Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapKapı

 

 Tren Arkadaşı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jensen Thomson
Slytherin I. Sınıf
Slytherin I. Sınıf
Jensen Thomson


Gerçek İsim : Batuhan #2
Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 17/08/11

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Tren Arkadaşı Left_bar_bleue91/100Tren Arkadaşı Empty_bar_bleue  (91/100)
Patronus:

Tren Arkadaşı Empty
MesajKonu: Tren Arkadaşı   Tren Arkadaşı Icon_minitimeCuma Ağus. 19, 2011 7:11 am

Okuldaki ilk yılı hatta ilk günleriydi. Seçim bitmiş binası belli olmuştu. Ailesinin istediği gibi Slytherin'e girmeyi başarmıştı. Ah şu safkanlık takıntıları yokmuydu. Bazen evden kaçıp gitmek istese bile yapamıyordu onları seviyordu. Safkanlığın iyi yanlarından biriside çok fazla büyücü akraban oluyordu ve genellikle sana çok pahalı hediyeler alıyorlardı. Oyuncak bir süpürge daha sonra gerçek bir süpürge ve quidditch takımı. sırf bu hediyeler bile ona yeterdi aslında. Bir büyücü olmanın en iyi yanlarından biriydi uçmak. Bir muggleın asla yapamayacağı bir şey. Uçmak ve esen rüzgarı yüzünde hissetmek. Şimdi de o rüzgarı yüzünde hissetmek için göl kenarına gelmişti. Malesef bu kez yerdeyken hissedicekti o rüzgarı. Hogwarts'ta izinsiz uçuş yapmazdı ve bu onun çok fazla canını sıkıyordu. Elleri pantolonun cebinde çimleri tekmeliyerek ilerliyordu. genelde kafasına pek bir şey takmayan bir tüpti ama kafasına takıcağı şeyler arasında uçmak neredeyse ilk sıradaydı. Neyse ki bugün rüzgarı hissetmek için uçmaya gerek yoktu. Esen rüzgar üzerinde olan Slytherin cüppesini ve saçlarını uçuruyordu. Gölde bu rüzgardan nasibini alıyordu. Geldiği günden beri durgun olan gölü ilk defa hafif dalgalı biçimde görmüştü. sular git gel yapıyor çarşaf gibi duran göl şimdi kırış kırış duruyordu. Jensen'a göre bu haliyle çok daha güzeldi. Durgun olan şeyleri sevmezdi ona göre çok sıradanlardı. hep aynı şeyleri yapan sıkıcı işçiler gibiydi. Hayattan biraz macera ve adrenalin olmadan zevk alınamazdı. Hayatın kaynaklarıydı bunlar. Onları almadan geçen bir hayat boş geçmiş bir hayattı ona göre. Onbir yaşında enerjik ve yaramaz bir çocuktan başka bir şey beklenmezdi zaten. Her zaman bir şeyleri kurcalamak ve bir yerlerde sinsice dolaşmak isterdi. Bunu kötü anlamda istemiyordu sadece meraklıydı. Kimsenin sır saklamasını sevmezdi. Düşününce kendisinin hiçbir sırrı olmadığını fark ediyordu. Açık bir kitap gibiydi çoğu zaman gereksiz yere açılmış bir kitap gibiydi. Duruma bakmaksızın konuşurdu kimin ne düşündüğünü, ne düşüneceğini veya ne yapacağını düşünmezdi. O sadece konuşur ve geri çekilip olanları izlerdi.

Hâlâ gölün etrafında boş boş dolanıyordu. Ama artık yürümek istemiyordu ve hemen olduğu yere oturdu. Bir şeyler yapmak istiyordu. Büyü, iksir veya herhangi bir şey. sadece burda sıkılmak istemiyordu. Asası yanındaydı ama açıkcası geri teptirmeden bir büyü yapmak onun için hâlâ zor gibiydi. Daha derslere başlamamışlardı ve sadece evde ailesinden gördüğü bir kaç büyü biliyordu. Ama tanımadığı o kadar insan vardı ki. Etrafına baktıp tanıdık birisini aradı ama kimse yoktu. Zaten buralarda neredeyse kimse yoktu. Herkes şatodaydı. Büyük sınıfları bir derece anlayabiliyordu arkadaşları vardı fakat daha kimseyi tanımayan birinci sınıflar napıyordu içeride hiç anlam veremedi. Çıkıp birileriyle ya da sadece Jensen'la kaynaşmalıydılar. Biraz daha kendine odaklanıncaya kadar çimleri yolduğunu fark etmemişti. Hemen ellerininde ki çimleri atıp, elini cüppesine sildi. Ne yapcağını bilmiyordu açıkcası. Sadece öylece oturuyor ve bekliyordu. Beklemiyordu sıkıntıdan patlıyordu. Annesi özellikle kurallara uyması konusunda ona söz verdirmişti ama her an bu sözünü bozabilirdi. Sadece bu sıkıntıdan kurtulmak istiyordu. Ayağa zıplar gibi kalktı ve gözleriyle etrafı süzdü. Şakalaşacak, kavga edicek ya da en ufak hareket yapıcak birini arıyordu. Hiperaktif bir çocuk olduğunu kendide biliyordu ve sıkıldığında yaptığı şeyler hep onun başına kötü şeyler getirmişti. Yüksek yerlerden düşmek, büyüklerin büyülerine maruz kalmak gibi şeyler başına çok gelmişti. En son büyük kuzeni tarafından bir kuyruk ve yüzünden kontrolsüzce fırlayan kıllarla ödüllendirilmişti. En azından eğleniyordu. Hogwarts'ı hiç böyle tahmin etmiyordu. Herkes ne kadar heyecanlı anlatıyordu ama daha hiçbir aksiyon görememişti ve bu başkaları için olmasa da kendisi için çok tehlikeliydi. Genel olarak başkalarını değil kendini tehlikeye atan bir çocuktu. Muggle komuşunun sinirli köpeğinin kafasına çalı çırpı atar ve köpekle sıkı bir yarışa girerdi. Ve nasıl olduğunu anlamadığı şekilde köpekten önce evine varırdı. Eh büyücü olmanın diğer bir iyi tarafıda buydu işte. Kontrolsüzde olsa bir şeyler yapabiliyordun.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Electra Lorién Schneiward
Ravenclaw I. Sınıf
Ravenclaw I. Sınıf
Electra Lorién Schneiward


Gerçek İsim : Ilgın ^^
Mesaj Sayısı : 109
Kayıt tarihi : 11/08/11
Yaş : 27
Lakap : Ely, Lori, Lorién, Loth.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Tren Arkadaşı Left_bar_bleue89/100Tren Arkadaşı Empty_bar_bleue  (89/100)
Patronus:

Tren Arkadaşı Empty
MesajKonu: Geri: Tren Arkadaşı   Tren Arkadaşı Icon_minitimeCuma Ağus. 19, 2011 8:43 pm

    Güneşin ilk ışıkları yatakhanenin camından içeri süzüldüğünde kalkmıştı Electra. Pencerenin önünde oturup gün doğumunu izlemek huzur vericiydi. Yeni olmanın bütün heyecanını, stresini ve sıkıntısını alıp götürüyordu bir an için. Bu pencereden son bakacağı anı düşündü. Daha koskoca yılları vardı. Ne kadar olduğunu bilmediği bir süre sonra kalktı ve zerine binasının cübbesini giydi. Ardından iki tarafından da birer tutam aldığı uzun saçlarını, küçük bir kelebek tokayla arkasında tutturdu. Asasını cübbesinin cebine attı ve komidininin üzerinde duran küçük, okuma kitabını aldı. Bir muggle kitabıydı ama kimin umrundaydı ki? Sayfalar sararmış kitabı kolunun altına sıkıştırdı ve ortak salondan geçerek koridora çıktı. Pencereden hava çok güzel gözüküyordu fakat herkes içerideydi. Küçük buna anlam veremeden bahçeye gitmek için merdivenleri inmeye başladı. Dışarı çıkması biraz uzun süreceğinden yolda giderken kitabını okumak, fikri geldi aklına. Ama aynı hızla kayboldu. Bazı kişilere inek gibi gözükmek en son isteyeceği şeydi. Bunun da umurunda olmadığını fark etti fakat yine de böyle bir şey istemezdi. İneklikten çok uzaktı çünkü.

    Şatonun büyük kapısından çıkıp kendini serin güne bıraktığında aklında hiç düşünce kalmamıştı yine. Avluyu uzun adımlarla -artık ne kadar uzun olabilirse- geçti ve göl kenarına doğru yol aldı. Orada, güzel bir ağacın altında oturup kitabını okuyacaktı. Tahmin ettiği gibi bahçede tek tük öğrenci vardı, ki onlardan bazıları da okula geri dönüyordu. Rüzgardandır herhalde, diye geçirdi aklından. Güneş çok hissedilmese bile, gidip bir ağacın gölgesine oturdu ve ayaklarını uzattı. Beyaz bir cildi ve annesi tarafından sıkı sıkı tembihlenmişti. Gerçi birçok şey için tembihlenmişti fakat daha ilk birkaç günde bu tembihlerin çoğu havaya karışmıştı. Uslu bir kız değildi, öyle olduğunu da iddia etmiyordu zaten. Muzip bir gülümsemeyle birlikte kitabını açtı ve okumaya başladı. Bu polisiye romanlardan ne anladığını bilmiyordu fakat Agatha Christie'nin kitapları çok hoşuna gidiyordu. Zeki kurgulanmıştı ve akıcı bir anlatımı vardı. Arada sırada kendisi de yazar olmak istiyordu. Belki Agatha'nın kitaplarını, sihir dünyasına uyarlardı. Fena fikir değil, diye düşündü ve tekrar kitabına odaklandı.

    Bir süre sonra, ayak sesleri duyduğunu zannederek etrafına bakındı. Çok tanıdık bir sima, kendisinden çok da uzak olmayacak bir mesafede, çimlerin üzerinde oturuyordu. Küçük kız, çocuğu nereden hatırladığını çıkartmaya çalışırken kitabının sayfasını kıvırdı ve cübbesinin diğer cebine attı. Yanına gitmezse kabalık olacağını düşünüyordu. Çocuk onu daha görmemişti ama görebilirdi de. Riske atamazdı. Kibar adımlarla küçük, Slytherin öğrencisinin yanına gitti. Jensen'dı bu! Trende tanışmışlardı ve şapkaya gidine kadar güzel bir sohbetleri olmuştu. Ayrı binalara düşmeleri çok yazıktı. Electra meleksi bir gülümsemeyle Jensen'ın yanında durdu. "Selam! Jensen'dı değil mi? Ben Electra," diyerek kendini hatırlatma ihtiyacı duydu. Sonra yere oturdu ve çocuğun cevap vermesini bekledi. Eğer hatırlamazsa daha çok detay verebilirdi. Böylesi kafiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jensen Thomson
Slytherin I. Sınıf
Slytherin I. Sınıf
Jensen Thomson


Gerçek İsim : Batuhan #2
Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 17/08/11

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Tren Arkadaşı Left_bar_bleue91/100Tren Arkadaşı Empty_bar_bleue  (91/100)
Patronus:

Tren Arkadaşı Empty
MesajKonu: Geri: Tren Arkadaşı   Tren Arkadaşı Icon_minitimeC.tesi Ağus. 20, 2011 8:12 am

Gözleriyle etrafı tarıyor. Bir kaç tembel ve durgun yeşillikten başka bir şey göremiyordu. Tamam manzarası çok güzeldi fakat Jensen buraya manzara için gelmemişti. Hiç bir şey göremedi ve kendini tekrar sırt üstü yumuşak çimene bıraktı. Daha sonra bağdaş kurarak oturdu. Dirseğini dizlerine koyup kafasını iki elinin arasına aldı. "Selam! Jensen'dı değil mi? Ben Electra." Bir kızın ağzından dökülen bu sözlerle kafasını aniden kaldırdı. Boynunu biraz acıtmıştı ama bunu belli etmemeye çalıştı. Tek kaşı yukarda kızın yüzüne iyice baktı ve suratında kocaman bir gülümseme belirdi. "Ah... Evet hatırladım. Nasılsın?" Onu gerçekten hatırlıyordu ve o birileri çoğu zaman gerçekten hatırlamazdı. İsim hafızası çok kötüydü sima olarak tanısa bile asla ismi aklına gelmezdi. Electra ile trende tanışmışlardı ve onu sevmişti. Jensen çoğu zaman insanları severdi zaten. Ama onu hem sevip, hem de ismini hatırlamıştı. Kendinde gelişme görüyordu. Trende Jasper'ı bulamayınca boş bir vagona gitmiş ve orada karşılaşmıştı Electra ile. Onunla okula gelene kadar konuşmuşlardı ve az çok anlaşıcaklarını anlamıştı Jensen. Böyle kafa dengi birileri bulmak konusunda genelde çok daha başarılı oluyordu fakat trende fazla dolaşmadığı için şuan Hogwarts'da tanıdığı çok az kişi vardı.

Daha Electra ile tam sıkı birer dost olmamışlardı ama Jensen kafasında onları eğlendirecek(!) bir takım şeyler planlamıştı bile. O sırada bulutlar güneşin önünden çekilmişti ve Jensen asla güneşe bakamazdı. Gözleri oldukça hassastı. Hemen gözlerini kıstı ama o bile fayda etmemişti. Bir gün gözlük almaktan çok korkuyordu. Gözlükten nefret ederdi. Ama bilmediği şuydu ki güneşe bakamayanlara verdikleri tek gözlük güneş gözlüğüydü ama ona göre bu hassasiyet göz bozukluğuydu ve kimseye söyleyemezdi yoksa gözlük almak zorunda kalırdı. Zeki bir çocuk için bazen oldukça fazla ahmaklaşabiliyordu. Elini kaşlarının üzerine koydu ve güneş tekrar bulutların arkasına geçene kadar Electra'ya öyle baktı. Bir süre sonra artık konuşmalıyım diye düşündü ama ne konuşacağını şuan bilmiyordu. Aslında bilmesine gerek yoktu hep bilmeden konuşurdu, aklına ne gelirse. O sırada fazla bir şey yemediğini hatırladı ve büyük bir ciddiyetle cüppesinin ceplerini karıştırmaya başladı. Sonunda aradığını bulmuştu. Cüppesinden kıpkırmızı bir elme çıkarmış ve kocaman bir ısırık almıştı. Bu da bir diğer özelliğiydi. Her zaman ceplerinin birinde atıştırmalık bir şeyler olurdu. Genel olarak bu çikolata veya o tarz küçük şeyler oluyordu ama cüppenin içine çok daha büyük atıştırmalıklar koyabiliyordu.

Yemek yerken dış dünyadan kopuyordu. Yemek yapmak konusunda iyiydi. Çok güzel -kendi öyle diyordu- muggle yemekleri yapardı. Uzun yıllar ailesiyle muggle şehrinde yaşamışlardı ve o da muggle arkadaşlarından bir kaç şey öğrenmişti. Yemem yapamk olduğu kadar yaptığı şeyleri yemek konusunda da çok iyiydi. Çok fazla yemek yer ama hemen ardından o kadar çok koşardı ki kilo alamazdı. Bu yüzden yemek konusunda geniş bir kültürü vardı. Bir çok ülkenin yemeğini yemişti. Ama şuana kadar yediği en ilginç muggle yemeği ahtapottu. Bu sırada kafasını kaldırıp tekrar Electra'ya baktı ve tekrar ellerini cebine sokup bir şey aradı. Ve işte yine bulmuştu. Paketi açılmamış bir çikolata Electra'ya uzatarak "İster misin? Gerçekten çok lezzetlidir."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Electra Lorién Schneiward
Ravenclaw I. Sınıf
Ravenclaw I. Sınıf
Electra Lorién Schneiward


Gerçek İsim : Ilgın ^^
Mesaj Sayısı : 109
Kayıt tarihi : 11/08/11
Yaş : 27
Lakap : Ely, Lori, Lorién, Loth.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Tren Arkadaşı Left_bar_bleue89/100Tren Arkadaşı Empty_bar_bleue  (89/100)
Patronus:

Tren Arkadaşı Empty
MesajKonu: Geri: Tren Arkadaşı   Tren Arkadaşı Icon_minitimeCuma Ağus. 26, 2011 5:57 am

    Hatırlanmanın verdiği sevinçle yüzüne kocaman bir gülümseme yayılırken, Jensen'ın uzattığı çikolatayı aldı, Electra. Binalarla bir problemi yoktu ama daha önce bu kadar arkadaş canlısı bir Slytherin görmediğine yemin edebilirdi. Jensen'ı trende de çok sevmişti ve ilerle de arkadaş olmalarını isterdi. Çünkü çok kafa dengi bir çocuktu. Gelecekte yapacakları onca eğlencenin hayalini kurarken, konuşmadan arkadaş olunamayacağı geldi aklına. Sahi birbirlerini tanımadan arkadaş olamazlardı. Söze nereden gireceğini düşündü. Hava? Çok klişe, Okul? Belki... En mantıklısı okul olurdu. Çikolatadan bir ısırık aldı. Gerçekten güzeldi. Daha önce yediklerine pek benzemiyordu. Yüzündeki gülümsemesini bozmadan konuşmaya başladı. "Okula alışabildin mi?" Sıkıcı bir konu açmamış olmayı dilerken okula ne kadar çabuk alıştığını fark etti. İlk günün ve derslerin heyecanı bittikten sonra, sanki uzun süredir buradaymış gibi hissetmişti. Etrafındakiler boşuna çabuk uyum sağlayacağını söylememişlerdi. Burayı şimdiden evi olarak görüyordu. Koca bir yılını bu şatoda geçirecek olmak onun için heyecan vericiydi. Ailesini özlemeyeceğini bilse yazın da burada kalmak isterdi. Ama kalamazdı zaten. "Keşke okulun yaz kampı falan olsa..." Düşüncelerini sesli söylediğini fark etmemişti. Hemen açıklama gereği duydu. "Yani bütün bir senemizi burada geçireceğiz yazın ayrılmak zor olacak. Bu yüzden diyordum ki keşke yaz kampı olsa."

    Bu gerçekten güzel bir fikir gibi görünmüştü gözüne ama yüzyıllar eğitim veren okulda bunu daha önce düşünen birinin olduğuna emindi. Hem arkadaşlarını görmek için illa okula gerek yoktu ki. Tatilde de buluşabilirlerdi. Çikolatadan bir ısırık daha aldı. "Tanrım! Bu çok güzel bir şey. Nereden aldığını sorabilir miyim? Daha önce böyle bir çikolata yememiştim!" Trende de bir sürü şeker ve çikolata almıştı. Fakat çoğunu yemediğini hatırladı. Büyük ihtimalle yatakhanede olmalılardı. Tabi birileri yemediyse. Bazı insanlar çok umursamazdı. Büyük sınıflar, sırf küçükler diye her eşyalarını alabileceklerini sanıyorlardı. Ama artık değil. Beşinci sınıf öğrencisi bir kızla ettiği kavgadan sonra hiçbir büyük sınıfın ona bulaşacağını sanmıyordu. Gizli gizli bile şekerlerini yemezlerdi bile. Büyükler bazen tam bir başbelası olabiliyorlardı. Hatta buna küçüklerden daha çok potansiyelleri vardı. Çünkü onlar yaş olarak da fizik olarak da daha büyüklerdi ve daha çok dikkat çekerlerdi. Çikolatasından bir ısırık daha aldı. İnsanları gerçekten mutlu ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jensen Thomson
Slytherin I. Sınıf
Slytherin I. Sınıf
Jensen Thomson


Gerçek İsim : Batuhan #2
Mesaj Sayısı : 37
Kayıt tarihi : 17/08/11

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Tren Arkadaşı Left_bar_bleue91/100Tren Arkadaşı Empty_bar_bleue  (91/100)
Patronus:

Tren Arkadaşı Empty
MesajKonu: Geri: Tren Arkadaşı   Tren Arkadaşı Icon_minitimeÇarş. Eyl. 07, 2011 7:13 am

Bir yandan çikolatasından ısırık alırken bir yandan da çevreye göz gezdiriyordu. Oturmak ona göre bir şey değildi. Bütün bir yılı nasıl bu sıkıcı yerde geçireceğini düşünüp duruyordu. Bazen evde eğitim almayı düşünüyordu ne de olsa zorunlu bir okul değildi Hogwarts. Yediği elmayı bitirdiğinde daha sonra atmak için tekrar cüppesini içine attı ve tekrar ceplerini karıştırdı. Ama sadece sevmediği bir çikolata vardı cebinde. Canı oldukça fazla hamburger istiyordu ama Hogwarts’ta hamburger bulabileceğinden şüpheliydi. Belki de ailesinden isteyebilirdi. Normalde yemekleri yine severdi ama daha önce bu kadar fazla düşündüğü olmamıştı. O kadar fazla sıkılmıştı ki normalde aklına gelmeyecek şeyler geliyordu aklına. Ufak, önemsiz şeyler. "Okula alışabildin mi?" Electra’nın sorusuyla diğer düşüncelerden uzaklaştı ve tekrar okulu düşündü. Şuana kadar hiçbir şeye ne alışmış ne de sevmişti. Bu yüzden sorusuna sadece burun kıvırdı ve susmaya devam etti. Yapabileceği en iyi şey buydu çünkü. Tam olarak kendi ifade edecek bir cümle bulamamıştı. Keşke kuzenleri de burada olsaydı. İşte o zaman okul gerçekten çekilebilir bir yer olurdu. Ama sadece o vardı ve bu çekilmez okulu daha fazla çekilmez bir hale getiriyordu. Okullardan nefret ediyordu. Birkaç defa muggle okullarına gitmiş ve onlardan da nefret etmişti. Şimdi baktığında nasıl bir Slytherin olduğuna anlam veremiyordu. Onun kadar mugglelar ile içli dışlı olan başka bir Slytherin yoktur herhalde.

"Keşke okulun yaz kampı falan olsa..." Jensen duyduğu bu saçma ve bir o kadar da gereksiz cümle ile dehşet içinde Electra’ya döndü. Tam bir Ravenclaw. Okulu ve dersleri seven bir tipti. "Yani bütün bir senemizi burada geçireceğiz yazın ayrılmak zor olacak. Bu yüzden diyordum ki keşke yaz kampı olsa." Electra bir konuda yanılıyordu. Okul yılı bittiğinde arkasına bile bakmadan buradan gidecekti. Kamp olayı fena fikir değildi fakat okul ile bir kamp… İşte gerçek eziyet o olurdu. Yüzündeki dehşet ifadesiyle Electra’ya bakıyor ve “Ah, saçmalama lütfen! Dokuz ay yetmezmiş gibi bir de tatilini mi okul ile mahvetmek istiyorsun?” Kafasını yazık dercesine sallıyordu. Ve bunda oldukça ciddiydi. Kim yaz tatilini okul ile geçirmek isterdi ki? Hayatında yapmayacağı yegâne şeylerden biriydi bu. Tatile okul ile devam etmek. “Yani tamam kamp iyi bir fikir fakat okul ile bir kamp gerçekten çekilmez.” Electra söze başlamadan önce çikolatadan bir ısırık daha aldı. O çikolata gerçekten çok güzeldi. İçinden onu vermemesi gerektiğini düşünüyordu. O çikolata Jensen’ın özel koleksiyonundandı. Anne ve babası Belçika’ya gittiklerinde Jensen için almışlardı. Evde hâlâ bir sürü duruyordu ve yanılmıyorsa çantasının içinde bir yerlerde de olmalıydı. Electra çikolatanın ne kadar güzel olduğunu anlamış olacak ki "Tanrım! Bu çok güzel bir şey. Nereden aldığını sorabilir miyim? Daha önce böyle bir çikolata yememiştim!" Evet, daha önce Jensen da o kadar güzel bir çikolata yememişti. Jensen, kızın bu tavrı karşısında kendini gülmemek için tutmaya çalıştı ama başaramadı. Belki çok komik bir şey değildi ama ona komik geliyordu. Jensen suratında kocaman bir gülümsemeyle “O yediğin bu Dünya üzerinde ki en iyi çikolatalardan biri. Ve tabi ki benim favorim. Eğer istersen sana onlardan daha sonra getirebilirim. Ama ilk önce çantamı boşaltıp içinden onları çıkarmam lazım ve umuyorum ki babamın büyüsü işe yaramış ve erimemişlerdir.” Daha yeni aklına gelmişti çikolatalar. Babası bir büyü yapmıştı ama işe yarayacağından kendisi bile emin değildi. Bu yüzden yatakhaneye gittiğinde hemen çantasını boşaltmalıydı.

Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Tren Arkadaşı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts :: Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu :: Bahçe :: Göl Kenarı-
Buraya geçin: