pacretius.

S. Lilith Mara; birlikte olduğu onlarca kadın arasında en tutkulusu diyebileceği kişi. En çok itimad gösterdiği olmasına karşın bağlanmış değil. Kısacası Pacretius'un hareminin favorisi. Bunun yanı sıra Pacretius, kendisine bağlanmaktan korkuyor, zira karakterine uygun değil.

Euterpe Châtillion; çok da uzun olmayan bir sürü önce, birlikte olmaya çalıştığı kızlardan biri. Fakat, elde edemediği inatçı bir tip. Geri çevrilmeyi asla kabul edemeyen Pacretius, bu kıza hâlâ kızgın olmakla beraber, çok şey kaçırdığının da farkında olmasını her fırsatta başına kakarak sağlıyor.

Lorelei Adorlee; okulu birbirine düşürmeye meraklı bir tek o mu var? Müdür odasına girip çıkmakla ünlenmiş bir kız. Dengesiz huylarını kontrol edemediği için yaptığı ufak bir şakayı, kavgaya çevirebilmiştir. Erkek gibi dövüşüyor bu arada, büyüler işin içine girince cezaya birlikte cezaya kaldılar, baş belası.

Pietra Argento; dördüzlerin en kafası, en Slytherin'i. Hatta Slytherin'in kültleşmiş kişilerinden, Pacretius ile iyi anlaşılıyorlar. Fakat, Euterpe ile olan çekişmesinin ardından karşı tarafta yer almasına sinir olmuyor değil. Kız dayanışması! Durum böyle olsa da, onu da tanrıça olarak görüyor, evet, tanrıça! Kendisi Zeus ise o da Persephone.

Felix Maurice; meşhur, iksir profesörü. Üstelik Slytherin mezunu. Pacretius da en çok bu kısma sinir oluyor zaten, bir Gryffindor gibi davranıyor! Tanrı aşkına, iksir konusunda yetenekli olabilir ama binasının yüz karası! Yakında Gryffindor'ların bina sorumlusu olursa şaşmamak gerekir!

Aubrianne Parnella; meşhur bitkibilimcimiz. Hogwarts'ta salına salına gezen, prens torunu. Bir gün okulda mıymışıkça gezinirken bana çarptı, saksısını düşürdü. Adamotu yerlerde sürünürken Pacretius gerekli olarak tekme attı ve bunu dert edindi. Nazik adamotlarına nasıl vurulurmuş? Bir çatlak! Kimse eline su dökemez!

Jeremy Mansfield; bücürük çapkın. Kendi geçmişini görüyor onda. Kızlarla takılmak için yardım istemeye gelmişti Pacretius'un yanına. Ah, evet doğru tahmin! Alay edilmek suretiyle, önemsenmedi. Ama Efrain biliyor ki bu çocukta iş var...

Ruby Selwyn; o onun bulanık ailesiyle ve su götürmez bir gerçek olan Gryffindor yaltakçılığı ile dalga geçtiğinde, ismiyle alay etmişti. Zeus'la alay edilmezdi ki! Fakat o hırs, o şevk. İçindeki yılanı görebilmiş Pacretius, aslında kızınca seksi olmuyor değil ama, bir porsukla... İmkânsız!

Andreanne Belle O'Dowd; evet, birlikte olduğu kızlardan biri. En önemlisi olmasa da, değer verdiği bir güzel. Aslında bir gün erkekler tuvaletinin önünde beklerken, tavırlarından ne istediğini anlamıştı. İstediğini vermişti doğal olarak. Fakat, her gün aynı yerde etrafı gözlemesine ilk başlarda mana veremese de, sonunda anladı. İki gündür üst üste aynı yerde buluşuyorlar ve buluşacaklar gibi.

Lorelei ile olan kurgusu harika aslında, zevkli de. Fakat kavga derken? Öyle saç baş kavga mı edeceğiz yani ^^
Pietra, şeysine gelince. Arkadaş olsunlar evet, hatta ona Olympos Tanrıçalarından biriyle hitap etsin, belki Persephone. Hallederiz, hallederiz *-*
Felix, en sevmediğim profesör olmasın bence de ama Slytherin mezunu olup Gryffindorvari tavırlar almasından hoşnut olmayabilir, belki de Slytherin'in yüz karası olarak tanımlar, bilemeyeceğim.
Jeremy kurgusu bayağı zevkli geldi aslında. Belki ondan nasihat almaya geldiğinde, alay konusu falan olur, güzel olur ^^
Ruby'nin ailesiyle dalga geçince o da adla dalga geçmiştir, laf atışması falan yapmışlardır, güzel!
Evet, tıkandım *-* Neyse sana uygunsa eklerim hepsini