Marquéz Slorkié Karanlık Lord
Gerçek İsim : güven Mesaj Sayısı : 205 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (99/100) Patronus:
| Konu: Merak ne güzel şey, güzel şey merak... Perş. Ara. 10, 2009 3:44 am | |
| "Neredeyim..."
Sarhoşluğun o ekşimsi tadını damağında hissederken bir anda hafif bir toz bulutu ile Sisli Göl'de belirivermişti. Beyaz teni gecenin karanlığında daha beyaz bir görünüm kazanmıştı. Mavi gözleri denizin donmuş halini andırıyordu. Gölü bu saatlerde çok seviyordu. Göl kıyısına doğru yürürken bir yandan toparlanmaya çalışıyordu. Uzun zamandır düello yapmamıştı. Kendini yorgun ve işe yaramaz hissediyordu. Fakat Angelina bütün yorgunluğunu almasına yardımcı oluyordu. Etraf oldukça sessizdi. Sisli Göl herzamanki gibi yine boğuk bir sisle kaplıydı. Nefes alırken insanın ciğerlerini yakan bu hava burayı özel yapan tek şeydi. Bu taşlar birçok mücadeleye şahit olmuştu. Gözlerini ilerideki kayalara doğru çevirdi. Oldukça güzel olan bu manzaraya bakarken kendinden geçiyordu. Bir titreme hissetti mavi gömleğinin altındaki kot pantolonunun cebinden. Telefonu titremişti. Elini cebine atarak çıkardı. Bu muggle icadını sevmemişti hiçbir daim. Fakat bazen canı sıkıldığında işe yarıyordu. Telefonundaki müzik çalara girerek duygusal bir parça açtı. Ve arkasına yaslanarak gölü seyretmeye başladı. Bu arada farkında olmadan parçaya uyum sağlayarak sözleri söylüyordu. "Arkana yaslan, sadece dinle. Herşeyi boşver bu şarkı çalsın. Bir kere olsun kalbini dinle. Kuralları bırak sınıfta kalsın..." bu şekilde devam ederken gölün durgunluğu ona iyice uyku havası veriyordu...
- Spoiler:
(Planlı RP.)
| |
|
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Merak ne güzel şey, güzel şey merak... Perş. Ara. 10, 2009 4:09 am | |
| "Koş ve yetiş, Hadi tek bir depar lan. Bende finish yok Vehbi toparlan..."
Muggle icadı olan bu IPhone'u sevmişti George. Son ses müzik açıp kulaklıkları takmıştı. Odasında masasında oturuyordu. Bütün gün odasında oturmuştu. Canı oldukça sıkılıyordu. Kumral saçlarını parmaklarıyla düzelterek aynaya baktı. "Bu adama inanıyorum." şeklindeki şarkı sözüne eşlik etti. Kahverengi çalışma masasının üzerinde duran gümüşi renkteki yaklaşık 20.5 cm uzunluğundaki asasını eline aldı. Ayağa kalkarak IPhone'u cebine koydu. Müzik hala çalıyordu. Birden bir toz bulutu ile kayboldu. "Kurşuna dizerim kaç. Kaçarsan ezerim aç. Açarsa ..." şeklindeki sözü devam ettirirken Sisli Göl'de beliriverdi. Asasını cebine koymadan önce kulaklığını çıkardı. Müziği kapadıktan sonra IPhone'u iç cebine sıkıştırdı. İleriden bir müzik sesi geliyordu. Sesin geldiği yere doğru yürümeye başladı. Bu saatlerde burada hiç ses olmazdı. Kuzeni Stephen'la buraya geldiği günleri anımsadı. Kuzeni karanlık tarafa yönelmeden önceki zamanlar gözünün önünde film şeridi gibi canlandı. İleride göl kenarında biri oturuyordu. George adama doğru yaklaştı. Yaklaştıkça suratı belirginleşiyordu. "Stephen." diye fısıldadı kendi kendine. Evet kuzeniydi. Uzun zamandır görmediği kuzeni Stephen karşısında duruyordu. Tıpkı eski günlerdeki gibi. Şu an tek bir fark vardı. O zaman ikiside oldukça yakındılar. Şimdi ise tersine daha uzaklardı. George asasını belinin arkasına cevirip sıkıca kavradı. Kuzenide olsa Karanlık Lord'un yanına hazırlıksız gidemezdi. Hele ki Baş Seherbaz isen. "Nasıl gidiyor Jack?" diye sorarak kuzeninin dikkatini kendi üzerine çekmeye çalıştı. Adam resmen titremişti bu sesi duyunca. İrkilerek başını George'a doğru kaldırdı. Oldukça yorgun görünüyordu. George gelecek cevabı beklerken asasını daha da sıkmıştı.
| |
|
Marquéz Slorkié Karanlık Lord
Gerçek İsim : güven Mesaj Sayısı : 205 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (99/100) Patronus:
| Konu: Geri: Merak ne güzel şey, güzel şey merak... C.tesi Ara. 12, 2009 3:42 am | |
| "Pablo Picasso'ya tablo yapıyoruz. Hatunu gönder..." şeklinde şarkıya eşlik ediyordu Jack. Dünyadan bağlantısını koparmış bir şekilde göle doğru bakarak karanlık gölün içerisinde kendini kaybetmişti. Bir ışık arıyordu. Evet, küçük bir ışık. Bu karanlığın içerisinden onu kurtaracak minicik bir ışık. Fakat etraf karanlıktan ibaretti. Heryerde cesetler, kan kokusu ve sessizlik. Bunları seviyordu. Lord olmayı o seçmişti. Kendi seçimlerine dayanarak bu yola baş koymuştu. Kuzeni gibi iyilik meraklısı olamazdı. Oo George. Ailenin bir tanesi. Ne kadarda güzel yutturmuştu bu düşünceyi Flame soyuna. Soyadı Flame bile olmayan bir kişi nasıl olur da bu kadar sevilirdi aile tarafından. Charles olsaydı herşey değişik olurdu. Flame soyu tehlike altındaydı. Elisha, Jacob hepsi Crownie'ler ile iyi anlaşıyorlardı. Bizim ezeli düşmanlarımız ile iyi anlaşıyorlardı. Gregory'in yaptığı bir hata yüzünden bu aile ile tanışmak zorunda kaldık. Neden Gregory? Neden? Bunları düşünmekten kendini alamıyordu. Şarkının sonu yaklaşıyordu. Bu arada onu tekrar dünyaya bağlayacak bir ses yankılanarak kulağına doğru yaklaştı. Tanıdık bir sesti. Fakat bu sesi tanımak bile istemiyordu. George. Evet oydu. Arkasında duruyordu. Herzamanki gibi asası arkasında hazırlıklı gelmişti. Lafa tutarak zaman geçirmeye çalışsa da amacının ne olduğunu iyi biliyordu Jack. Sorduğu soruya yanıt vermek için arkasını döndü. Ve " Merlin'in sakalı. George seni hangi rüzgar attı buraya? Ben senin masanda kağıtlarınla uğraştığını düşünmekteydim. Sisli göl bu saatlerde tehlikelidir ahbap. Uzaklaş. Olacaklardan sorumlu olmam." dedikten sonra sırıtarak George'a baktı. Herzamanki gibi masmavi gözlerinden iyilik ve nefretin karışımı birşeyler sezilebiliyordu. George'da ondan nefret ediyordu. Fakat bunu hiçbir zaman söylemediği için kimse bilmiyordu. Jack hissedebiliyordu. O bulanık sülaledeki tek melez olan George onun en büyük düşmanıydı. | |
|