İçeri bol ışık girmesini sağlayan penceremin tam yanındaki yaylı yatağımda güneşe karşı gözlerimi açtım. Pırıl pırıldı... Ellerimi Başımın altına koyup güneşi izlemeye başladım. Dışarıdaki kuşların sesi bana huzur veriyor ve hayatı daha iyi görmemi sağlıyordu. Yatakhanedeki diğer çocuklar oradan oraya koşturup cübbelerini giyiyorlardı.
"Hey David, dışarı öyle aptal aptal bakmayı bırakta kalk. Uçuş dersine geç kalıcaksın."
Bu ses Lark’a aitti. Birinci sınıftan beri tanıdığım, şimdi ise Hufflepuff bina başkanı olan en yakın arkadaşıma… Tamam dercesine kafamı salladım ve yavaşça yataktan kalktım. Dağınık olan saçlarıma aldırmadan cüppemi üzerime geçirdim. Birinci katta olan ortak salonumuzdan çıkış yaptım ve diğer dersi olan öğrenciler ile birlikte bahçeye doğru yürümeye başladım. Tanıyanlar bana selam veriyor “Selam David” diyorlardı bende onlara selam veriyor yoluma devam ediyordum.
Bahçeye vardığımdaysa biraz yürüdükten sonra Uçuş ders alanına girmiştim. Profesör öğrencilerden önce gelmiş orada bekliyordu.
Herkes yerde olan süpürgelerin yanına teker teker geçiyor bir sıra düzeni oluşturuyordu. Bütün derslik neredeyse anında “Yukarı!” demiş süpürgeleri eline almıştı. Profesör konuşmaya başlamış öğrencilere altın Snitchi yakalatacağını söylüyordu. “Quaffle peşinde uçmayı yeğlerim.” Diye içimden geçiriyordum.Daha şimdiden öğrenciler heyecanlanmış, birbirlerine hırsla bakıyorlardı. Profesör içten ve güzel bir sele konuşuyor, güzelliğine güzellik katıyordu.
“1.. 2.. 3.. Snitch'i bıraktım. " Sesi duyuldu profesörden. Bütün öğrenciler zıplayarak havaya fırlamış, deliler gibi oradan oraya koşturuyordu. Bense sakin bir şekilde daha havalanmadan Snitch i gözüme kestirmeye çalışıyordum.
Çok hafifçe süpürgeye binerek havalandım ve etrafıma çok daha net bakmaya başladım. Bazı öğrenciler düzgün uçamıyor düşme vaziyetine geçiyordu. Ama sonra yavaşlayarak düzeliyor yoluna devam ediyordu. Yukarıya doğru biraz daha baktıktan sonra gördüm. Snitch.. Güneş gibi parlıyordu… Sessizce “İşte seni buldum.” Diyerek hızlıca ona doğru uçmaya başladım. Peşinde üç kişi uçuyor ve birbirleriyle yarışıyorlardı, birbirlerini itiyor, yoldan çıkarmayı deniyorlardı. Bense buna hiç aldırmadan doğruca snitche doğru gidiyordum. O kadar hızlı hareket ediyordu ki güneş sayesinde parlamasa kesinlikle gözümden kaçırırdım.
O üç kişinin arasına hızlıca girdim. Girerken bir çocuğa o kadar sert çarpmıştım ki çocuk yoldan çıkmış ve neredeyse yere düşecekti. Şimdi yanımda iki kişi kalmıştı. Birini de Gryffindor’lu çocuk sağ olsun yoldan çıkarmıştı. Sadece ikimiz kalmıştık. Ara sıra birbirimize bakıyor ve birbirimizi itiyorduk. Snitch hızlanmıştı, ben ise aynı hızda devam ediyor snitch ile aramdaki farkın açılmasına izin veriyordum. Yanımdaki Gryffindor’lu da snitch ile son sürat hızlanıyordu. Anlaşılan şu ki snitche bakmaktan önündeki tirübünü göremiyordu. Snitchin tirübünün tam önünden ani bir dönüş yapmasıyla çocuk afallamış ve hızlı bir pike yapmaya çalışmıştı fakat nafile Tirübüne çarpmasına rağmen ben onu geçtikten sonra düzemeyi başarmış arkamdan geliyordu. Şimdi önümde engel kimse kalmamıştı. Hızımı arttırdıkça arttırıyordum. Önümde bir şey olup olmaması artık beni ilgilendirmiyordu. Elimi uzatmış snitche doğru uçuyordum. Arada tutmaya çaılışıyordum ama bir türlü yetişemiyordum.
Arkama baktım Gryffindor’lu çocuk son hız ban yaklaşıyordu. Elimi iyice snitche uzatarak tutmayı denedim ama olmuyordu. Aynı zamanda arkamdan gelen süpürgenin önünü kapatmayı çalışıyordum. O anda bir ses duyuldu “ÇAT!” Arkamdan gelen çocuk hızlıca benim süpürgeme çarpmış ve süpürgemin arkasında küçük bir çatlak oluşmasını sağlamıştı. Buna rağmen onun çarpması sayesinde ben hızlıca ileri savrulmuş ve istemeden de olsa snitchi bir yerlerinden tutmuştum. Şaşkınlık içindeydim… Snitchi bir kanadından tutmuştum ve o diğer kanadıyla çırpınmaya devam ediyordu. Çok güzel görünüyordu... Diğer elimlede destek olarak snitchin tamamını kavradım ve yere doğru inişe geçtim.
Yere indiğimde kimi öğrenci alkışlıyor kimisi “Şansına tuttu!” diyordu. Aldırmadan profesörün yanına gittim. “Tebrik ederim” Tebrik… Bir profesörden bunu duymak gerçekten onur vericiydi. Özelliklede Profesör Gatés’ten… Profesöre süpürge için özür diledikten sonra onu orada bıraktım ve bir dahaki ders için yola koyuldum…