Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapKapı

 

 Desiree Schult

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Desiree Schult
Ravenclaw IV. Sınıf
Ravenclaw IV. Sınıf
Desiree Schult


Gerçek İsim : Hazal.
Mesaj Sayısı : 21
Kayıt tarihi : 12/08/11
Yaş : 27
Lakap : Des, Desi.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Desiree Schult Left_bar_bleue86/100Desiree Schult Empty_bar_bleue  (86/100)
Patronus:

Desiree Schult Empty
MesajKonu: Desiree Schult   Desiree Schult Icon_minitimeCuma Ağus. 12, 2011 4:29 am

Güzel bir sabah, güzel bir gün olacak.
Sabah kalktığımda aklımda elbette akşam vereceğim parti vardı. Gece bunu düşünmekten çok uyumasam da kendimi yorgun hissetmiyordum. Biran önce kalkmak ve hazırlıklara başlamak için can atıyordum adeta. Hızlıca yatağımdan kalktım. Aslında tam anlamıyla bir yere düşüştü bu. Ama heyecanım beni umursamamaya yöneltiyordu. Beynimin bir kısmı ise dizimin morarmamış olması için dua ediyordu. Koşar adımlarla serin betonda boy aynasının karşısına dikildim ve gözlerime baktım. Belki şişmiş yada morarmış olabilirlerdi. Ama yoktu.Mavi gözlerim olması gerektiği gibi mavi, tenim neredeyse hiç güneş görmemiş gibi beyaz ve vücudum bir mankenin ki kadar düzgündü. Aynadaki halime gülümsedim ve üzerimdeki ince kaygan kumaştan yapılmış, İtalyan işi geceliği yere attım ve kendimi banyoda, ılık suya bıraktım. Elim beyaz vücudumda dolaşırken, kendime geliyordum iyice. Eğilip bacağıma da bakmayı unutmadım elbette. Morluk yoktu. Şimdilik . Akşama olmaması için elimden geleni yapmalıydım. Yine hızlıca banyodan çıkarken, kısa açık mavi renkli bornozumu üstüme geçirdim ve iyice kuruladım vücudumu. Odama girdiğimde bornozu üstümde atıp, anadan doğma bir şekilde dolabımın bulunduğu tarafa gittim ve açtım. Öncelikle içime askısız siyah sutyeni giydim. Altına ona uygun beyaz ve üzerinde grimsi yuvarlakları olan külotu. Kıyafetlerime bakmaya başlamıştım artık. Gözlerim bugün için aldığım kıyafeti arıyordu. Siyah askısında onu görünce hızlıca kaptım ve yatağımın üzerine attım. kıyafetimi orada giyecektim. Daha sonra tekrar gözlerimi dolabımın içinde götürdüm. Üzerime askısız bir bir elbise geçirdim. Aslında tam olarak elbise değildi. Şort ile bluzun birleşmiş haliydi. Ne diyorlardı onlara? Ah umurumda değildi. Koyu yeşil renkli ince elbiseyi üstüme geçirdim ve ayaklarımı şortundan geçirdim. Şortunun ucundaki üç dört santimlik kısmı tül şeklindeydi ve kısacık bir şorttu. Üstü ise, beli bir kemerle bağlanmış gibi görünen yine yeşil renkli askısız bir bluz gibiydi. Göğüs kısmından aşağıya kadar metal parlak düğmeleri ve sağ göğüs kısmında küçücük bir cebi vardı. Onu giydikten sonra ayakkabılarımın olduğu tarafın kapağını açtım. Oradan daha yeni aldığım, düğmelerle aynı renkte denilebilecek, parlak metal gibi görünen fazlasıyla topuklu ayakkabıyı çıkardım ve ayağıma geçirdim hızla. Daha sonra tekrar aynamın karşısına geçip kurumuş kızıl saçlarımı tokayla topladım ve koyu yeşil küpeleri taktım kulaklarıma. Boynuma da ismimin yazılı olduğu gümüş kolyeyi taktıktan sonra hemen odamdan çıktım. Parti saatinin biran önce gelmesini istiyordum.


Aşağıya indim kahve merdivenlerden. Merdivenlerdeki halıları kaldırmışlardı. Aslında evdeki çoğu halı yoktu. Anlaşılan annem yine bir şeyleri değiştirmek için can atıyordu. Eve her geldiğimde farklı bir şeyler olurdu. Masanın yeri değişmiş, koltuk takımı değişmiş, duvarların rengi değişmiş... Annemin bu tuhaflıklarını seviyordum. Beyazlı siyahlı masada çoktan kahvaltıya oturmuşlar ve yemeye başlamışlardı bile. Beni gördüklerinde gülümsediler. Adımlarımı hızlandırdım ve adeta küçük bir çocuk gibi koşarcasına masaya ilerledim. Önce babamı, sonra da annemi öptükten sonra tatlı bir şekilde ,günaydın, dedim onlara. Onlar da bana karşılık verdiklerinde sohbeti partiye getirdiler. Bir ebeveyn olarak elbette güvenli olmasını istiyorlardı. İçmemi ve fazla aşırıya kaçıp delirmememi söylüyorlardı. Onları dinliyormuş gibi görünüyordum ama aklım sadece biran önce karnımı doyurup evden çıkmam gerektiğini söylüyordu bana. Onlara ise gülümseyerek karşılık veriyor ve her defasında olumlu cevaplar verip içlerini rahatlatmaya çalışıyordum. Ama öyle olmayacaktı. Doyasıya içeçek, belki birkaç erkekle kırıştıracaktım. Arkadaşlarımla doyasıya sohbet edecek ve çok eğlenecektim. Bugün beni bir şeyin üzebileceğini hiç zannetmiyordum. Hızlıca ağzıma bir şeyler sıkıştırdım ve onlara her dediklerini yapacağımı söyleyerek koşar adımlarla evden çıktım. Parti için evimizden yaklaşık birkaç kilometre ilerideki bir barı seçmiştim. Pek güvenilir bir yer değildi ama önemli olan da buydu zaten. Hem annem buraya gelirse haberim olacaktı, hem de kimsenin bilmediği bir mekanda olacaktı. Harikaydı her şey. Arabamda hızlıca giderken bir yandan da Coldplay dinliyordum. Sessizce mırıldanıyordum. İstem dışı gülüşüm aynaya her baktığımda beni bile sinir etse de engel olamıyordum işte. Oraya geldiğimde hızlıca arabamı park ettim ve sadece telefonumu ve cüzdanımı alarak arabadan indim. Koşar adımlarla içeriye girdim. Oranın sahibi ise sanki beni bekliyormuş gibiydi. Beni görmesiyle gelip hoş geldin demesi bir olmuştu. Bana yaptıkları dekoru gösterdi. Harikaydı. Etrafa asılmış olan striptiz direklerinin etrafına çikolatadan bir katman eklenmişti. Tuttuğum dansçılar onları yalayacak ve insanları tahrik edecekti.

Yavaş yavaş bana geniş barı gezdirmeye başladı. Benim için bir oda bile ayırtmıştı. Burası küçük ama oldukta temizdi. Nar çiçeği renginde bir duvar rengi vardı. Küçük bir makyaj masası ve dolabı ayrıca buraya çok uygun beyaz bir iki kişilik koltuk vardı. Koltuk bembeyaz rengiyle odada oldukça belirgindi. Ayrıca masanın aynasının kenarındaki ışıltılar göz kamaştırıyordu. Direk kapının karşısındaki dolap ise gerçekten çok güzeldi. Sadece aynadan yapılmış gibiydi. Yani etrafı aynayla kaplıydı ve ben ilk girdiğimde karşımda bir kapı daha var sanmıştım. Yerlerde nar çiçeği renginde ve üzerinde "Star" yazan bir halı vardı. Oldukça sertti. Bu adamı sevmiştim. Benimle nasıl anlaşacağını iyi biliyordu. Beni oradan çıkarttı ve barın geri kalanını gezdirmeye devam etti. Bar neredeyse tamamıyla mor renklerine bezenmişti. Perdeler mor renkli olmuş, dans pisti mor renkli ışıklarla donatılmış, yiyecek masası mor kurdele ile süslenmiş... Masalar insanların hoşuna gitmesi için yine uygun olarak mor renkli tabaklarla donatılmıştı. Tabakların üzerinde ise çok bilindik kahramanlar ve çizgi karakterler duruyordu. Koltuklar fosforlarla kaplanmış, ama ışıklar kapalıyken sanki orada yokmuş gibiydiler. Burası tam istediğim gibi olmuştu. Harika olacaktı. Özellikle arkadaşlarım içmeyi çok sevdiklerinden pek çok içki çeşidi getirilmişti. Kaçak olanlar bile. Adama burayı polislerin basmayacağına garanti vermesi için zorlasam da adam bana bunu söyler söylemez, öyle bir şey olmaz, demişti. Gülmüştüm. Bu küçük, şişko tıknaz adam kendine çok güvenir gibiydi. Onu sevmiştim.

Elbette yanılmıştım. Akşama doğru,neredeyse misafirler gelecekken odama girdim hızlı adımlarla. Getirdiğim kıyafeti giydim. Önü kısa arkası uzun, siyah üzerine mor desenli mekana uygun bir elbiseydi. Sırtı azıcık açıktı ve arkası oldukça kabarıktı.Üzerindeki mor daireleri fosfor olduğu için çok dikkat çekiyordu. Ayrıca eteğin ucundaki mor pay ekler de fosforluydu. Kızıl saçlarımı önce maşayla biraz daha dalgalı hale getirmiştim. Ardından salaş bir şekilde toplatmış ve parlak mor elmaslarla dolu bir saç tokasını kafama zar zor takmıştım. Oldukça büyük olduğundan biraz ağırlık yapsa da, o da adeta fosforlu gibi parlıyordu. Gözlerime hafif mor bir far sürmüş, açık pembe bir rujla tamamlamıştım. Yüzüm biraz daha belli olsun diye yüzümü çok hafif beyazlatmıştım. Ayakkabılarım ise tamamıyla parlak mor renkti. Önü kapalı siyah üzerine binlerce mor taşı olan bu ayakkabıya bayılmıştım. Yine kıyafetime uygun mor renkli elmas küpelerimi aldım ve çıktım. Kimsecikler yoktu daha. En yakın arkadaşlarıma bile davetiyede belirtilen saatte gelmelerini söylemiştim. Ama istediğim gibi olmamıştı. Tam her şey hazırken içeriye üniformalı birkaç adam hızlıca girdi. Burada arama yapmaya izinleri olduğunu söylüyorlardı. Burada mal arıyorlardı. Elbette bu mal eroindi. Hızlıca mekan sahibine döndüm ve bağırdım,"Hani bir şey olmayacaktı seni aptal!" dedim. O ise sadece başını eğmekle yetindi. Bu adam tam bir geri zekalıydı. Onu elime alsam öldürebilirdim. Ama şimdi düşünmeliydim. Ne yapacaktım? Arkadaşlarım gelmek üzereydi. Yapabileceğim tek bunu iptal etmekti. Ama başıma gelecekleri ve Gossip Girl'ün beni rezil edeceğini biliyordum. Aklıma bir şeyler geliyor gibiydi Her ne kadar annem izin vermeyecek olsa da onu kandırmak zorundaydım. Hemen telefonumu kaptım ve annemi aradım.
"Anne, parti berbat oldu. Mekanı polisler bastı."
"Ne? Neden?"
"Soru sorma ve sadece beni dinle anne. Tamam mı?"
"Tamam dinliyorum."
"Şimdi hemen yiyecek çerez ve benzeri şeyler hazırla. Alt kattaki, şu kocaman olduğunu söylediğin ve içinde yaklaşık dört yüz çeşit içki bulunan küçük bodrumumuz var ya. Orayı hazırla. Mor desenli perdeler vardı evde. Onları bir şekilde süsle, parlak bir şeyler tak, bizim o kocaman müzik seti var ya hani. Babamın yeni aldığı anne. İşte onu da oraya indirin ve benim odamdaki cdlerin en üstündeki CD'yi alıp ona koy. Çabuk orayı bir parti haline getir. Ben dansçıları da oraya getireceğim. Ah bu arada ortada bir kaç direk bulundurmayı da unutma. Acele et!"
"Ama ne direği-"
Hızlıca telefonu kapattım ve misafirlerin gelmesini bekledim. Teker teker gelmeye başladıklarına kapının kapalı olduğunu görünce bir kaçı beni aradı. Birkaç saniye beklemelerini söyledim. Dinlediler. Kimisi gitmek ister gibiydi ama, arkadaşları onları engelliyordu. Gittikçe barın önü kalabalıklaşıyordu. Sanki bir konser alanına dönmüştü ortalık. Muhtemelen herkes gelmişti. Artık aklımdakileri yapmanın vakti gelmişti. Hızlıca arabayı çalıştırdım ve oradaki kalabalığın üstüne sürdüm. Herkes korkuyla kaçıştı ve ben arabayı o kocaman kaldırmın kenarında durdurdum. Arabadan indim ve kaldırımın büyüklüğünden faydalanarak arabanın üstüne çıktım.
"Gerçekten beni hayal kırıklığına uğrattınız. Benim, benim özel partimin bir barda olacağını nasıl düşünürsünüz! Beni kızdırdınız. En azından bir kaçınızın bunu anlayıp evime gelmesini isterdim.Çabuk kanıyorsunuz çocuklar. Hadi şimdi size ceza. Herkes doğruca benim evime geliyor. Yürüyün!" dedim bağırarak. Herkes beni dinliyor ve onlara kızmış gibi yapmama rağmen evime doğru ilerliyorlardı. Hızlıca araba tekrar bindim ve onlardan önce eve girdim. Koşar adımlarla normalde bana yasak olan bodruma girdim. Annem burayı harika yapmıştı! Adeta kütüphane rafları gibi rafları vardı ve her rafta farklı boyda farklı renkte içkiler duruyordu. Buraya açılan birkaç pencerede , annem nerede bulduysa bunlar benim dediklerim değildi, parlak mor renkli perdeler vardı. Ayrıca her duvara parlak mor renkli süslemeler yapıştırılmış, geniş bodrumun ortasına da bir disko topu yerleştirilmişti. Anneme dediğim direkleri de getirmişti annem. Parlak mor renkli direklerdi bunlar. Etrafta yine istediğim gibi mor renkli ışıklar konulmuştu. Herkes gelmeye başlamış ve içeri giren hızlıca içkilere yönelmişti. Birkaç arkadaşım hızlıca yanıma geldi ve sarıldılar. Partinin harika olduğunu söylemekte gecikmediler elbette. Hepsi bu içkilerin hangisinin daha güzel olduğunu soruyorlar, mor renginin ne kadar uyumlu olduğunu söylüyorlar, ayrıca bana iltifat yağdırıyorlardı. Hayatımın en mükemmel günüydü.

Annemi çok seviyordum. Hemen yukarıya çıktım ve annemin yanına gittim koşar adımlarla. "Bunu nasıl yaptın?" dedim. Bana gülümseyerek döndü. "Hepsi senin on altıncı doğum gününden kalma. Bizimle kutlamayı istemeyince o süslemeler kalmıştı işte. Direklere değineceğini tahmin ediyorum. onlarda sadece iyi ki doğdun pankartları olacaktı tatlım. Hadi git ve eğlen." dedi. Gözlerimden yaşlar akmaması için kendimi zor tutuyordum. Anneme sarıldım ve yanağına çok içten kocaman bir öpücük kondurdum. Bu benim, teşekkür ederim, deme şeklimde. Annemi çok seviyordum. Onun kadar mükemmel birini daha tanımamıştım, yıllarca benim için en mükemmeli yaratıp durmuştu. Hayatımda olmasaydı belki, bir hiç olurdum ben.


Not: Başka bir sitede yaptığım rpdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valeria Nerissa Wesley
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Valeria Nerissa Wesley


Gerçek İsim : Ebru.
Mesaj Sayısı : 1504
Kayıt tarihi : 13/09/09
Yaş : 30

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Desiree Schult Left_bar_bleue100/100Desiree Schult Empty_bar_bleue  (100/100)
Patronus: Beyaz Leopar

Desiree Schult Empty
MesajKonu: Geri: Desiree Schult   Desiree Schult Icon_minitimeCuma Ağus. 12, 2011 5:00 am

Betimleme: 27 / 30
Paragraf Düzeni: 5 / 5
İmla Düzeni: 6 / 10
Anlatım: 35 / 40
Kurgu: 13 / 15

Puanınız, 86. Keyifli Roller... ^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Desiree Schult
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts :: Karakter ve RO Dünyası :: Oyun Vadisi :: Seviye Belirleme-
Buraya geçin: