Yağmurun derin sessizliği ve acı dolu toprak kokusu doluyordu insanın ciğerlerine... Her nefes alışında yeniden doğuyordu, her nefes alışında içine mutluluk doluyordu. Gökyüzünde ne kadar kara bulut olduğu kimsenin umurunda değildi. Ellerinde şemsiyelerle yağmurun tadını çıkaranlar mı dersiniz, ortalıkta koşuşturan küçük yavrucaklar mı... Yağmurlu bir gün ancak bu kadar güzel olurdu, çakan şimşekler ancak bu kadar insanı sevindirirdi... Anko ise bu sevinçli insanların arasında gülümseyerek yağmur tanelerini izliyordu. Su birikintilerine birer birer damlayan damlalar, gökyüzünün sevinç göz yaşları gibiydi. Anko ani bir karar verip Diagon Yolu'nda nereye gideceğini değiştirdi. Sağa döndü ve sonra yolun sola saptığını farketti ve o tarafa ilerledi. Sonra biraz etrafa bakındı. Sonra tam karşısındaki dükkana baktı ve gülümsedi. "Kaliteli Quidditch Malzemeleri" adlı dükkanı hep çok severdi Anko. Bu aralar sahibinin değiştiğini duymuştu. Girip bir bakmalı mıydı? Elbette yapmalıydı. Neredeydi Gryffindor ruhu?! Biraz vitrine baktı ve eski Quidditch maçlarından hareketli fotoğrafları inceledi. En eski Snitch orada duruyordu. Sessizce ellerini birbirine sürterek kapıya ilerledi. Kapıyı yavaşça ittirdi ve çalan zile bakarak gülümsedi.
"Hey, kimse var mı acaba?" Yan tarafta merdivenlerde birkaç adım duyuldu. Anko atkısını çıkarırken sağdaki kapı açıldı ve oldukça yakışıklı, sarışın ve gülümseyen biri ortaya çıktı. Yeni sahip bu olmalıydı.
"Şey, merhaba. Ben daha önce buraya geliyordum da... Yeni biri satın almış diye duydum..." Adam gülümseyerek elini ona uzattı.
"Ben Minato. Yeni sahibiyim buranın. Hogwarts, değil mi?" Anko da gülümseyerek kafa salladı. Kış tatilinin son günüydü bugün, yeni biriyle tanışmak için pek ideal olmasa bile... bu güzel bir duyguydu.
"Ben de Anko. Evet, Hogwarts. Gryffindor, 4. Sınıf." Minato gülümseyerek vitrine ilerledi.
"Fotoğraflara baktığını gördüm. Elbette, çok dikkat çekiciler." O tarafa baktı ve özlemle iç çekti. Gülümsemesi yüzünden kaybolmamıştı.
"İçimdeki özlemi ve beynimdeki hatıraları uyandırıyor... Quidditch sevgisini uyandıran şeyler bunlar... Ve güzel görünüyorlar, bu yüzden koydum." Kıza döndü ve gözlerini kırptı. Yutkundu ve tekrar gülümsedi.
"Birşeyler mi bakmak istiyorsun? Quidditch konumun nedir?" Anko sessizce yutkundu ve ensesini kaşıdı.
"Tutucuyum. Yeni bir süpürge güzel olabilir aslında." Minato sessizce gülümsemeye devam ederek tezgaha yaklaştı. Oradan bir defter çıkardı ve sayfaları karıştırıp bir fotoğraf buldu.
"Bende öyleydim." Fotoğrafı kıza uzattı ve sonra gözlerini kapattı. O düşünmeye dalarken kız fotoğrafa baktı. Minato denen adam kendini hemen belli ediyordu, siyah beyaz fotoğrafta dişleri parıl parıl parlıyordu, saçları gibi. Minato sessizce kıza göz ucuyla baktı.
"Yeni bir süpürge gelecek. Aslında eski ama, stoklarda kalmamış. Onu beklersen sevinirim. En uygunu olacaktır." Anko fotoğraf defterini ona uzattı ve derin bir nefes alıp kafa salladı.
"Tabii, geldiğinde Hogwarts'a bir baykuş atarsanız sevinirim." Minato cana yakın bir gülümsemeyle kafa salladı ve Anko'yu yolcu etti. Anko kapının önünde atkısını bağlayıp hızlanan yağmura aldırmadan başka bir dükkana yola çıktı. 2 sokak ileride, "Weasley Şaka Dükkanı" adlı yere gitmeliydi. Alnı sivilceyle dolmuştu. Kendi kendine şarkı mırıldanarak yoluna devam etti. Birkaç adım sonunda dükkana varmıştı. Tıklım tıklım dolu değildi. En fazla 10 kişi vardı, bu Anko'nun işine gelirdi. Kapıyı ittirip içeri girdi. Gündüz düşü büyülerini ve Kalkan eşyalarını geçti. Sessizce sivilce kutularından 2 tanesini ele aldı ve kasaya ilerledi.
"90 Knut." Anko gülümseyerek parayı uzattı.
"Kolay gelsin." Kasiyer gülümsedi ve iyi günler dileyip işine döndü. Anko da gözlerini diğer ürünlere çevirip kapıya ilerledi. Kapıyı açtı ve rüzgarlanmış havayı iliklerine kadar hissedip montunun fermuarını tamamen çekti. Yolda ilerlerken etrafa bakınıyordu. "Ollivander's"ı gördü ve Sasha'yla biraz konuşmak için o tarafa ilerledi. Kapıyı açtı ve çalan zile bakan Sasha'ya gülümseyerek baktı.
"Merhaba Profesör." Sasha ayağa kalktı ve ona ilerledi. Gülümseyerek ona sarıldı.
"Ooo, dördüncü sınıf öğrencimiz gelmiiiş! Pabucumuz dama atıldı mı?" Sasha yüzünde alınmış bir ifade yerleştirip kafasını çevirdi. Anko ona atıldı.
"Aaa, olur mu? Koskoca Uçuş Hocamız! Unutulur mu?!" Kahkaha attı ve ona bakan Sasha'ya sırıttı.
"Elbette unutulmaz! Efsane profesörüm ben." Anko da gülümseyerek kafa salladı... Uzun bir konuşmadan sonra Anko, trenin geleceği vaktin yaklaştığını farketti ve fazla uzatmadan dükkandan ayrıldı. Hızlı ve küçük adımlarla kısa sürede King's Cross'a vardı. 9 ve 10. peronların arasındaki duvardan geçip kısa sürede devasa Hogwarts Trenine vardı...