Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts |
|
| İnziva | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Jacquelin Kevin Black
Gerçek İsim : Mehmet Mesaj Sayısı : 4 Kayıt tarihi : 24/12/09 Yaş : 30 Lakap : Jacquie
| Konu: İnziva Cuma Ara. 25, 2009 1:09 am | |
| Gözlerini açtığında ciğerlerindeki basınç göğüs kafesini zorluyordu.Aldığı soluk tıkanmış bronşlarını açmak için yeterli değildi sanki.Nöbet ne zaman başladıysa, onu terden sırılsıklam bir halde bırakmıştı.Ciğerlerindeki tüm havayı boşaltarak yatağın üzerinde oturdu.Slytherin yatakhanesi her zamanki halindeydi.Siyah granit taşı döşeli salon ve gösterişli karyolalar...Zümrüt yeşili yorganlara sıkı sıkı sarılmış 5. dönem öğrencileri hala uyuyordu.Güneş ışıklarını yeni yeni gösteriyordu.Astım için tam nöbet vakitleriydi.Yorganı üstünden kaldırıp taş zemine bastı.Çıplak ayakları soğuğu hissedince ürperdi.Yatağın ayak ucundaki sandığa doğru yürüdü.Derin derin nefes alıyordu fakat aldığı soluk ona bir türlü yetmiyordu.Dudakları mor bir şekilde sandığını açtı ve deri kesenin içinden içi boş bi iksir şişesi çıkardı.Mantar tıpasını açıp ciğerlerine çekti iksir şişesinin içindeki kokuyu.Etkisi anında belirdi ve yüzüne renk geldi.
Sandığın kapağı elinden düşünce çıkardığı ses komşu yataktaki öğrenciyi uyandırdı.Sinirle yataktan fırlayan çocuk, Kevin'a "Dikkat et aptal! Daha kargalar bile uyanmadı!" ,dedi.Kevin yüzüne umursamayan bir ifade yerleştirip tekrar yatağında döndü.Horlamalar eşliğinde tekrar uyumayı bekledi.Ve göz kapakları yavaş yavaş ağırlaşmaya başladı...
Beyni tam anlamıyla işlevine tekrar başladığında elinde Biçim Değiştirme kitabı aylak aylak yürüyordu.Bu ders ona ölüm gibi geliyordu.Ayakları taş zemine sürte sürte sınıf kapısına yaklaşırken tekrar yatağında olmak için can atıyordu.Kurnaz -ona göre- bir fikirle durdu.Hemen sağ taraftaki geniş koridora saptı ve daha hızlı ve emin adımlarla yürümeye başladı.Bugün tüm dersleri asıp süpürge dolabında saklanacaktı.Orada bir tomar kusturan pastil yutup hastalığını bahane edecekti.Bu fikre öyle çok ısınmıştı ki planının detaylarından başka bir şey düşünemiyordu.Koridorda ona atılan omuzları hissetmiyordu bile.Belki alıştığından duyarsızlaşmıştı.O geniş dolabın pirinç tokmağını çevirdi ve görülmediğinden emin olduktan sonra çabucak oraya sindi.O koca saatler boyunca çok sevdiği fantastik kitapları okuyacaktı.Planın ona en sıkıcı gelen kısmı burasıydı.Tek ve küçük pencerenin pervazına tüneyip Kitabı açtığı anda düşünceleri satırlardan başka şeylere kaydı.
15 senenin 10 senesini ailede eziyet görerek geçirmişti.Bu da onun karakterine pasif ve suskun bir kişilik olarak yansımıştı.Karakterinin bu yapısı yüzünden Slytherin öğrencileri tarafından pek sevilmez, dışlanırdı.Bunu önemsediği falan da yoktu.Sonuçta Hogwarts bir okuldu ve buranın amacı eğitmek ve öğretmekti.Eğitim ve öğretimden başka birşeyi umursamıyordu fakat bazen aşırı sıkılıyordu.Böyle zamanlarda ise Karanlık Ormanda ufak bir gezintiye çıkıp unicorn severek vakit geçiriyordu.Neden Slytherin olarak seçildiği ise tam bir muammaydı.Görünüşte sert ve ağırbaşlıydı.Herkese karşı bir mesafesi vardı.Belki de bu yanı onu Slytherine dolayısıyla Karanlık Tarafa sürüklüyordu.Görünüşe göre Seçmen Şapka da böyle düşünüyordu.Belki de tamamen karanlık olmalıydı.Zayıflılklarını gölgede saklamak daha kolay geliyordu Kevin'a | |
| | | Margrit Elysia Louisser
Gerçek İsim : Nağz. Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 20/12/09 Lakap : Margy.
| Konu: Geri: İnziva Cuma Ara. 25, 2009 1:51 am | |
| Güneş ışıkları Ravenclaw kızlar yatakhanesinin perdesinden içeriye sızmakta hiç zorlanmamıştı. Bir-iki kız homurdanıp duruyordu, Margrit'in ayılmasına vesile olmuştu bu. Kollarını gererek doğruldu yatağından genç kız. Keskin yüz hatlarıyla bezenmiş yüzü kasılmıştı. Güneş, yosun kadar yeşil gözlerini kısmasına sebep olmuştu ve huzursuz hissediyordu; kol ve bacaklarını durduramıyordu. Quidditch antremanı meselesi bir tek derslerden kurtulacağı için cezbediyordu onu. Sihir Tarihi kadar boğucu bir ders daha olabilir miydi? Hayatında emin olduğu tek şey buydu belki de. Ellerini turuncu ve dağınık saçlarına götürüp, biraz daha karıştırdı. Yatağının altından yeterince ağır olan bavulunu zar zor çıkardı ve açtığında yüzüne yapışan sutyeni yatakhanede kahkahalarla gülmesine ve bütün herkesi uyandırmasına neden oldu. Kendiyle fazlasıyla barışık bir tipti dolasıyla kendisine gülebiliyordu ki kendinde taktir ettiği tek özelliği buydu. Titiz olma gibi bir takıntısı yoktu, hatta fazlasıyla pisti ve bavuluna bütün kıyafetlerini sıkıştırmıştı. Sutyenini yüzünden çekip, bavulunu karıştırmaya başladı. Quidditch kıyafetlerini en alta koymuş olmalıydı. Antremanın güzel bir yanı daha vardı, o cübbeleri giymek zorunda kalmayacaktı. Herkesin aynı şeyi giymesi ne kadar da sıkıcıydı. O "pişti" olayından nefret ederken, tonlarca kişiyle aynı kıyafeti giymek... Düzenli nefeslerini, kalın kazağını giyerken kesti. Bir süre uğraştı kazağı giymekle, bir-iki kilo onda çok farkediyordu. Yatağına çöküp nefeslerini düzenlemeye çabalarken, bir kazağın onu bu kadar zorladığı düşüncesi tekrar kıkırdamasına sebep oldu. Nefesleri tekrar düzene girdiğinde, kot pantolonunu altına geçirdi. Üzerine ise Ravenclaw Quidditch cübbesini geçirdi. Evet, bariz bir şekilde hava katıyordu bu ona. Aynanın önünde adeta bir Quidditch maçına girişteki kuyruk oluşturulmuştu. Küçük bir kıkırdamanın ardından, tavlamaya çalıştıkları erkeklere çekici görünmeye çalışırken çok daha iğrenç görünen kızlara acır gibi baktı. Demek ki, nasıl göründüğünü kontrol etmesi için uygun bir zaman değildi. Derin bir nefes aldı ve muggle spor ayakkabılarını ayağına geçirdi. Ardından tahta kapıya yaslanarak araladı kapıyı. Beyaz merdivenlerin azizliğine uğramamayı bütün kalbiyle diliyordu; çünkü Bayan Cersais verdiği cezalarla ünlüydü. Adımlarını sıklaştırdı, hatta merdivenlerden koşarak indi. Taze gün ve güneşli bir hava. Fazla mı Pollyanna'caydı? O küçük ve bir Rigoros kadar hızlı altın topu yakalamak -doğrusu yakalayamamak- nasıl da garip bir ironi yaratıyordu onda! En önemli rütbeye sahip olduğunu biliyordu, küçük topu avuçlarının arasına almasıyla bütün maçı bitirebilirdi. Yine de kendinde o denli bir özgüven bulunmaması ne acıydı! Yutkundu ve süpürgesini almak için süpürge dolabına doğru ilerledi. Her şey normal gidiyordu, taa ki dolabın içindeki çocuğu görene kadar. Refleks olarak geri çekildi ve hafif bir inilti çıkarttı. Beklemediği bir durumdu bu kesinlikle, kelimeleri seçemeden gelişi güzel konuştu: -Lanet olsun, ne halt ediyorsun burada! Gözleri irileşmiş ve bacakları titremeye başlamıştı. Güneş ışıkları çocuğu gayet net görmesini sağlıyordu. Hafif kirli sakallı çocuğun cübbesine ilişti gözü. Slytherinli. Çattık, diye geçirdi içinden. Şimdi kesin bana abilik taslayacak. Umutsuz vaka olarak algılardı Slytherinliler'i. Bencilliği gözünü kör etmiş bir insan nasıl yaşayabilirdi ki? Benliği körelmiş bir insanın refah içinde süreceği ömür ne kadardı? Margrit'in vicdanı fazla temizdi belki; çünkü onu hiç kullanmamıştı. Düşünce seline kapılırken, korkuyu atlattığını düşünmüyordu. Süpürgesini alıp hemen gitmeliydi belki de iş uzamadan, azar yemeyi istemiyordu. Yine de bir güç onu orada tutarken, aciz bacakları ilerleyecek gücü bulamıyordu. İstifini bozmadan çocuğun yüzünü inceledi. Saf bakışları o kadar derinden etkilemişti ki onu... Daha fazla kapılmamayı tercih ettiğinden, bakışlarını hemen yere çevirdi. Yanaklarının kızarmaması için Merlin'e nihilist olabilme sözü veriyordu. Ya da hep bakire kalabilme. Her ne haltsa artık! | |
| | | Jacquelin Kevin Black
Gerçek İsim : Mehmet Mesaj Sayısı : 4 Kayıt tarihi : 24/12/09 Yaş : 30 Lakap : Jacquie
| Konu: Geri: İnziva Cuma Ara. 25, 2009 3:43 am | |
| Dolaba doğru yaklaşan ayak sesleri gözlerini satırlardan, beynini düşüncelerden çekip aldı.Burada bir profesör tarafından yakalanması oldukça garip olacaktı.Mazeretsizce süpürge dolabında vakit öldürmek aklı başında insanların yapmayacağı bir şeydi.-Eğer yalnız kalmak sana dayanılmaz bir haz vermiyorsa.-Bu tarafa doğru gelen kişi onu mal mal otururken bulmasın diye ayağa kalkıp süpürge bakıyormuş gibi bir role girdi.O kadar beceriksizdi ki eli süpürgelerdeyken gözü sürekli kapıdaydı.Kapıyı açan kişi beklendiğini bilecekti zaten.Kendine lanet ederek birkez olsun bir işi doğru yapmayı diledi Tanrı' dan.Tam oanda kapı açıldı ve uzun boylu, üzerinde resmi cübbesi olan bir profesör görmeyi beklerken kızıl saçların uçuştuğunu gördü.O anda yüzünde oluşan şok ifadesinin ne kadar aptal gözüktüğünü düşündü ve daha derli toplu bir tavır takındı.Ellerini süpürgelerden çekerken tereddüt etti."Lanet olsun, ne halt ediyorsun burada!" Görüntü netleşince ve şok atlatılınca onun bir Ravenclaw Quidditch oyuncusu olduğunu anladı.Ansızın nerede olduğunu farketti ve kusursuz gibi görünen planında koca bir delik olduğunu farketti.Ne zaman bir işi doğru yapabilmişti ki?Ravenclaw Süpürge dolabında duruyordu üstelik bugün Ravenclaw'ın Quidditch antrenmanı vardı.Kitap tutmayan elini yüzüne götürdü.Yalnız kaldığı bir ortamda aklına küfretmeyi bir kenara not etmeliydi.
"Ben.." ,diye kekeledi.Slytherinli olduğu aklına geldi."Küçük bir Gryffindor ucubesi bu tarafa kaçtı.Belki buradadır diye.." 6. katta ve Hogwarts'ın tam tersi istikametinde bulunan Gryffindor Ortak Salonunu hatırladı.Onların buraya kaçma şansının ne kadar düşük olduğunu anlayınca sustu. "Yalnız kalmak istedim." ,dedi kararlı bir tonda. "Korkuttuysam üzgünüm..Ki korkuttum..Özür dilerim o zaman." ,o anda çıkıp gitmek isterdi ama zaten dar olan Süpürge Dolabının kapısının eşiğinde duruyordu kız.Güzel yeşil gözleri vardı.Kızıl saçlarıyla uyum içerisindeydi.Bir an zamanın donmasını ve utanıp sıkılmadan kıza saatlerce bakmayı diledi.5 yıldır Ravenclaw kızları konusunda edindiği tecrübe şuydu; hep aceleleri vardır ve sorumluluk sahibidirler.Aylaklar ile kaybedecek zamanları yoktur.Ve üzerindeki Slytherin cübbesinin yarattığı etkiyi düşünecek olursak hiç şansı yoktu.Ne şansından bahsediyosun?Toparlandı.Yüzüne değil, hala kapıyı tutmakta olan titreyen eline baktı.Bu da onu cezbediyordu.Kaşlarını istemsiz bi şekilde kaldırdı ve Tamam ya..Bakmıyorum mimiğiyle bakışlarını kendi ayakkabılarına çevirdi. | |
| | | Margrit Elysia Louisser
Gerçek İsim : Nağz. Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 20/12/09 Lakap : Margy.
| Konu: Geri: İnziva Cuma Ara. 25, 2009 6:14 am | |
| Özgüveninin düşük olduğunu her dakika beynine sokması yetmiyormuş gibi, şimdi de karşısındaki çocuğun yüzüne bakamıyordu. Rezil kadar kötü, tarifsiz hissediyordu; ama çocuğa bakamadığı için. Çocuğa baktığında adeta refaha ermiş, mutlu ve saf oluyordu. Güvensizliğinden hiç bu kadar nefret ettiğini hatırlamıyordu, mutluluktan bile bile kaçıyor gibiydi. Yine de bir erkeğe tekrar güvenmesi o kadar zordu ki... Slytherinli çocuğun asabi bir tepki vermesini beklerken, çocuk kekelemeye başladı: -Ben... Yutkundu, derin bir nefes aldı ve devam etti. Küçük bir Gryffindor ucubesi bu tarafa kaçtı. Belki buradadır diye... Gryffindor ucubesi? Ah, evet. Küçük bir bücürden bahsediyor olmalıydı. Peki altı kat yukarıda olan ortak salonla, süpürge dolabını bağdaştıran şey neydi? Sağ kaşı havaya kalkmış, titreyen elini ise hâlâ dolaptan çekmemişti. Çocuk ise susup kalmıştı. Bu Margy'e hiç yardımcı olmuyordu. Genç kız, neden çocuğun konuşmasına ihtiyaç duyuyordu bunun hakkında hiç ama hiç fikri yoktu. Çok iyi kullanabildiği zekasının ilk defa tıkandığını hissediyordu. Bir labirentte gibiydi ve çaresizdi sanki. Dedesi öldüğünden beri bu kadar aciz hissetmemişti. Orada kalmasına sebebiyet veren şey her neyse, bir an önce yok olmalıydı! Çocuğun sesini duyunca irkildi. Bir melodi gibiydi, senfoninin en güzel parçası: -Yalnız kalmak istedim. Ciddi ses tonuyla ekledi. Korkuttuysam üzgünüm, ki korkuttum. Özür dilerim o zaman. Özür dilemenin bir Slytherin adeti olduğunu sanmıyordu. Dünya tersine mi dönüyordu yoksa bu bir istisna mıydı? İkinci seçenek daha mantıklı gelse de, şu an atışmayacak olmalarına seviniyordu. İşin güzeli, kendindeki telaşı çocuğun gözlerinde de görebilmekti. Yüzüne yayılmayı kollayan sinsi gülümsemeyi bastırdı ve ardından genzini temizleyerek kelimelerin saçılmasını sağladı ağzından: -Ah, sorun değil. Aslında ben biraz fazla tepki gösterdim. Kelimeleri doğru düzgün seçebilme yetisini kaybettiğini sanıyordu. Günü kurtarabilecek nitelikteki cümle, ortamı kibar kılmaya yetmişti. Bir an çocuğun gözlerine daldı, göz göze geldiklerine yemin edebilirdi. Hemen başını aşağı çevirdi ve avuçlarını açtı ardından omuzlarını havaya kaldırarak aman, neyse! havası yaratmaya çalıştı. -Her neyse, yer var mı? Yalnız kalmak istediğini söylemiştin, istersen gidebilirim. Yine de şansımı deneyeyim dedim. Daha fazla sorumluluk istemiyorum, her ne kadar Profesör Cersais canıma okuyacak olsa da... O snitchi yakalayamamaktan sıkıldım. Kurtarıcı sayılabilirdi bu cümle de. Yakarışlarını duymuş olan Merlin'e tüm benliğiyle teşekkürlerini bitirdiğinde, çocuğun gözlerine tekrar döndü. Normal bir arkadaş gibi davranmaya çalışıyordu, arkadaş oldukları ayrı bir muammaydı tabî. Çocuk tam bir şeyler söylemeye hazırlanırken, çenesini daha fazla tutamadı: -Slytherinliler kaba olur diye biliyordum. | |
| | | | İnziva | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|