Profesör online olamayacağı için ilk dersi ben yayınlıyorum. Tamamen ona ait bir derstir.
Not: Ders kurallarını okumadan derse girmeyiniz.
“Kahretsin!”
Hogwarts’ta gireceğim ilk derse geç kalıyordum. İlk ders… Birinci ve ikinci sınıflar için ortak olan ilk dersim. Ne yapacaktım, heyecanlıydım. Çıktığım ilk Quidditch maçından beri hiç bu kadar heyecanlanmamıştım. Alarm çalmaya devam ediyordu. İlk işim alarmı kapatmak oldu. Yatağımda doğruldum ve etrafıma baktım. Hızlıca yataktan kalkarak banyoya yürüdüm. Kısa bir duş aldıktan sonra aynanın karşısında saçlarımı kuruladım. Üstüme hızlıca bir şeyler geçirdikten sonra cüppemi giydim ve asamı ceplerinden birine koydum. Saate baktım. “Lanet olsun ders başlamak üzere!” deyip hızlandım. Birazdan öğrenciler sınıfa girecek fakat ben sınıfta olmayacaktım. Kötü bir gün… Aynada son bir kez kendime bakarak odamdan dışarı çıktım.
Hogwarts’ın soğuk ve eski duvarları bana çocukluğumu ve o zamanlar yaptıklarımı hatırlatıyordu. Aslında daha 22 yaşına yeni girmiştim ama gene de insana çok eskiymiş gibi geliyor. Merdivenlerin artık ne zaman ne tarafa gideceğini biliyordum ama gene de ara sıra insanı şaşırtıyorlardı. Duvardaki resimler “Günaydın profesör” diyorlardı, bende onlara selam verip geçiyordum. Neredeyse sınıfa varmıştım. Kapı aralıktı öğrenciler içerideydi… Kapının önünde bekleyerek derin bir nefes aldım ve kapıyı iyice araladım…
Öğrenciler heyecanla dönmüş bana bakıyorlardı. Aralarında çok küçük gözüküp, çok tatlı olanlar vardı. Rahatlamıştım… Gülümseyerek bütün sıraların önündeki masanın üstüne oturdum. “Merhaba çocuklar, benim ismim Richard John Schwarz. Sakatlanmadan iki sene önce quidditch milli takımında oynuyordum beni tanıyanlarınız olabilir. Okulda iki tane Profesör Schwarz olduğundan bana Profesör Richard veya Profesör John diyebilirsiniz. Bu yıl Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersini birlikte işleyeceğiz.” deyip sırıttım. Tahraya doğru döndüm ve ‘Konu: Petrificus Totalus’ yazdım ve öğrencilere dönerek tekrarladım “Bu gün ki konumuz Petrificus Totalus. Aranızda bu büyünün ne olduğunu bilen var mı?” diye sordum. Hufflepuff’lı bir öğrenci parmak kaldırdı ve ayağa kalkarak “Profesör, bu büyü kişilerin bedenlerini kilitleyip etkisiz hale getiren büyüdür.” Küçük Hufflepuff’lı doğru söylemişti. “Aferin küçüğüm. Hufflepuff’a beş puan.” Deyip tekrar sırıttım ve konuşmaya başladım “Bu büyü arkadaşınızın dediği gibi bedenleri kilitleyen bir büyüdür. Çok kolay bir büyü olmasına rağmen, çok da etkilidir. Hepiniz sıranızda duran hayvanları görüyorsunuz. Büyüye odaklanıp, bu büyüyü karşınızdaki hayvana uygulamanızı istiyorum. Öncelikle ben gösteriyorum.” Asamı karşımda duran fareye doğrulttum ve sakince “Petrificus Totalus” dedim. Fare anında kaskatı kesilerek yana doğru devrildi. “Evet, şimdi sıra sizde.”
Bütün öğrenciler karşısındaki hayvana büyüyü deniyordu. Birkaç öğrenci iki-üç denemeden sonra başarmıştı, gerçekten sevindiriciydi. Diğer öğrenciler ise hayvanları yerinde zıplatıyor ve ya hiçbir şey yapamıyordu. Gülmemek elde değildi… Bir süre daha geçtikten sonra “Bu günlük bu kadar, başaramayanlar üzülmesin. Birkaç tekrar yaparsanız çok kolay olacaktır. Sizden çıkmadan önce bana bir parşomene adınızı, soyadınızı, binanızı ve bu dersten beklentilerinizi yazarak masama koymanızı istiyorum. Sonra çıkabilirsiniz.” Dedim ve öğrencileri izledim…