Thea Sigrid Kjellfrid
Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 10/08/09 Lakap : V
| Konu: Thea Sigrid Kjellfrid Ptsi Ağus. 10, 2009 8:27 am | |
| - Spoiler:
Karanlık odanın içinde, pencerelerden birinin camını ardına kadar açmış, ayak bileğinin biraz üzerinde son bulan pervazın önünde öylece duruyordu. Oldukça şiddetli olan rüzgar odayı yavaş yavaş gelmekte olan kışın mat soğuğuyla ve düşmekte olan iri, agresif yağmur damlalarıyla doldurmaktaydı. Ne dizlerini dövmekte olan incecik, beyaz elbisesinden, ne de ıslanmaktan şikayetçi görünmeyen Ofelja boş bakışlarla geceyi süzüyordu. Tüm vücudu istemsizce titrese de kadın, bunun soğuktan ya da ıslanmasından ileri gelmediğini biliyordu içten içe. Bedeninin her yanından fışkıran ateşi, içinde çağlamakta olan o duygu selini, tüm düşüncelerini darmadağın eden o iğrenç şoku üzerinden bir nebze olsun atabilmek için ikinci bir şoka ihtiyacı olduğundan buz gibi geceye açmıştı kollarını. Bağırmak istiyordu fakat o kadar güçsüzdü ki... Rüzgarın ahenginde uçuşan perdelerle dans ederken saçları, göz yaşları yüzüne çarpan yağmur damlalarında yokoluyordu. Atlamayı, hayatına oracıkta son vermeyi o kadar çok istiyordu ki... 22 yıldır kesinlikle düzelmeyen bu hayatın, bir 22 yıl daha yaşasa da düzelmeyeceğinden o kadar emindi... Pervaza çıkmak üzereydi Kjetil'in son sözleri kulaklarında çınladığında; "Lütfen Ofelja, kendine dikkat et!" Yüzünün sert hatları, mavi, sert bakışları geldi gözünün önüne, ve istemsiz bir hıçkırık fırladı dudaklarından, gecenin karanlığına karıştı sonra.Peki nedendir ki çocukken delice sevdiği adamın ruhuyla karşılaşmak onu bu kadar yıkmıştı? Kendinden başka kimseyi sevmeyen bu kadın nasıl olurdu da yıllardır sadece baykuş postasıyla haberleştiği bu adamı sevebilmeyi başarırdı? Sendeleyerek taş zeminde bir kaç adım atıp boylu boyunca eski, tahta yatağa uzandı. Siyah kılıflı kuş tüyü yastığa sıkı sıkı sarılıp gözlerini kapadı.
Gözlerini tekrar açtığında şafağın sökmek üzere olduğunu farketti. Bedeni soğuktan buz kesmiş, açık pencereden içeri rüzgarla giren yağmur damlaları taş zeminin üzerinde sayısız gölcük oluşturmuştu. Asasını bulabilmek için eliyle yatağı bir kaç kez yokladıysa da başarılı olamadı. Uzandığı yerden güç bela kalkıp pencereyi kapattı ve gardıroba yöneldi. Kalın bir şeyler arıyordu, fakat tüm bedeni zangır zangır titremekteyken onca kıyafetin içinden aradığı gibi bir şey bulmak hiç de kolay olmadı. Siyah, kalın bir kazağı ve siyah kadife pantolonu üzerine geçirip tekrar yatağa yöneldi ve vücud ısısı normale dönene dek yorganın altında öylece yattı. Kendini daha iyi hissetmeye başladığında güneş epey yükselmiş olduğundan kalktı. Rüzgarın darmadağın ettiği parşomenlerin arasında usulca bekleyen asasını bulup aynadan ona bakmakta olan kadına yaklaştı. Tahmin ettiği kadar korkunç görünüyordu tabiiki. Kireç gibi suratı ve darmadağın saçlarıyla öğrencileri korkutmamak için bayağı büyü yapması gerekti. Fakat normal göründüğü kanısına vardığında hızlıca odayı terketti. Herkes çoktan kahvaltıya oturmuştu Ana Salon'a indiğinde. Kapalı havayı az da olsun aydınlatmak için koyulmuş mumlar, ve insanların fısıldaşmaları fazlasıyla yorucuydu. Gücünü toparlamak için sıcak çikolata ve biraz şekerleme yemeye çalışsa da pek başarılı olduğu söylenemezdi hani. Bir kaç lokmadan sonra masadan kalkıp göz göze geldiği profesörlere başıyla selam vererek Okültizm alanının yolunu tuttu.
Çiseleyen yağmurun altında ıslanmış, dar, taş patikadan ilerleyerek alana ulaştı. Büyü yapacak hali olmadığından basit bir şeyler yapmayı denedi bu sefer. Çiseleyen yağmurun öğrencileri ve tabii ki kendisini ıslatmaması için alanın tamamını büyülemek zorunda kalması çok da hoşuna gitmese de daha iyi bir çözüm bulamıyordu. 5 - 10 dakika sonra işini bitirmişti bile. Şimdi, alanın üzerine düşeceğine yağmur damlaları yere 3 metre kala yok oluyorlardı, ve yerde çok sayıda renkli puflar vardı. Ofelja, kendisi için hazırladığına oturup öğrencilerin gelmesini beklemeye başladı. Uyumaktan korktuğundan küçük çantasından bir ayna çıkarıp görünüşüne baktı bu süre içinde. Biraz eğlenmek için bir kaç kolye taktı, ve kulağındaki pek çok boş deliği küpelerle doldurdu. Dersin başlamasına pek az kaldığını farkettiğinde ise toparlanıp beklemeye başladı. Gergin olduğunu hissediyordu, hem geçen gece olanlardan, hem de derse gireceği için. İkinci dersi olmasına rağmen heyecanını atabildiği söylenemezdi. Ders saatinin geldiğini farkettiğinde sınıfa, daha doğrusu alana, şöyle bir göz gezdirip konuşmaya başladı.
"Arkadaşlar, öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. İlk dersi kaçırmış olanlar, ki bu büyük bir çoğunluktu, katılmış olan bir kaç arkadaşınızdan neler konuştuğumuza dair bilgi almalılar. Her neyse, bugünkü konumuz Nekromansi, daha açık anlatmak gerekirse; ölülerle iletişime geçme sanatı." Burada durakladı, sınıfta fısıldaşmalar, kimi korku dolu, kimi heyecanlı bakışmalar dolandı. Ofelja, tekrar konuşmaya başladığında öğrenciler kulak kesilmişlerdi; "Astraldeki bir ruhla iletişime geçmek aslında sanıldığı kadar zor değildir, fakat öncelikle buna hazır olmanız gerekmektedir. Evet, ne diyorduk, iletişime geçmek o kadar da zor değildir, çünkü astraldeki ruhlar yalnızdır, ve yaşayanlarla iletişime geçmek isterler. Bunu pek çok yöntemle yapabilirsiniz. Mesela; tarot kartları, sarkaç ve benzeri. Bugün üzerinde duracağımız yöntem ise Ouija tahtası." Biraz duraksadı, öğrencilerden bazıları not alıyordu. Sonrasında asasıyla yaptığı hafif bir hareket ile birlikte her öğrencinin önünde 8 köşeli bir büyük, bir de kalp şeklinde küçük tahtalar belirdi. 8 köşeli tahtanın üzerindeki 5 köşeli yıldızın etrafında değişik semboller, alfabe, sayılar, evet, hayır ve güle güle yazıları göze çarpıyordu. Öğrenciler incelemeyi bitirdikten sonra kadın devam etti; "Kalp şeklindeki küçük tahta parçasının adı planchette, bu ruhtan gelen mesajların Ouija üzerinde görünür kılmaya yardımcı olur. Şimdi, bir ruhla iletişime geçmeden önce nefes egzersizleri yapmanız, kafanızı tamamen boşaltmanız gerekir. Enerjiyi toplayıp planchette'i Ouija'nın üzerine yerleştirdikten sonra ruhu hissedene kadar beklersiniz, ve geldiğini anladığınızda ona sorular sorun. Yalnız, saçma sapan "Zengin olacak mıyım?", "Erkek arkadaşım beni aldatıyor mu?", "Ne zaman öleceğim?" gibi sorular onları kızdırır, ve ruhları kızdırmanızı tavsiye etmiyorum." Saçlarını arkaya doğru attı, boğazını temizledi ve devam etti.
"Kızan bir ruh size musallat olabilir, hatta bedeninizi bile ele geçirebilir. Unutmayın, Ouija'yı kullanarak astral boyuta bir kapı açmış oluyorsunuz, bu şaka ya da aptal bir oyun değil. Ruhlar, sizin korkularınızla beslenirler, bu yüzden kötü bir ruh, ya da kızmış bir ruh sizi korkutmaya çalışacaktır, odada bir şeyleri hareket ettirebilir mesela. Öncelikle, onlardan güçlü olduğunuzu unutmayın, ve sizi korkutmaya çalışan ruha derhal gitmesini, ya da yaptığı şeyi sonlandırmasını söyleyin, ya da sizden bir şey isterse onu yapacak kadar güçlü olmadığınızı... Ruh kalmak için ısrar ediyorsa gitmesi için ısrar edin, hala kalıyorsa onunla ilgilenmemeye çalışın." Bir dakikalık bir sessizliğin ardından Ofelja tekrar devam etti; "Eklemem gereken şeylerden biri de, bir ruhtan asla birine zarar vermesini, ya da sizde olmayan bir şeyi size getirmesini istememenizdir. Ve Ouija'yı kapamanız gereken durumlardan bahsedelim; eğer bir topluluk halinde ruh ile iletişime geçiyorsanız, ve en az iki kişi aynı şeyi hissediyorsa ya da herhangi biri farklı davranmaya başladıysa seansı bitirin. Eğer planchette 8 çiziyorsa, ya da Ouija'nın köşelerine doğru hareket ediyorsa, yine seansı bitirin."
Sonra gülümsemeye çalışarak öğrencilere döndü; "Bugün için anlatacaklarım bu kadar, öncelikle, herkesin önünde beliren Ouija tahtası ona aittir, isteyenler alıp götürebilir. Ouija tahtasını alanlara vereceğim ödev; bir ruhla iletişime geçip tahtanın arkasındaki kağıtta yazan soruların yanıtlarını bana ulaştırmalarıdır. Kendilerini hazır hissetmeyenler tabii ki bunu almak zorunda değiller, onlara vereceğim ödev ise meditasyon tekniklerinden en az birini detaylı bir şekilde açıklamaları. Herkese sihirli günler!" Son gücünü kullanarak söylemişti bu cümleleri, ve oldukça yorgun hissediyordu. Öğrencilerin sınıftan çıkmalarını bekleyip alanı mühürledi. Belki de bir şifacıyı görmeliyim, diye geçirdi içinden. Fakat o an ihtiyacı olan tek şey sıkı ve sıcak bir uykuydu...
Not: Bu RP başka bir rp sitesinde, okültizm profesörü olarak yaptığım 2. dersin aynısıdır. Oradaki adım Ofelja Liothe Psoglav'dı, bilen bilir. Düzenleme yapamadım, yeni bir rp de yazamadım ki nedeni saatin 3:23 olmasıdır. Kabul göreceğini ummaktayım.
| |
|
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Thea Sigrid Kjellfrid Çarş. Ağus. 12, 2009 3:42 pm | |
| Hmm. Eski bir siteden profesörüm x) Oradaki Adım Fred James Crownie Her neyse konumuza dönelim; Renkendirme harikaydı. Abartılı değildi. Betimlemeler zaten süperdi. Birkaç imla hatasına rastladım. Bazıları önemliydi. Akıcı bir RP'ydi. Ders RP'lerini severim. Akıcı bir RP'ydi. Fakat birkaç duraklama vardı. Notun ; 99 Puan | |
|