Calvin Harrison Romans Ravenclaw V. Sınıf
Gerçek İsim : Boğaç Mesaj Sayısı : 7 Kayıt tarihi : 09/09/10 Yaş : 30
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (96/100) Patronus:
| Konu: Calvin Harrison Romans C.tesi Ağus. 27, 2011 7:01 pm | |
| Sessiz adımları ile ilerliyordu terk edilmiş sokaklarda. Hafif bir esinti saçlarını dalgalandırıyor, tüylerini ürpertiyordu. Yerden kalkan küçük toz bulutları nefes almasını zorlaştırıyordu. Birkaç kez öksürdükten sonra oradan hızlıca uzaklaşmayı planlıyordu. Genç savaşçı daha önce buraya geldiğini hatırlıyordu fakat nereye gideceğini, orada bulunma nedenini bilmiyordu. Esintinin hızlanması ile toz bulutları büyüyordu. Adımlarını hızlandırarak kimsesiz sokaklardan geçiyordu. Ana yola çıktığında bir an duraksamıştı. Tıpkı sokakları gibi bu küçük kasabada terk edilmişti. Yollar ikiye ayrılmış, birçok bina yanmış, dükkanların camları kırılıp içleri yamalanmıştı. Gözlerinin önünde görüntüler belirmeye başlamıştı. Daha önce orada bulunduğunda kalabalıktan kasabayı gezememişti. Etrafında insanların gülüşmeleri, yaşlı adamın çaldığı akordeon sesi yankılanıyordu. İnsanlar selamlaşıyor, küçük çocuklar koşuşturuyor, bankta oturan iki sevgili birbirlerine sarılıyordu. Herkesin mutluluğu dışarıya saçılıyordu. Fakat şimdi ise ne o insanlar kalmıştı ne de yaşam alanları.
Savaşçı kasabayı dolaşmak için yolda ilerliyordu. Burada neler olduğunu öğrenmeliydi. Uzun yürüyüşünden sonra ilerdeki tren istasyonunu görmüştü. Yönünü o tarafa çevirerek yürümeye devam ediyordu. Bilet gişesine ulaştığında soluklanmak için birkaç dakika beklemeye karar vermişti. Yavaşça nefes alıyor, bir müddet bekledikten sonra aldığı nefesi dışarıya veriyordu. Bilet gişesinin içinden gelen seslere dikkat kesilmişti bu işlemi yaparken. İçeriden gelen ses tıpkı bir kuşun kanat çırpışı gibiydi. Gişenin kapısına doğru ilerledikten sonra kapının eşiğinde durmuştu. Kapıyı yavaşça açarak arasından içeri bakıyordu. Savaşçı, karşısında gördüğü canlının ne olduğuna bir anlam veremiyordu. Büyük bir kuş gagası, renkli tüyler, kanla kirlenmiş kirli pençeler… Gördüğü sadece bunlar değildi. Yerde yatan bir genç kız vardı. Üzerindeki elbiseler yırtılmıştı. Vücudunda ise büyük yaralar vardı. Büyük kuşun genç kızı yaraladığını düşünmüştü o an savaşçı. İçeri girmeli kızın yaşayıp yaşamadığını kontrol etmeliydi. Soğuk ellerini cebine götürerek hançerine dokunmuştu. Yavaşça hançerini cebinden çıkararak kuşa saldırmak için küçük bir plan hazırlamıştı. Sonra daha önce araladığı kapıdan içeri hızlıca bir hamle yapmıştı. Karşısındaki büyük kuş onun varlığını bile hissetmeden savaşçı, kuşun üzerine atlamıştı. Hançerini kuşun cüsseli bedenide saplayıp çıkarıyordu. Kuşun sağır edici sesi dikkatini dağıtıyordu savaşçının. Bir müddet sonra yere yığılmıştı büyük kuş. Fakat hala yaşıyordu. Kuşun bedeninde açılan yaralardan ise mavi kanlar akıyordu. Savaşçı kuşun kanını gördüğünde bir an duraksadı. Bu kan oldukça iğrenç kokuyordu. Ayrıca daha önce mavi kanı olan bir canlıyla da karşılaşmamıştı.
Kuşun yerde çırpınarak can verişini izlerken yerde yatan genç kızın hareket ettiği dikkatini çekmişti. Daha önce sırt üstü yatan genç kız şimdi sağ tarafına dönmüştü. Savaşçı genç kızın solmuş yüzünü görünce ona doğru ilerlemişti. Genç kızı dikkatlice kucağına aldıktan sonra bilet gişesinden dışarı çıkmıştı. Tren yolunu geçerek karşıdaki ormana doğru adım atmıştı. Bir ağacın gölgesine genç kızı yatırdıktan sonra kızın aldığı ağır yara darbelerini incelemeye başlamıştı. Genç kızın karnının üzerinde iki derin kesik vardı. Sol kolu ise kırılmıştı. Savaşçı, omzuna çapraz taktığı çantasını karıştırmaya başlamıştı. Şifacı teyzesinin verdiği iksir kutusunu çıkardıktan sonra kutunun içinde yaralar için uygun olan küçük iksir şişesini bulmuştu. Önce genç kızın karnının üzerindeki yaralara birkaç damla sürmüştü. İşe yaradığını gördüğünde tüm şişeyi kullanmıştı. Karnındaki yaraların çoğu kapanmıştı bile. Sıra sol koluna gelmişti. Savaşçı, ayağa kalkarak gölgesinde oldukları ağaçtan bir dal koparmıştı. Dalı kızın dirseğine gelecek kadar kısalttıktan sonra üzerindeki yaprakları temizlemişti. Sonra tekrar genç kızın yanına oturarak çantasındaki gri gömleğini çıkarmıştı. Gömleğinin kollarını hançeri ile keserek kullanışlı bir hale getirmişti. Genç kızı yavaşça kaldırarak kendine doğru çekmişti. Ağaçtan aldığı dalı kızın koluna koyarak kestiği gömlekle bağlamıştı. Yaptığı işlem sonucu kırık olan kolu daha rahat iyileşecekti.
Savaşçı, genç kızı tekrar gölgeye bırakmıştı. Ağacın gölgesinden süzülen güneş ışıkları genç kızın beyaz tenine değiyordu. Kızıl saçları parlıyor, yavaşça açılan kahverengi gözleri elaya dönüşüyordu. Savaşçı, bir yandan genç kızın yüzünü izlerken bir yandan da gözlerinin içinde kayboluyordu. Göz bebeğinin içinde dans eden ışıklar onu genç kıza daha da yaklaştırıyordu. Genç kıza doğru eğilerek daha dikkati baktığında gözlerinin içindeki büyük kuyuyu görüyordu. Savaşçı kendini o kuyuda hissediyor, rutubet kokusunun burnunu yakmasına alışıyordu. Tutunmaya çalıyordu yosun tutmuş kaygan duvarlara. Fakat pek işe yaramıyordu. Yukarıya doğru baktığında ise güneşin küçük bir nokta haline geldiğini görüyordu. Karanlık… Her tarafa karanlık çöküyordu. Ve biri ona sesleniyordu. “Calvinnn !” . Ses bir kıza aitti. Savaşçı sesin az önce yardım ettiği kıza ait olabileceğini düşündü. Fakat savaşçının adı bu değildi. Tekrar aynı sesi, aynı kelimeyi duyuyordu. Fakat artık kuyuda değildi. Büyük bir pencerenin önündeydi. Pencereden dışarıya baktığında yeşil bir arazi görüyordu. Yerlerde kirlenmiş samanlar vardı. Havada ise tozla beraber kuş tüyleri uçuşuyordu. Ve tekrar o sesi duymuştu. “ Calvin. Adın bu değil mi ?”. Arkasına dönüp baktığında az önce gördüğü kızıl saçlı genç kızı görmüştü. Elindeki beyaz baykuş ile ona bakıyordu. “ Yaralı mısın ?”. Kızın yumuşak sesi içine işliyordu. Küçük bir tebessümde bulunmuştu. Genç kızın neden bahsettiğini soracakken eline ve gömleğine bulaşmış kanı görmüştü. Yerde ise vahşice öldürülmüş baykuşu…
- Spoiler:
Kendi pcmde olmadığım için şuanda bunu yazdım. Çis ile yapacağım rpnin başlangıcı. Calvin şizofren biri. Kendini eski çağın bir savaşçısı zannediyor ve sürekli farklı olaylar yaşıyor. Ayrıca canlılara zarar verme eğilimi olduğundan kendi baykuşunu öldürüyor. Tabi bunun farkında değil. Bu arada da Aphrodis Audrey ile karşılaşıyor.
| |
|
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Calvin Harrison Romans C.tesi Ağus. 27, 2011 7:13 pm | |
| Kurgu güzel. Betimlemeler iyi fakat mekân betimlemelerine özen göstermelisin. Geçilen mekânları daha da ayrıntıya inerek anlatabilirsin. Buna inanıyorum. Anlatımda bir sorun göremedim. Sonlara doğru bir iki diyalog kullanman da hoş durmuş. Renklendirme sade ve göz yormadı. Paragraf düzenini de sevdim. Bağlantılar hoştu. Ve herhangi bir yazım hatası bulamadım. Güzel bir roldü.
Betimleme: 27 / 30 Paragraf Düzeni: 5 / 5 İmla Düzeni: 10 / 10 Anlatım: 40 / 40 Kurgu: 14 / 15
96. Tebrikler.
| |
|