Tren yavaşladı,yavaşladı,sonunda durdu.Herkes kapılara saldırıp küçük,karanlık bir perona indi.Tepelerinde bir ışık belirdi ansızın,yavaşça diğerlerinin olduğu yere yönelirken sert bir sesle irkildi ''Hadi peşimden gelin.Başka birinci sınıf varmı ? Birinci sınıflar ! Birinci sınıflar ! Peşimden gelin ! '' elbiseleri ve çizmeleri cübbesine zar zor uydurulmuş -dev görünüşlü- ayı büyüklüğünde bir insandı.Kaya sendeleye,dik,daracık bir patikada adamı izliyorlardı.Kimse pek konuşmuyordu,bu Mich için en iyisiydi.Ancak bazı şımarık çocukların kendilerini övmek amacıyla yaydığı fısıltıları kulak ardı etmek zor oluyordu,onun hastalıklı ruhu için.Arka tarafta sessizce yürüyen Mich ''Ooo!'' sesiyle meraklanmaya başladı,ön sıralara geçmek için büyük bir efor sarfetmişti.Ama bunun karşılığında gözünün önündeki şey görülmeye değerdi.''Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu''.İnsanlar şaşkın gözlerle Hogwarts'a bakarken önlerindeki gölü görmemişlerdi.Kimse düşünememişti oraya kayıkla geçeceklerini.Kayıklardan oluşan bir filo,cam kadar düzgün,gölün üstünde kayarak ilerlemeye başladı ansızın.Kimse konuşmuyordu,herkes tepedeki büyük şatoya bakıyordu,Şato yükseldiği yamaca yaklaşıldıkça daha da büyüyordu sanki.Heyecandır kaplamıştı içini.Kayıklar yamaca vardığında ''Eğin kafanızı '' dev gibi olan adamın sesiyle ve gelen sarmaşıklarla refleks sonucu eğilmemek mümkün değildi zaten.Şatonun altına kadar uzanıp karanlık tünelden geçip bir rıhtıma çıktılar.İnsanların bakınca yüzyıllık olduğuna kanaat getirdiği bir rıhtım.Kayalık,çakıllık bir yerdi.Adamın lambasının ışığı altında kayadaki bir geçidi tırmandılar,sabrı tükenmeye başlayan Mich of çekiyordu.Ama of'u yarım kalmıştı,nemli bir çimenliğin ilerisinde Hogwarts girişi.Heyecanı artmıştı,dev gibi meşeden yapılmış kocaman bir kapıydı.Adam yumruğuyla kapıya üç kez vurunca gözlerini kamaştıran ışığın ardında etine dolgun -Lopet- güzel bir bayan durmaktaydı.Kapıyı ardına kadar açtı,Giriş salonunun büyüklüğü neredeyse Carol 'ın malikanesi kadardı.Taş duvarlar meşalelerle aydınlatıyordu.Arkadaşları gibi oda ''Wooow!!'' demekten kendini alıkoyamamamıştı.Yüzünü bir tebessümle donatmıştı istemdışı.Tavan ise görülemeyecek kadar yüksekti,karşılarındaki görkemli mermer merdiven üst katlara çıkıyordu.Önlerindeki bayanın rehberliğinde ilerliyorlardı.Onları bir odaya alıp söze başlamıştı.Seçim töreni,bina isimleri,kurallar,yaptığımız herşeyin bina puanlarımızı etkileyeceği ile ilgili açıklamanın ardından Mich'i bir endişe kaplamıştı.Nasıl seçim yapılacağı hakkında aklına garip garip fikirler geliyordu.İfritlerle güreşmek gibi saçma düşünceler.Düşünceler içinde salonun sonundaki çift kanatlı kapıdan geçip büyük salona varmışlardı.Kendinden emin (!) bir şekilde gösterme çabasındaydı insanlara,kendini.Büyük salona vardıklarında daha önce böyle bir görkeme tanık olmadığının farkına vardı.Diğer öğrencilerin oturduğu dört uzun masanın üzerinde binlerce mum aydınlatıyordu etrafı.Profesörlerinde kendine özel bir masası vardı.Yeni öğrenciler eskilerin karşısına sıralandı,heyecan içinde beklemekteydi olayı akışına bırakmakta niyetliydi.Derken öğretmenlerden biri bir tabureye eski püskü dikişlerle kaplı bir şapka yerleştirdi.Bu şaşırtıcı olmasada birden şapkanın kenarına yakın bir yırtık ağız gibi açıldı,kendini övmeye binaların özelliklerinden bahsetmeye koyuldu.Mich ''kendini beğenmiş.Peh!'' diye gülümseyerek demeden edemedi.Şapkayı kafalarına takmalarının istenmesi biraz şaşırtıcı gelsede olayın zorluğundan haberdar değildi.İfritlerle ilgili düşüncelerini tekrar aklına getirince bununla kıyaslayarak bir gülme tutmuştu onu.İsimleri okunur okunmaz şapkayı kafasına geçiren öğrencilerden ter akıyordu.Ve şapka bir karara vararak '' Rawenclaw, Slytherin ,Gryffindor, Hufflepuff'' bağırıyordu.Öğrencilerde seçildiği binanın masasına yerleşiyordu.İnsanların neden terlediğini merak ederken alkışı yarım kalmıştı ''Michael Nymins Miller'' sesiyle bir reflekstir şapkaya aniden yöneldi direkt kafasına taktı.Terlememişti,ancak şapka konuşana dek ''Başından çok kötülük geçmiş,ve bunlar sende iz bırakmış.İçin kötülükle dolmuş,hedefin uğruna yapamayacağın şey yok.Ancak kötü olmak istemiyorsun aslında.İntikam seni körleştirmiş.'' Ailesi aklına geldiğinde ondanda bir kaç damla ter akmaya başlamıştı. ''Ama madem kötü olmak istemiyorsun iyileşeceğine inanıyorum.Cesursunda GRYFFİNDOR !!'' Alkışlar yükselmişti,teride soğumuştu birden.Gryffindor masasına doğru yöneldi.Müdür Wilson konuşmasına başlamıştı. ''Balo başlasın !!'' demesiyle önlerinde binbir çeşit yiyecek muaazzam bir güzellikteydi.Aç -domuz- biri gibi yemeye başlamıştı.Dersler felan umrunda değildi sanki artık.Yemekleri sayesinde hogwarst'ın her kötülüğüne katlanabilirdi...
Out:Başka bir sitede baloda yaptığım bir rp.Güzel olduğunu düşündüğüm için koydum.Açıkcası puanını merak ediyorum.