Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapKapı

 

 Geciken Buluşma

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Lorelei Adorlee
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Lorelei Adorlee


Gerçek İsim : Kardelen.
Mesaj Sayısı : 271
Kayıt tarihi : 26/07/11
Yaş : 28

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Geciken Buluşma Left_bar_bleue100/100Geciken Buluşma Empty_bar_bleue  (100/100)
Patronus: Griffin

Geciken Buluşma Empty
MesajKonu: Geciken Buluşma   Geciken Buluşma Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 12:25 am





    Geciken Buluşma Hayden_Christensen_in_Jumper_57Geciken Buluşma Teresa_palmer_61
    Conerus Hell Greyn & Lorelei Adorlee

    ______Nereye gideceğim demiştin?
    ______Paris döndüğünde Çatlak Kazan’a gideceğim.
    ______İyi de ya senin garip isimli baykuşun Paris eli boş dönerse…
    ______Garip isimli biricik baykuşum boş dönmeyecek büyük anne.

    Büyük annesinin önüne koyduğu omleti hızla yerken konuşmaya çalışmasını kendi de hoş karşılamasa da; bu omletin kokusu karşısında hareketsiz kalmak ve üstüne üstlük konuşup kokunun içine daha çok işlemesine izin vermek tam bir delilikti. Büyük annesi söylediği sözcükleri pek anlamasa da üstüne gitmedi. Lorelei’nin büyük annesini sevmesinin bir diğer nedeni de buydu işte; hiç bir şeyin üzerine gitmezdi. Önündeki omleti bitirdiğinde, büyük annesi şaşkınlıkla kocaman cam bir bardağı tabağın yanına koyuyordu. Lorelei başını kaldırıp büyük bir şirinlikle gülümsediğinde büyükannesi kahkaha atarak ocağın başına geri döndü. Lorelei portakal suyunun yarısını bir anda içip yukarı çıkmak üzere kapıya yöneldiğinde büyük annesi arkasından seslendi. “Böyle hızlı yemeye devam edersen seni sumo güreşçisi olarak eğitilmen için Çin’e göndermeyi planlıyorum. En azından bir işe yararsın.” Lorelei bu cümle karşısında kahkahalara boğuldu. Bu kahkaha krizi yarım dakika kadar sürmüştü ki sonunda bittiğinde hızlı hızlı nefes alarak konuşmaya çalıştı Lorelei. “Bir kere o spor Japonya’ya özgüdür.

    Odasına gelip dolabın kapağını açtı ve genelde yaptığı gibi yüzünü ekşitti. Ne giyeceğini düşünürken dolabın karşısındaki yatağa oturdu. Yatağın yanındaki büyük camdan içeri taze gün ışığı süzülüyor, açık dolabın içindeki kıyafetleri yalıyordu. Geçtiği yerlerde havada uçuşan küçük toz zerrecikleri belli oluyordu. Ellerini yatağa dayayıp dudağını büzdü ve dolabı incelemeye koyuldu. İçi dolu gibiydi aslında. Bir elbise giyebilirdi, belki de bir pantolonla tişört giymeliydi. Gözlerine siyah, mini bir elbise takıldı. Sol üst rafların birine rastgele atılmıştı. Ayağa kalkıp elbiseyi aldı. Durduğu yere göre, saat üç yönündeki boy aynasının önüne gitti. Elbisesi omuzlarından tutarak kendisine baktı. Elbise mini sayılabilirdi ancak mini değildi. Hemen göğüslerinin üzerinde, en fazla dört santimlik, beyaz bir kumaşla birleştirilmişti. Bacaklarının üzerinde iki büyük cep vardı. Cepleri görmesiyle bu kararından vazgeçmesi bir oldu. Elbiseyi tekrar aldığı yere tepip alt raflardan bir şort çıkardı. Kısa ve kot bir şorttu. Rengini çözmeye çalışmaya bile uğraşmadan pijamasının altını çıkarıp giydi. Üzerine siyah, atletimsi tişörtünü giyerek örgü gibi duran, ince, kahverengi kemeri taktı. Dudaklarına ne ara sürdüğü belli olmayan parlatıcıyı parmağıyla yediriyordu şimdi. Evin kapısından çıkarken aceleyle söylediği hoşçakalın ardından, büyük annesinin mırıltıları başlamıştı. Son anda eline aldığı büyük çantasını çapraz olarak takarken yürümeye başlamıştı.

    Kalabalık barın tenha masalarından biri olan sol köşedeki eski masaya oturdu. Conerus’un gelmesini bekleyeceği aşikârdı. Masanın üzerine koyduğu çantasını karıştırırken bir kağıt parçasına takıldı. Eline alıp açtığı kağıt parçasının bir mektup olmasını anlaması uzun sürmedi. Buraya nasıl girdiğini düşünüyordu ki mektubun annesinin o lanet mektuplarından biri olduğunu anladı. Yüzünü ekşitip kağıdı buruşturarak masanın üzerine koydu ve bara yöneldi. Barmenden istediği kaymak birası gerektiğinden fazla gecikmişti. Parmakları barın kirli gözüken tezgâhına hafifçe vurmaya başladı. Dört notalık bir marş gibiydi çıkan ses. Aslında bunu sadece Lorelei söylüyordu denilebilir. Kaymak birası geldiğinde barmene gülümseyip masasına yöneldi. Ruhu kızsa da şu an zamanı olmadığını düşünmeden de edemiyordu. Masaya oturduğunda hızla karşısına oturan biri sayesinde irkildi. Birayı üzerine dökmekten son anda kurtulmuştu ancak bir kaç damladan kaçamamıştı.

    Conerus ona gülümseyerek bakarken koluna sıçrayan bir damla birayı parmağıyla sildi ve kaşlarını çattı. “Sonunda gelebilmene sevineceğimi düşünüyordum ki şuna bak.” Burada kollarını iki yana açarak konuşmaya devam etti. “Bu ani belirmeleri adet edinmesen iyi olur.” Kollarını indirip kaymak birasından bir yudum aldı ve Conerus’un konuşmasına izin vermeyip tekrar konuşmaya devam etti. “Bu arada baykuşun için üzüldüm. Sanırım öldüğü için haftalardır hiç mektup göndermedin, değil mi?” Conerus’un alaycılığını koruması hoşuna gitse de aynı zaman da onu dövmek için bir neden haline geliyordu ki bu da o anlardan biriydi. Kaymak birasından bir yudum daha alıp Conerus’un muhteşem yüzüne baktı. Çok konuştuğunu düşünüyordu ki Conerus zaten buna alışıktı, değil mi? “Şimdi konuşabilirsin sanırım.” Diyerek büyük annesinin karşısında takındığı şirin gülümsemeyi dudaklarına yerleştirdi.





En son Lorelei Adorlee tarafından Cuma Tem. 29, 2011 5:46 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Conerus Hell Greyn
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Conerus Hell Greyn


Gerçek İsim : Volkan.
Mesaj Sayısı : 40
Kayıt tarihi : 04/06/10
Yaş : 27
Lakap : Hell.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Geciken Buluşma Left_bar_bleue93/100Geciken Buluşma Empty_bar_bleue  (93/100)
Patronus: Pegasus

Geciken Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Geciken Buluşma   Geciken Buluşma Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 1:59 am


    "Oysa ki yeni kısa hikayemi yorumlayacak mükemmel bir eleştirmene ihtiyacım vardı." Annesi, kahvaltı masasında, kahvesini yudumlarken söylemişti bunu. Onun hikayelerini yorumlamayı severdi Conerus, hatta belki ileride bir eleştirmen bile olabilirdi. Sağolsun, annesi sayesinde eleştirmek konusunda uzman olmuştu. "Gelince bakarım, anne. Çok mu acelesi var?" Elindeki ekmeğin son parçasını da ağzına attıktan sonra, annesinin çok sevdiği o gülümsemesini yerleştirmişti yüzüne. Kahve fincanının boş olduğunu gördükten sonra, masadan kalkıp odasına doğru yöneldi. Annesinin gülerek, "Neyse, benim aslan gibi yayınevi editörlerim var bir kere!" diyişini duyabilmişti, odasının kapısından içeri girerken. Odaya girer girmez ilk işi, kapalı olan perdeleri açmak oldu. Daha sonra dolabını açıp, kısa kollu beyaz bir tişört ile siyah bir pantolon çıkardı. Üstündekileri çıkarıp, aceleyle giyindikten sonra, hemen yan tarafta duran komidinin üzerinden eline ilk gelen parfümü alıp sıktı. Saate baktığında yüzünü buruşturmuştu. Büyük ihtimalle geç kalacaktı.

    Kapıya geldiğinde, mutfaktaki annesine bağırarak "Bundan sonra o editörlerden hikayelerini eleştirmelerini istersin o zaman," dedi, ardından gülüp evden çıktı. Yaklaşık yirmi dakika kadar yürümesi gerekmişti Çatlak Kazan'a gelmesi için. İyi ki de evi Çatlak Kazan'a yakındı, yoksa Lorelei'yi daha fazla bekletmek zorunda kalacaktı. Bara girdiğinde gözü, biraz ileride duran, köşedeki bir masaya yönelen birine takılmıştı. Lorelei. Gülümseyerek, hızlı adımlarla onun oturduğu masaya yöneldi. Aniden karşısında oturduğunda, Lorelei'nin kaymak birası üzerine dökülecekti neredeyse. Ancak yine de bu durum karşısında gülümsemesi gitmemişti, halen ona aynı şekilde bakıyor ve üstündeki damlaları temizlemesini izliyordu.

    Onunla ilgili eski anıları tamamen unutmuştu ki bu ikisi için de en iyisi olmuştu. Artık bir dost gibi takılıyorlardı, çocukken ona karşı hissettiği şeyler neredeyse yok olmuştu—ancak bazen aklına bir şeyler gelmiyor değildi. Her neyse, sonuçta artık dostlardı. Oldukça iyi anlaşıyorlardı, keyifli zaman geçiriyorlardı. Hiç de çocukluk döneminde birbirine aşık olan iki kişi gibi davranmıyorlardı. Evet, kesinlikle herkes için en iyisi! "Sonunda gelebilmene sevineceğimi düşünüyordum ki şuna bak." Kollarını açıp konuşmasına devam etti. "Bu ani belirmeleri adet edinmesen iyi olur. Bu arada baykuşun için üzüldüm. Sanırım öldüğü için haftalardır hiç mektup göndermedin, değil mi?" Conerus'un halen bir şey demediğini görünce ona izin verme ihtiyacı duymuş olmalıydı ki, "Şimdi konuşabilirsin sanırım," dedi, o ileri-derecede-şirin gülümsemesiyle. Evet, Conerus gerçekten ondan izin bekliyordu. Onun gevezeliklerine alışıktı, onu kendinden alan bu şirin gülümsemesine de...

    "Oh, sonunda." Gülümsedi. "Hiç bitmeyecek sanmıştım, her zamanki gibi." Yanlarından geçen barmeni durdurup, bir kaymak birası istedi. Daha sonra Lorelei'ye döndü tekrar. Ona her bakışında, çocukluğunda yaşadığı anılar canlanıyordu gözünde. Ancak, bunları hemen yok etmek zorunda kalıyordu çünkü o duygular beynine dolaşıyordu. Hani şu yok etmeye çalıştığı, hatta yok ettiğini sandığı duygular... Böyle zamanlarda çoğunlukla annesinin hikayelerini okur, kafasını dağıtırdı. "En baştan başlayalım... Birincisi, bu ani belirmeleri çoktan adet edindim. İkincisi, baykuşumun öldüğünü sanmıyorum." Yüzünü buruşturdu, ancak bu pek uzun sürmedi. Hemen ardından, gülümsemesi yüzündeki yerini almıştı tekrardan. Bu sırada, barmen kaymak birasını masaya bırakmıştı. Hemen bir yudum alıp, konuşmasına devam etti. "Sanırım annemin hikayelerini okumaktan, yazmaya vakit kalmadı Lorelei. Ayrıca, senin baykuşun da bizim evin adresini unutmuş olsa gerek. Odamda, 2014 tarihli ve senden gelen bir mektup göremedim de."



En son Conerus Hell Greyn tarafından Cuma Tem. 29, 2011 10:53 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.aclikoyunlari.net
Lorelei Adorlee
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Lorelei Adorlee


Gerçek İsim : Kardelen.
Mesaj Sayısı : 271
Kayıt tarihi : 26/07/11
Yaş : 28

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Geciken Buluşma Left_bar_bleue100/100Geciken Buluşma Empty_bar_bleue  (100/100)
Patronus: Griffin

Geciken Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Geciken Buluşma   Geciken Buluşma Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 5:44 pm





    Conerus konuşup savunmasını yaparken Lorelei birasını yudumluyordu. Annesinin hikâyelerinden bazılarını okumuştu. Gerçekten güzel hikâyelerdi; ancak Lorelei, Conerus gibi oturup bütün gününü hikâye okuyarak geçirecek biri değildi. Conerus’un bundan nasıl zevk aldığını da anlayamıyordu zaten. Annesinden aldığı aşikâr olan bu özeliğini eleştirmenliğe de vuruyordu. Lorelei bunu kendi yararı için kullanmayı severdi; elbiseleri veya saçını, zorla, eleştirmesini istediği günler olmuştu. Lorelei gülümsemesini silemese de baykuşuyla ilgili kısımda tek kaşını kaldırdı; ancak bir saniye sonra tekrar gülümsüyordu.

    Paris asla unutmaz canım ayrıca her şey karşılıklıdır, değil mi?” Gülümsedi ve bir yudum daha içtiği kaymak birasını masaya bırakarak arkasına yaslandı. “Ayrıca her günde mektup yazamam ya… Biliyorsun ki evim muggle köyünde... Ayrıca baykuşumu öldürüp yemeyi düşünen bir yan komşum var.” Yüzü bir anda düşmüştü bu söylediğiyle. Muggle köyünde yaşamayı sevse de bazen onlardan nefret etmemek elde değildi. Mr. Cylliats denilen yan komşuları, Paris bir şey yapmış gibi onu öldürmek istiyordu. Yaz tatilinin başlarında evlerine akın akın gelen baykuşlarla ilgi odağı haline gelmişti ki evin içindeki baykuşu da öğrenmesiyle resmen muggle bir canavara dönüşmüştü. Başka yemek yokmuş gibi Paris’in peşinden koşuyordu. Üstelik diğer baykuşların aksine Paris artık dışarı çıkmak istemiyordu. Tehlikenin farkında olması iyi mi kötü mü anlayamıyordu Lorelei. Geçen yaz kırılan kanadıyla bu korkusu daha da artmışa benziyordu zaten. Sapan denilen aleti kim icat ettiyse lanetlenmeliydi kesinlikle. Çok saçma olduğu apaçık ortadaydı.

    Conerus’un gülümsemeye devam etmesi yüzünü ekşitmesine neden olan düşüncelerinden arınmasına yardımcı oluyordu. Aslında düşüncelerinin yerlerini başka düşünceleri almıyor değildi. Çocukken o minicik aklıyla bile âşık olacağı kişiyi iyi seçtiği belliydi. Şimdi geldikleri seviyeden memnundu Lorelei; bazen duygularına hâkim olamasa da bunu kendine öğretmeye çabalıyordu. Beynini dolduran anıların arasında alakasız bir anı belirmişti. Canavar Mr. Cylliast’ın oğlu Franky’nin Paris’i yakaladıktan sonra Lorelei’ye getirip “Kaçıyordu, yakaladım.” Diyerek yakınlaşmaya çalıştığı gündü. Basit bir Muggle göre epey gayretliydi aslında. Paris'in bile yüzünden bir muggle'a yakalanmanını utangaçlığı okunabiliyordu. Büyücü olsaydı kesinlikle Hufflepuff’a seçileceğini düşünmüştü Lorelei. O gün çok gülmüştü ve muggleların ne kadar akılsız olduğunu bir kere daha fark etmişti.

    Conerus’la bilindik konuşmaya başladılar; tatilinin nasıl geçiyor, yeni olaylar var mı vs. Konuşma sürerken Lorelei zamanın nasıl geçtiğini unutmuştu. Anlatma sırası Lorelei’ye geldiğinde Franky’den bahsetmişti. Onun tam bir Hufflepuff öğrencisi gibi davrandığını söylemişti Conerus’ta. Aslında Mr. Cylliast denen adamdan öyle bir çocuk nasıl çıkmıştı akıl erdiremiyorlardı. Lorelei konuşurken ellerini hareket ettirirdi. Muggleların telefon ile konuşurken yaptığı gibi onun bunu yapması büyük annesi tarafından epey alay konusu olmuştu. Kaymak birasını unutmuştu ve çenesini tutamıyordu. Aslında bu konu aklının ucundan bile geçmiyor denilebilirdi. Sonunda gülümseyerek konuşmasını bitirdiğinde –aslında sadece duraksamıştı.- kaymak birası aklına geldi ve kalan bir kaç damlayı da yavaşça içerken Conerus’a baktı. Conerus’un, Lorelei’nin nasıl bu kadar çok konuşabildiğine anlam veremediğini hissediyordu. Gülmemek için kendini zor tutuyordu.

    Çok mu konuştum?” dedi kaygılı bir ifadeyle ancak Conerus bu kaygının gerçek olmadığını biliyor olmalıydı. Lorelei birden sorusunu unutmuş gibi “Sence… Artık arkadan koşan bir kıza dönüp bakmanın zamanı gelmedi mi yakışıklı?” diyerek kıkırdadı. Aslında bu konuda kendisi de iyi değildi ama bazen çöpçatanlığı tutabiliyordu. Kendisi dışında herkesin arasını yapabiliyordu ki bu yalnızlığından da hiç şikâyetçi değildi. “Bu utangaçlığını da geleceğin için yenmelisin. Yoksa annen turşunu kuracak.” Dedi ve muggle deyimini bilememe ihtimaline karşı da açıklama yapma gereği duydu ki Lorelei’de bu deyimi yeni öğrenmiş sayılırdı. Yazar olan bir anneyle elbette bu deyimi biliyor olmalıydı Conerus. “Turşu kurmak deyimi öğrendiğime göre, mugglelar arasından evde kalan kızlar için kullanılıyor. Eminim erkekler için de kullanılıyordur… Hem utangaç bir yazar kimsenin işine yaramaz…” dedi ve ekledi. “Benim dışımda.” Ufak ve sesli bir gülüşle çantasından bir şeker alıp ağzına attı. Bu muggle şekerlerini severdi. En azından şeker konusunda iyilerdi. Diğer bir şekeri de Conerus’un önüne koydu. Muggle şekerlerini yemezse onu kınamazdı sonuçta ancak yemezse çok şey kaybedeceğini de belirtmeden edemedi.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Conerus Hell Greyn
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Conerus Hell Greyn


Gerçek İsim : Volkan.
Mesaj Sayısı : 40
Kayıt tarihi : 04/06/10
Yaş : 27
Lakap : Hell.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Geciken Buluşma Left_bar_bleue93/100Geciken Buluşma Empty_bar_bleue  (93/100)
Patronus: Pegasus

Geciken Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Geciken Buluşma   Geciken Buluşma Icon_minitimeCuma Tem. 29, 2011 10:56 pm


    Onunla buluştuğunda, yok etmeye çalıştığı düşünceler bir anda doluşuveriyordu zihnine Conerus'un. Her zaman böyle oluyordu ve Conerus da her zaman bu düşüncelerle boğuşmak zorunda kalıyordu. Şükürler olsun ki kafasının içindekiler ne olursa olsun, yüzüne içten bir gülümseme yerleştirebiliyor ve karşısındaki insanı mutlu olduğuna inandırabiliyordu. Bu yeteneğini çok seviyordu bu yüzden. Karşısındaki kişi -aynı Lorelei gibi- gevezelik ederken başka düşüncelere daldığı belli olmuyordu asla. Ancak bazen fazla dalabiliyor ve karşısındaki kişinin kendisini dürtmesiyle gerçek dünyaya dönebiliyordu. İşte, bazen bu şekilde pot kırabiliyordu ancak çok nadirdi bu. Böyle potlar kırmamak için, ara ara gerçek dünyaya dönüyor ve karşısındakinin neden bahsettiğine bakıp tekrar anılarına dönüş yapıyordu. Şimdi de bu yeteneğinden yararlanıyordu. Zihnindeki çocukluk anılarıyla oldukça dişli bir şekilde mücadele ediyordu.

    "Paris asla unutmaz canım ayrıca her şey karşılıklıdır, değil mi?" Anılarıyla olan mücadelesini bırakıp, gerçek dünyaya tekrar adım attığında, Lorelei kaymak birasından birkaç yudum alırken söylemişti bunu. "Ayrıca her gün de mektup yazamam ya… Biliyorsun ki evim Muggle köyünde... Ayrıca baykuşumu öldürüp yemeyi düşünen bir yan komşum var." Şimdi çocuk olsam, o Muggle köyünde yaşamak için neler vermez— Beni rahat bırakın artık! Bir süre sessiz kaldı Conerus. Çünkü onun konuşmaya devam edeceğini biliyordu. Kaymak birasını yudumlarken, bir Muggle'ın bir baykuştan ne isteyebileceğini düşünüyordu. Belki de komşusu hayvanları sevmiyordu. Baykuşlar her ne kadar Muggle'ların arasında uğursuzluk anlamına gelse de, oldukça sevimli hayvanlardı. Hele ki küçük olanları... Onlardan istemişti her zaman, ancak elinde zaten bir baykuş olduğundan dolayı bu isteği yok sayılmıştı.

    Laf lafı açarken ve her zamanki gibi çoğunlukla Lorelei konuşurken, Conerus ara ara yorum yapıyor ve kaymak birasından son yudumlarını almaya devam ediyordu. "Çok mu konuştum?" Lorelei'nin bu sorusuna daha evet anlamında kafa sallayamadan, başka bir şeyden bahsetmeye başlamıştı hemen. "Sence… Artık arkadan koşan bir kıza dönüp bakmanın zamanı gelmedi mi yakışıklı?" Bu konular hakkında konuşmaktan pek hoşlanmıyordu Conerus aslında. Kızların onunla arası iyi olabilirdi ancak o kızlarla -birkaçı dışında- kolayca iletişim kuramıyordu. Keşke, düşüncelerini dışa vurmama yeteneğini utangaç-olmama yeteneğiyle değiştirebilseydi... Ancak, o zaman Lorelei'yle buluşmalarında büyük bir savaş vermesi gerekecekti. Her neyse, zaten böyle bir şey mümkün olmadığı için bu ihtimalleri düşünmek saçma geliyordu Conerus'un kulağına. "Bu utangaçlığını da geleceğin için yenmelisin. Yoksa annen turşunu kuracak." Bundan sonra gelen açıklamayı yapmasına gerek yoktu aslında Lorelei'nin, çünkü annesinin hikayelerinden birinde rastlamıştı bu deyime. Annesi hem Muggle hem de büyücü hikayeleri yazdığı için, Muggle kültürüyle de arası iyiydi Conerus'un. Onların çoğu deyimini, çoğu adetini biliyordu. "Eminim erkekler için de kullanılıyordur… Hem utangaç bir yazar kimsenin işine yaramaz…" Aslında, Conerus konuşma konusunda iyiydi. İlhamı olduğunda güzel şeyler de yazabiliyordu ancak yeni tanıştığı kişilerin karşısına geçtiğinde nutku tutuluyordu. Bunu bunca senedir yenememişti, bundan sonra ne yapacak; onu hiç bilmiyordu. "Benim dışımda." Coneurs, bu küçük eklemeye güldükten sonra, çantasından bir şeker alıp ağzına attı Lorelei, sonrasında da Conerus'un önüne bir tane koydu. Yemezse çok şey kaybedeceğini söylediğinde, birasından son yudumunu alıp şekeri ağzına atıverdi Conerus.

    "Onların arkamdan koşmasını seviyorum belki." Güldü, şekerin ne tadında olduğunu anlamaya çalışıyordu bu sırada. Ne olduğunu henüz çözemese de tadı gerçekten güzeldi. "Ne diyordu Mugglelar? Bekarlık sultanlıktır. Ben de bu felsefeyi benimsiyorum işte." Aslında, belki de kimseyle sevgili olmaması, çocukluğuna dayanıyordu. Belki de zihninden bir türlü gitmek bilmeyen o düşünceler neden oluyordu bu utangaçlığa. Başka bir sebep düşünemiyordu; bir büyücü hem insanlarla oldukça güzel konuşurken, hem de neden utangaç olsun ki? Ayrıca, bu utangaçlığı küçüklüğünde pek yoktu. Yoksa, Lorelei ile kaynaşması biraz daha uzun sürebilirdi. Arkasına yaslanıp, konuşmasına devam etti. "Ya sen? Büyük annen de senin turşunu kurmasın..." Annesiyle yaşadıklarını bildikleri için, bu deyimin üzerinde birazcık oynamıştı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.aclikoyunlari.net
Lorelei Adorlee
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Lorelei Adorlee


Gerçek İsim : Kardelen.
Mesaj Sayısı : 271
Kayıt tarihi : 26/07/11
Yaş : 28

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Geciken Buluşma Left_bar_bleue100/100Geciken Buluşma Empty_bar_bleue  (100/100)
Patronus: Griffin

Geciken Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Geciken Buluşma   Geciken Buluşma Icon_minitimeC.tesi Tem. 30, 2011 2:30 am




    Şekeri ağzında dolandırırken dirseğini masaya dayayarak elini çenesine koydu. Dudaklarından eksik olmayan gülümseme Conerus’un son cümlesiyle daha da artmıştı. Kahkaha atmamak için kendini zor tutarak masada doğruldu. Küçükken yaşadıkları olaylarda genelde parkta olurlardı ve buna tam olarak çıkmak denilir miydi bilmiyordu Lorelei. Taşındıklarından ve Conerus’tan ayrıldıktan sonra bir iki kişiyle çıkmıştı ama uzun sürmemişti. Ayrılma nedenleri ise şiddetli geçimsizlikti. Çocukların karşısına geçerek ardında en ufak bir anlam bırakmadan beyninden kayıp geçen ayrılma nedenlerini söylüyordu ve arkasına dönerek uzaklaşıyordu. Bunu yaptığına hiç pişman olmamasına rağmen üzüldüğü gerçeğini de saklayamıyordu. En son çıktığı çocukla iksir dersinde iksir denemesi yaparken ayrıldığını hatırlıyordu ki bu büyük ihtimalle üçüncü sınıftayken olan bir şeydi.

    Kendini manasız bir şekilde hayallere dalmaktan kurtardığında Conerus’a gülümsedi. “Belki de ben turşumun kurulmasını istiyorumdur.” Dedi ve dediğini saçma bularak –aslında her söylediği kelimeyi saçma bulsa da Conerus’a söylüyordu, kendini engelleyemiyordu.- dudaklarını büzdü. “Zaten büyük anneme kalsa turşumu yemekten zevk alır… Hem baktım, bütün çareler tükendi; bana sulanan yan komşumuz Franky’e kaçarım.” Dedi ama cümlesinin sonunda onu bekleyen kahkahadan kaçamadı; Franky kelimesini de yüzünü ekşiterek söylemeyi unutmamıştı. Her ne kadar iyi bir muggle olsa da onunla sevgili olmayı bırak küçük bir tokalaşmaya bile katlanabileceğini sanmıyordu. Büyük annesi sürekli evlenmemesini ve teyzesi gibi hayatı yaşamasını söylerdi. Teyzesi Constanta tam bir çatlaktı. Büyük annesinin onu, Lorelei’nin annesinden çok sevdiği her zaman görülebiliyordu. Üstelik teyzesi ejderha terbiyecisiydi. Lorelei onun ejderhalarını görmeyi çok istemiş olsa da bunu bir türlü işleve koyup gidemiyordu yanına. Üç, dört yaşlarındayken bu konuyu konuştuğu ve güvenilir sandığı muggle arkadaşları tarafından aylarca alay konusu olduğunu hiç unutmazdı. Hayalperest Lorelei, acınası Lorelei ve böö Lorelei; lakaplarından sadece bir kaçıydı. Böö Lorelei lakabını hiçbir zaman çözememişti; ancak bir süre sonra arkadaşlarının ondan korktuğu için bu lakabı taktıklarını anlamıştı. Lorraine ile arkalarından yaklaşıp kocaman bir bö dedikleri anda bir ateş oku kadar hızlı kaçıyorlardı. Oturdukları yere oturup kaçışlarını izlemek ise ayrı bir zevk oluyordu.

    Düşüncelerini uzaklaştırarak ayağa kalktı. Conerus’a kaymak birası alıp geleceğini söyleyerek bara gitti. Çoğu kişinin aksine birasını kendi almayı tercih ederdi. Barmene gülümseyip “Bir kaymak birası getirebilir misiniz?” dediğinde, barmende gülümseyip başını salladı. Kaymak birası bu sefer erken gelmişti. Büyük bardağı iki eliyle sarıp arkasını dönmüştü ki ayağına bir şeyin takılmasıyla sendeledi. Büyük bir çabayla bardağı düşmekten son anda kurtardı ve ona çelme takan kişiye bağırıp çağırmak üzere arkasını döndü. Ağzının açık kaldığını fark ettiğinde, kuruyan dudaklarını hafifçe ıslatıp ağzını kapattı. “Sebastien?” dedi fısıltıyla. Fısıltısında fark edilen en büyük duygu nefretti. Fransa’da olması gereken genç büyücüye bakarken kaşlarını çatmasına rağmen çocuk ona gülümsüyordu. Gözleri gibi simsiyah olan saçları her zamanki dağınık olan çocuğun tek ilgi çekici noktası da saçlarıydı zaten. Aslında mükemmel bir çehreye sahipti ancak Lorelei esmerleri sevmezdi. Gerçeği söylemek gerekirse sadece bu esmer çocuktan hoşlanmıyordu. Geçen sene annesinin ölüyorum diye bir mektup göndermesi üzerine büyük annesi ve teyzesiyle Fransa’ya gitmişti ama annesinin onları çekmek için bir yalan söylediği ortaya çıkmıştı. Lorelei büyük bir kızgınlıkla sokağa çıkıp gezerken bu çocuk neredeyse onu öldürecekti. Bisikletiyle üzerinden geçmek üzere olmasının ardından Lorelei’yi öpmeye çalışmasına sinirlenmişti. Bir özür beklerken karşılaştığı durum oldukça can sıkıcıydı ve genç yaşta Azkaban’a gönderilmek istemediğinden büyük annesine bir mektup bırakıp Londra’ya tek başına dönmüştü çünkü büyük annesi orada biraz kalmayı planlamaktaydı.

    Merhaba Matmazel.” Diyerek bir reverans yaptığında Lorelei yüzünü öyle bir nefretle buruşturmuştu ki anlatmaya kelimeler yetmezdi. “Lanet olsun Sebastien. Ne arıyorsun burada?” dedi ve bir anda kafasındaki şimşeklerle devam etti. “Ya da boş ver, umurumda değilsin sadece yanıma bir metreden fazla yaklaşmasan iyi edersin.” Masasına yöneldiğinde Conerus’un onu izlediğini gördü. Conerus’un karşısında engel olamadığı gülümsemesi her nedense azalmıştı bu sefer. Kim olduğunu açıklamak istemese de bu konuda kendini zorunlu hissediyordu. Sonuçta karşısındaki Conerus’tu. “Lanet çocuğun teki, Fransa’da bisikletiyle neredeyse beni öldürüyordu.” Diyerek olayın detaylarına girmeden anlattı ve birasından büyük bir yudum aldı. Çocuğun etrafında olduğunu bilmesi bile sinir bozucuydu. Conerus’un meraklı ama aynı zamanda sormayacak gibi görünen bakışlarına bakarak “Bana öyle bakma.” Dedi. Aslında bunu demeyi düşünmüyordu ama dudaklarından bu kelimeler dökülmüştü; çünkü bakışlarına çarpık gülümsemesi de eklendiğinde duygularına engel olamayacağını biliyordu. Kelimelerin dökülmesinin asıl nedeni ise; bu duygularla birlikte gelen anlatma isteğiydi. Bu istekle çocuğu ayrıntısıyla Conerus’a anlatırdı ve şu an düşünmek istediği son şey bu çocuktu.






En son Lorelei Adorlee tarafından C.tesi Tem. 30, 2011 6:53 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Conerus Hell Greyn
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Conerus Hell Greyn


Gerçek İsim : Volkan.
Mesaj Sayısı : 40
Kayıt tarihi : 04/06/10
Yaş : 27
Lakap : Hell.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Geciken Buluşma Left_bar_bleue93/100Geciken Buluşma Empty_bar_bleue  (93/100)
Patronus: Pegasus

Geciken Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Geciken Buluşma   Geciken Buluşma Icon_minitimeC.tesi Tem. 30, 2011 5:46 pm


    Lorelei, kaymak birasını düşüerecek gibi olduğundan kalkıp ona yardım etmeye niyetlenmişti Conerus, ancak yanındaki çocukla konuştuğunda, onu tanıdığını sanıp yerinden kıpırdamamıştı. Yüz ifadesini gördüğünde ise, çocuğu tanıdığını ancak aralarında iyi bir olay geçmediğini anlamıştı. Çocuğu hiç görmemişti, belki de eski sevgililerinden biriydi—bu ihtimali aklından bile geçirmek istemiyordu aslında çünkü bunu düşündüğünde, o düşünceler tekrar doluşuyordu zihnine. Eh, bu da en son isteyeceği şeydi Conerus'un. İyi bir buluşma geçirmek istiyordu, eski anılar canlanmadan. Ne vardı bunda? Zihni neden ona izin vermiyordu ki? Bazen birine bir unutma büyüsü yaptırmak gelmiyor değildi içinden. Kolayca unutabilirdi o eski anıları. Hızlı ve basit. Aslında bu seçeneği tekrar değerlendirebilirdi.

    Lorelei masaya geldiğinde, Conerus hiçbir şey sormamıştı. Aslında, kelimelere dökerek sormamıştı; bakışları yeterince iş görüyordu çünkü. Lorelei de bunu fark etmiş olacak ki kısa bir açıklama yapmıştı; ancak bunun yeterli olduğunu düşünmüyordu Conerus. "Demek öyle," diye fısıldadı, elinde boş kaymak birası bardağını tutuyordu. Büyük bardağı evirip çeviriyordu. "Aslında ben de sana bir şeyler anlatabilirdim." Gözlerini bardaktan çekip Lorelei'ye döndü ve gülümsedi. "Her neyse." Hah, bu Lorelei'nin üzerinde işe yarayabilirdi işte. Şu anda meraktan kuduruyor olmalıydı. Conerus, ona birinden bahsedecekti. Aslında, bunun hakkında az önce konuşmalıydı; ancak söylemek istememişti. Yine de, hem çocukluk aşkı hem de en yakın dostu olabilen Lorelei'ye, bunu anlatmayı gerekli buluyordu. Annesinin onun turşusunu kurmama ihtimali olduğunu bilmeliydi. Aslında, zaten biliyordu çünkü Conerus yüz verse, peşinde birçok kız vardı ancak hiçbirinden hoşlanmıyordu. Arkadaş olarak iyi olabilirlerdi ama bir sevgili için pek de iyi sayılmazlardı. Hem kafasında bir başkası vardı, tabii öncelikle utangaçlığını yenmesi gerekiyordu. Utangaçlığını yenmeli, sonra onun karşısına geçip duygularını açıklamalıydı—bunu hiçbir zaman yapamamıştı, şimdi mi yapacaktı? Cesaret büyüsü falan bulmalıydı belki, öyle bir şey olmalıydı muhakkak. Ne yani, tarihte hiçbir büyücü mü Conerus gibi değildi? Mutlaka birileri böyle bir şeyler yaşamış olmalıydı, ah, sanırım eve gidince ilk işi büyü kitaplarını karıştırmak olacaktı. "Ben de bir kaymak birası daha alacağım." Bardağını alıp masadan kalktı ve bara yöneldi. Bardağını koyup, yeni bir kaymak birası daha istedi. Lorelei'ninki kadar hızlı gelmişti onun kaymak birası da, geri döndüğünde ise az önceki çocukla karşılaşmıştı. Belki de dış görünüşü kızların ilgisini çekebilirdi bu çocuğun, ancak gözleri çok malca bakıyordu. Gerçekten. Kaşlarını hafifçe çatıp çocuğa baktıktan sonra, yanından geçti ancak çocuğun dediği şey üzerine duraksamıştı. "Biliyor musun, istediğim kızları kapanlardan hiç hoşlanmam." Bu çocuk, eğer Hogwarts'ta okuyor ise muhakkak Slytherin binasında olmalıydı. Böyle konuşabilen iki ayaklı canlılar o binaya giderlerdi çünkü. Çocuğa döndü Conerus. "Ben de, karşısındaki kızın onu istemediği halde bunu kendine yediremeyip halen o kızın peşinde koşan şapşal erkeklerden hiç haz etmem." Çocuk, büyük ihtimalle Conerus ile Lorelei'yi sevgili sanmıştı. Conerus bunu fark etse de bir şey dememişti. Tabii, bunda neyin etkisi vardı bilemiyordu. Çocuğun, Lorelei'nin peşini bırakması için mi yapmıştı bunu, yoksa—? O yoksadan sonrasını düşünmek bile istemiyordu.

    Masaya döndüğünde gülümsedi Lorelei'ye. Bakışlarla sorma görevi şimdi ona geçmişti. "Bana öyle bakma," dedi Conerus, Lorelei'yi taklit ederek. Masaya oturdu ve ağzına kadar kaymak birası dolu olan bardaktan büyük bir yudum aldı. "Sanırım bizi sevgili sandı." Çocuğa baktı ve daha sonra tekrar Lorelei'ye dönüp güldü. Çocuk, halen onları izliyordu. Conerus, ani bir hareketle elini Lorelei'nin elinin üzerine koydu. "Çaktırma," diye fısıldadı. "Eğer bu ilerizekalıdan kurtulmak istiyorsan..." Bu eli, uzun süredir tutmamıştı. Hazır olmalıydı, çünkü düşünce mücadelesi yeniden başlıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.aclikoyunlari.net
Lorelei Adorlee
Gryffindor V. Sınıf
Gryffindor V. Sınıf
Lorelei Adorlee


Gerçek İsim : Kardelen.
Mesaj Sayısı : 271
Kayıt tarihi : 26/07/11
Yaş : 28

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Geciken Buluşma Left_bar_bleue100/100Geciken Buluşma Empty_bar_bleue  (100/100)
Patronus: Griffin

Geciken Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Geciken Buluşma   Geciken Buluşma Icon_minitimeC.tesi Tem. 30, 2011 7:33 pm




    Arkasına dönüp çocuğun iğrenç yüzüne bakmamak için çaba sarf etmesine gerek yoktu. Zaten ruhu, sanki güneşe dönen ayçiçekleri gibi, çocuğun olmadığı tarafa yöneliyordu. Conerus’un bir şeyler anlatacağını söyleyip kaymak birası almayan gitmesi Lorelei’nin merak damarlarını patlatmıştı bile. Kimdi bu kız? Yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Sonunda, diye düşünüyordu ki bu duruma üzüldüğünü de fark etti. İçinde bir yerlerde saklı olsa da bunu fark edebiliyordu. Neden üzülüyordu ki şimdi? Conerus’un birini bulmasını kendi de istiyordu. Hatta arkasından koşan bazı kızları o göndermişti. Belki de Conerus’un geri çevireceğini bildiği için bunu yapmıştı. Bütün bu karmaşa da hepsinin üstünde yer alan belirgin bir soru vardı o da bu kızın kim olduğuydu. Büyük bir oflamayla parmaklarını masaya vurmaya başladı.

    Sebastien neden gelmişti ki şimdi? Bu soruyu sorarak o kızın kim olduğu sorusunun beynini yiyip bitirmesini engellemeye çalışıyordu. Zihnini başka sorularla doldurmaya çalışıyordu. Fransa’da annesiyle yaşadığı olaylardan sonra üstüne üstlük bisikletiyle genç cadıya çarpan bu çocuk ona yaklaşmaya çalışarak ne kazanacağını sanıyordu ki? İşte gene oluyordu, zihninden uzaklaştırmaya çalıştığı duygular tekrar doluştuğunda aklına Conerus geldi. Gereğinden fazla gecikmişti; aslında Lorelei bu masada tek başına oturup Sebastien’a davetiye vermek istemiyordu. Derin bir nefes verip başını çevirdiğinde Conerus’un bir şeyler söyleyip çocuğun yanından uzaklaşması bir oldu. Masadaki yerine otururken, Lorelei’den gözlerindeki merakı silmesini bekleyemezdi. Bu bakışın üstüne Lorelei’yi taklit etmesi gülümsemesine yol açtı. Başını hafifçe sağa yatırıp Conerus’a bakıyordu ki çocuğun onları sevgili sandığını söylemesiyle, başını kaldırıp kaşlarını çattı. Arkasına dönüp çocuğu bu yanlış anlamadan kurtarmak istese de aynı zamanda bunun üzerinde durmamayı da istiyordu. Neden bilinmez, bundan hoşlanmıştı. Derin bir nefes alarak düşüncelerini engellemeye çalışıyordu ki Conerus’un elini tutmasıyla düşüncelerin önüne kurduğu sis perdesi bir an da dağıldı.

    Ona bakarken çok az bir zorlamayla gülümsedi. Bu Fransız çocuktan kurtulmayı uzun süredir istiyordu ama neden şimdi ve bu şekilde olmak zorundaydı? Hayat, duygularını kendine bir silah olarak kullanmayı mı istiyordu yani? Annesinin neden tanrıyı inkâr ettiğini şimdi anlayabiliyordu. Annesi babasının gitmesini tanrının suçu olarak görüyordu ki Sebastien’in bir an da Londra’da belirmesi de başka kimin suçu olabilirdi ki? Bu saçma düşüncelerini hemen uzaklaştırmak istiyordu zihninden. Başını hafifçe salladı ve Conerus’a baktı. Hala elini tutuyordu. İçinden konuşmaya başlamasını aptallık olarak düşünüyordu ki haksız sayılmazdı. Tamam, sadece bir oyun Lorelei, basit ve kısa bir oyun.Tamam, o zaman gidelim mi? Hem bu oyun fazla uzamış olmaz.” İlk defa gülümsemiyordu Conerus ile konuşurken. Kendide fark etmişti bunu. Aslında uzamasını da istemiyor değildi. Conerus ona hafifçe gülümserken Lorelei’de ona zorla gülümsedi ve omzunun üstünden Sebastien’a baktı. Çocuk, Lorelei’ye kızgınlık mı üzgünlük mü olduğunu çözemediği bir ifadeyle bakıyordu. Lorelei tekrar Conerus’un muhteşem yüzüne bakarak “Hadi, lütfen gidelim.” Dedi fısıltıdan farksız olmayan bir ses tonuyla.

    Conerus bir şeyler söylüyordu ama Lorelei nedense işitemiyordu kelimeleri. Ayağa kalktıklarında hala el ele tutuşuyorlardı. Sebastien bir anda ayaklanıp yanlarından hızla geçti. Omzunu Lorelei’ye çarparak kapıdan çıkıp gittiğinde Lorelei’nin ilk yaptığı şey elini, Conerus’un elinden çekmek oldu. Omzunu ovuştururken Conerus’a beklentiyle baktı. Bir şey söylemese de Conerus’un bunun gidelim demek olduğunu bildiğini biliyordu. Masanın üstünden çantasını alırken derin bir nefes verdi, bunun sadece mutlu bir şekilde bitmesini isteyerek çok şey mi istiyordu?




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Conerus Hell Greyn
Ravenclaw V. Sınıf
Ravenclaw V. Sınıf
Conerus Hell Greyn


Gerçek İsim : Volkan.
Mesaj Sayısı : 40
Kayıt tarihi : 04/06/10
Yaş : 27
Lakap : Hell.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Geciken Buluşma Left_bar_bleue93/100Geciken Buluşma Empty_bar_bleue  (93/100)
Patronus: Pegasus

Geciken Buluşma Empty
MesajKonu: Geri: Geciken Buluşma   Geciken Buluşma Icon_minitimeC.tesi Tem. 30, 2011 9:04 pm


    Lorelei'nin gülümseyi kesmiş olması, bu işten pek memnun olmadığına işaretti. Oysa ki küçük bir eğlence olabilirdi onlar için. Conerus, bu durum karşısında biraz bozulmuştu aslında. Belki de onun da eski anılarla bir savaşı vardı ve bu yüzden böyle bir tepki veriyordu, bilemezdi Conerus. Ancak, böyle bir şey olmasını umuyordu, diğer ihtimalleri göz önüne almak bile istemiyordu. Evet evet, kesinlikle eski anıları canlandırmak istemiyordu. Büyük ihtimalle, anıları yok etmek -en azından zihninde bir yerlere gömmek- konusunda başarılı olmuştu ve şimdi bu anıların zihninden çıkmasını istemiyordu. En büyük olasılık buydu ve Conerus da bu olasılığın olmasını diliyordu. Gitmeyi istemesinden sonra da, bu olasıkla ilgili düşünceleri kuvvetlendi Conerus'un. Aslında biraz daha oturmak istiyordu Conerus, ancak Lorelei istemiyorsa, gitmek zorundaydı. Bu buluşmanın böyle kısa süreceğini tahmin etmemişti. Sonuçta, birkaç aydır görüşmüyorlardı; konuşacak çok fazla şeyleri olmalıydı. Ancak bunların sadece birazını konuşmuşlardı ve bu Conerus'a yetmiyordu. Lorelei de aynı duyguları paylaşıyor muydu acaba? Ayağa kalktıklarında, halen el eleydiler. Çocukluğundaki duyguları hala aynı şekilde geçerli olsa, bu durumda oldukça mutlu olabilirdi. Gerçi, biraz öncesine kadar öyleydi ancak Lorelei'nin yüz ifadesinden sonra bu mutluluk yok olmuştu. Yine de zorla da olsa gülümsemeye çalışıyordu; o muazzam yeteneğini kullanarak düşüncelerini dışa vurmuyordu. Çocuk, Lorelei'nin omzuna vurarak, Çatlak Kazan'ın kapısına yöneldiğinde Conerus sinirlenmişti. Böyle geri zekalılar ile çok fazla karşılaşmıştı. Lorelei ile bir bisiklet kazasıyla tanıştılarsa ve sonrasında aralarında bir şey geçmediyse, nasıl oluyor da Lorelei'yi istiyordu? Belki de birileriyle iddiaya girmişti ya da Lorelei'nin dış görünüşünü beğenmişti. Böyle şeylerden nefret ederdi Conerus. Çocuk gittikten sonra, artık birinin elini tutmadığını fark etti. Lorelei, omzunu okşuyormuş gibi yapsa da bu durumdan rahatsız olduğunu anlamıştı Conerus. Bakışlarından, gitmek istediği anlaşılıyordu. Eh, onu burada zorla tutamazdı. Çocuğun ardından, onlar da çıktılar Çatlak Kazan'ın kapısından. Conerus Lorelei'ye dönüp, "Mektup yollamayı unutma," dedi gülümseyerek. Ancak, bu gülümsemesi öncekiler kadar içten değildi. Lorelei'ye ne sarıldı, ne de yanağına bir öpücük kondurdu; sadece kuru kuru bir güle güle dedi ve ikisi de evlerinin yolunu tuttu. Belki de hiç kalkışmamalıydı Conerus bu işe, Lorelei kendi halledebilirdi o çocukla olan sorununu. Ancak, ne yapsın? Çocukluk arkadaşı olarak bunu yapmayı gerekli bulmuştu. Bir dahaki görüşmelerinde o içten gülümsemeyi hem onun yüzünde, hem de kendi yüzünde görmeyi diliyordu.

    SON.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.aclikoyunlari.net
 
Geciken Buluşma
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Buluşma...
» Buluşma....
» Buluşma
» Buluşma
» Köşkte Buluşma

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts :: Londra :: Çatlak Kazan :: Bar-
Buraya geçin: