Erin her zamanki gibi merak duygusuna kapılmıştı. Bu duyguyu bir türlü engelleyemiyordu. Bu onda bir bağımlılık yapmıştı. Aslında bu işi uzun zamandır planlamıştı. Herkese Yasak Orman hakkında sorular sormuş ve merak uyandırıcı cevaplar almıştı. Hogwarts’ taki sıcak ve yumuşak yatağından kalktı ve soğuk geceye adım atmak için okul ayakkabılarını giydi. Kimseyi uyandırmamaya dikkat ediyordu. Okul ayakkabılarının yürüyüş için iyi olmadığına kara verdi. Spor ayakkabılarını giydi. Üzerine ince, kırmızı bir palto geçirdi. Parmak uçlarına basarak yatakhaneden çıktı. Uyku sersemliğinden kapıya çarpacak gibi oldu ama son anda elini kapı koluna koydu. Kapıdaki portre uyuyordu.
Koridora çıktığında üstünde Rönesans Dönemi’ nden bir kadın olan bir tablo Bu saatte nereye gidiyorsun? diye sordu. Erin asasını çıkardı. Unuttur! diye fısıldadı.Kadın sersemlemiş gibi oldu. Erin arkasına bakmadan koşmaya başladı. Ayakkabılarının sesleri koridorlarda yankılanıyor, bazı portrelerin uyanmasına neden oluyordu. Okuldaki en küçük kapıya ulaştı. Alohomora. . diye fısıldadı. Bu büyüyü on beş kez uyguladı çünkü tam on beş tane kilit vardı. Sonunda bahçedeydi ve hava inanılmaz derecede serindi. Yasak Orman’a doğru yürümeye başladı, ormanın girişinde durdu. Derin bir nefes aldı ve İyi şanslar Erin. dedi. Ormana adımını attı; yavaş yavaş yürüyordu. Etrafına baktığında her tarafta ağaçların olduğunu gördü. Arada bir yolunu kalın ağaçlar kesiyordu. Bu ağaçları büyüle ikiye ayırıp kendine yol açıyordu.
Yürürken önünden hızlıca bir sürü geçti. Erin’ i fark etmemişlerdi. Erin onların ne olduğunu kavramamıştı fakat mavi derileri ve uzun mavi saçları vardı. Gözleri beyazdı ve parlıyorlardı. Bunun bir at-adam sürüsü olabileceğini düşündü. Yoluna devam ederken ayaklarına bir şeyin süründüğünü hissetti. Sersemlet! diye haykırdı. Oysa sadece bir yılandı, Erin’ in içi rahatladı. Karşısına bir kurt-adam çıkmaması için dua ediyordu. Geri dönmek istiyordu ama bir yanı da kalması gerektiğini söylüyordu. Kız her zamanki gibi tehlikeli yanı seçti ve yürümeye devam etti. Zaten hep böyle yapardı. Düşüncelere dalmışken bir ses duyarak irkildi.
Malzemeler: Zarkanatlı sinekler (yirmi bir gün ağır ağır pişmeli), sülükler, iki boynuzlu bir atın boynuzunun tozu, çobandeğneği, hardalotu (dolunayda toplanmalı), yüzülmüş doğranmış kanguru derisi, kime dönüşmek istiyorsan ondan bir parça.Bir kişiyi, kendi seçtiği bir başkasının tipine dönüştürmeye yarar, diyordu bu ses. Erin bu sesi bir yerden tanıyordu. Orada kim var? diye bağırdı. İşte bu buraya gelmesinden sonraki yaptığı en büyük hataydı. Bu Vincent Dark’ tı. Vincent Erin’ in okuldaki baş düşmanıydı. Bir iksir yapıyordu ama bu iksir onun ne işine yarayacaktı? Çok Özlü İksir.
Merhaba Erin. Sivri çenesi, uzun burnu, incecik vücudu, ve beyaza yakın sarı saçlarıyla Erin’ in tam karşısında dikilmişti. Neden iksir hazırlıyorsun? diye sordu. Bu seni ilgilendirmez. Vincent asasını çıkardı, Erin de öyle. Karşı karşıya durdular. Vincent tam bir psikopattı. , E, Erin böyle güzel bir kızın böyle bir yakışıklıya büyü yapması uygun mu sence? dedi. Yakışıklı mı? Evet uygun, diye düşündü Erin. Vincent Avis! diye bağırdı. Kuşlar Erin’ in üstüne uçarken Erin onları sersemleterek durdurdu. Çocuk bu sefer de Ascendio diye bağırdı. Erin büyüden yana sıçrayarak kurtuldu. Kız Sersemlet. diye bağırınca zavallı Vincent yana sıçradı. Yerde bir daire çizerek ilerlediler. Benden kurtulamassın E diye bağırdı Vincent. Erin bu sefer kötü bir büyü mırıldandı : Glacius. Vincent yerde soğuktan acı çekmeye başladı. Vincent bayıldı. Vincent' ı büyüyle havaya kaldırdı. Onu okula taşıması lazımdı. Hastane kanadına yürümeye başladı. Onu hastane kanadının kapısına bıraktı ve yatakhaneye gitti. Şifacıya bir mektup yazdı ama ismini vermedi yoksa bütün okul duyardı. Erin yatağına girdi ve derin bir uykuya daldı.