850 yıl önce…
Hogwarts’ın beş kurucusu okulu kurmaya karar verdiler. Ve kuruluma başladıkları sırada, beşinci sırada yer alan Irene Irvilong durumundan şikâyetçi olarak kendi planlarını oluşturmaya başlamıştı. Amacı tek büyük büyücü olup, tüm büyü âlemine kendi kurallarını koymaktı. Büyücülerin eğitimine önem vermiyordu. Aksine ondan yetenekli büyücü olmaması için ve tehdit oluşturmamaları için herhangi bir eğitim kurumu bulundurmamayı düşünüyordu. Zamanın en kötü büyücülerini bir araya toplayıp bu konu hakkında toplantılar yapıp kendine yandaş topluyordu. Tek büyük olmak için diğer dört arkadaşını öldürmesi gerektiğini biliyordu. Malum dörtlümüz de bunun farkında idi tabi ki. Godric, Helga, Salazar ve Rowena bu durumdan hoşnut değillerdi. Bunun için Salazar’ı şekil değiştirerek toplantılara yollayıp casusluk yaptırdılar. Görüşleri onunkinden farklı olmadığı için kolayca kabullendirmişti Salazar kendilerini onlara. Saldırı olduğu vakit, zamanın dört büyük büyücüsü tam bir hazırlıkla karşılamıştı Irene ve ordusunu. Dört büyük büyücünün gücü karşısında Irene yenilmişti. Malum dörtlümüz bir lanet ile onu eski bir mezara kilitlemişti. Ve bunu Hogwarts’ın derinliklerine yerleştirip, dört ayrı binanın öğrencisinin aynı anda mezarın başında bulunup aynı sözü söylemesi ile mezar açılabilirdi. Ki, böyle bir şeyin imkânsız olduğu düşünülüyordu. Dört grubun özellikleri de birbirinden farklı olduğundan hepsini bir arada tutmak zordu. Fred, Crystal Audrey, Tristian. Bu dörtlü bilinmeyen bir nedenden dolayı zindanda dolaşıyorlardı. Aslında diğer üçünün orada olması tamamen saçmalıktı. Crystal kendisini kötü hissetmemek için aslında oradaydı. Dün gece istemsizce genç Fred’i Aaron denilen Slytherin’li ile aldatmış bulunuyordu. Fred’in bunu anlamasından korktuğundan her saniyesini onunla geçiriyordu. Tristian ve Audrey ise tesadüfen orada idiler. Hep birlikte derse doğru ilerlerken karşılarına büyük bir kapı görünmüştü. Fred ilerleyerek kapıyı açtı. Ve Hogwarts’da böylesine bir yer ilk defa görüyorlardı. Hogwarts işte anahtar buydu. Hepsi aynı anda bahsetmişti habersizce ve büyük bir çığlık ile açılan büyük bir mezar. Irene güç toplarken dört öğrenci güç kaybediyordu. Görkemli bir giriş yaparken Irene öğrenciler son kez bakmışlardı etrafa belki de. Sadece karanlık.
Ve ardından beyaz bir ışık haznesi belirmişti. Hogwarts Müdürü durumdan haberdar olup mahzene inmişti bile. Bu görkemli büyü karşısında, başlamadan bitirmek istemeyen Irene çareyi kaçmakta bulmuştu. Şimdilik kaçarak güç toplayacaktı. Öğrenciler tehlikedeydi. Hogwarts acilen kapatılmalıydı.
Hogwarts kapatıldıktan birkaç gün sonra, Irene kendisine yoldaş toplamaya başlamıştı bile. Bunun için ölüm yiyenlere başvurmuştu. Ve özellikle Karanlık Lord’a. Lord böylesine güçlü bir büyücüye yardımcı olmaktan gurur duyuyordu. Birlikte birçok kişi öldürmüşlerdi. Ta ki, onun gerçek yüzünü öğrenene kadar. Irene Irvilong Salazar Slytherin’i de öldürmek istediğini ağzından kaçırmıştı. Ve bilindiği üzre Lord Salazar Slytherin’in tek varisiydi. Bunu hiç kimse ya da hiçbir şey değiştiremezdi. Lord’una ihanet edemezdi. Bu nedenle tüm ölüm yiyenleri toplayıp Irene’e savaş açtı. Oldukça uzun süren bir savaştı bu. Birçok ölüm yiyen yitirilmişti bu sonsuz gibi görünen savaşta. Ve son olarak Lord Irene’i oldukça zayıflatacak birkaç lanet yollamıştı. Ve aynı anda Irene’in yolladığı tek bir lanet üzerine gözleri yuvalarından çıkacak gibi olmuştu. Karanlık Lord ölmüştü. Lord’unun öldüğünü gören tüm ölüm yiyenler çareyi Irene’e saldırmakta bulmuştu. Bildikleri her türlü laneti savuruyorlardı. Ve Irene yine her zamanki gibi kaçarak kurtulmuştu oradan. Tabi buna kurtulmak denebilirse. Oldukça zayıflamıştı Irene. Ölmek üzereydi neredeyse. Sonsuza kadar kaçabileceğini düşünerek sürekli yer değiştiriyordu Irene. Sonsuza kadar.
Haber Başlıkları
| Hogwarts artık güvende. Öğrenciler okula dönebilir.
| Sihir Bakanı hiçbir sorun yok dedi.
| Irene Irvilong kâbusu sona erdi.
| Ayrıntılar diğer sayıda.