"Gitmek zorundamısın?" Çikolata kahvesi gözlerini annesinin yeşil gözlerine dikti, canı sıkılmıştı, annesiyle beraber olmak istiyordu, ağladı ağlayacaktı ama kendini tuttu, nede olsa o güçlü bir kızdı ve annesinin gidiyorken onun için üzülmesini istemiyordu.
"Evet tatlım. sen zaten eylülde hogswarda gideceksin ozamana kadar John benim için seninle ilgilenecek" Annesinin üzülmesini istemediğini hatırlattı kendi kendine, küçük gözlerine dolup aşşağı doğru süzülmeyi bekleyen göz yaşlarını geri iterken, gözlerini kırpıştırdı, suratına küçük sevimli bir tebessüm oturttu ve vaftiz babası John'a döndüp onun kocam ellini tuttu, trene binmekte olan annesine bakıp gülümsedi, john'un yanında olduğunu ve eylülde hogwarts'da olacağını düşündü, gülümsemesi yüzüne yayıldı. Şimdi trene binip kompartımanına yerleşmiş olan annesi ona öpücük gönderiyordu, gülümsedi ve el salladı.
Johnla beraber uzaklaşan trenin ardında el salladılayıp eve doğru yola çıktılar.
***
Gözleri doğmakta olan güneşle birlikte açtı, bu gün hogwarts'a gidecekti. bir süre yatağında uzanıp okulunu, arkadaşlarını düşledi. Alt kattan gelen ayak sesleri duyunca kalktı odasının küçük banyosunda ellerini,yüzünü yıkadı, dolabına gidip bu gün için önceden hazırladığı kıyafetlerini giydi.
Hoplaya zıplaya mutfağa indi, kahvaltı hazırlamakta olan evcinini mutlulukla seyretti ve Johnun mutfaga inmesini beklerken tatlı tatlı cinin kafasını şişirdi.
Suratı asık John mutfaga teşrif ettiğinde saat dokuz buçuk olmuştu, Kimse ne olduğunu sormadı, sessizce yapılan acele kahvaltının ardından tren istasyonunda gittiler.
Amelia heycanla ve biraz tedirgin olarak 10. ve 9. peron arasındaki duvara koştu, çarpışma yerine hiç bir şey hissedemeden kendini 9 3/4 peronunda buldu. hogwarts ekspresi tüm ihtişamıyla karşısında duruyordu. alal acele yapılan bir vedadan sonra amelia trene atladı kendine boş bir kompartıman buldu ve yerleşti camdan John'a el salladı.
Tren hareket etmeye başlamıştı artık hogwarts'a gidiyordu, tam hayellere dalmıştıkı camdan gelen vurma sesleriyle hayalleri dağıldı, dönüp baktığında camın dışında uçan küçük kömür karası bir baaykuş gördü. Camı indirdi, baykuşu yakaladı ve içeri aldı. Sonra oturup baykuşun bacağından postayı çıkardı, baykuş potsayı verir vermez amelia'nın omzuna tünedi, ve muhabetle kulağını gagaladı.
Amelia mektubu açıp okumaya başladı çok kısaydı ve aceleyle çiziktirilmişti.
Amelia sana bunu trene binmeden önce söylemem gerekirdi biliyorum ama hogwarts'a gitmekten vaz geçeceğinden korktum, büyük şöleni ve seçmen şapkayı kaçırmana izin veremezdim, bu yüzden beni bağışla.
Annen bir kaç çapulcu ölüm yiyen yüzünden biraz yaralanmış şimdi st mungoda sabah onun yanındaydım, ama merak etmene gerek yok o iyi, seni görmeyi çok isterdi ama durumu müsayit değildi onun için sana okul hediyesi olarak bu baykuşu gönderdi.
Noelde görüşürüz seni çok seven John.
Not: merak etme küçük cadı herşey iyi olacak.
Bir an mektuba bakıp kaldı okuduklarını idrak etmesi biraz uzun sürdü, kalbi sıkışacak gibi oldu. Annesi yaralanmıştı, kalbinin üstüne sanki tuğla koymuşlardı, annesini istiyordu, hemde herşeyden çok. sonra mektuba tekrar göz gezdirdi ve gözleri Johnun notunda takılı kaldı
"Her şey iyi olacak" şu an tutuna bileceği tek şey olan bu cümleye tutundu ve tüm kalbiyle gerçekten herşeyin iyi olmasını diledi.