Judith uyandığında önceki geceki SYB dersinin yorgunluğunu üzerinden attığını hissetti. Bahçeye çıkıp hava almanın iyi bir fikir olabileceğini düşündü. Kalkıp giyinerek yatakhaneden çıktı. Merdivenleri koşarak inmeye başladı. Son basamağa gelmişti ki, etraftan tuhaf gürültüler duydu. Kalabalığa yaklaşıp bu kadar gürültüye sebep olan şeyi görmek istedi. Bu bir düelloydu. Tüm bu kalabalığın ortasında ellerinde asalarıyla iki genç duruyordu. Birbirlerine öyle benziyorlardı ki... Duruşları bile aynıydı. Onlardan birinin bir yansıma olmadığına insanı inandıran tek şey; yüz ifadeleriydi. Biri korkudan solmuş bir yüzdü, dudakları titreyen bir yüz.... Diğeri derin bir acımasızlıkla kasılmış bir yüzdü, merhametsiz bir yüz...
Yüzündeki merhametsiz ifadeyle zavallı kopyasına bağırıyordu:
- Yap şunu dedim sana! Çirkin küfür ve hakaretlerle karşısındakini kışkırtmaya çalışıyor, Ona kendisine saldırmasını söylüyordu.
Ancak zavallı John perişan durumdaydı. Değil saldırmaya, parmağını kıpırdatmaya gücü yok gibiydi.
Karşıdan hamle gelmediğini gören diğer kardeş korkudan titreyen kardeşine, ona fırsat verdiğini ve kullanmadığı için üzgün olduğunu söyledi.
Ardından asasını kaldırarak:
- Avada kedavra! diye haykırdı. Uğursuz yeşil bir pırıltı asanın ucundan John'un masum bedenine ulaştı ve bedbaht ruhunu ondan ayırdı. John'un ruhu bedbahttı çünkü en sevdiğinin ihanetine uğramıştı. Onun yere düşmesiyle birlikte Judith, otomatik bir hareketle dizlerinin üzerine çöktü ve acı çığlığını bastırmak için eliyle ağzını kapadı. Ne yazık! Bu korkunç lanet "muggle" diline "Abra kadabra!" biçiminde yansımıştı ve onlar bunu sözüm ona sihirbazlık gösterilerinde şapkadan tavşan çıkarmak için kullanırlardı. Fakat zavallı "muggle" 'lar bilmiyorlardı ki, bu korkunç bir lanetti ve bir masumun hunharca katline sebep oluyordu.
Judith bu masumun saf ve temiz ruhunun geride bıraktığı ürkek hüznü soludu ve boğulacakmış gibi hissettiğinden oradan uzaklaşmak için ayağa kalktı.
aynı anda hayatının yarısını bir lanete kurban etmiş Jack'in hıçkırıkları havadaki hüznü sararcasına yayıldı:
- Gidin buradan! diye bağırıyordu.
- Gidin dedim size!
Zavallı lanetli hıçkırıklarla sarsılırken Judith, sarsak adımlarla lanetin, hüznün ve hıçkırıkların hakim olduğu bu ortamdan uzaklaşma çabasındaydı.