Michael tedirgin bir halde Lord'la göz göze gelmişti.Lord oturmasını istediğinde gülümsüyordu, çoğu zaman kurbanlarına iyi niyet gösterisi yapar ve onları öldürürdü. Sonuçta sağı solu belli olmayan bir insandı. Michael'dan oturmasını istedi ve sözüne başladı, ''Michael ailene ve sana güvenim sonsuzdur. Çok sağdık ve bir o kadarda güçlü bir ailesiniz. Bu zamana kadar karanlık adına çok ölü verdiniz ve bir o kadarda yararına faaliyetler yaptınız. Eski beceriksiz lord sizin gücünüzü anlayamadı. Bu yüzden ailenize duyduğum güvenden dolayı seni baş ölümyiyen ilan ediyorum. Herkese duyurabilirsin. İlk görevin şu lanet karargâhı daha kullanışlı hale getirmek, gerekirse baştan inşa etmek. Şimdi gidebilirsin.'' Michael anlamıştı ki, gençler halden anlıyordu. Babası tüm sadakatiyle eski Lord'a hizmet etmişti, ama sonunda bir hayl kırıklığı yaşamıştı. Lord ölmemek uğruna babasını bir kalkan misali kullanıp atmıştı. Michael başölümyiyenlik gibi bir rütbeyi hiç beklemiyordu doğrusu. Ben söyleneni yaparım, işime bakarım gibisinden hareket ederdi. Bu durumda baş ölümyiyen olması onun için bir sürpriz olmuştu. Şaşkınlığını bastıramamıştı, bir süre ağzı açık durduğunu farketti, Lord'un önünde olduğunu unutmuştu, utanmıştı.Ağzını kapatmasıyla tekrar açtı, ''Siz merak etmeyin Lord'um..Bize..Huzur..Verecek..şekilde..tasarlayacağım burayı...'' şeklinde sinsi bir tavırla konuştu. Yeni rütbesinden oldukça memnundu, içinden diğerlerine emretmek geliyordu. Bir kez daha reverans yaparak odadan ayrıldı.