Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapKapı

 

 Gece Hayatı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Virgin Everhärt
Striptizci
Striptizci
Virgin Everhärt


Gerçek İsim : Constanta. Anladınız...
Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 03/08/11

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Gece Hayatı Left_bar_bleue82/100Gece Hayatı Empty_bar_bleue  (82/100)
Patronus: Kedi

Gece Hayatı Empty
MesajKonu: Gece Hayatı   Gece Hayatı Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 2:05 am


    Bir striptizcinin yaşamı... Çoğu kişi tarafından hoş karşılanmaz. Sonuçta onlar da bir annenin kızıdır, değil mi? Bunu düşününce neden gülmeye başlıyorum, bilmiyorum. Belki annem benimle ilgilenmediği içindir. Hogwarts' a başladıktan sonra okul benim evim olmuştu. Syhterine öğrencisi olarak seçildikten sonra okuldan asla ayrılmak istememiştim. Tatillerde evime giderdim de ne olurdu sanki? Annemin somurtkan yüzüne bakardım sürekli. Beni köylü kızı Heidi gibi giydirirdi. İki kuyruk yapardı saçlarıma. Verandada oturtur nakış işletirdi. Annem böyle birisiydi işte. Bakanlığa uzun yıllarını vermiş birisiydi. Bakanlıktan ayrıldıktan sonra evde bomboş bir hayat yaşar olmuştu. Babam çok uzaktaydı o yıllarda. Annem geri döneceğini söyleyip dururdu hep. Ancak babam, geri dönmedi. Yaşadığını biliyordum. Her yaz tatilinde Roma' ya gider, onu uzaktan izlerdi. Yeni bir aile kurmuştu. İki kızı, üç oğlu vardı. Beni unutmuştur bile, diye düşünüyordum onları izlerken. En büyük oğlu benim yaşlarımdaydı. Diğer iki oğlu ikizdi zaten. Kızları da ikizdi. En büyük oğlunun kaderi benimki gibiydi. Büyük ailede tek başına kalmak... Onları izlerken benden tamamen habersiz olduklarını biliyordum. Bunu fark ettiriyorlardı. Ancak babam beni biliyordu. Çünkü boş kaldığında gözleri hep uzaklara dalıyordu. Dumanlı gözlerinde kendi yüzümü görüyordum. O mesafeden bile...

    Bir akşam yemeğinde dayanamadım. Aile evlerine doğru yaklaştım. Bahçe çitlerine elimi koydum. Onların gülüşmeleri arasında bir ses çıkardım. "Af edersiniz. Bu akşam saatinde sizi rahatsız ediyorum. Ancak bir şey sormam lazım." Ailenin tüm fertleri bana bakarken babam bakmamıştı. Benim olduğumu biliyordu. Kızı geri dönmüştü. Sesimdeki kinayeyi yakalayan tek kişi de o idi. Bunu biliyordum. Onun hayatını mahvedecektim. Sanırım, bilmediği tek şey bu idi. Büyük oğlunun hangi okula gittiğini öğrenmem sadece bir bakışlık süremi aldı. Ertesi gün gidip okuduğu Muggle okuluna kayıt yaptırdım. Öğretmenleri beni sınıfa tanıtırken gözünü benden ayırmıyordu. Bu çok eğlenceli ve tehlikeli olacaktı. Anlatılan derslere tamamen Fransız idim. Yani hiçbirini bilmiyordum. Sadece not alıyordum. Amacım bu okula gitmek değildi, bu sadece bir tuzaktı. Profesyonelce hazırlanmış bir son idi.

    Tahmin ettiğim gibi oldu. Derslerin bitiminden sonra O yanıma geldi. İsmi Vladamir imiş. Ben de ona ismimi söyledim, Virgin. İsmimi her zaman sevmiştim. Babamın bana bıraktığı tek güzel şey, ismim. Birkaç hafta onunla birlikte takıldım. Muggle dersleri çok karmaşıktı ancak üstesinden gelebilirdim. Biraz büyü desteği... Ben dönem ortasında kayıt yaptırmıştım okula. Yani mezuniyet törenine kadar onunla birlikte takılıyordum. Mezuniyet gecesi ise, benim planım son parçasıydı.

    Büyük gecenin sonunda onu eve gitmeye zorladım. Aslında zorlamadım, ben kimseyi zorlamazdım. Sadece rica ettim. Bana göre küçük bir öpücük de peşinden gelerek tabii. Evlerine kadar koşturarak geldik. Kapıyı açıp kendimizi zar zor içeri attık. Babam yatmamıştı ve onun müstakbel karısı da öyle. Birbirlerine sarılmış kuzu kuzu oturuyorlardı. İlk gün aşıkları gibi... Onlara gülesim gelmişti. Vladamir elimi tutuyordu. Bir anda annelerinin karşısına çıkınca ikisi de şok geçirdi. Babamın yüzünü asla unutmayacağım. Bana şaşkınlıkla açtığı gözleri ile bakıyordu. Şimdi, hayatını mahvetme sırası bendeydi. Vladamir' in içindeki heyecanı durdurmak imkansızdı. Açıkçası benim de işime geldi. Beni odasına kadar hızlıca çekiştirdi. Odasına girdiğimde "Keşke birlikte olacağı kişinin kardeşi olduğunu bilseydi." diye içimden geçirmedim değil. Sabah beni yolcu ederken babamın yüz ifadesine hayranlıkla baktım. Yarattığım şaheser paha biçilemezdi. Vladamir' e beni tekrardan göreceğine söz vermiştim. Doğru, önüne çıktım. Beni tekrardan gördü. Ona hiçbir şeyi anlatmadım. Onun kardeşim olduğunu söylemedim. Zaten evlenmişti. Amacım, onun hayatını mahvetmek değildi. Ben planımı başarılı bir şekilde uygulamıştım zaten. Ona merhamet edebilirdim.

    Bu gece de babamı görmeye geldim. Onu uzaktan izliyordum. Hemde çok uzaktan. İyice yaşlanmıştı. Hele o geceden sonra iyice çökmüştü. Babam benim şaheserimdi. Ona hala hayranlıkla bakıyorum. Ancak saatler çok ilerledi. Eğlenme vaktim geçiyordu bile. Kendimi Roma' nın eşsiz sokaklarına bıraktım. Platform topuk ayakkabılarımın parke taşlarına vurduğundaki sesi çok hoştu. Gecenin karanlığında çınlamaları ilham verici idi. Ancak bu çınlamaları çok fazla duymadım. Sesleri hemen kesildi. Çünkü bara girmek zorundaydım. Gözüme kestirdiğim bir bara daldım. Burasının havası oldukça tanıdıktı benim için. İngiltere' de bu mekanlardan çok para kazanırdım. Muggleların ilgisi bu tür şeylere çoktur. Büyücüler bile bu kadar ilgilenmiyorlar.

    Bir masaya yerleştim. Sipariş için mini etekli, gömleği yırtık pırtık, paten kullanan bir kız geldi. Martini getirmesini istedim. Kız gitti. Ortama bakındım. Oldukça durgundu. Çok sıkıcıydı. Umarım ortamın enerjisi ilerleyen saatlerde artardı. Yoksa yine babamı izlemeye gidecektim. Onu izlemek bile boş bir barda oturmaktan daha eğlenceli idi. Ancak bar gecenin ilerleyen saatlerinde dolmaya başladı. Müzik sesi hafiften geliyordu sanki. Ancak oynayacak kadar yüksek değildi. Beni yerimden kaldıramazdı. DJ' in sesini duydum. Mikrofona öyle bir bağırmıştı ki kulaklarım patlayacak gibi oldu. Müziğin sesini açabildiğine açtı. Kendimi bir anda müziği yaşarken buldum. Direğe ellerimi koyduğum anda kendimden geçtim. Beni Martini sarhoş edememişti ancak, bu müzik sarhoş ederdi.


    Görsel Destek:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euterpe Châtillon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Euterpe Châtillon


Mesaj Sayısı : 829
Kayıt tarihi : 25/07/11
Yaş : 30
Lakap : Princess of Slytherin.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Gece Hayatı Left_bar_bleue97/100Gece Hayatı Empty_bar_bleue  (97/100)
Patronus: Smilodon

Gece Hayatı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Hayatı   Gece Hayatı Icon_minitimePerş. Ağus. 04, 2011 7:26 am


    En lüks otellerin birinde hayatım boyunca oturamazdım ya… Tek başıma dört duvar arasına sıkıştığımı hissediyordum. Hep kendim için pozitif düşünürdüm ancak bu sefer karamsarlıklarımla boğuşuyordum. Sessizlik… Nefret ediyordum işte bundan. Biraz eğlence, macera… Neredeydi bu güzel şehrin ruhu? Gözlerimi devirirken yumuşak yataktan kalktım ve balkona doğru yürüdüm. Duvarlar beyaz, yatak örtüsü beyaz, koltuklar beyaz… Her şey neden beyazdı ki? Slytherin yeşilini özlemiştim. Güzel binamı düşününce tüylerim diken diken olmuştu. Kim bilir küçük piyonlarım neredeydi? Herhalde tatillerinin tadını çıkarmaya çalışıyorlardı. Eh, bensiz sadece tatil yapabilirlerdi. Çünkü hiç birinin o uyduruk sıkıcı tatilleri ile uğraşamazdım. Aslında farkına vardım da bu yaz benim içinde uyduruk gibiydi. Uyduruktan öte, iğrençti! Teyzem dışarı çıkar ve alışveriş yapardı ya da şu bakanlık çalışanları ile planlarını uygularlardı. Sıkıcı ve sıkıcı… Balkondan kararan gökyüzüne bakarken hala düşünüyordum. Hala oturacak mıydım yoksa dışarı çıkıp tozu dumana mı katacaktım? Düşünülmesi gereken bir şeydi. Dudaklarım sinsice kıvrılırken balkonun kapısını açıp içeri giren havayı serbest bıraktım. Sanki etrafta ruh dolaşıyormuşçasına canlılık hissetmiştim. Kendimi havaya fazla kaptırmayarak banyoya attım kendimi… Yeni yıkadığım saçlarım şeklini almış, geceye hazır gibiydi. Uzun ve bukleli… Gözlerimin ışıltısı ile adeta bütünlük sağlıyorlardı. Mavi ışığın altında birkaç dakika baktım kendime… Her zaman kendime bakmaktan zevk alırdım. Kendimden üstün bir güzellik görmediğim için mutlu olurdum. Beyaz mermerin üzerinde duran kırmızı ruja baktım. Annemin son doğum günümde hediye ettiği koca bir makyaj setinin minik parçasından biriydi o. Yavaşça kapağını açarak muntazam dudaklarıma sürdüm. Kırmızılık yüzümü daha da beyaz göstermesine rağmen bir hava katmıştı. Hogwarts’ta kırmızı ruj sürememem ne kadarda kötüydü. O kadar genci bu olaydan mahrum bıraktığım için hüzünle kaplanmıştım bir an… Ancak dışarıda beni bekleyen bir sürü yakışıklı varken küçük gençleri kim takardı? Hiç biri bana göre olamazdı, bana laik bile değillerdi. Küçük oyunlarımı ve pembe yalanlarımı hatırlayınca mühürlü dudaklarımdan ısrarla çıkan kahkahamı tutamadım. Bütün o zavallı yakışıklılar da bana inanıyordu. Cazibemin farkındaydım ancak onlarda fazla saf değil miydi? Kahkahamı bastırmaya çalışırken masanın üzerinde duran rimeli gözlerimi daha da belirginleştirsin diye sürdüm ve ışıltı dolu gözlerime baktım. Bu çikolata rengi gözler her türlü anılara şahitti. Nasıl unutabilirdim ki her şeyi? Onlar etkilemiş, onlar görmüş ve onlar yalan söylemişti. Her zaman gözlerime inanırdım. Onlarsız neyi başarabilirdim ki? Büyük yalanları bile saklama konusunda ustaydı onlar!

    Düşüncelerimi birkaç saniyeliğine dondurup soyunma odasına ilerledim emin adımlarla… Ne seksi ne de ciddi. Teyzem her zaman bir modacı olmam gerektiğini söylerdi. Ancak benim daha önemli işlerim vardı. Beyaz koltuğa otururken ileriyi düşündüm. Teyzemin yerini almalı hatta ondan daha da üstün olmalıydım. Aynen şuan yaşıtlarımdan üstün olduğum gibi… Bundan basit ne vardı ki? Onlar kendilerini geliştirirken ben çoktan hayata atılmış olacaktım. Teyzem müdüre ne çok ısrar etmişti hâlbuki… Ancak okul müdürümüzün kuralları kesindi. Herkes yaşıtlarıyla okuyacaktı. Elbette benimde farkımdaydı. Beni fark etmeyen bir canlı var mıydı ki? Pembemsi halıya çıplak ayaklarımı sürterken bir mırıltı çıktı dudaklarımdan… Kedi gibi uysallaşmıştım. Kendime ne zaman güvensem hep böyle oluyordu. Halıda sürüne sürüne ilerliyordum. Elbiselerimin bulunduğu büyük dolabı açarken dudaklarıma takılan melodi ile ayaklarım hareketlendi. Minik kahkahalar eşliğinde hareket ederken üzerime giyeceklerimi düşünüyordum. Fazla abartıya kaçmayacak ancak dikkat çekici… Kesinlikle bunu biliyordum. Hareketlerimin durgunlaşması ile gülümseyerek elime aldığım elbiselere heyecanla baktım.

    Üzerime giydiğim kısa siyah şort ve askılı bluz fazla klasik gibi durabilirdi ama ilgi çekiciydi. Hiç çekinmeden etrafta dolaşabiliyordum. Açık giyinmeye alışıktım zaten siyah deri ceketimi giydiğimden pek hissetmiyordum soğukluğu… Bardan içeri girerken hemen barmen’in yanına gittim. ‘‘Bir viski…’’ Adam yaşımı soracak gibi olmuştu ancak gözlerim ile karşılaşınca bu fikir onunda aklından uçup gitmiş gibiydi. Neden olduğunu bilmezdim ancak bakışlarımla herkesi etkim altına alırdım. Genetik olması büyük bir olasılıktı elbette… Viskimi beklerken bakışlarımı sahneye çevirdim. Güzel ve benden büyük olan bir bayan o kadar güzel dans ediyordu ki çevresindeki tüm erkeklerin gözleri ona kilitlenmişti. Birden içimde hükmedemediğim bir kıskançlıkla karşılaştım. İçimdeki ses benimde dans etmem gerektiğini söylüyordu ancak kadının profesyonel olduğu fazlasıyla belliydi. Barmen viskimi getirince nereye baktığımı görmüştü belli ki… Dans eden kadın hakkında birkaç mükemmel yorum edince bakışlarımla onu susturdum. Kimse ben yanındayken başkasını övemezdi. İşte bu sinirlerimi hoplatmaya yetmişti. Yavaşça önüme dönüp viski bardağını ince parmaklarımla kavradım. Parlayan içkiyi tek dikişte bitirmiştim. Bir yandan da sakin olmam gerektiğini kendime tekrar ediyordum.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Virgin Everhärt
Striptizci
Striptizci
Virgin Everhärt


Gerçek İsim : Constanta. Anladınız...
Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 03/08/11

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Gece Hayatı Left_bar_bleue82/100Gece Hayatı Empty_bar_bleue  (82/100)
Patronus: Kedi

Gece Hayatı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Hayatı   Gece Hayatı Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 2:49 am

    Ellerim direğe değdiğinde hep böyle olur. Kendim için dans ederim. Kendim için dans ettiğimden de dansımın sonunda ne yaptığımı unuturum. Bu durumu seviyorum. Hiçbir şey hatırlamamayı... Kendimi bırakıyorum. Beni yöneten tek şey müzik oluyor. Sihirli sözler, sihirli melodiler... Asıl sihir bu bence. Asıl sihir, kendini bıraktığınızda sizi yönlendiren müzik. Şarkının aniden bitmesi kötü oldu. Çünkü beni canlandıran şey durmuştu. Dar kot, askılı tişört ve deri bolero ile dans etmek beni terletmişti. Bu konuda iç çamaşırlarının eline su dökülmezdi. Bütün ilginin bende olduğunu gördüm. Görüş alanımdaki herkes beni alkışlıyordu. Ben sürekli olarak alkış alırdım. Alkış, benim için büyük bir ödüldü. Ancak bu sefer farklı, diye düşündüm. Bu sefer farklı. Roma' da da kendime yarattığım küçük hayran kitlesi harikaydı. Kadınlar bile ilgiyle izlemişlerdi. Hemde hepsi iyi giyimliydiler. İş kadınına benziyorlardı. Böyle bir yerde ne işleri var acaba? Bir adam alkışlamayı bıraktı ve bana elini uzattı. Kasları gömleğini parçalayacak gibi duruyordu. Kavruk teni ile her ne kadar İspanyolları andırsa da cömertliği ile İtalyan erkeği olduğu belliydi. Gülümserken üst dudağı hafifçe kıvrılıyor ve beyaz dişleri gözüküyordu. Uzun bir aradan sonra ilk defa bir erkeğin teklifine bu kadar utanmıştım. Direğe doğru döndüm ve kıkırdadım. Göz ucuyla adama bakıyordum. Eli hala bana uzanıktı. O da gülmeye başladı. Bana uzattığı eli ile bacaklarımı arkadan tuttu ve çekti. Düşerken kalbimin ne kadar hızlı attığını tahmin bile edemezsiniz. Düştüğüm kullar bana yatak gibi geldi. Düşüşüm harikaydı. Bir meleğin hissedeceği son şeyi hissetmiştim. Ancak beni tutan kişi inanılmaz bir fani olunca, düşüş o kadar da kötü gelmiyor açıkçası. Bana bakan bir çift parıldayan yeşil göz gördüm. Ah Crambaa, diye düşündüm. Adam beni yere bıraktı. Etrafımda döndüm ve tekrar adamın gözleri ile karşılaştım. Belimi tutuşundan bana sahiplenmek istediği belli oluyordu. Açıkçası bana sahiplenecek kişi o ise, ben buna razıydım. Ancak geceyi bu kadar erken bitiremezdim. Daha fazla eğlenmem gerekiyordu. Adamın yanağına dokundum. Sıradan bir dokunuş değildi. Bir annenin bebeğine dokunduğu gibi dokundum ona yada, bir sanatçının heykeline dokunduğu gibi... O benim, der gibi. Kıkırdadım ve ondan ayrılırken elimi kısa bir süre göğsünün üzerinde gezdirdim. Kolları, eli ve parmak uçları... İşte ondan ayrılmıştım. Kısa sürelik bir haz idi. Ancak mükemmeldi. Hissetmek her zaman mükemmel olmuştur zaten.

    Bu iş istemiyordum. Aslında az önceki adam teklifte bulunsaydı ona ücretsiz de çalışabilirdim ancak... Her neyse. Ben eve iş götüren bayanlardan değilim. Saçlarımın sırtımı dövdüğünü hissederek barın önüne geldim. Barmen keyifliydi. "Senin için ne yapabilirim güzelim?" dedi. Ellerini açtı sallanmaya başladı. Şu klasik hareket, bunu o kadar fazla görmüştüm ki. İş isteyen adamların klişeleri işte. Bu aşamayı biliyordum. Kıkırdamam ve utanmış gibi yapmam gerekiyordu. Gözlerimi kocaman açtım ve elim ile ağzımı perdeledim. "Aaa, Crambaa..." Bir çocuğu azarlıyormuş gibi işaret parmağımı sallamaya başladım. "Sen çok haylaz bir çocuksun. Ellerine vuracağım şimdi." Kendime çeki düzen verdim. Laubaliliği bir kenara bırakıp eski asiliğime geri döndüm. "Az önceki martininin parasını ödemem gerek ayrıca bana..." Yanımdaki kızı süzdüm. Bardağı pençelemişti adeta. Tek kaşımı kaldırdım ve şaşkınlıkla baktım. Bu kadar asiliğe gerek var mıydı? "Oradan bir içki ver işte." dedim ve kızı süzmeye devam ettim. Bukleleri özenle yapılmış gibiydi. Giyimi, hal ve tavırları ile bu hayata alışık birisi gibi görünüyordu. Böylelerini seviyordum. Tek sorun, biraz küçük gözüküyordu. İçinde hissediyorsan yaşın ne önemi var ki? Aramızda boş bir sandalye vardı sadece. Hemen o sandalyeye geçtim ve kıza bakmaya devam ettim. Bacak bacak üstüne attım ve ayakkabımın ucu ile kızın bacağını dürttüm. Tam anlamıyla kötü amaçlı kadın gibi görünüyordum. Belki de öyle idim, kim bilir. Barmenin bana getirdiği içkiyi elime aldım. İçmiyordum. Sadece elimde duruyordu. Dirseğimi bar tezgahına dayadım ve elim ile başımı tuttum. Kızı birkaç kez daha dürttüm. Sonunda, tepki vermek zorunda kaldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euterpe Châtillon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Euterpe Châtillon


Mesaj Sayısı : 829
Kayıt tarihi : 25/07/11
Yaş : 30
Lakap : Princess of Slytherin.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Gece Hayatı Left_bar_bleue97/100Gece Hayatı Empty_bar_bleue  (97/100)
Patronus: Smilodon

Gece Hayatı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Hayatı   Gece Hayatı Icon_minitimeCuma Ağus. 05, 2011 5:10 am


    Belli ki kadının dansı bitmişti ancak ben hala sinirliydim. Neden bütün ilgi onun üzerindeydi ki? İlla dans etti diye mi? Yani… bütünüyle saçmalıktı işte! Konuşmak bile istemiyordum. İlgi denen şey… İlgi benim üzerimde olmalıydı. Her zaman en iyi, en harika ve en mükemmel bendim. Ancak neden onun çektiği ilgiyi ben de çekemiyordum. Sinirle gözlerimi kapadım. Okulda böyle olsaydı kim bilir insanları nasıl parçalardım. Herhalde düelloya bile çağırabilirdim. Şüphesiz, ben yenerdim. Yaşıtlarımdan hatta benden büyük sınıflardakilerden bile ustaydım bu konuda… Teyzeme bir teşekkür daha göndermiştim içimden. Teyzemi düşünerek biraz olsun rahatlayacaktım ki barmenin sesi ile irkildim. Yavaşça gözlerimi kaldırdım ve bir sandalye ötemdeki kadına baktığını gördüm. ‘Senin için ne yapabilirim güzelim?’miş. Alaycı bir şekilde gülümseyerek içkime daha da sıkı sarıldım. Kimi kandırıyordu ki? Sinirden patlamaya hazır bir bomba gibiydim. Karşıma kim çıksa parçalayabilirdim. Okulda hiçbir erkek bana bakmadan edemezdi. Onu geçtim sokaktan geçen en yakışıklı erkeklerin bile dikkati bende olurdu. Ama şimdi? Yanımdaki ucuz bir dansçı için benim gibi asil bir kanı fark etmiyorlardı! İşte bu gerçekten şaka gibiydi. Şaka olmasını diliyordum, gerçekten de… Sinirlerimi zapt etmeye çalışırken kızın hemen yanımdaki sandalyeye oturduğunu hissettim. Bu yakınlıkta neydi böyle? Üstüne üstlük ayakkabısının ucu ile bacağımı dürtmüştü. Yine sakin olmam gerekiyordu sadece sakin… Eğer aşırı tepki verip daha fazla sinirlenirsem asamı çıkartıp canını okuma ihtimalim yüksekti. Ama muggle ortamında bunu yapmayacaktım. Birkaç kere daha dürtünce dayanamadım ve sinirlenmemeye çalışarak ona döndüm. ‘‘Pardon ama beni dürtmeyi keser misin artık?’’ Çikolata kahvesi gözlerimin kızıl olmaya başladığını tüm damarlarımda hissediyordum. Ne zaman kızıp sinirlensem teyzem hep aynı şeyi derdi. ‘Sakin ol küçüğüm. Sinirlendiğin zaman bana ne kadar da çok benziyorsun öyle… Çikolata gözlerin alev almışçasına parlıyor.’ Ona baktığım sırada yakından inceledim. Renkli gözleri masumca bakıyordu. Saçları ise açık tonda bir kahverengiydi. Şaşkınlıktan afallamış gibiydi. Böyle bir tepkiyi kime versem aynı şeyi yapardı belki de… Üzerine giydiği daracık kot ve bluz ise tüm hatlarını belli ediyordu. Tüm ilgiyi üstüne çekmemesi mümkün değilmiş gibi… Önüme dönüp viskimi kafama diktim ve sinir olduğum barmene seslendim. ‘‘Hey, bana bir viski daha getir!’’ Kapa bir tonda söylediğimi fark edince kendime kızdım bir an. Bu kadar kaba olduğumu ailem duysa kim bilir ne derlerdi? Ah haydi ama sakin olmalıydım. Aslına bakarsanız yanımdaki şu lanet dansçı gitse daha da sevinecektim. Anlıma düşen karamel rengi bukleyi parmağıma dolayıp oynamaya başladım. Viski gibi bir tercih yaptığım için sevinmiştim. Alışkın olduğumdan sarhoş etme derecesi bana göre azdı. Kadının sesini duyunca kendimden geçtiğimi fark ettim. Yine ne istiyordu bu kadın?


Spoiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Virgin Everhärt
Striptizci
Striptizci
Virgin Everhärt


Gerçek İsim : Constanta. Anladınız...
Mesaj Sayısı : 147
Kayıt tarihi : 03/08/11

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Gece Hayatı Left_bar_bleue82/100Gece Hayatı Empty_bar_bleue  (82/100)
Patronus: Kedi

Gece Hayatı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Hayatı   Gece Hayatı Icon_minitimePtsi Ağus. 08, 2011 4:27 am

    Asi kız... Asilere bayılırım. Aslında, asileri herkes sever. Eminim ki okuduğu okulda ondan korkuluyordur. Hatta birkaç kız onu himayesine girip kendilerine "asi" lakabı vermek için uğraşıyorlardır. O tür kızlar tamamen eziktir. Başkalarının himayesinde yaşamlarını devam ettirirler. Okul bitesiye kadar yanınızdan ayrılmazlar. Bir popülariteleri olsun diye uğraşıyorlardır aslında. Ancak bilmezler ki arkalarından onlara ezik denir. Muggle okullarında da Hogwarts' da da durumlar böyledir. Hogwarts' da asiler Slytherin öğrencileridir genelde. Ben de bir Slytherin idim. Geniş bir arkadaş grubum yada takıldığım bir çete falan yoktu. Benden iki yaş büyük bir arkadaşım vardı. Hep onunla birlikte gezerdim. Çok yakın değildik ancak o mezun olduktan sonra baya üzülmüştüm. İki yıl boyunca boş boş gezmiştim. Birkaç etkinliğe katılmıştım sadece. O da yalnız kalmamak içindi. Açıkçası Slytherin erkekleri oldukça çapkın ve çekicidirler. Onların gözünde basit bir av gibi göründüğümü biliyordum. Ancak çok yanıldıklarının farkında bile değillerdi. Bunu onlara göstermek için giderdim etkinliklere. Asi diye nitelendirdiğim grubun içinde olmayı bırakın kenarından bile geçememiştim. Aslında asi olmak istemiyordum. Asiler zordur. Ben renk vermeyenlerden olmak istiyordum ve öyleydim de. Her zaman Slytherin' in basit kızıydım. Bir pencere köşesine oturup ders çalışan inek öğrenci... Böyle olmak bana bir şey kazandırmadı. Slytherin' den mezun olanların çoğu ya ölüm yiyen oldular ya da bakanlıkta çalışmaya başladılar. Benim gibi cadı veya büyücü olanların bazılarının sonu ölüm oldu. Nedenleri ise genel anlamda iyilik meşalesinin söndürdüğü ateşler... İyilik ateşleri onları yaktı. Savaş açtılar. Hepsinde de kapanmayacak yaralar açıldı. Bükemedikleri eli öpmediler. Açıkçası ben de öpmezdim. Yenilgiyi kabul etmez, direnirdim. Ölsem bile davam uğruna ölmüş olurdum. Ancak benim uğruna ölecek bir davam yok. Hani derler ya "ucuz stirptizci" diye... Yanılıyorlar, bunu söyleyen kişilerden daha fazla para kazanıyorum. Ben pahalı bir striptizciyim. Bunu bilenler sadece beni yaşayanlardır.

    Dikkatimi tekrardan kıza çevirdim. Viskisini yudumlamasını izlerken kendimi kaybediyordum açıkçası. İnce parmakları ile tuttuğu cam bardak gözüme daha bir hoş geldi birden bire. Viskinin ağzına doğru akması... Bu kız işini biliyordu. İçki içmenin bir sanat olduğunu söylesem kimse bana inanmaz. Ancak bir sanattır. Karşınızdakini etkileyebilirseniz eğer siz harika birisiniz demektir ve bu kız, beni etkiledi. O kadar çok bara gittim ki... Bir striptizcinin görmesi gereken bar sayısından daha fazlasını gördüm. Ancak bardağı bu şekilde nazik tutanını görmedim. İşte girebileceğim bir konu. "İçki içmenin bir sanat olduğunu söylesem bana gülüp geçersin değil mi?" Kızın yan göz ile bana baktığını fark ettim. Derin bir nefes aldım. İçerisi alkol kokmuyordu. İşte bar dediğin bu olsa gerek. "Bardağı tutuş stilin ile karşındakini etkileyebilirsin ve sen, bunu çok iyi başarıyorsun. Şahsen, görmem gerekenden daha fazla bar görmüş birisiyimdir. Senin gibisine rastlamadım ve bak, beni etkilemeyi başardın." Dudaklarıma yayılan gülümsemeyi kızın gözlerinden gördüm. Bukle olmuş saçları nefes aldıkça oynuyordu. Muazzam bir güzellikti. Bir heykeltıraşın elinden çıkmış olmalıydı bu kız. Her hattı belirgin ve delici... Kafamı kenarı yatırıp kızı süzdüm. Gerçekten de güzeldi, ve etkileyici. Bu hali ile bir bayanı bile etkileyebilirdi. Ve bunu başarmıştı. Beni etkileyebilmişti. Barmenin koyduğu içkiyi tek dikişte bitirdim. Her yanımı yakarak mideme doğru indi. Geçerken bıraktığı yolu hissedebiliyordum. Sanki kükresem ağzımın içinden alev çıkacaktı. Bu adam ne koymuştu böyle? Ben ondan viski istemiştim ateş viskisi değil. Alışamadığım tek lanet olası içkiydi şu ateş viskisi. Yüzümü buruşturdum. Gözlerim yaşarmıştı. Parmağım ile sildim. Her ne kadar söylensem de bu hoşuma gitmişti.

    "Bir tane daha getirir misin? Az önce koyduğun viskiden istiyorum ama." dedim ve dişlerimi göstererek bir gülüş fırlattım. Böyle giderse bu gün içtiğim içkilerin hesabını olduğu gibi bar ödeyecekti. Tekrar kıza baktığımda onda bana tanıdık gelen bir şeyler olduğunu fark ettim. Neydi bilmiyorum ancak, onu daha önce görmüş gibiydi. Hayır hayır, deja vu falan değildi. Bu kızı görmüştüm. Ancak nerede gördüğümü hatırlamıyorum. Beynimin içindeki sekreterin çıldırıp bütün dosyaların içine daldığını hayal ettim. Beynimin içinde bir sekreter olduğunu düşünürdüm hep. Bir şeyi unuttuğumda bana yardımcı oluyordu.

    Mükemmel, öyle değil mi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Euterpe Châtillon
Slytherin V. Sınıf
Slytherin V. Sınıf
Euterpe Châtillon


Mesaj Sayısı : 829
Kayıt tarihi : 25/07/11
Yaş : 30
Lakap : Princess of Slytherin.

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Gece Hayatı Left_bar_bleue97/100Gece Hayatı Empty_bar_bleue  (97/100)
Patronus: Smilodon

Gece Hayatı Empty
MesajKonu: Geri: Gece Hayatı   Gece Hayatı Icon_minitimeCuma Ağus. 12, 2011 8:29 pm


    Bakışları her dakika üzerimdeydi. Bu kadın normal değil miydi yoksa? Göz ucuyla yüzüne baktım ve biraz uzaklaştım. Kızın bakışları zaten fazlasıyla garipti. ‘‘İçki içmenin bir sanat olduğunu söylesem bana gülüp geçersin değil mi?’’ Annem ve babam beni bu halde görseler ölebilirlerdi. Hangi anne baba kızlarının barda takılmasını isterdi ki? Büyük ihtimalle bugünlerde Avustralya da olacaklardı. Gözlerimi devirdim ve ileri de tek başıma seyahat etmeyi düşündüm. Yalnız… Sadece ben. Hiçbir ayak bağı yok, özgür olabilirdim. Tebessüm yüzüme yayılırken bir yandan da annem için üzülüyordum. Neden evlenmişti ki? Bana göre evlilik lanetten başka bir şey değildi. Özgürce dolaşmak varken kim ayak bağı isterdi bunu anlamıyorum işte. Gözlerimi tekrar kıza çevirdim ve derin bir nefes aldığını duydum. Bardağı tutuş stilimden bahsediyordu. Şımartılma isteği ile kıkırdadım. Acaba alkolün etkisinde miydim? Gözlerimi kıstım ve elimdeki boş bardağı masaya koydum. Uzun saçlı, yakışıklı barmene doldurmasını işaret ederken önüme gelen birkaç perçem tutamını kulağımın arkasına attım. O sırada yanımdaki bayanın da içki istediğini hissettim. Keşke teyzem de burada olsaydı diye iç geçirmeden de edemiyordum. Kim bilir yine neredeydi? Biraz olsun yeğeniyle ilgilense ölür müydü? Tamam benimle mükemmel bir şekilde ilgileniyordu, hayatındaki en değerli varlık olduğumu da biliyordum ancak bu iş fazla garip değil miydi? Uzun süredir, bir kere bile olsun benimle dışarıya çıkıp karşılıklı sohbet etmemişti. Dudaklarımı büktüm ve bu özlem içinde yanıp tutuşmama izin verdim. Yavaşça sandalyemi kıza çevirdim ve gülümsedim. Tam bir ateş kes olmasa bile bu hoş bayanın bir gün işime yarayacağını düşünüyordum. Hayat uzundu, ne olacağı belli değildi. ‘‘Teşekkür ederim iltifatlarınız için.’’ Gülümsedim ve ince uzun parmaklarımı tahta masadan çekerek bayana doğru uzattım. ‘‘Ben Euterpe. Kısaca Eu. Siz?’’ Her zaman ismimle gurur duymuştum. Annem bu ismi müzik aşığı olduğu için vermişti. O zamanlar kafasında bir ölüm yiyenlik değil de sanat aşkının yattığını biliyordum. Babamla zaman geçire geçire oda bir ölüm yiyen olmuştu. Midem acı ile kasıldığını hissettim. Bir ölüm yiyen… Aşık olmuştu, kim karşı koyabilirdi ki aşka? Peki ya ben? Benim sonumda bir ölüm yiyenle mi bitecekti? Güldüm içimden. Bende bir ölüm yiyen olmayacak mıydım? Aslında istemiyordum sanki… Belki annemin damarlarında dolaşan müzik ruhu bende de vardı. Umutsuzca buruşturdum yüzümü. Son günlerde bana neler oluyordu? Bu fazla ilgi merakı, insanların bana dikkat etmesi… Normal değildi sanki. Değişiyor muydum belki de bana mı öyle geliyordu. Derin bir nefes alarak gözlerimi kapattım. Annem gibi olup hayatımı bir erkeğe adamak ve onun peşinden gitmek istemiyordum. Hayatımı yaşayarak, istediğim mesleğin avuçlarım arasında parlamasını istiyordum. En yukarıdaki yıldız, hatta kimsenin ulaşamayacağı bir mücevher olmalıydım. Yoksa hepsi boşuna kurulmuş bir hayal miydi?

    Beş yaşında belli edilmişti hayatımın yönü… Karanlığın öncüsünün yanında bir yoldaş olmak… Öncü kimdi peki? Neden hala ortaya çıkmamıştı? Yanımdaki kıza doğru yüzümü çevirince onda da nedensiz yere bir sihir olduğunu hissettim. Gözlerimi kıstım ve tekrar yüzümü ona çevirdim. İsmini hayal meyal söylemiş gibiydi ancak düşüncelerim yüzünden buna fazla dikkat edememiştim. ‘‘Ah şey… Bir şey soracağım.’’ Sakin bir sesle söylediğim halde kadının yüzü bana çevrilmişti. Ne diyebilirdim ki? Ah ama haydi Euterpe, akıllı bir kızsın sen. Hem bir muggledan korkun ne olabilirdi ki? Eğer muggle ise hafızasını rahatlıkla silebilirdin. ‘‘Senin muggle olmadığını düşünüyorum.’’ Bir kaşımı kaldırarak cevabını bekledim. O gerçekten de muggle değildi. Bunu tüm gücümle hissedebiliyordum ve her zaman önsezilerime güvenmiştim. Gülümseyerek barmenin önüme koyduğu bardağı dudaklarıma dayayarak altın rengi sıvının bedenime enerji vermesine izin verdim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gece Hayatı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Gece Evi RPG
» Gece Evi Serisi Severler
» **Güzel Bir Gece yarısı
» Domuz Kafasında Bir Gece...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts :: Diğer Mekanlar :: Roma :: Signature Bar-
Buraya geçin: