Ad - Soyad: Amanda Despie
Kişisel Özellikleri:
Olabildiğince sevgi dolu.
Hayata olumlu bakmaya çalışmakta.
Cesaretini doruklarında yaşamakta.
Biraz tembel ruhlu.
Meraklı, zeki ve bazende cin fikir.
Yardımseverliğine herkes hayran kalır.
Damarına basıldığında önce susar, sonra patlar.
Kinci, intikam almaya bayılan birisi.
İyi olmasına rağmen biraz dedikoducu.
Özgüveni aşırı.
Fiziksel Özellikleri:
Henüz ünlü seçmedim. Bilemiyorum.
Aile Geçmişi:
Karmakarışık bir aileye sahip.
O bir evlatlık. Ve bunu bilmiyor.
Kendini bildi bileli onların yanında. Mutlu.
Teyzesi ve Amcası var.
Ailesinde çok mutlu.
Ve büyücü olduğunu sonradan öğreniyor.
Üvey annesi ve babası tamamen insan.
Ama kader gerçek anne ve babasını önüne çıkaracak mı?
Ve gerçek anne babası ölüm yiyen.
O bir safkan büyücü.
RP Örneği: Kışın keskin soğuklarının yaşandığı bir geceydi. Lizzie soğuk rüzgârın haykırışını sıcak ve yumuşak yatağında dinliyordu. Çatılmış, karanlık
kaşlarının altındaki gözlerinde şimşekler çakıyordu. Yüreği korkudan
kaburgalarını parçalayacakmış gibi atıyordu. Henüz sekiz yaşında bir
çocuğa göre fazlaca gelişmiş korku hissiyatını yenmesi gerektiğinin
farkındaydı. Oda sokak lambalarının ışıltılarıyla azda olsa karanlıktan
kurtuluyordu. Gece keskin bir gri rengiyle parlayan gözleri odanın tek
bir noktasına asılıkalmıştı. Oda git gide kararıyor, bir şey pencereden
giren sokak lambalarının ışığını emiyor, tüketiyor, her şeye egemen
olan bir karanlığın içinde boğuyordu. Sinsice yayılan bu karanlık göz
gözü görmeyeceği şekilde her tarafı kaplamıştı. Güneş yanığı teni,
şaşkınlık ve korkudan grileşmişti. Zihni bir panik girdabına
kapılmıştı, düşünemiyordu.
Salonun içerisinden gelen uğultular ve küçük gürültülerle Lizzié
yataktan kendini atarak ayağa kalktı. Adımlarını tahta kapıya doğru
korkuyla attı. O sırada evin zili çalmıştı. Kapının ardında küçük ve
sevimli olan salonları vardı. Lizzié kapıyı açamadığı için dizlerinin
üzerine çökerek kapının anahtar deliğinden baktı. Annesi ve babası
ayaklanarak salonun ışığını açtı ve daha sonra da kapıyı açtılar.
Siluet şeklinde gözüken, siyah orman pelerinlerine bürünmüş kalabalık
-yaklaşık 6 kişi- bir grup Annesi ve babasını iterek içeriye girdiler.
Annesi ve babası güçlü bir sarsıntı ile yere yapıştı. Lizzié'nin ise
solgun yüzü acı ve çaresizlik gözyaşları ile ıslanmaya başlamıştı.
Lizzié ne yapacağını bilemiyordu. Ağlamamaya ve ses çıkartmamaya özen
göstererek kapının anahtar deliğinden bakmaya devam ediyordu.
Yere düşen anne ve babasını iki kişi saçlarından tutarak ayağa
kaldırdılar. Anne ve babasının dışında herkesin ellerinde asa vardı.
Lizzié aynı anda bir çok duyguyu yaşıyordu; acı, hüzün, korku, merak...
En öndeki adam Annesi Eilén'e bakarak;
"Eilén, Aşkım! Sana demiştim değil mi?"
Dedi yüzünde çarpık, alaycı ve oldukça rahatsız edici bir gülüş ve
bakışla. Babası D'arvan'nın ise yüzündeki sinirli ifade ile hemen
dikkat çekiyordu, yumruk yapmış elini sertçe konuşan adamın suratına
geçirdi. Adam sarsılarak;
"Lanet köpek!"
Diye haykırdı şiddetle. Arkadan iki adam hışımla D'arvan'ın boynuna
asayı yasladı. Birisi D'arvan'ın suratına tokat attı ve tükürdü. Annesi
Eilén;
"Seni yüreksiz, pislik; Glenn!"
Diye haykırarak elleri ile onu son gücüyle itekledi. Saldırganca
davranışı ile Glenn denen adam Eilén'in dudaklarına yapıştı. O anda
D'arvan delicesine, adeta yırtıcı bir hayvan gibi yanındakileri iki
yana savurarak kendini Glenn ve Eilén'in ortasına atarak onları ayırdı.
D'arvan'ın iteklemesiyle yere düşen adam asasını D'arvan'a yönelterek;
"Crucio!"
Diye haykırdı. Asasından çıkan ışık huzmesi D'arvan'a çarpmıştı. Yere
acı haykırışlarla yığılan D'arvan'ın üzerine göz yaşları ile Eilén
eğildi.
"Hayır! Hayır! Hayır!"
Eilén'in çaresiz haykırışlarına aldırmayan iki adam Eilén'i kollarından
tutarak D'arvan'dan ayırıp koltuğa bağladılar. Glenn pis pis
sırıtışlarından sonra kanları donduracak yüksek bir sesle kahkaha attı.
"Aşkım! Eilén! Seninle çıkarken beni bu yarım kanla aldattığını
bilseydim, onu gözümü bile kırpmadan öldürürdüm! Ama henüz geç değil.
Dokuz yıl önce bu yarım kanla kaçarak beni terketmen, bana
yapabileceğin en büyük hataydı."
Diyerek elindeki asayı Eilén'in suratında ve vücudunun en hassas
bölgelerinde gezdirdi. Eilén'se ağlamaktan kıpkırmızı olmuş gözleriyle
D'arvan'a ve daha sonra Glenn'e baktı;
"Yeter! Yanlış hatırlıyorsun Glenn. Sana çık hayatımızdan demiştim.
Seninle ayrılmıştık ve sen peşimi asla bırakmadın. Sen! Sen yüreksiz,
adi bir pisliksin! Rahat bırak bizi..."
Diye haykırdı. Ardından Glenn kahkahalar atarak;
"Hayır aşkım. Senin beni bu lanet p*çle aldatmanı ve bu lanet olasıca
melez köpek ile kaçmanı unutuyorsun. Eh tabii ki normaldir. Dokuz yıl
oldu. İzinizi Rusya'ya kaçarak, en ücra kasabasında yaşayarak
kaybettireceğini mi sandın? Ne oldu? Yıllar sonra seni bulabileceğim
aklına bile gelmezdi değil mi?"
Dedi. Daha sonra şehvetle yanan dudaklarıyla savunmasız Eilén'in dudaklarını birleştirdi.
"Seni arzuluyorum Eilén."
Diye fısıldadı Glenn. D'arvan ise odanın köşesinde hala acı içerisinde
kıvranıyordu. D'arvan bir muggle doğumlu ve Eilén'se safkan bir
büyücüydü, bu yüzden Glenn içine sığdıramadığı bu nefreti bu gece yok
etmek için gelmişti dostlarıyla. Adamlar Glenn'in fısıldamasını henüz
ayrımsamıştı. Dört kişi koltuğu yatak odasına çektiler. Glenn'se yatak
odasına girdi. Dört adam işlerini halletmişcesine çıktılar. Diğer
adamlarla bir olup acı içinde kıvranan adama tekmeler indiriyorlardı.
Bilinci azda olsa yerine gelen D'arvan son bir güçle yerinden kalkarak
yatak odasına doğru yürümeye çalıştı. Lâkin ikinci adımda yeri
yalayacak derece de serildi yere.
O sırada Eilén'İn acı dolu çığlıkları bütün evi sarıp sarmalamıştı.
D'arvan ise boğulacak gibi öksürüyor ve gözlerinden yaşlar
fışkırıyordu. Kısa bir süre sonra cübbesinin boyunluğunu düğümleyerek
kapıyı açan Glenn dostlarına gülümseyerek;
"Eilén'i buraya getirin hemen! Bu melez köpeği öldürürken onun yüz
ifadesini merak ediyorum. Hey! Ağzını da bağlayın, kulaklarımın pasını
daha sonra yeni sevgilimin müziği siler..."
Diyerek onlara göz kırptı. D'arvan'ın teni daha şimdiden yaklaşan
ölümün solgun saydamlığına bürünmüştü. Ardından acılar içerisinde,
çaresiz D'arvan'a bakarak kahkahalar atan Glenn'in gözleri kapıdan
giren yarıçıplak Eilén'e kaydı. Daha sonra eline asasını alarak
D'arvan'ın göğüslerine ayağını bastı. Çılgınlar gibi bağıran Eilén'in
kaykırışlarını dikkate almayan Glenn Sarp bir şekilde ayağını
kaldırarak şiddet uyguladı. Ardından aralarından bir dost cebinden
çıkardığı bıçağı Glenn'e uzattı. Eline aldığı bıçağı D'arvan'ın yüzünde
şiddet uygulamadan gezdirdi.
Bıçağın soğuk çeliğini teninde hisseden D'arvan'ın bir şiddet
uygulayacağından korkan Glenn ani bir hareketle bıçağı kavrayarak hızla
gırtlağına geçirdi. Kıprkımızı kan adeta fışkırıyordu. Eilén çığlıkları
kesmiş bir vaziyetle bayılmıştı. Glenn'se korkudan bıçağı yere
fırlatarak;
"Halledin şu işi!"
Diye bağırdı. Adamlardan birisi asasıyla D'arvan'a;
"Avada Kedavra!"
Diye haykırdı. Asasından yeşil bir ışık demeti, gözleri kamaştıracak
bir hızla D'arvan'a çarptı. Yavaşça uyanan Eilén'in, D'arvan'ın cansız
bedeni ile karşılaşınca ağlamaya başladı. Çığlıkları ve haykırışları
kulakları yırtıyordu sanki. Buna öfke seliyle karşılık veren Glenn;
"Senin sonunda bu lanet, yüreksiz, omurgasız, güçsüz melez köpek gibi olacak; Avada Kedavra!.."
Sözlerini bitirdiği zaman sersemlemiş bir sessizlik vardı. Yeşil ışık
Eilén'i vurup onu öldürmüştü. Adamlarla beraber Glenn'de kahkahalarla
evden çıkıp gitmişlerdi.
Lizzie sözlerin bittiği bu anları sanki iki saniye içerisinde
yaşamışcasına sesini çıkartamıyordu. Göz yaşları suratını
nemlendirirken zihni ne yapacağını muhasebe ediyordu. Kendini yere
atarak ellerini yüzüne gömüp hıçkırmaya başladı. büyücü çok garip bir
şekilde uyuşmuş, sanki dünyadan kopmuş gibiydi. Öfkeden beynine kan
çıkmıştı ve şoka girmişti. Kendisini ayağa son bir güçle kaldırarak,
Müstakil evlerinin penceresini açtı. Çimenlerin üzerine zıpladı,
Çığlıklarla ağlayarak yardım çağırmak üzere oradan uzaklaştı.