-Edward R. Crownie
-Genellıkle kurnaz ama sade bir kişiliği vardır.Yaz tatilinin çoğunu kitap okuyup, ders calisan tiplerdendir ama bir o kadar da sıcakkanlıdır.
-Kahverengi sacları,aynı tondaki gozlerini tamamlıyor.Beyaz tenlidir.Genillikle mavi tarz giyinmeyi sever.
-Babası Slytherin ki sinsiliğini ve azmini ondan almıştır.Annesi Ravenclow mezunu.Aile şuan Fransa'da yaşıyor ama Londra'da da ufak bir yerleri var.
Soğuk tüm bedenime geliyor ve beni ürpertiyordu.Karanlık sokaklarda nedensiz yürüyordum.Yanımda üç aydır birlikte olduğum Katherine duruyordu.Sapsarı saçları,Kankırmızısı dudağı ile bana sert şekilde bakan gözleri.Benimle birlikte gelmeyi o seçmişti.Soğuk, karanlık ve tehdit ediciydi.Önüme bakıyor ama karanlığın beni kendine esir almasına karşı koyamıyordum.Karanlığın içinden korkunç bir çığlık duydum.İşte o zaman koşmaya başladım.Katherine diye bağırdım.Niçin kaçıyordum bilemiyorum ama Katherine için geri dönme mücadelemi kaybediyor gibiydim.Nefesim kontrol altından çıkmıştı.Soğuk bedenimi hırpalamaya devam ediyordu.Arkamdan bir insana ait olmayan ayak sesleri geliyordu.İki seçenek vardı.Ya soğuktan ölecektim ya da öldürülücektim.Bu duygu kalbime bir mızrak gibi saplandı.Bedenimin kontrolünü bıraktım.Bir el beni yakaladı, derinden gelen bir ses beni titretip yere düşürene kadar yaşıyordum.
Hayatın yeni başlıyor…
Gözümü açtığımda, inanılmaz bir acı tüm bedenimi sardı.Güneş tüm bedenime vuruyor, derimi amansız yere yakıyordu.Tek düşünebildiğim şey, acıydı.Kalkmaya çalıyordum ama bedenim bu emrime uymuyor gibiydi.Boğazım sussuzluğumun kurbanı oluyordu.Acı içinde bağıramayacak kadar gücüm tükenmişti.Gözlerini kapatacağım sırada, bir güç beni havaya doğru kaldırırken kendimi ölü hissediyordum .Bedenime yayılan zehir damarlarımdan geçiyor beni acı içinde bırakıyordu.Kalbime yayılan zehir beni öldürmüştü.Sert bir şekilde bedenimin ıslak zemine değdiğini hissettim.Gözümü açtığımda karanlık bir yerde olmama rağmen çok net bir şekilde görüyordum.Etraf sessiz ve şüphe uyandırıcıydı.Yakınımda iki siluet görüyordum.Görüntülerini tam seçemiyordum.Fısıltıyla konuşuyorlardı.Dediklerinden şöyle bir anlam çıkarttım.Kendini kontrol edebiliyor.Bu imkansız.Adamlardan biri bana baktı.Yüzü aşırı derecede soluktu, gözleri kırmızıydı.Bedeninden soluk bir parıltı geliyordu.Göz göze gelince zihnimde bir patlama yaşandı ve ilk defa onu gördüm.Adamın önündeki cesedi.Yerde yatan kesinlikle bir kızdı.Boynunda, iki ufak delik vardı.Yüzünden kanlar akıyordu.Bedeni zarif ve inceydi.Dudakları kan kırmızısıydı.Gözlerimi ayıramıyordum.Yüzündeki hatlar bana birini hatırlatıyordu.Kıvırcık sarı saçları yüzüne dökülüp, alnını örtmüştü.Birden tuhaf bir üzünti belirdi içime.Kim olduğunu bilmiyordum ama ona karşı bir sıcaklık hissetmiştim.Gözlerimi yukarı doğru kaydırdım, ve ikinci adamı gördüm.Adam, kızdan daha uzun ve iriydi.Gözlerinde ki kırmızı ışık parlıyordu ve gözlerini bana dikmişti.Boğazım tekrar yanmaya devam ediyordu, bunun ne anlama geldiğini bilmiyordum.Birçok efsane biliyordum ama bunların hepsi bana saçma geliyordu.Adam bana eğilip:Vampir.Bundan sonra bana “Yaratıcı” diyeceksin.
Sonrada kaşlarıyla kıza işaret etti.Gözümü kapattım bunların hepsi bana ağır geliyordu.Ellerime baktım soğuk ve nemliydi.Kıza doğru hareket ettim.Gözümü onunkine diktim.Sözde vampir kelimesi çok saçmaydı.Boğazımdaki ateş çıldırmıştı ve o an kendini kaybettim.Bir saat sonra boğazımdaki ateş sönmüş, tahmin edemediğim bir hızla kendimden kaçıyordum.Sonunda durdum.Herşey bana garip gelmeye başlamıştı.Kanını içtiğim kızı düşündüm o ölmemişti.Öyle umuyordum.İlk defa etrafıma baktım.Issız bir gölün kıyısındaydım.Aklımdan milyonlarca şey geçiyordu.Suda kendi yansımama bakmak çok garipti.Gölden gözlerimi tekrar ayırdığımda hava kararmış, bu da bana bir kurşun gibi inmişti.Gidicek hiçbir yerim yoktu.Sanırım vampirler uyumuyorduki uykum yoktu.Göle tekrar baktığımda o kızı gördüm tam arkamda duruyordu.Sarı saçları omzuna dökülüyordu.Ağzından bu sözcükler döküldü.Sonra hatırladım Katherine…
Emrinizdeyim Yaratıcı.