının altına sıkıştırdı. Yatakhanenin ağır kapısını aralayıp yatakhaneden çıkıp kapıyı sertçe çekti. Duvarda asılı olan portrelerdeki büyücü ve cadıların söylendiklerini duysa da o aldırmadan esnemeye devam ediyordu. Panodan ilk derse baktığında yüzü buruşturdu. Karanlık Sanatlar... Çoğu kişinin aksine o karanlık sınıfta durmak onun içini baymaktan başka bir işe yaramıyordu. Kendini o sınıfa ait hissetmesede olabildiğince profesörün anlattıklarını dinlemeye çalışıyordu. Derin bir iç çektikte sonra merdivenleri üçer beşer inerek, bahçeye ulaştı. Derse daha yarım saat olması iyi bir şeydi.
Ağaçların arasında süzülen güneş, gözlerini kısmasına neden oluyordu. Güneşin en az ulaşabileceği ağacın altına otururken, kadife çantasının ükü altında ezilmiş olan omzundan çıkarıp kenara attı. Hogwarts'ta yeni bir günün ortası için fazla sessiz olan bahçede bir iki öğrenciden başka hiç kimse yoktu. Ortak salonda Zonko'nun dükkânında aldığı yeni ürünleri deneyen öğrencilerin yaptığı saçma şeyler onu bunaltmaya başlamıştı. Onlardan birisine tekme atmak için her şeyini verebilirdi ama fazla iri öğrencilerin altında ezilmekten onu kurtaracak bir meleğin aniden ortaya çıkması ona imkânsız geliyordu. İlk zamanlardan sakatlanmak ona uymadığından başını eğip uslu kız olmak zorundaydı Bacaklarını karnına doğru çektikten sonra, yaşına göre küçük kollarını bacaklarının etrafına dolayıp başını bacaklarının arasına aldı. Bu duruş artık Essence için düşünme pozisyonu haline gelmeye başlamıştı. Etrafta ötüşen kuşları neşesine anlam veremiyordu. Mutlu olmak artık ona imkânsız gözükmeye başlamıştı. İmkânsızı aşmak için artık çaba sarf etmiyordu. Çehresini bacaklarının üstünden kaldırarak, durgun göle baktı. Gölün kenarındaki çimenlerin bazıları, öğrenciler çimlerin üzerinde yürürken ezilmişe benziyordu. Gölün kenarında oturan bir kaç öğrenci yerden aldıkları taşları durgun göle atıp, gölü hareketlendiriyorlardı. Annesinin ona yolladığı saçma mektuba cevap vermezse annesinin yaygara çıkaracağı çok barizdi. Ne anlatmasını bekliyordu ki? Annesine hiçbir zaman her şeyini anlatmamıştı. Onun her şeyi başkalarıyla paylaşma merakı yüzünden aralarındaki en ufak bir sır bile bütün herkes tarafından duyulurdu. Bu yüzden olsa gerek ona mektup yazmak içinden gelmiyordu. Çehresi buruşarak tiksinti dolu bir ifadeye büründü. Mektubu akşama erteleyebilirdi. Yani, hoşlanmadığı bir ders bile annesinden daha önemli değil miydi sonuçta? Kendini onaylarken ayağa kalkıp ilerlemeye başladı.
5 yılın tecrübesiyle sınıfı birkaç dakikada buldu. Önünde duran 7. sınıf öğrencisini iterek önüne geçti. Kulağına birkaç küfür çalındığında arkasını dönüp dil çıkarma dürtüsünü bastırdı. Sınıfa girdiğinde içerdeki tanıdık yüzlere gülümsedi. En arkadaki sıraya doğru ilerlemek için hazırlanırken sıraların orada olmadığını fark etti. Kaşları çatılırken kendi etrafında dönerek, üst üste dizilmiş sıraları gördü. Ah, bir de bir dolap vardı tabii garip bir şekilde sallanıp duran bir dolap. Sınıf garip bir biçimde ferah ve temizdi. Yani yorulduğunuzda rahatlıkla yere oturabilirdiniz. Saçlarını geriye doğru atarken, profesör konuşmaya başlamıştı bile. Profesör Richard çoğu öğrenci –özellikle kızlar- tarafından bahsedilen bir profesördü. 2 yıl öncesinde Quidditch oynamasıda ilgisini çekmişti. Monoton kendini tanıtma zamanı bittiğinde profesör dolabın içindeki şeyin ne olduğunu anlatmak için dudaklarını araladı, daha o cümlesini bitirmeden bir öğrenci sözünü kesti. Böcürt? Aklında kalması kolay bir şeydi, ona profesörğn sözünü kesen bücürü anımsatıyordu. Hmm, en korktuğu şeye dönüşen bir sihirli yaratık. Onun en korktuğu şey neydi gerçekten de? Bunu düşünmemişti, hayatında hiçbir şeyden çok korktuğunu hatırlamıyordu. Sıraya dizildiklerinde tedirgin bir biçimde asasıyla oynamaya başladı. Neler olacağını merak etmeye başlamıştı. Başını sağ tarafa çevirerek, ilk kızın korktuğu şeye baktı. Örümcek, yaklaşık 2 metre boyundaydı ve gerçekten iriydi. Kendini birkaç adım geriye girmekten alamadı. Kız biraz tedirginlikten sonra büyüyü tekrarladığında örümcek yere devrilip kaymaya başladı. Gerçekten komik bir şeydi. Çoğu kişininki de böyle şeylerdi. Sıra kendisine geldiğinde kalp atışlarının duyulup duyulmadığını kontrol etmek için arkasına döndü. Dolaptan siyah çirkin bir böcürtün çıktı birkaç saniye sonraysa bir ifrite dönüşmüştü. Lanet! Dört metre boyunda, derisi gri kaya rengindeydi Koca bedeninin üstüne hindistan cevizi büyüklüğünde ufacık bir kafa vardı. Sivri kulakları ve minicik gözleri vardı. Ve o gözler şu anda ona dikilmişti.
Kısa bacakları ağaç gövdeleri kadar kalındı.Ayakları nasır içindeydi. Kirli çorapla kimsenin nedense hiç temizlemediği genel tuvalet karışımı pis bir koku yayıyordu etrafına. Yüzü buruştu, çığlık atmamak için dudağını ısırırken, titreyen elini kaldırdı. Sesini olabildiğince güçlü çıkarmaya çalıştı. “Rid… Riddikulus!” İfrit elindeki sopayla kendisine burmaya başlarken, yüzündeki endişe kaybolup büyük bir gülümseme oluştu. Tekrar sıranın arkasına geçti. Diğerlerini izlemek eğlenceliydi en azından birazdan ne olacak diye endişelenmiyordu. Böcürt bölümü bittiğinde dersin bitmesine 5 dakika kalmıştı. Profesör parşömenlere ders hakkında düşüncelerini yazmalarını istemişti. Kadife çantasından temiz bir parşömen çıkarıp tüy kalemiyle görüşlerini yazmaya başladı.‘ 5 senedir bu derse girmeme rağmen bir türlü benimseyemediğim tek ders. Bize karanlıkla savaşmayı öğrettiğinden olabilir belki de. Ya da bana karanlığın ne kadar yakın olduğunu hatırlattığından.’ Yazması bittiğinde parşömeni profesöre verip derslikten ayrıldı.
| |
| | | | III. IV. ve V. Sınıflar Ortak 1. Ders [OFFLİNE] | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|