Aurora Nyx H. Morpheus
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 10/09/10
| Konu: Aurora. Cuma Eyl. 10, 2010 9:47 pm | |
| Aurora Nyx Helen Morpheus~ Sessizdir, belki de dışa görünür en belirgin özelliği budur. Konuşmak yerine dinlemek tercihidir. Bu huyu yüzünden genelde utangaç ve çekingen olarak değerlendirilse bile göründüğü kadar çekingen biri değildir. Düşünmek en çok yaptığı şeydir, her an, neyle ilgileniyor olursa olsun içinde kendi dünyalarında yaşar o. Kendi gözleridir tamamen bakış açısı, kendi hayatı. Sakin bir kişiliği vardır, arada durduk yere gibi görünen geçirdiği panik krizleri dışında durgundur. Etrafındaki insanlardan ayrı bir yerde nefes alıyormuş gibi hisseder kendisini, ona ulaşmak biraz zordur. İnsanlarla arasında bir mesafe vardır. Okur, devamlı bir şeyler okur. Kitapları, kendi yazdıklarının bulunduğu defterleri sakin hayatının bir parçasıdır. Gözlemcidir, hayal gücüyle birleşik olarak kendi hayatını yaşar o. Bunların yanı sıra biraz dik kafalıdır. Kendine doğru gelen, doğru olduğuna inandığı şeyler her zaman ön plandadır. Geçmişi, ailesi karşılaştığı durumlar içinde en sessiz kaldığı konudur. Aile kavramı onun için farklı bir anlam taşır, pek konuşmak konu bu olduğunda. Bir yangın hatırlar, alevlerin sıcaklığını, boğucu dumanı... Ailesi budur. Ve ağlayışları, çığlıklar bazen de. Geçmişiyle ilgili hatırladıkları. Sonrasında da bir yolculuk, ormanın içinde büyük bir evde büyümeye devam etmesi, yeni kişilerle. Onlara asla kim olduklarını sormadı ve şimdi de yeni şeyler görmek için bekliyor.Okyanus mavisi gözlerini babasından, beyaz tenini ise annesinden ona kaldığını söylemişlerdi. Her zaman durgun bir yüz ifadesine sahiptir, korkuyu onun yüzünde göremezsiniz, sadece bakışlarında. Bakışları düşüncelerine göre karşısındaki kişilere birşeyler hissettirir, koyu kahverengi saçlara sahip masum bir yüzü vardır. - Spoiler:
Herhangi bir zaman veya herhangi bir yer. Umursamadan, güvenemeden bir şeylere bırakmak sadece o hayret verici varlığa. Rüzgarın yüzünü okşayışı, sessizliğin içinden gelen fısıltılar ve bir yığın benzer şey daha. Bırakmak kendini... İçinde olduğuna, silinip gidebilmeyi düşünerek, dinlemeyi bilerek... Kızıl saçlarının rüzgarın etkisiyle arkaya savrulmasını umursamadan ilerliyordu sessizce kendini bir anda bulduğu yerde Helena. Bilincinin bazen etkisinde kaldığı anlardan biriydi, boğucu havanın etkisinden kurtulma amacıyla bırakmıştı kendisini zihnine sadece. İngiltere'de olmak. Burada bulunmak. Bir yerlerde olmak zorunda mıydı ki? Alışılmış bakışlarını uzaklara çevirdi, görebileceğinin de uzağına. Görmek istedikleri veya göremediğini düşündüğü varlıkların arasında. Donuklaşmış buz mavisi gözleri durgunluğunu temsil eden hafif bir fısıltıyla bir umut ışığı arar gibiydi. Zihniyse aksini kabullenmesi için çalışır durumda. Yaşam denilen şey. İşte bu muydu sadece nefes almak ? Nefes almış olmak için mi bulunmak? Hissetmekten soğuduğu zamanlar. Tanıdık olsa bile hep uzak gelen yerler ona. Beyaz tenine yavaş bir dokunuşla şefkat gösteren rüzgar, o da gidecek. Zaman onu da bu anda bırakıp gidecekti. Değişimlerden uzak durmak istemişti, değişimlere karşı her zaman içinde barındırdığı ruh olabilmek. "Zaman... Zaman..." Kafasından geçirdiği cümleler, kelime yığınları. Sanırım artık biraz uzaklaşmalıydı onlardan. Bilinçli bir irkilmeyle etrafına baktı, hafif bir tebessüm belirdi yüzünde. Göller... Dinleyebileceği bir yerdi en azından. Zamanın geçişini dinleyebileceği bir yer. Yürümeye devam etti, etrafındaki sessizliği bozmadan. Bir yerlere kısılıp kalmak. Kurtuluştan uzaklaşmak, uzaklaştırılmak. Engelleri kendimiz mi yaratırız acaba? Ilımlı mı olmalı bakışlar... Farklı düşüncelerden uzak olmak rahatlatmıştı onu, devamlı karmaşık cümleler duymadan kendi zihniyle kalmak.
Gece... Ait olduğunu hissettiği gece, kadife örtüsüyle alacaktı onu içine ve ait olmayı hissettirecekti. Güvenden farklı duyguları barındıracaktı içinde, tanrısal inançlardan farklı bir yerde. Mavi gözlerini gökyüzüne yöneltti. Işıkların harika bir görüntüyle bulutların arasından sızması, sırf bunu -kendini katarak- anlatabilmek için resim yapabilmeyi isterdi, o kendisinden uzakta kalan, anı gibi gelen ve etkisinde olduğu görüntüyü yansıtabilmek için istediği gibi. Küçük bir çocukken tanrıların orada olup olmadığını düşünürdü veya bulutların üzerindeki o gizemli yerleri.Belki de bir gün orada olacaktı... Özgürce. Ah, medeniyet. Sınırlar içerisinde. Küçük bir çocuğun bile hayallerinden zalimce ayırıldığı yaşam yerleri. En ağır işkence gibi görünen şeylerden bile daha zalimdir bu. Küçük umutları bastırmak ve zamanın zalim tarafına bırakılmak. Küçük bir çocuk... ve minik, masum hayaller... İşte Helena'nın yüzünde tekrar beliren o hafif içten tebessüm. Burada olmak veya orada olmak. Bunun ne önemi var ki? Ruhu, değiştirilme çabalarından kurtarma amacıyla yorgun düşmüş bakışların ardından. Sakin ve derin bir nefes aldı Helena. Bakışlarını gökyüzünden göle çevirmişti. Sonbaharı özlemişti, o kendine has rengini, kendine has havasını. Kızıllığı...
Birkaç insanın bulunduğu bu yer kendisine çekmişti onu, saatin ilerlemesiyle de insanlar gidecekler ve burayı kendi haline bırakacaklardı. Bunun güzel tarafı buydu biraz da. Saatlerle arası hiç olmamıştı tam anlamıyla. Buna rağmen geç kalma huyundan yoksundu. Olması gerektiği zaman, verdiği kararlara göre gereken yerde bulunurdu, gerektiği anda. En azından kendi içinde. İnançları doğrultusunda ve düşünceleri -Gelişen veya devamlı zihnini oyalayan düşünceleri- . Bir şeylerle uğraşmak...
Birden derinliklerinden çıkıp bulunduğu ana dönmüştü, bir yerlerden gelen bir ses. Başını çevirmeden dinlemeye verdi kendini. Helena'nın hayranlığını sahip olan enstrümanlar .Müzik... İnancını vereceği, kendini adayabileceği bir şeydi. Her yerde olan bir şey, ruhun kendisinde, derinliklerinde...
| |
|
Vincent Valentine
Gerçek İsim : Beycan Mesaj Sayısı : 554 Kayıt tarihi : 12/07/09 Lakap : Vince, Vala
| Konu: Geri: Aurora. C.tesi Eyl. 11, 2010 12:04 am | |
| IV. sınıf Gryffindor... İyi rpler dilerim... | |
|