Wentworth Lincoln Miller
Mesaj Sayısı : 46 Kayıt tarihi : 10/08/09 Yaş : 42 Lakap : Went
| Konu: Wentworth Lincoln Miller Ptsi Ağus. 10, 2009 10:56 am | |
| 20 Nisan 1962 Saat 01.13 Doğum:Yağan yağmurlar kaldırımlara tek tek kurşun gibi çarpıyor, kaldırımlar onları büyük bir sabırla emiyor, dehşet verici gök gürültüsü kulakları çınlatıyor, insanların ceplerine kadar sızıyordu yağmur. Sanki bir felaketin habercisi, sanki bir kuşun kurtulmak için kanat çırpınışıydı o gece. Hastane koridorunda bağrışmalar, telaş, yağmur ve gök gürültüsünün çıkardığı seslerle karışıyordu. Ve beklenen an gelmişti bebek doğmuştu. Bembeyaz teninin üzerinde en ufak bir leke yoktu, siyah saçları sanki bir bebeğe ait değil, kara gözleriyle etrafı inceliyordu. Fakat o da ne bebek bütün bebekler gibi ağlayarak koridorları çınlatmıyor ve yüzünde alaycı bir ifadeyle çevresindekilere bakıyor, sizde kimsiniz tavırlarıyla seyrediyordu. Babası bebeğin yüzüne bakıyor, kötülüğü görüyor, inanamıyor, susuyor, yüzünü buruşturuyor ve annesine bakıyordu. Annesi şaşkın bir biçimde etrafını izliyor, ne oluyor, olan biteni anlamaya çalışıyor " Wentworth Lincoln'de bir şey mi var? " diyordu. Yağmurda yavaş yavaş diniyor, yerini dolunaya bırakıyor, dolunay insanları korkutan bir biçimde ışıklarını saçıyor, geceyi uzatıyordu.20 Nisan 1962 Saat 05.37 Lanet:Eve varmışlardı bebek çok sağlıklı idi, yalnız bir sorun vardı. Babası kehanet konusunda usta olduğundan bebeğin geleceğini görüyor, üzülüyor, çare arıyordu. Annesi o kutsal duyguyla bebeğini kollarıyla sıkıca kavrıyor, babasının düşüncelerini anlamaya çalışıyordu. Babası kara kara düşünürken birden duraksadı, annesine bakarak " Jenny bu bebek felaket bu bebek ilerde çok büyük felaket. " diyor, bebeği istercesine kadına bakıyor, adam baktıkça kadın bebeği daha da sıkıca kavrıyor, bırakmak istemiyordu. " Jakop bu nasıl olur nerden çıktı bu şimdi? " diyor kocasının kehanet konusunda ustalığını biliyor korkuyor ve yavaş yavaş gözlerinden yaş süzülüyordu. Kocası durmadan "Jenny bu bebek felaket bu bebek ilerde çok büyük felaket" diyor başka bir şey demiyordu. Kadına kollarını uzattı adam kadın çaresizce bebeği adamın kollarına bıraktı adam bebeğini koymak için masanın üzerindeki ıvır zıvırı sağ eliyle bir çırpıda yere fırlattı. Asasını yokladı ve bebeği masaya koydu. Asasını tam sallıyorken birden gökyüzü karardı o felaket yağmur tekrar çıkmıştı daha şiddetli daha korkutucu. Adam bebeğin , gözlerindeki değişimi fark etmişti gözlerindeki siyahlık git gide büyüyor o büyüdükçe isyanlara sürükleyen yağmur şiddetleniyordu. Kadın korkmuştu kocasının yanına gitti ve olanı biteni incelemeye çalışıyordu. Birden bire evi sis perdesi sardı. Bebek masada anne baba yerde yatıyordu.22 Nisan 1962 Saat 16.29 Arayış:Komşuları eksikliği fark etmiş olacaktı ki evin kapısını çalıyorlar açan olmadı mı daha da telaşlanıyorlar kapıyı kırmak için hazırlıklar yapıyorlardı. Kapı kırılmıştı yerde komşularının cansız bedenini gören kadınlar bağırıyor ağlıyor erkekler ne olduğunu anlamaya çalışıyor herkes asasını çıkarıyor evi kontrol ediyordu. Fakat ortalarda ne bebek vardı, nede bir iz.26 Haziran 1967 Saat 19.42 Gelişme:Aradan 5 yıldan fazla bir süreç geçmişti Wentworth ıssız bir yerde tek başına büyüyor olan bitenden habersiz imkânsızcasına. Elinde eskilerden kalma Anka kuşunun kanıyla mühürlenmiş bir zarf ve başka bir şey yok gerisi tamamen boşluk bir intizar. Kendiside bilmiyordu neler olduğunu ve kendisinden başka insan görmemişti hayatında. Yemeğini her gün kapısından alıyordu dışarıyı hiç merak etmemişti. Kaldığı kulübede bir sürü nerden geldiği bilinmeyen kitaplarla dolu eski ve tozlu bir kitaplık bir eski püskü yatak bir masa ve tabure vardı birde duvarda eski kırmızı bir şömine vardı Kulübenin yanında da tuvalet. Sabahtan akşama kadar kitap okuyor kitapların hepsini bitirmeye çalışıyor yeni kitapların gelmesini sabırsızlıkla bekliyordu. Çocukluğu böyle geçiyor her gün aynı şeyleri yapıyor sürekli kitapla bilgilerini tazeliyor güçlendiriyordu ve bundan şikâyetçi değildi ta ki yanlışlıkla kitaplığına bir muggle kitabı bulana kadar.8 Ocak 1979 Saat 03.21 Aykırı Düşünce:Gene kitapların içine gömülmüştü birisi bitiyor diğerine başlıyor biteni şöminede yakıyor yeni kitaplara yer açıyordu. Bir gün Kitaplıkta yeşil diğerlerinden ince bir kitap ilgisini çekti. Kendi kendine " Elimdeki bitince ona başlayayım bari " dedi. Fakat dayanamadı ilk defa bir kitabı bitirmeden başkasına geçiyordu. Kitap diğerlerinden farklı bir isme ve konuya sahipti. İlyada ve Odessa isminde Sihri ve gücü anlatmıyor sihirsiz yapılan savaşları anlatıyordu. Şaşırmıştı. Böyle bir yerin var olduğu düşüncesi kafasına girmişti bir kere öğrenmeliydi. Ama nasıl? Buradan çıkamıyordu kulübeden 15 metre uzaklaşsa bir sihir geliyor onu ayaklarından tutuyor sonra birisi geliyor kulübeye kilitliyor kilidi 3 gün açmıyordu. O şekilde kaçması imkânsızdı.12 Kasım 1982 Saat 02.33 Kaçış:Artık okuduğu kitaplardan bazı şeyler aklına yatıyor kaçış planında uygulamaya kalkıyor babasından kalma kehanet özelliğiyle sonucunu görüyor vazgeçiyordu. En sonunda bir planının sonunu kötü görmedi. Planını uygulamadan önce Kitaplarını topladı. Fakat bunları elinde taşıyamazdı. Elini kitapların üstüne koydu " Diminuendo " diye seslendi kitaplar küçüldükçe küçüldü ta ki bir cebe sığacak kadar. Artık hazırdı. Yere eğildi ve elini koydu " kell split pokol " diye bağırdı. Yerde bir kuyu oluşuyor git gide derinleşiyor kıvrımlar alıyordu. Kuyuya atladı elini yukarı kaldırdı " Bazdmeg " dedi ve girdiği Yer kapandı ışık yoktu önünü göremiyordu. Eline bir parça topraktan aldı toprak nem kokuyordu. Toprağa " Lumos Maxima " diye seslendi toprak ateş almıştı ama eli yanmıyordu artık önünü görebiliyor yolunu alıyordu. Dört gün o çukurun içinde ilerlemişti artık dışarı çıkma vaktinin geldiğini düşündü. Elini yukarıya kaldırdı ve " kell split pokol " dedi. Toprak yarılmıştı. Gözleri güneşten kamaşmış olacaktı ki gözlerini ovalıyor ışığa alışmaya çalışıyordu. Yerin içinden çıktı ve Toprağı kapatmak için " Bazdmeg " dedi ve toprak kapandı. 16 Kasım 1982 Saat 13.29 Alışma: İki yüz metre ilerde binaları görüyor oraya doğru yavaş yavaş ilerliyordu. Kendi kendine " Benim kulübem çok büyük sanırdım " dedi. Caddeye çıkmıştı artık herkes ona bakıyor iğreniyor gibi yüzünü buruşturuyordu. Kendini incelemek için bir dükkânın karşısına geçti. Camdan yansıdığı kadar her yeri çamur ve toz içindeydi. Gözlerini kapadı ve " Aklapakla " dedi kıyafetleri temizlenmiş yenilenmiş bir beyefendi gibi görünmüştü. " Kalacak bir kulübe bulmalıyım " dedi ve kendi kendine aranıyordu. Bir ev gördü n müstakildi iki katlı. Ev sahibine gitti ve dedi ki " Ben Wentworth Lincoln Miller Sizin kulübenizi almak istiyorum " dedi. Adam gülümsedi alaycı bir tavırla " O kulübe dediğin ev aslanım ve çok pahalıdır. " dedi. Wentworth adama " Tamam o zaman evini alayım Kaç kitap istersin evine " dedi. Adam kahkahalara boğulmuştu. Zar zor " Ne kitabı? Bedeli para?" dedi. Wentworth sinirlenmeye başlamıştı. Sabırla " Para ne? " dedi. Adam cebinden 20 sterlin çıkardı Wentworth’a uzatarak bundan " On bin tane isterim " dedi. Wentworth " Tamam akşam sana vereceğim " dedi ve uzaklaştı. Adam hala arkasından gülüyor bu çocuğun evi alabileceğini düşünemiyordu. Yerde uçuşan bir gazete parçası kesişti gözüne. Ona doğru koştu ve gazeteyi yerden aldı. Açtı inceledi. Etrafı kolaçan etti kimse yoktu. Birden şu sözleri söyledi " Protean " Adamın ona gösterdiği şeyden 10000 tane olmuştu. Havada kararmak üzereydi. Adamın yanına gitti " İşte paran, şimdi çık evimden! " dedi. Adam şaşırmıştı hiç beklemiyordu. Wentworth’a bakarak kapıdan çıktı. Wentworth evi inceliyordu. " Diminuendo " dedi ve evin tüm dekorasyonu değişmişti. Kitaplık, üç beş koltuk, yatak ve şömine olmuştu. Cebinden küçülttüğü kitapları çıkardı ve " Engorgio " dedi kitaplar büyüyor raflara diziliyordu. Wentworth yatağına geçti ve gözlerini kapadı rahat bir uyku çekti. 17 Haziran 1985 Saat 08.19 Hogwarts'a Yolculuk:Yeni bir sabah yeni bir gün bekliyordu Wentworth'u. Uyanmıştı. Yüzünü yıkamak için lavabonun yolunu tuttu. Elleriyle musluğu yavaşça çevirdi. Aynada kendini seyrediyordu. Bitkindi, elleriyle gözlerini sıvadı. İnsanlara alışmıştı fakat onu eksik bırakan bir şeyler vardı. Belki hiç ona yakın birisinin olmayışı... Birden kapıda bir ses duyuldu. Wentworth musluğu kapadı ve kapıya doğru adımlamaya başladı. Kapıyı açtı görünürde kimse yoktu. Kapıyı kapatacakken yerdeki gazeteyi gördü. Şaşkın bir ifadeyle yere eğildi. Gazete gelmezdi evine. " Yanlışlıkla gönderdiler herhalde. " diye somurdandı. Gazeteyi aldı ve kapıyı kapattı. Koltuğuna doğru ilerledi. Siyah deri koltuğuna gömüldü ve gazeteyi incelemeye başladı. Mugglelerden bahsetmiyordu bu gazete. Kitaplardan okuduğu o Hogwarts'dan bahsediyordu. Birden gülümsedi. Hogwarts’a gitmeyi düşünüyordu. Orada sihirlerini rahatça yapabilir geliştirebilirdi. Ama nasıl gidebilirdi. Kitaplarında yazıyor muydu bu bilgi, unutmuştu. İmkânsızdı bütün kitaplarını noktalarına kadar hatırlıyordu, ama neden şimdi bu kitapları unutmuştu... Gazeteyi hararetle karıştırıyor bir gidiş yolu bulmaya çalışıyordu. Birden gözüne Dokuz on beş perondan kalkacak trene binmesini gerektiren yazıyı gördü. Gözleri parıldıyordu. Gazeteyi fırlattı. Ayağı kalktı hazırlanmalıydı. Eşyalarını küçülterek bir çantaya doldurdu. Evini son kez gezdi. Valizini eline aldı ve kapıdan çıktı. Kapıyı sertçe örttü. On beş adım ilerledi ve arkasını döndü evini tüm ihtişamıyla seyretti.
- Spoiler:
Örnek rpdir tarihlere aldırmayın:D
| |
|
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Wentworth Lincoln Miller Ptsi Ağus. 10, 2009 11:21 am | |
| Betimlemeler gerçekten güzeldi. Sıkıcı Değildi. Betimleme: 25 Biraz fazla uzundu. Ama Paragraf çokluğundan hoş duruyordu. Uzunluk: 20 Renkler birbiri ile uyumluydu. Güzel renklendirilmişti. Renk Düzeni: 20 İmlâ hatası yoktu. İmlâ Düzeni: 20 Bazı yerlerde zaman çok hızlı ilerliyordu. O kadar kusur kadı kızında da olur Yazım: 15 Rp Puanın: 100 | |
|