Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts |
|
| Big Bang. | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Giselle Lémieux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Ayşegül. Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 09/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (94/100) Patronus: Kerberos
| Konu: Big Bang. Cuma Eyl. 10, 2010 5:58 am | |
| ♦ Big Bang ♦ ♦ Rp'ye Katılanlar ♦ ♦ Nerissa Odysseia ♦ Matt James Howard ♦ Lynette Sneaux ♦ Krystal Lutterz ♦ Audrey Phyllis ♦
Çamların enfes bitki kokusu burnuna değdiği anda daha da derin nefes almaya başladı Nerissa. Uzun kollu penye bluzi üzerine iki beden büyük olmasına rağmen üzerinden çıkarmadığı halde bir de kollarını hiç çekmiyordu. Bluzin uzun ve içi boş kumaşı kollarından dökülüyordu ve bu Nerissa'yı hiç rahatsız etmiyordu. Dışarda olsa böyle giyinmeyi hayatta göze alamazdı , ama uyurken rahat olduğunu düşünüyordu. Altında ise dizinin iki karış üzerinde son bulan bir şort vardı. Yorganını ise sadece açıkta kalan bacaklarını örtmek için kullanıyordu. Ucundan kumaşlar sarkan kollarını yumuşak yastığının altına götürüp hafifçe gerildi. Esnerken neredeyse bluzinin fazlası ağzının içine giriyordu. Durum oldukça komikti ve biri görse -kesinlikle- dalga geçerdi. Kendi kendine hafifçe kıkırdadı Nerissa. Pencereden dışarı baktı, güneş en tepede sarı bir ay çiçeğinin doğuşunu andırırken , etrafında dolaşan beyaz bulutlarında pamuktan farkı yoktu. "Pamuklu ay çiçeği.." düşüncesi ve aklına gelen saçma bir tablo neşesini daha da arttırdı. Sonra etrafına baktı ve odada kimsenin olmadığını ve tüm yatakların düzlenmiş olduğunu farkedince yüzünü buruşturdu. Başını başka bir yöne çevirdi. Saat, 11.55'i gösteriyordu. Bir an , ders olmadığını unutup panik yaptı ve aniden yataktan kalktı. Daha sonra bugünün cumartesi olduğunu ve ders olmadığını hatırlayarak derin bir oh çekti. Ve sevgili yatağına geri döndü. Aslında oradan çıkmak zorunda kalmasa günlerce itiraz etmeden uyuyabilirdi. Elini dağınık saçlarına götürdü. Gerçekten dağınıktı ve onları görmek bile istemiyordu. Ama her ne kadar kalkmak istemesede kader, onları ayırdı ve yataktan isteksiz isteksiz kalmaya başladı Nerissa. Perdeyi kapattı ve üzerine kıyafet seçmek için dolaba yöneldi. Altına dar paça uzun bir pantolon aldı ve üzerine , pullardan kelebek şekilleri yapılmış krem renkli , kolsuz bir bluz aldı. Bluzun uçlarının kesimi farklıydı , iki yanından daha da uzanıyordu. Nerissa'nın boyu uzun olduğu için ona çok yakışıyordu. Daha sonra saçlarını yapmak çin aynaya yöneldi. Gözleri yavaş yavaş açtı ve saçlarının berbat durumuna alışmaya çalıştı. Aslında düşüncüğü kadar kötü değildi. Sadece biraz kabarıktı. "Hadi ama, kimi kandırıyorum ? Tam bir fiyasko.." Saçlarını ıslattı ve taramaya koyuldu. Taradıktan sonra üzerinden saç maşasıyla geçti ve her zamanki mükemmel görünümünü onlara hediye etti. Daha sonra hafif bir makyaj yapıp beyaz çantasını koluna taktı. Çantasının içinde; bir kitap , mp3 çalar , günlük , biraz para ve sıcaklarsa saçlarını toplamak için bir toka bulunduruyordu. Kırmızı babetlerini de ayağına geçirdiğinde harika görünüyordu. Artık , hazırdı.
Hogwarts'da olmasa, sadece bir yakının düğününe gitmek için böyle giyinebilirdi. Ama Hogwarts'taydı ve bugün tatildi. Hogsmade'e gidebilirdi . Alışveriş yapabilirdi. Kendini en mutlu hissettiği yere - D & R - gidebilirdi. Ama canı bugün bahçede oturup kitap okumak istiyordu. Okuduğu bir serinin son kitabı çıkmıştı ve Nerissa geldiği gün D & R 'a gidip almıştı ve daha başlamamıştı. "Alaycı Kuş" Bugün , başlamak için ideal bir gündü elbette. Oynayan merdivenlerden zorlanarak ve dolana dolana inse de , sonunda inmişti ve merdivenlerin boş olduğunu farketmişti. Bomboş. Herkes , ya aşağıdaydı ya Hogsmade'e gitmişlerdi , ya da Nerissa'yı davet etmeden bir yerlerde parti veriyorlardı. Nerissa son olasılığı atlayarak aşağıya inmeye devam etti. Zaten partileri sevmezdi ve partilerde fink atacak aptal bir sürtük de değildi. Bahçeye vardığında , bahçenin boş olmadığını gördü ama hayallerindeki gibi çok da kalabalık değildi ki hayallerinde tüm öğrencilerin aşağıda olacağı vardı. Bir hayal kırıklığıyla beraber kendine uygun , yaslanabileceği bir ağaç buldu. Ağaç kabuklarının sırtına batmaması için elinden gelen hiçbir şey yoktu , katlanmak zorundaydı. Çantasını hemen yanına yerleştirdi ve kitabı çıkardı. Kapağı açık maviydi ve resmi harflerle ALAYCI KUŞ yazıyordu. Oldukça güzele benziyordu ve arkasındaki yorumları okuyunca da merakı gittikçe arttı. Kitabı okumaya başladığında ağaç kabuklarını çoktan unutmuştu. 'Alaycı Kuş' oldukça heyecanlıydı ve hatırladığından farklı olarak , çok fazla gelişme vardı. Sayfaları çevirdikçe daha da meraklanıyor , diğer sayfaya atlamak için can atıyordu. Kim böyle bir kitap kurdu olabilirdi ki ? -Nerissa'dan başka.- Etrafındaki sesler onu pek rahatsız etmiyordu aslında. Birkaç bağırışma, -muhtemelen I. sınıflar - konuşmalar ve ayak sesleri. Evet , gittikçe yükselen ayak sesleri , ona yaklaşıyordu.
En son Nerissa A. Odysseia tarafından Salı Eyl. 14, 2010 12:38 am tarihinde değiştirildi, toplamda 7 kere değiştirildi | |
| | | Matt James Howard Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 108 Kayıt tarihi : 08/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (98/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. Cuma Eyl. 10, 2010 7:08 am | |
| Derslere yetişeceğim diye erken kalkmaktan artık haftasonlarını da erken kalkarak ziyan ediyordu. Erken kalkmaya alışmıştı. Halbuki ne olurdu öğlene kadar uyusaydı çok mu şey istiyordu. Boşuna zorlamanın alemi yoktu öyle ya da böyle kalkması gerekiyordu. Güneş yeni doğmuştu bulutlar parça parçaydı tıpkı Matt'in hayatı gibiydi. Birden doğru dürüst göremediğini farketti yine saçlarıydı buna sebebiyet veren elini ıslatarak saçlarını yanlara doğru ayırdı. Kahvaltı etmek için mutfağa gitti ama gittiği gibi geri döndü çünkü aşağıda parti vardı ve karnı tok gitmek istemiyordu. Kıyafet dolabını açtı uzun uzun bakındı. Belki partide takılıcak kız bulurdu. Basit bir ucube gibi görünmek istemiyordu. Her zaman giydiği gibi içinden düz renk bir t-shirt onun üstüne de t-shirt'le uyumlu bir gömlek giymişti. Altına da düşük bel bir kot pantolon kakaladı mıydı tamamdı. Ne tarz bir ayakkabı giymeliydi? Partiye gideceği için Converse tercih etti. Tepeden tırnağa uyumlu giyinmişti. Şimdi dışarıya çıkıp ortalığın tozunu attırma vakti gelmişti. Aynanın karşısına geçip şöyle bir silkelendi ve emin adımlarla kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açıp arkasına doğru baktı. Evet herşey tamamdı artık gidebilirdi.
Merdivenlerden zor bela da olsa inmeyi başarmıştı. Aslında sırf bu merdivenler için yarım saat erken kalkmak gerekiyordu. Aşağıya vardığında havada ki bütün oksijeni ciğerlerine doldurmuştu. Çok temiz ve güzel bir hava vardı bugün umuyordu ki havanın güzel olduğu kadar gün de güzel olsun. Biraz yürümeliydi her zaman böyle bir hava bulamazdı. İri cüssesiyle çimlere soykırım uygulayarak yürümeye başladı. Herşey fazla güzeldi sanki ama paranoyak olmanın da alemi yoktu. Bir ağaç gölgesi bulup orda biraz kestirmeyi düşündü nasıl olsa erken kalkmıştı hem uykusu vardı hem de partiye daha çok vardı. Ağaca yaslanıp kafasını öne eğerek kestirmeye başladı hatta kestirmek az kalır resmen rüya görüyordu. Basbayağı uyumuştu yahu! Ne kadar miskin gözüküyordu. Üstü başı kırışmıştı asıl şimdi basit bir ucube gibi görünüyordu. Gözlerini açtığında güneşin yüzüne vurduğunu farkedip gözlerini aralıklarla açmaya başladı. Koluyla yüzüne siper etti ve ayağa kalktı. Saati 12.36 sularını gösteriyordu.
Etrafına şöyle bir bakındı ve ağaca yaslanıp kitap okumaya çalışan biri ilişti gözüne. Uykulu gözlerle kızın kim olduğunu anlayabilmek için anatomisini baştan aşağıya ezberlemişti neredeyse daha sonra kafasını iki yana sallayarak net bir şekilde bakınca bunun Nerissa olduğunu farketti. Ohh Nerissa altın sarısı saçları boynundan aşağı sarkıyordu. Altında dar paça kot pantolon ayağında da bir çift kırmızı babet vardı. Üstündeki çok kız işi olduğu için Matt ne olduğuna karar veremedi ama bir bluz olduğunu düşündü. Nerissa'ya doğru yönelerek alaycı bir yüz ifadesiyle " Ooo bakın kimler kimler buralardaymış. Nasılmış benim bitanecik prensesim." dedi ve ekledi "Bu güzelliğinizi neye borçluyuz?" Aslında kendince cevabı biliyordu her zaman ki kokoş Nerissa'dan başkası değildi karşısındaki. Kokoş mokoş giyinmesini biliyordu ve gayet çekiciydi. Matt bir süre sonra gözlerinin hala Nerissa'nın üstünde olduğunu farkedip konuyu dağıtmaya çalıştı. " Vampir günlükleri demek. Yoklukta idare eder. Bak ne diyeceğim benim gitmem lazım malum parti var istersen sen de gelebilirsin belki canın takılmak ister ya da belki canın benimle takılmak isterse diye söyledim. Her neyse görüşürüz." dedi ve partinin olduğu alana doğru yürümeye başladı. Ortam gayet eğlenceliydi. Kendine bir kadeh martini aldı ve olayı akışına bıraktı.
| |
| | | Giselle Lémieux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Ayşegül. Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 09/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (94/100) Patronus: Kerberos
| Konu: Geri: Big Bang. Cuma Eyl. 10, 2010 8:05 pm | |
| " Ooo bakın kimler kimler buralardaymış. Nasılmış benim bitanecik prensesim." Ahha , Bay Howard görünüşe göre fazla sıkılmış ve yanlış kişilere sataşıyor. "Harika bir günün bedeli mutlaka vardır ama sana katlanmak zorunda değilim Bay Ukala. Bunun bedelini başka bir zaman öderim. " demişti ama , Matt aldırmamış gibi sözlerine devam etti. "Bu güzelliğinizi neye borçluyuz?" Belki de 24 saat boyunca senden uzaklaşmaya borçluyumdur. Senin yanında kalsam , mutlaka stresten bir yerlerim felç olurdu, diye düşünürken sinsice gülümsedi. Elbette bu sözleri sesli düşünseydi kavga çıkardı ve güzelim günü berbat olurdu. " Vampir günlükleri demek. Yoklukta idare eder. Bak ne diyeceğim benim gitmem lazım malum parti var istersen sen de gelebilirsin belki canın takılmak ister ya da belki canın benimle takılmak isterse diye söyledim. Her neyse görüşürüz." Vampir günlükleri mi ? Kesinlikle , bir ucube. Kültür seviyesi en düşüklerden seviyesiz bir aptal. Açlık Oyunları ile Vampir günlüklerini nasıl karıştırabilir ?! "Açlık Oyunları , seni kaskafalı. Ayrıca ucube partilerinde , Hogwarts'ın saygı değer (!) sürtükleriyle eğlendiğinizi sandığınız o iğrenç anları seyretmek mi? Ahh. Yapma lütfen. O kadar da seviyesiz değilim." diye bağırmıştı arkasından. Muhtemelen duymuştu , duymadıysa da umrunda değildi. Kitabı bir kenara fırlattı. Matt'in yaptıkları artık sınırı aşmıştı ve Nerissa , tüm bunlara pabuç bırakacak bir kız da değildi. İçindeki ona karşı çıkma dürtüsü ve sol omzundaki minik ve kırmızı -muhtemelen şeytan tarafı- Nerissa onun yanına koşmak için vakit arıyordu. Başını diğer tarafa çevirdi ve kin dolu bakışlarla çimlere baktı. Nerissa , direniyordu. Şeytan tarafı onu ele geçirmek üzereydi ve ele geçirildiğinde ne halt yapacağını tanrı bilirdi. Birden ayağa kalktı ve evet , ele geçirilmişti Ucube diye adlandırdığı, daha doğrusu birkaç(!) gerizekalının kendince eğlendiği partiye doğru koşar adım ilerlemeye başladı. Barın önünde kafasına göre takılan Matt’ın yanına doğru yavaşça ilerledi. Kendini farkettirmek istemiyordu. Anında karşısına cehennem zebanisi gibi çıkmak gibi büyük bir keyif varken, neden kendini fazlasıyla beğenmiş, egoist Matt’e zafer sevincini tattıracaktı? Hayır, hayır. Böyle bir şeyi asla yapmazdı o. Ahh, gene yanında birkaç sürtük vardı. Ne zaman boştu ki zaten? Arkasından yaklaştı, nefes alış verişlerini hissedebiliyordu. Ne yavaş ne de hızlı. Bu kadar sürtüğün içinde nasıl oluyordu da bu kadar rahat olabiliyordu bu aptal? “ Kaybolun sürtükler. Bu adamın sahibi var.” Dedi sahte ve biraz da muzip bir gülümsemeyle. Elini Matt’ın geniş omuzlarına koydu ve onu öpecekmişcesine dudaklarına yaklaştı. Dudaklarını araladı ve "Eğer bunu yapmasaydım senelerce vicdan azabı çekebilirdim." Diyerek fısıldadı cezbedici sesiyle. Nerissa tam onu öpecekken, Matt’in suratına inanılmaz bir yumruk attı. Tüm gücünü sımsıkı tuttuğu yumruğuna vermişti , zamanlama ve güç (!) ön plandaydı. Ve rövanş maçının galibi, Nerissa Odysseia! İşte gerçek ve tam anlamıyla tatmin edici zafer böyle bir şeydi.Matt’e yumruğunun o leziz tadını tattırdıktan sonra arkasına bakmadan, eski yerinde doğru yönelmişti. Ayrıca Matt’i az da olsa tanıdıysa, bu yumruk onu fazlasıyla öfkelendirmiş olmalıydı. Aslında şuan o iri cüsseli canavarımsı yaratıktan korkması gerekiyordu ama içinde zerre kadar korku yoktu. Hatta şuan büyük bir ihtimalle hatta %99,9 arkasından geliyordu. Ne yapacaksa, şimdi, burada; Hogwarts’ın devasa bahçesinde yapacak hali yoktu. Hem ne yapabilecekti? Bahçenin ortasında, kendi halinde hatta minyon tipli bir kıza haddini mi bildirecekti ? Hayır, hayır. Matt’ın gözü dönse bile bu cesareti bulabilecek kadar cesur biri değildi o. Cesurluktan daha önemlisi, böyle bir şeyi yapabilecek onursuzluk yoktu onda. Ayrıca böyle bir şeyi yapsa bile, bütün popüleritesi sönerdi. Böyle bir şeyi göze alamazdı. Suratında zaferinin kazandırdığı, az da olsa kendini beğenmiş bir ifade ve muzip bir gülümseme vardı.
En son Nerissa A. Odysseia tarafından C.tesi Eyl. 11, 2010 11:04 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Matt James Howard Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 108 Kayıt tarihi : 08/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (98/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. C.tesi Eyl. 11, 2010 4:48 am | |
| Ortam güzelleşmeye başlamıştı ya da aldığı içkinin ve yanında ki kızların yüzünden ona öyle geliyordu. Derin düşüncelere daldı yani en azından uzaktan bakınca öyle görünüyordu. Öğrenciyseniz ve yakışıklıysanız tek derdiniz bir kız yerine nasıl iki kızı birden yatağa atacağınızdır. Aklından bunun planlarını yaparken kızlarla da ilgilenmeyi ihmal etmiyordu. Birisi sarışın düz saçlı bir piliçti öbürü ise uzun siyah saçlı ve mavi gözlü diğer bir piliçti. Matt'e ise bu durumda horoz olmaktan başka bir çare kalmıyordu. Bardağın dibini görünce oyuncağı elinden alınmış bir çocuk edasıyla içkileri tazelemeye gitti. Biraz daha sert birşeyler almıştı malum bu sefer uğraşması gereken bir değil iki kız vardı. Siyah deri koltuğa oturup geriye yaslandı. Anın keyfini çıkarıyordu ta ki bu sesi duyana kadar “ Kaybolun sürtükler. Bu adamın sahibi var.” Lanet olası Nerissa neyin peşindeydi bir türlü anlam veremiyordu daha sonra omzunda bir el hissetti ve Nerissa neredeyse onu öpecek mesafeye yaklaştı dudaklarını ayırdı ve "Eğer bunu yapmasaydım senelerce vicdan azabı çekebilirdim." dedi. Lanet olsun bu kızın sorunu neydi? Matt'in bütün eğlencesini berbat etmişti demin düşünmekten şikayet eden Matt'in artık daha büyük sorunları vardı. Matt'i öpecekmiş gibi yaklaştı ama işler Matt'in düşündüğü gibi ilerlemedi. Nerissa yumruğunu sert bir şekilde sıktı ve Matt'e tüm gücüyle yumruk attı daha sonra da arkasına bile bakmadan çıkıp gitti.
Matt şoktaydı doğrusu kan beynine sıçramıştı. Öfke soluyordu resmen etrafına şöyle bir bakınca bütün gözlerin onu seyrettiğini farketti. "Ne bakıyorsunuz lanet olsun. Hepinizin canı cehenneme" dedi ve büyük bir hışımla Nerissa'nın peşinden gitmeye başladı. Matt bir şekilde bu sürtüğe haddini bildirmesi gerekiyordu ama kaba kuvvet uygulayamazdı. Dev gibi bir adam ufacık-tefecik bir kıza karşı gerçekten çok gülünçtü. Matt arkasından bağırdı "Birkaç kez daha vur. Açıkçası pek kesmedi bu beni" Nerissa'dan tepki gelmeyince "Evet sürtük aynen böyle yürümeye devam et! Bende öyle düşünmüştüm." demekle yetindi. Gerçekten çok kızgındı. Hıncını alacağı, sataşacağı bir erkek olsaydı keşke öldüresi dövseydi onu ve böylelikle deşarj olsaydı. Dayanamayıp Nerissa'nın peşinden koşmaya başladı. Nerissa pekte aldırış ediyor gibi durmuyordu. Koluna yapışıp sert bir şekilde kendine doğru çevirdi ve orada buluna bir ağaca yasladı. "Sana söylüyorum duymuyor musun beni? Ne yaptığını sanıyorsun sen. Kahrolası sefil bir sürtük olduğunun herkes farkındaydı zaten tekrar ulu orta "Ben koca kıçlı kahrolası sefil bir sürtüğüm" diye bağırmanın alemi yoktu Nerissa." Gözleri ateş gibi yanıyordu. Gözlerinde ki ateşten midir? Nedendir bilinmez ama vücudu da çok fazla sıcaktı. "Bu yaptığın yanına kar kalmayacak ne yapıp ne edip intikamımı alacağım ve bu hiçte temiz yollardan olmayacak." dedi ve sert bir şekilde yumruk salladı. Nerissa'nın sol gözünün dört-beş santimetre yanına vurmuştu kısaca ağaca. Nerissa'yı bıraktı ve arkasını dönüp yürümeye başladı.
Nerissa'dan uzakta olan bir banka oturdu ve başını ellerinin arasına aldı. Sinirinin geçmesini bekliyordu. O sırada Nerissa'dan alamadığı hıncını çimenlerden ve karıncalardan alıyordu. Oturduğu yerin etrafında ne kadar çimen, bitki ve çiçek benzeri ne varsa talan etmişti. Bunun için ceza alacaktı elbette ama şuan hiçbiri umurunda değildi. Gördüğü karıncaların ise bacaklarını koparıp öylece fırlatıyordu. Böyle biri değildi normalde bütün bunlara sebebiyet veren Nerissa'ydı. Yaptığı eziyetleri bırakarak başını geriye yasladı. Biraz düşünmeye ve yanlız kalmaya ihtiyacı vardı. | |
| | | Lynnette Heloise Sneaux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Merve. Mesaj Sayısı : 137 Kayıt tarihi : 16/10/09 Yaş : 28
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (1/100) Patronus: Kedi
| Konu: Geri: Big Bang. C.tesi Eyl. 11, 2010 10:37 pm | |
| Binanın yüz karası sürtük kızlarının tiz kahkahaları sayesinde o güzelim uykusundan uyanmıştı. Bir o yana bir bu yana dönüyor, o güzelim 100. rüyasına dönebilmeyi istiyordu. Yastığı kulaklarına bastırsa da, kafasını örtüsüne gömse de bir türlü uyuyamıyordu. Sabah sabah sorunları neydi ki? İçinden her ne kadar avazı çıktığı kadar bağırmak gelse de, kendini zor da olsa tuttu ve sakinleşmeye çalıştı. Uyumak yerine en iyisinin kalkmak olduğuna karar verince, örtünün içinden sıyrıldı ve üzerine bir şeyler giyebilmek için, elbise dolabına yöneldi. Güzel bir hafta sonunu kendine ayırmak gibisi yok diye geçirdi içinden. Gölün karşısında sessizliğe gömülebilirdi. Yada bahçede gezinebilirdi. Dolabın kapağını açtı ve dolabın köşesindeki Nerissa’yla olan resimlerini görünce, Hogsmeade’e gitmek için sözleştiklerini hatırladı. Üzerine rahat bir şeyler giyenecekti, hiçbir şey için rahatlığını bozamazdı o. Süslenmek pek ona göre değildi, onun için uyumlu ve rahat olması yeterliydi. Mavinin daha çok kullanıldığı, yeşilin tonlarının da hafif yansıtıldığı turkuvazımsı t-shirtünü üzerine geçirdi. Altına da beyaz rahat bir pantolon geçirdi. Aksesuvardan her ne kadar pek haz etmese de turkuvaz taşından yapılmış kolyesini taktı. Bu narin ve zarif bir o kadar da fazlasıyla hoş kolye, annesinden tek yadigârdı. Annesi ve babasına dair pek bir şey hatırlamıyordu. Hatırladıkları da hayal meyaldi zaten. Sadece yüzlerden ibaretti. Ailesinin saçmasapan emelleri sayesinde pek fazla anıları da olmamıştı. Onlara dair eski fotoğraflardan başka hiçbir şeyi yoktu. Zaten umurunda da değildi. Anneannesinden başka hiçbir kimseye ihtiyacı yoktu. Tabii ki arkadaşları da vardı ama anneannesini yeri her zaman ayrıydı, zaten ayrı olması da gerekiyordu. Şuan hayattaysa bunu ona borçluydu.
Siyah kordonlu saatini de koluna geçirdikten sonra, aynanın karşısına geçti. Sade, hafif bir makyaj yaptı ve saçlarını salık bıraktı. Doğallığıyla nam salmış birinin, gösterişe ne gereği vardı ki? Beyaz çantasının içine telefonunu attı ve yatakhanenin kapısından usulca çıktı. O lanet olası sürtükler hala tiz kahkahalarına devam ediyorlardı. Ayrıca, o kadar konuşulacak şeyi nasıl oluyor da bulabiliyorlardı ? Ve tabii, her halta nasıl oluyor da gülebiliyorlardı? Hem de kahkahalar atarak. Kesinlikle hepsinin aklında zoru vardı –Ravenclaw’a seçilseler bile-. Merdivenleri inmek yerine direkt pencereden atlasaydı daha iyi olabilirdi. Çünkü onun için bu yorgunlukla baş etmek, bir iki yaradan daha zordu. Hem daha hızlı bir yolculuktan daha iyi ne olabilirdi ki? Gezinmek hariçti tabii ki. Basamakları 2’şer 3’er geçiyor, bir an önce bahçeye inebilmeyi umuyordu. Bahçede Nerissa’yla buluşup, Hogsmeade turu yapacaklardı. Sonunda merdivenleri bitirdi ve bahçeye inebildi. Hava fazlasıyla rahatlatıcıydı. Hafif esen rüzgâr Lynn’in saçlarını uçuşturuyor, suratına hafif hafif dokunuyordu. Bir yaz gününde, esen bu ılık rüzgârdan daha iyi bir lütuf olamazdı.
Nerissa’yı aramak için bahçede hafif bir tur attı ve ağaca yaslanmış krem bluzlü, sarışın hafif Nerissa’yı andıran bir cadıyı gördü. Onun başında ise, kırmızı ekose gömlekli ve fazlasıyla iri cüsseli biri dikiliyordu. İri cüsse deyince ilk akla gelen isim olan, Matt’den başkası olamazdı bu. Ağaca yaslanan da muhtemelen Nerissa’ydı hatta evet oydu. Yanlarına yaklaştı ve öteki ağacın arkasından onları seyretmeye başladı. Aslında bu tür şeyler hiç huyu olmasa bile iki eski sevgili olan dostlarının muhabbeti fazlasıyla ilgi çekici geliyordu ona. " Ooo bakın kimler kimler buralardaymış. Nasılmış benim bitanecik prensesim." Ahah Matt kesinlikle dayak yemek istiyordu "Harika bir günün bedeli mutlaka vardır ama sana katlanmak zorunda değilim Bay Ukala. Bunun bedelini başka bir zaman öderim. " “Of bu çok fenaydı işte” diye fısıldadı. "Bu güzelliğinizi neye borçluyuz?” “Ben cevap vereyim, süslülüğüne borçlu hayatım.” " Vampir günlükleri demek. Yoklukta idare eder. Bak ne diyeceğim benim gitmem lazım malum parti var istersen sen de gelebilirsin belki canın takılmak ister ya da belki canın benimle takılmak isterse diye söyledim. Her neyse görüşürüz." Hayır, hayır. Onlar anlaşmışlardı. Hogsmeade turları vardı. Ve partiye gitmek gibi bir gerizekalılığı aklının ucundan bile geçirmemesi gerekiyordu. "Açlık Oyunları , seni kaskafalı. Ayrıca ucube partilerinde , Hogwarts'ın saygı değer (!) sürtükleriyle eğlendiğinizi sandığınız o iğrenç anları seyretmek mi? Ahh. Yapma lütfen. O kadar da seviyesiz değilim." “Evet, işte bu! Kesinlikle doğru karar, Nerissa. Seni seviyorum tatlım.”
Matt arkasını dönmüş, partinin olduğu yere doğru ilerliyordu. Nerissa’nın aklında bir şeyler olduğu her halinden barizdi. Ve birden o da ayağa kalktı ve Matt’in peşinden gitti. Ne halt etmeye çalışıyordu ki? Amacı neydi? Kesinlikle bir şeyler olacaktı. Kavga etmelerini istemzdi belki ama iki eski sevgili tartışmalar fazlasıyla eğlenceli oluyordu. O da Nerissa’ya farkettirmeden arkasından usulca ilerlemeye başladı. Partinin oluğu yere gittiklerinden ağzı açık kalmıştı resmen. Hogwarts’ta ne kadar sürtük cadı varsa hepsi buradaydı ve iğrenç denilebilecek türden şeylerle vakitlerini boşa harcıyorlardı. Kendilerine daha iyi bir eğlence bulmaları gerekiyordu. Hem de hepsinin. Nerissa yavaş yavaş Matt’in yanına doğru ilerledi. Çevresindeki cadılar haddinden fazla itici görünüyordu. “ Kaybolun sürtükler. Bu adamın sahibi var.” “Hey, bu kızın sorunu ne?” Sessizce "Eğer bunu yapmasaydım senelerce vicdan azabı çekebilirdim." Dedi, her ne kadar fısıltıyla karışık söylese bile, duymaması mümkün değildi. Öpmesine ramak kala, Matt’in suratına bir yumruk attı. “Oha, yok artık!” diye fısıldadı. Farkedilmek istemiyordu, zaten bu gergin ortamda farkedilmesi de mümkün değildi. Ağzı açık bir şekilde olayları seyrediyordu. Nerissa yumruğunun verdiği zevkle bahçeye doğru yol aldı. Arkasına bile bakmıyordu. Ve Matt, evet, burnundan soluyordu. Böyle cüsseli bir adama yumruk atabilmek her cadıya nasip olmazdı. Çocuğu 2 dk çerisinde bütün okula rezil etmek de cabasıydı. "Ne bakıyorsunuz lanet olsun. Hepinizin canı cehenneme" diye bağırdı. Evet, bağırması gerekiyordu, zaten başka çaresi de yoktu. "Birkaç kez daha vur. Açıkçası pek kesmedi bu beni" Tanrı aşkına! İsterse milyonlarca kez vursun, hangi biri o cüsseye işleyecekti? "Evet sürtük aynen böyle yürümeye devam et! Bende öyle düşünmüştüm." Nerissa’nın umursamaz tavrı, Matt’i deli ediyordu bu her halinden barizdi. "Sana söylüyorum duymuyor musun beni? Ne yaptığını sanıyorsun sen. Kahrolası sefil bir sürtük olduğunun herkes farkındaydı zaten tekrar ulu orta "Ben koca kıçlı kahrolası sefil bir sürtüğüm" diye bağırmanın alemi yoktu Nerissa." “Hey, bir dakika en iyi arkadaşlarımdan olabilirsin ama bir diğer arkadaşıma bu şekilde konuşamazsın.” "Bu yaptığın yanına kar kalmayacak ne yapıp ne edip intikamımı alacağım ve bu hiç de temiz yollardan olmayacak." “Evet, kutlarım. İyi halt ettin Nerissa. İri cüsseli dostumuz intikamını elbet alacak. “
Ve uzakta bir banka oturdu. Gene sakinleştirilmeye ihtiyacı vardı. Saklandığı yerden dışarıya çıktı. Nerissa’nın arkası dönük olduğundan dolayı Lynn’i görmemişti. Görmemesi daha iyiydi çünkü Matt’in yanına gitmesi onu fazlasıyla sinirlendirebilirdi. Ama şuan Matt’in durumu daha vahimdi. “N’aber? Ravenclaw’un en popüler çocuğuyken bir yumrukla bütün fenomenliğinin sönmesi neler hissettiriyor ?” dedi muzipçe. Öfkeli olabilirdi ama öfkeli biriyle dalga geçmek; fazlasıyla keyif vericiydi. Yanına oturdu ve “Her neyse, seni yatıştırmaya geldim. Ve o cadıyı sinirlendirmenden sonraki, partinin orta yerinde yediğin yumruğu izlemenin eşsiz zevkine de varmış bulunmaktayım” dedi gülümseyerek ve devam etti, "Merak etme, bu da unutulur. Slytherin'in cadıları sayesinde gündem hep değişken."
En son Lynnette Heloise Sneaux tarafından Çarş. Eyl. 15, 2010 12:47 am tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi | |
| | | Giselle Lémieux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Ayşegül. Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 09/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (94/100) Patronus: Kerberos
| Konu: Geri: Big Bang. C.tesi Eyl. 11, 2010 11:31 pm | |
| "Birkaç kez daha vur. Açıkçası pek kesmedi bu beni" Nerissa duymamış gibi devam ediyordu. "Evet sürtük aynen böyle yürümeye devam et! Bende öyle düşünmüştüm." derken , Nerissa'nın damarına basıyordu ama Nerissa duymamazlıktan geliyordu. Eşyalarının bulunduğu ağaca yaklaştığında onun hala arkasından geldiğini farketti. "Sana söylüyorum duymuyor musun beni? Ne yaptığını sanıyorsun sen. Kahrolası sefil bir sürtük olduğunun herkes farkındaydı zaten tekrar ulu orta "Ben koca kıçlı kahrolası sefil bir sürtüğüm" diye bağırmanın alemi yoktu Nerissa." Nerissa, onu duymuyordu. Kulaklarını dışarıdan gelecek herhangi bir duyu işlemine kapatmıştı. Sadece ağzı oynuyordu ama dudaklarından dökülen kelimeler oldukça nefret ve kin doluydu. Eski halin daha iyiydi Matt. En iyisi seni kızdırmamak, diye düşünmeden edemedi. "Bu yaptığın yanına kar kalmayacak ne yapıp ne edip intikamımı alacağım ve bu hiçte temiz yollardan olmayacak." Nerissa , dinlemeye başladığında hala konuşuyordu Matt. Tanrı aşkına ne diyorsun sen ? Bana yaptığın onca şey yetmedi, bir de intikam mı alacaksın ?! İntikamını zaten çoktan aldın Bay Ukala. Daha sonra bir elini yumruk şeklinde kaldırmış olduğunu gördü , hiç şüphe etmedi Nerissa. Ona vuramazdı. Vursaydı , çok kötü şeyler olabilirdi. Yumruğunu Nerissa'nın 2-3 santim yanındaki ağaç kabuğuna hızlı bir şekilde vurdu. Vay canına , canın acımadı mı senin ? Daha sonra Matt arkasını döndü ve karşısındaki bir banka oturdu. Nerissa hala ağaca yaslanmış duruyordu.
Olanların etkisinden kurtulmuş bir şekilde yere oturdu ve sırtını yine rahatsız ede ağaç kabuklarına yasladı. Sinirlenmişti , ama aynı zamanda da üzerindeki yükten kurtulmuştu. Daha sonra Matt'in bulunduğu banka doğru koşan Lynette'yi gördü. Eskiden olsa kızabilirdi ama ,şu durumda Lynette'in yerinde olsaydı aynı şeyi yapardı. Arkasını döndü ve gizliden gizliye Matt'in nasıl olduğuna baktı. Sarsılmıştı. Nerissa , bunu yaptığına kendi bile inanmıyordu. Birkaç dakika önce ne olmuştu ? Adrenalin seviyesi hiç daha önce bu kadar yükselmemişti ve daha önce hiç bu kadar heyecanlanmamıştı. Ne oldu, ne olacak , ne yapacak ? Tüm bunlar geçtikten sonra unutulacak mı ? Yoksa Matt'e her baktığında onun öfke dolu bakışlarıyla mı karşılaşacaktı ? Nerissa, korkuyordu. Elbette , Matt'den değil. Eski sevgilisinden her ne kadar nefret etse de bu kin olamazdı. Nerissa , kimseye karşı kin besleyemezdi ne de olsa , yufka yürekliydi. Ama anlayamadığı bir şekilde suçluluk duyuyordu. Bunu yapmamalıydım, diye geçirdi içinden. Belki daha sonra özür dilerdi, ama şuan yanına gidip konuşmaya kalksa gerçek bir yumruğun tadına bakacağına emindi. Etrafla ilgilenmiyormuşçasına kitabını aldı ve kaldığı sayfayı açtı. Yüzü kitaba dönüktü ama sayfalarıyla ilgilenmiyordu. Gözleri tam karşısındaki yeşil çimenlere dalmıştı , düşünüyordu. | |
| | | Matt James Howard Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 108 Kayıt tarihi : 08/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (98/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. Paz Eyl. 12, 2010 1:05 am | |
| Matt dalgın dalgın bankta otururken çimenlerin hışırtısı dikkatini çekti gelen Lynn'den başkası değildi. Suratında ki öfke yerini Lynn'i görmenin mutluluğuna bıraktı. “N’aber? Ravenclaw’un en popüler çocuğuyken bir yumrukla bütün fenomenliğinin sönmesi neler hissettiriyor ?” dedi ve Matt'in yanına oturdu. Lynn herşeyin farkındaydı anlaşılan. “Her neyse, seni yatıştırmaya geldim. Ve o cadıyı sinirlendirmenden sonraki, partinin orta yerinde yediğin yumruğu izlemenin eşsiz zevkine de varmış bulunmaktayım” dedi gülümseyerek ve devam etti, "Merak etme, bu da unutulur. Slytherin'in cadıları sayesinde gündem hep değişken." haklıydı ama Matt'in takıldığı nokta onca insanın içinde cılız bir kızdan yediği yumruk değildi. Onca insanın içinde "eski sevgilisinden" yediği bir yumruktu. Bu yüzden bu kadar öfkelenmişti. Ayrıca bir kız ona vurdu diye itibarı zedelenecek değildi. Buralara gelene kadar çok çabaladı ve bu kadar basit birşey yüzünden tahtından indirilicek hali yoktu. Şuan bunların hiçbir önemi yoktu. Lynn'i görünce siniri geçmişti. Onu kardeşi gibi seviyordu hatta kardeşi olsaydı bile Lynn'i kardeşinden daha çok severdi. Bunu biliyordu. "Benimle alay etmek hoşuna gidiyor değil mi bayan çok bilmiş." dedi tebessüm ederek. Gözü tekrar ağaca yaslanmış -güya- kitap okuyan Nerissa'ya takılmıştı. Kitap okuyan insan böyle boş boş bakmazdı kitaba ya bizi dinliyordu ya da düşünüyordu. Bunlar onun problemiydi. Matt'e böyle yapmış olması onun ayıbıydı.
"Beni o şekilde görmeni hiç istemezdim özür dilerim. Kendime hakim olamadım. Bilirsin normalde ben böyle biri değilim ama Nerissa'nın öyle birşey yapacağı aklımın ucundan geçmezdi. Başkası yapsa bu kadar sinirlenmezdim." dedi fakat kimi kandırıyordu. Ayrılmalarının sebebi Nerissa değildi ki Matt'in ta kendisiydi. Bu kadar çapkın olmasaydı Nerissa'yla hala çıkıyor olabilirdi Halbuki iki hafta önce, eğer onu aldatmasaydı bu tür seviyesiz durumlara hiç gerek kalmazdı. Pişman değildi belki evet, ama aldatmak her erkeğin göze alabileceği bir şey olsa bile sonrasında çekeceklerine göğüs gerebilecek çok az kişi olduğuna yemin edebilirdi. Mesela bugünkü yediği yumruk gibisinden şeylere gerek kalmayacaktı. Ama her şeye rağmen muggle yada büyücü hayatı boyunca muhakkak bir kadını aldatacaktı. Lynn'e dönerek "Aslında Nerissa'nın daha olgun ve soğukkanlı olduğunu düşünüyordum. Bence kıskandığından yapıyordu. Gözlerinden belli oluyordu." dedi. Her neyse acı ama gerçek, bu böyleydi. Tabii ki Matt için bu durum geçerli değildi, çünkü o bir değil birden fazla kişiyi aldatmıştı. Onun huyu böyleydi. Çapkınlık kanında vardı. Her ne kadar Nerissa’ya gerçekten bir şeyler hissetmiş olsa bile, iş işten geçmişti artık. Etrafında o kadar kız vardı bu yüzden belki mezun oluncaya kadar onunla çıkabilirdi. Bugünkü olaylar onu biraz düşüncelere daldırdı belki de bir daha biriyle çıkarsa onu aldatmak yerine onunla daha çok vakit geçirmeye çalışıcaktı. Hayır hayır bu kesinlikle şaka olmalı hadi ama Matt'ten bahsediyoruz böyle birşey yapması mümkün müydü? Çok düşük bir ihtimaldi.
Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı. Partiden çıkanlar kafalarına göre takılıyordu. Bina liderleri öğrencileri toparlayıp grup haline getirdi ve artık odalara dağılmanın vakti gelmişti. Şuan da hiç o sıkıcı odasına gitmek istemiyordu. Yanında Lynn vardı zaten dışarda Lynn'le beraber oturmak istiyordu.
En son Matt J. Howard tarafından Paz Eyl. 12, 2010 11:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Leone M. Lutterz
Gerçek İsim : Su. Mesaj Sayısı : 494 Kayıt tarihi : 18/08/10 Lakap : Samimiyete göre değişir.
| Konu: Geri: Big Bang. Paz Eyl. 12, 2010 10:59 pm | |
| Kapıdan çıkmadan önce baktığı görüntüye beğeni ile gülümsemişti Krystal. Siyah bir tayt üstüne saks mavisi, diz kapaklarının on parmak üstünde biten bir elbise giymişti. Aksesuar olarak siyah bir garson yelek, bolca zincir ve siyah ojeyi tercih etmişti. Sarı saçlarını başının üstünde at kuyruğu yapmış, şeftali tonlarında bir ruj sürmüştü. Vanilya-Şeker karışımı parfümünü üstüne boca ettikten sonra siyah topuklu ayakkabılarını ayaklarına geçirmişti. Gladyatör modellerini her zaman çok severdi. Ağır ağır merdivenlerden inerken yanından geçen I. sınıflar kendisine göre oldukça küçük görünüyordu. Krystal Hogwarts'a ilk geldiği günleri düşündüğü zaman kendisinin her zaman diğerlerinden daha büyük göründüğünü hatırlıyordu. Daha o zamanlarda bile talipleri deli oluyordu. Bu düşünceyle yüzüne yerleşen tebessüm binadan çıkarken tüm izini kaybettirmişti. Kendinden emin, mesafeli yüz hatlarını oturturken yanından geçen birkaç kişiye selam vermiş ve ayaküstü oyalamamaları için içinden binlerce kez yalvarmıştı. Yüzündeki ifade insanların yaklaşımlarını fazlasıyla etkiliyordu. Çekindikleri her hallerinden belliyken Krystal sadece yoluna bakıyordu.
Partiye yalnız gitme kararını verirken fazla düşünmesi gerekmemişti. Sonuçta ne tek eşliydi nede ona yapışacak yalakaları severdi. Sürdüğü kokuyu, kokuyu alanı Krystal'e götürecek bir yol gibi arkasında bırakırken sandalyelerden birine doğru yöneliyordu. Fazlasıyla insan gelmişti. Fazla kalabalık ve sıcaktı. Krystal bir absinthe alıp etrafı incelemeye devam etti. Elindeki yeşil sıvıya baktı. Hogwarts'da bunu fazlasıyla başka maddelerle karıştırıyorlardı ki kendini kaybetmesin öğrenciler. Zaten karıştırmasalar uçan periler, striptiz yapan sandalyeler falan görmem lazımdı diye düşünmeden edemedi. Aşina olduğu tadı boğazından midesine doğru giderken hafif bir yanma dışında pek birşey hissetmemişti.
Omzunda bir el hissedince yavaşça arkasını döndü ve ona gülümseyen bir çocukla burun buruna geldi. Bu çocuğu tanıyordu. Ama adı aklına gelmiyordu bir türlü. Sarı saçları gözlerinin üstüne düşüyor, saçlarını düzeltmek için başını sağa doğru sallıyordu. Krystal bu harekete mest oluyordu nedense. Ve o an çocuğun adını hatırlamayı başarmıştı. Nasıl unuttum ki ? Samuel. Samuel'ın ağzı oynuyordu ama yanıbaşında çalan müzik yüzünden ne dediğini anlayamıyordu. Sam'e doğru yaklaşıp ''Seni duyamıyorum.'' diye bağırınca Sam de eğilip ''Dans edelim mi diyorum Krys.'' demişti. Alkolünde etkisiyle kıkırdayan Krystal tamam dercesine başını salladı ve Sam'i bileğinden tutup açıklığa doğru çekti. Hızlı müziğin eşliğinde ritmik hareketlerle dans ederlerken Krystal Samuel'ı kulağına yaklaşıp ''Artık kütüphanenin yolunu unutmuş gibisin. Son sınıf olunca hobilerinden vazgeçmedin umarım.'' dedi ve gülümseyen Sam'in yanıtını dinledi ''Hayır. Beni bu numaralarla kandıramazsın kızım. Sana birkaç mitoloji kitabı buldum. En kısa zamanda gelsen iyi edersin.'' Kitaplar üzerine yapılan sohbetten sonra Sam ''Bu dans yeteneğini nasıl geliştirdiğini öğrenebilir miyim Bayan Cazibe?'' demişti. Krystal bir kahkaha atıp cevap verecekken gözü içeri yeni giren Nerissa'ya takılmıştı. Etrafında bir grup kızla eğlenen Matt'e doğru gidiyordu. Matt'le kısa bir süre önce yakınlaşmışlardı ve gerçekten eğlenceli biriydi. Ama Nerissa ile çıkıyordu. Ta ki birkaç gün öncesine kadar. Buna Matt'le geçirdiği gecenin sebep olduğu düşünmüyordu kesinlikle. Ama sebep olsa çok sevinirdi. Düşüncesini dışarı yansıttı. O sürtüğün erkeğini kapmak ortalığı fena karıştırırdı. Sam şaşkın gözlerle bakıyor ve havada kalan sorusuna cevap bekleyen gözlerle onu izliyordu. ''Özür dilerim. Bir an dikkatim dağıldı.'' diye Sam'in sorusunu geçiştirirken gözleri hala Nerissa ve Matt'in üzerindeydi. Matt'in başındaki kızları kovalayan Nerissa, çocuğa fazlasıyla yaklaşmıştı. Öpmek üzereydi. Oha! Ayrılığa dayanamayıp kendini burada becertecek değil ya... Krystal'in düşünceleri yarıda kesilmişti. Nerissa Matt'in yüzüne kocaman bir yumruk atmıştı. Matt'in kızaran yüzünün ardından Nerissa'nın peşinden gitmesi hemen peşlerine düşmesi gerektiğini hissettirmişti nedense. Bu olay kaçırılacak gibi değildi. Sam'den özür dileyerek dışarı çıktı.
"Bu yaptığın yanına kar kalmayacak ne yapıp ne edip intikamımı alacağım ve bu hiçte temiz yollardan olmayacak." Matt'in öfkesi Krystal'i öylesine neşelendirmişti ki olduğu yerde kıkırdamıştı. Kendine siper ettiği ağacın arkasından çıkacakken Matt'in yanına yaklaşan kızı görüp duraksadı. Fırsatçı ucube diye düşünürken kahkaha atmamak için zor tutuyordu kendini. Lynn ile fazla samimi değildi. Lynn'in arkadaşlarından hoşnut değildi. Hoşnut değil hafif kalıyordu aslında. Resmen düşmanlardı. Her fırsatta bir kaşık suda boğmaya can attığı düşmanlar. Bu kızla ortak yönleri olmasına rağmen fazla pasif geliyordu Krystal'e. Ve nedense Matt'in arkadaşı olmasına rağmen onu seviyormuş gibi geliyordu. Arkadaşın aşkı... Ahh ne komik. Artık tutmayacak bir film senaryosu gibi. Düşüncelerinin eşliğinde olduğu yerden Matt'in oturduğu banka yöneldi. Sessizcce yaklaştığı için her ikiside biraz şaşırmış gibiydi. Ya da en son görmeyi umdukları kişiyle şu an karşı karşıyaydılar. Krystal eğilip Matt'in yüzünü ellerinin arasına aldı. İnceleyen gözlerle yumruğu yemiş olduğu yere hafifçe dokunup ''Ahh. Matt ne oldu sana böyle?'' dedi. Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi konuşuyordu. Ve sesi son derece sevecendi. Kimse onun oyunculuğuyla baş edemezdi. Bankın boşta kalan ucuna oturup ''İyileştirmemi falan ister misin? Yoksa seni dinleyecek birine mi ihtiyaç duyarsın?'' dedi yüzündeki oyuncağını kaybetmiş bir çocuğu yatıştırmaya çalışan bir ifadeyle. | |
| | | Lynnette Heloise Sneaux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Merve. Mesaj Sayısı : 137 Kayıt tarihi : 16/10/09 Yaş : 28
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (1/100) Patronus: Kedi
| Konu: Geri: Big Bang. Ptsi Eyl. 13, 2010 12:24 am | |
| "Benimle alay etmek hoşuna gidiyor değil mi bayan çok bilmiş." “ Hem de nasıl!” Dedi kahkaha atarak. Sadece gerçekten dostum dediği kişilerin yanında kahkahalar atarak gülebiliyordu. Onun dışında hep sessiz sakin dururdu Lynn. Hiçbir şeyden zevk almıyordu ki zaten. Hiçbir şey eğlenceli gelmiyordu ona. Gerçekten sevdiği şeyler de sınırlı sayıdaydı. Hatta nefret ettiği şeyler, sevdiklerine oranla daha baskındı. 14 yaşında olmasına rağmen şimdiden bunalmıştı hayatından. Elinde değildi, yapamıyordu. Hep sessizdi, asosyaldi. Farkındaydı ama daha sosyal olabilmek için hiç mi hiç çabalamıyordu. Onun gibiler genelde ders çalışırdı ama Lynnette derslere de pek önem vermiyordu.
"Beni o şekilde görmeni hiç istemezdim özür dilerim. Kendime hakim olamadım. Bilirsin normalde ben böyle biri değilim ama Nerissa'nın öyle birşey yapacağı aklımın ucundan geçmezdi. Başkası yapsa bu kadar sinirlenmezdim." Matt’in ağzından dökülenlerle bütün düşünceleri uçup gitmişti. “ Tamam, sorun değil Matt. Hem zaten benim için bir önemi yok. Ayrıca senin ne olduğunu tabii ki biliyorum, özellikle de o öfkeni” Gülümsedi ve devam etti,“Nerissa’nın nerede ne yapacağı hiç belli olmuyor. Yalnız onu fena sinirlendirdin. Zaten aldatma skandalın sayesinde sana fazlasıyla öfkeliydi, ağacın yanındakiler de volkanı patlatmaya yetti. “ dedi, hala gülümsüyordu. "Aslında Nerissa'nın daha olgun ve soğukkanlı olduğunu düşünüyordum. Bence kıskandığından yapıyordu. Gözlerinden belli oluyordu." Nerissa yeri geldiğinde hakikaten fazlasıyla olgunlaşabiliyordu. Soğukkanlılığı da cabasıydı. Eğer ayrılmasalardı Matt’le çok mutlu olabilirlerdi. Matt'in yediği halttan sonra her şey fazlasıyla değişmişti. Onların ilişkisi Lynnette için iyi bir durumdu. Sonuçta en sevdiği iki arkadaşı çıkıyordu ve birbirleriyle fazlasıyla uyum içindelerdi. Ayrılmalarına bozulanların başında Lynnette geliyordu.
Her şeye rağmen ayrılmalarına sevinenler de çoktu. Mesela onların en başında ise Slytherin cadılarının göz bebeği Krystal vardı. Ve yavaş yavaş Lynnette ve Matt'in yanlarına doğru geliyordu. Lynnett'i umursamadığı barizdi. Zaten Lynnette de onu umursamıyordu. Her iki arkadaşının da can düşmanı olan bu cadıyı her şeyiyle tanıyordu. Acınası bir hali vardı ama haberi yoktu. Yavaşça eğildi ve Matt’in yüzüne dokuntuktan sonra, ''Ahh. Matt ne oldu sana böyle?'' dedi o yapmacık ve bir o kadar da iğrendirici ses tonuyla. “Yumruk yedi gerizekalı. Sana da eğlence çıkmış oldu. Yeterince huzur bozdun zaten” diye geçirdi içinden. Bankın bir köşesine oturdu ve, ''İyileştirmemi falan ister misin? Yoksa seni dinleyecek birine mi ihtiyaç duyarsın?'' “Ne zamandan beri cadılıktan şifacılığa terfi ettin? Ayrıca dinleyecek biri var zaten.” Bu gidişle Lynnette kendine hakim olamayıp kavga çıkarabilirdi hem zaten bu gergin ortam kavga çıkarmaya da fazlasıyla müsaitti. Sahte tavırlardan nefret ederdi. O cadıya karşı da içinde bir nefret ateşi yanıyordu. Kavga çıkarmak yerine susmayı tercih etti. Çünkü Matt’e fazlasıyla değer veriyordu ve şuan Matt daha önemliydi. Nerissa’ya gözü kaydı, hala kitap okuyordu daha doğru kitap okuyormuş gibi yapıyordu. Okumadığı her halinden barizdi. Eğer Nerissa’yı az da olsa tanıyorsa şuan o da pişman diye düşünmeden edemiyordu. Sonuçta Matt’le arasında bir şeyler vardı. Lynnette hala aralarında bir şeyler olabileceğine inanıyordu. Tabii her şeyden önce, Matt’in eğlence anlayışını değiştirmesi gerekiyordu.
En son Lynnette Heloise Sneaux tarafından Çarş. Eyl. 15, 2010 12:48 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Aphrodis Audrey Phyllis Ravenclaw V. Sınıf | Admin
Gerçek İsim : Çisem Mesaj Sayısı : 765 Kayıt tarihi : 08/09/10 Yaş : 29 Lakap : Aph, -A
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. Ptsi Eyl. 13, 2010 4:41 am | |
| Öğrencilerin yarısı partiye bahçede devam ediyor olabilirdi; ama Audrey rahatını bozup, kıçını kaldırıp bahçeye gidemeyecek kadar üşengeçti. Bu yüzden Büyük Salon'un bahçeye bakan camlarına yakın bir masaya oturdu ve camdan dışarıyı izleyerek kaymak birasını yudumlamaya başladı. Bugün onun günündü. Her partide bir eğlence, bir sarhoşluk -gizli viskiler-, bir kavga veya bir aşk hikayesi olurdu. Audrey'in işise, bugün onları bulmaktı. Hufflepuff'ın incilerinden Aragorn, Audrey'in biricik(!) Jason'ıyla takılıyordu. Lucciana denen Ravenclawlı, 4 arkadaşıyla birlikte bir ağacın altında dedikodu yapıyorlar gibi gözüküyordu. Adlarını bilmedi bir Ravenclawlı ve Gryffindorlu uzaktaki kayalıkların orada öpüşüyorlardı. Bla bla... Önüne döndü ve salonu incelemeye başladı. Etrafta profesör olmamasından yararlanan birkaç sevgili, pek müstehcen hallerde salonda sohbet(!) ediyorlardı. Kafasını iki yana sallayan Audrey bakışlarını tekrar bahçeye, Jason'a çevirirken gözüne bir şey ilişti. Telaşla ayağa kalkarken "Nery!" diye bağırıvermişti. Hızla Büyük Salon'un kapısına, oradan da bahçe kapısına koştu ve duraksadı.
Gerçekten de Matt'in kollarında mıydı o? "Lanet olsun. Neler oluy-" derken Matt'in kemiklerinin sertliğini, Nerissa'nınsa bilek kuvvetini gösteren bir yumruk sesi yükselti dolunaylı gecede. Herkesin kafası bir anda onlara çevrilmiş gibiydi. Audrey bile bunu beklemiyordu şirin Nery'sinden. İşte şimdi onu gerçekten sevmişti. Ama bu ağzı açık bir şekilde ona bakmasına engel olmamıştı maalesef. Nerissa oradan uzaklaşırken Matt'in arkasından bağırması ise pek bir komikti doğrusu. Audrey dayanamayıp yüksek sesle bir kahkaha atmıştı. Gülme krizi geçtiğinde -ki dakikalar sürmüş gibiydi- bahçenin ortasına doğru yürüyüp Nerissa'yı aramaya başladı. Neler olduğunu gerçekten çok merak etmişti. Birkaç dakika içinde onu ağaçların altında gördü. Tam gidecekti ki, kitap okuduğunu fark edip olduğu yerde durdu. Sinirliydi ve kitap okuyordu... Bir araya geldiğinde Nerissa'ya dokunulmaması gereken bir durumdu. Arkasını dönüp Jason'ın yanına doğru ilerledi. Jason'ın arkası dönüktü. Kolunu -dirseğini- Jason'ın omzuna attı. "Eee. Nabersiniz bakalım?"
Eski dostla sohbet fazla uzun sürememişti maalesef. -Maalasef- Çok tanıdık, sürtükçe bir ses dikkatini Jason'lardan ayırıp, Nerissa'nın oturduğu yere çekmişti. Evet, tahmin ettiği gibi... Matt de oradaydı. Tabii Krystal de durur muydu? Jason'a sonra görüşme sözü verdikten sonra hızlı adımlarla, hatta koşarcasına Nerissa'nın yanına gitti ve Nerissa'ya şöyle bir bakıp "Naber?" dedikten sonra hemen yanına oturdu. Daha Nerissa cevap veremeden Audrey, Matt'e doğru son ses bağırmaya başlamıştı bile. "Hey Matt.! Yeni tercihin bu mu? Senin bu tarz tiplerden(!) hoşlandığını bilmezdim hani." Sırıttı. Tamam. Normalde Matt'e gıcık olmaz, hatta çok severdi; ama Krystal'le bu kadar yakın olduğunu bilmiyordu da. O kızla dost veya daha fazlasıyla Matt'le uzun uzadıya bir konuşma yapması gerekecekti anlaşılan. Sırıtışını yüzünden düşürmeden Nerissa'ya döndü ve elindeki kitabı göstererek "Eee. Ne okuyorsun bakalım Nery?" dedi ve her iki taraftan da bir cevap beklemeye başladı. Öncelikli cevap Matt'ten gelse iyi olurdu...
| |
| | | Giselle Lémieux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Ayşegül. Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 09/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (94/100) Patronus: Kerberos
| Konu: Geri: Big Bang. Ptsi Eyl. 13, 2010 6:12 am | |
| Gözlerini neredeyse kaybolmak üzere oldukları çimenlerden zorlukla ayırdıktan sonra etrafına baktı bir kez daha. Krystal , en sahte endişeli görüntüsünü takınmış halde ellerini sallayarak Matt'e koşuyordu. Nerissa içinden , Ahh, hadi ama ! Bu kadar da yüzsüz olamazsın. diye geçirirken bu tiksindirici görüntüden uzaklaşmak için başını ters yöne çevirdi. Konuşuyorlardı ve Matt de oldukça etkilenmiş gözüküyordu. Değerimi bil , Matt. Sayemde okulun en popüler kaltağı dibinden ayrılmayacak ve bende herkesin gözünde -sebepsiz- bir yumruk attığım için haksız aptalı oynayacağım. Nerissa , Krystal'in o hiç duymak istemediği sesini duymasıyla düşüncelerinden sıyrılmayı zorla başarabilmişti. ''Ahh. Matt ne oldu sana böyle?'' Sadece eski sevgilisinden dayak yedi seni ucube. ''İyileştirmemi falan ister misin? Yoksa seni dinleyecek birine mi ihtiyaç duyarsın?'' Nasıl iyileştirmeyi düşünüyordu sanki? Tüm yaşananları unutturup, Krys-matt dünyasına dalarken yapacakları iğrenç şeylerin verdiği hazla mı? Ayrıca, Lynette dinleme işini, senden çok daha iyi becerir. Nerissa, umursamazca başını sallayıp kitabına döndü. Biraz kafa dağıtması ve olanlardan sıyrılması gerekiyordu. Belki de, bugünün bir kampanyası olarak gidip Krystal'e bir tane daha çakardı. Düşündüğü şeylerin negatif yoğunluğunu algıladıktan sonra kendine bir güzel kızsa da Krystal'in bunu fazlasıyla hakettiğinden emindi.
Ona doğru yaklaşan birini sezdiğinde kim olduğunu görmek için başını kaldırdı ve altın sarısı uzun saçlarının altından parıldayan mavi bir çift gözle karşılaştı. "Naber?" Audrey , her zamanki mükemmel görüntüsü ve 'kimse dostlarıma karışamaz' edasıyla Nerissa'nın yanına geldiği anda Nerissa kendini güvende hissetmeye başlamıştı. Konuşmak için ağzını açmasıyla kapatması bir oldu , Audrey görmüştü. Nerissa'nın yumruk atışını , bağırışmalarını , ve tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de Krystal'in gelip Matt'e yağcılık yapmasını. "Hey Matt.! Yeni tercihin bu mu? Senin bu tarz tiplerden(!) hoşlandığını bilmezdim hani." Ve , işte karşınızda Audrey. Her zamanki gibi olayda üstünlüğü sağlayan Audrey. Onu bazen hiç kimsenin alt edemeyeceğini düşünürdü Nerissa. Nasıl böyle olmayı başarabiliyor, diye geçiriyordu içinden ta ki Audrey'in konuşmaya başlarken Nerissa tüm düşüncelerini bir tarafa fırlatıp atıncaya ve gerçeğe dönünceye kadar. "Eee. Ne okuyorsun bakalım Nery?" derken , sanki Nerissa , yaklaşık on dakika önce büyük bir fırtınanın sonuçlarına katlanmamış gibi. Halbuki Nerissa, şimdi yağmuru bekliyordu. Şimşekler çakılmış, hortumlar çıkmıştı ama yağmur hala yağmamıştı. "Opps! Şey..." dedi ve gözlerini hala elinde tuttuğunu unuttuğu kitabın adını hatırlamıyor gibi kapağına çevirdi. "Sadece aptal bir kitap. Aslında , şuan umrumda bile değil. Baksana kaldığım sayfayı bile unuttum! " derken kitabın arasına bir şey koymayı unuttuğunu yeni anlamıştı ve parmaklarıyla kitabın sayfalarını karıştırıyordu. Kitabı çimenlerin üzerine bırakırken gözlerini arkasına çevirdi. Başını geri çevirirken, arkasına baktığına pişman olmak için birçok nedeni olduğunu farketti. İlk neden, Krystal. Diğerleri zaten önemli değildi.
| |
| | | Matt James Howard Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 108 Kayıt tarihi : 08/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (98/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. Ptsi Eyl. 13, 2010 7:10 am | |
| Lynn Matt'e bakarak içten bir kahkaha ile “ Hem de nasıl!” dedi. Normalde kahkaha attığı çok nadir görülürdü. Cool ve sakin takılırdı ama söz konusu Matt olunca rahattı nede olsa en yakın arkadaşlarından biriydi. Matt ondan özür diledikten sonra “ Tamam, sorun değil Matt. Hem zaten benim için bir önemi yok. Ayrıca senin ne olduğunu tabii ki biliyorum, özellikle de o öfkeni” Gülümsedi ve devam etti, “Nerissa’nın nerede ne yapacağı hiç belli olmuyor. Yalnız onu fena sinirlendirdin. Zaten aldatma skandalın sayesinde sana fazlasıyla öfkeliydi, ağacın yanındakiler de volkanı patlatmaya yetti. “ dedi, hala gülümsüyordu. Matt onun yanındayken gerçek anlamda mutluydu. İyi ki onunla tanışmıştı. O olmasaydı bu okul yaşanılır gibi biryer değildi. Etrafa bir süre sessizlik hakim olmuştu ama sessizliği oldukça sevecen bir sesle çıkagelen Krys bozmuştu.
''Ahh. Matt ne oldu sana böyle?'' Bu kız şaka mı yapıyordu yoksa ciddi miydi? Anlamak çok güçtü. Bir insanın gözünün içine baka baka bile yalan söyleyebilirdi ve doğruyu söylemek gerekirse ruhunuz bile duymazdı. Bankın boşta kalan kısmına oturup ''İyileştirmemi falan ister misin? Yoksa seni dinleyecek birine mi ihtiyaç duyarsın?'' Aslında Matt onu Lynn'in dinlemesini daha çok isterdi ama bu Krys'ti. Herşeyi değiştirirdi. Bunca zaman sayısını ve isimlerini bile hatırlamadığı kadar kızla yatmıştı ama onu en çok etkileyen Krys olmuştu. Krys'i tekrar gördüğü için suratını rahatlık kaplamıştı. Krys'e baktı ve "Gerçekten çok iyi olur Krys. İlgilendiğin için teşekkür ederim. Ne zamandan beri konuşamıyorduk. Benim için de iyi olur." dedi. Arkasına yaslandı ve kafasını Nerissa'nın olduğu yere doğru çevirdiğinde Audrey'in Nerissa'yla konuştuğunu farketti. Lanet olsun herkes mi gördü. Bu olayı görmeyen bir tane öğrenci yok mu? diye içinden geçirmeden edemedi. "Hey Matt.! Yeni tercihin bu mu? Senin bu tarz tiplerden(!) hoşlandığını bilmezdim hani." Evet evet bayan çok bilmiş gene konuşuyordu. Son zamanlarda ağzı olan konuşuyordu. Çok can sıkıcı bir durumdu bu açıkçası. Bir bayan çok bilmiş te Audrey'di. Sarışındı ama kesinlikle aptal değildi aksine çok fazla zekiydi. Öyle zekaya Sly olması da cabasıydı. "Kimi kastediyorsun Audrey? Lynn'i kastediyorsan o benim favorim." dedi gülerek ve kolunu Lynn'in omzuna atarak. " Krys'i kastediyorsan evet onun gibileri tercih ediyorum sakıncası yok ya?" zaten yeterince sinirliydi. Bir de böyle kinaye konuşmaları kaldıracak hali yoktu. Sözlerini bitirdikten sonra döndü ve Krys'e doğru baktı. Ondan hoşlanıyordu ama bu sözünün ardından sanki belli etmişti ya da Audrey'e zıt konuşmak için böyle demişti. Çevrenin buradan çıkaracağı iki anlam bu olabilirdi herhalde. Sabahı düşündü. Güne ne kadar da güzel başlamıştı ama şimdi o güzellikten eser yoktu. Tabi bir yanında Lynn diğer yanında Krys varken hala güzel bir gün denebilirdi. Hava artık iyice kararmıştı. Ortam yeterince kasvetliydi bir de üstüne bu eklendi tam oldu yani daha iyi birşey olamazdı herhalde şuan da. Matt arada bir Krys'e bakıyor ve biraz olsun rahatlıyordu. Matt'in arkadaşları Krys'e her ne kadar düşman da olsalar o Krys'i seviyordu ve gerekirse arkadaşlarına karşı onu savunacaktı. Kafasını yukarıya kaldırdı ve dolunayın o muhteşem güzelliğini seyretti bir süre ve o sırada aklından geçenler şunlardı;
-Bir tarafta sevdiği kız diğer tarafta arkadaşları vardı. Ne yapacaktı? Hangisi arasında seçim yapacaktı? İki tarafında kırılmaması gerekiyordu. İşi çok zordu ama arkadaşları ne derlerse desinler Matt Krys'i seviyordu.-
| |
| | | Lynnette Heloise Sneaux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Merve. Mesaj Sayısı : 137 Kayıt tarihi : 16/10/09 Yaş : 28
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (1/100) Patronus: Kedi
| Konu: Geri: Big Bang. Ptsi Eyl. 13, 2010 8:18 pm | |
| Krystal ve Matt’in muhabbeti Lynn’i fazlasıyla rahatsız ediyordu. Hatta Krystal’in her kelimesi Lynnette’in ona karşı olan nefretini güçlendiriyordu. Onları dinlememeye çalışıyor hatta umursamıyormuş gibi yapıyordu. Etrafına –özellikle Nerissa’ya- bakınıyordu. Nerissa’nın yanına doğru ilerleyen sarışını gördüğünde suratında bir gülümseme belirdi. Audrey’di o. Okulda ne olup bitiyorsa her şeyden haberi oluyordu. İstihbaratı son derece sağlamdı. Dedikoduyu sevmese bile Audrey ile okuldaki olayları konuşmanın zevki paha biçilemezdi. Hatta onunla her şey fazlasıyla eğlenceliydi. "Gerçekten çok iyi olur Krys. İlgilendiğin için teşekkür ederim. Ne zamandan beri konuşamıyorduk. Benim için de iyi olur." Matt gene Lynn’indüşüncelerini yerle bir etmişti. “Hah! İçine düş bari. Gerçi yapmadığın bir şey değil. Kesinlikle aptalsın.” Audrey avazı çıktığı kadar bağırarak, "Hey Matt.! Yeni tercihin bu mu? Senin bu tarz tiplerden(!) hoşlandığını bilmezdim hani." Dediğinde Lynn’in suratında bir gülümseme daha belirdi. Audrey her zaman ön plandaydı. Ona yalakalık yapamayanlar, Krystal’in etrafında dönüyordu. "Kimi kastediyorsun Audrey? Lynn'i kastediyorsan o benim favorim." Suratındaki gülümseme elinde olmadan daha da genişledi ve bütün suratına yayıldı. Her ne kadar aptalca davranışları olsa bile, Matt Lynn için çok değerliydi. Matt elini Lynn’in omzuna attığında, Matt’in uzun kollarını ve 14 yaşına göre fazlasıyla anormal bir boyutta olan kaslarını omuzlarında hissetti. Lynn de Matt’e iyice yaklaştı ve Krystal’in duymadığına emin olacak şekilde kulağına fısıldadı, “Bunun acısı çok fena çıkaracağım senden aptal. Sen hiç merak etme.” Matt tekrar dudaklarını araladı ve " Krys'i kastediyorsan evet onun gibileri tercih ediyorum sakıncası yok ya?" “Lanet olsun Matt! Bu kadar düşebileceğini hiç düşünmüyordum!”
Çantasını açtı ve karıştırmaya başladı. Saçmasapan şeyler yapıyordu, evet. Ama Krys-Matt ikilisinin itici sohbeti Lynnette’in midesini bulandırıyordu. Telefonunu hissetti ve telefonunu eline aldı. Nerissa yada Audrey mesaj atabilirdi. Karşı karşıya oldukları barizdi. Ama hiç olmazsa şu ikilinin yanından az da olsa uzaklaşabilirdi, bedenen olmasa bile beyin olarak yanlarında olmak istemiyordu. Mesaj bölümünü açtı ve ona saatlerce gelse bile yaklaşık bir dakika boyunca telefonuna baktı. Ne yazabilirdi ki? "Hey Nerissa, eski sevgilin baş düşmanımızla yattığı yetmezmiş gibi kırıştırmaya başladı, bu gidiş hiç iyi değil” mi diyecekti? Ya da Audrey’e atabilirdi. Sonuçta ona her şeyi söyleyebilirdi. Audrey’den asla çekinmezdi. “Audrey, inanamazsın mide felci geçirmek üzereyim. Muhabbetleri aşırı derecede mide bulandırıcı ve bu gidişle yaşım felan önemli değil Krystal’e avada yapacağım.”
Telefonunu tekrar çantasının içine attı ve etrafı seyretmeye başladı. Hava çoktan kararmıştı, zamanın nasıl geçtiği bile belli olmamıştı. Lynnette için bu kadar aksiyon fazlasıyla yeterliydi ama elinden gelen bir şey yoktu. Sonuçta kanında sihir aksa bile, büyü gücü zamanı ve olayları durdurabilecek nitelikte değildi. Dolunay ne kadar da sakin ve huzurluydu öyle. Her şeyi unutup dolunayı seyretmek için çok fazla şeyini verebilirdi. Ya da Nerissa ve Slytherin cadılarının en cadısı Audrey’in yanına gidip, bu mide bulandırıcı anları daha uzaktan seyredebilirdi. Ama hayır, Krystal’e bu fırsatı veremezdi. Onları yalnız bırakmayı fazlasıyla arzulasa bile bunu yapamazdı. Ne yapacaklarsa Lynnette’in yanında yapmalılardı. Gerçi Krystal için bir şey farketmeyebilirdi ama Matt’e güveniyordu. Eski sevgilisinin en yakın arkadaşı hatta kendi en yakın arkadaşının yanında saçmasapan şeyleri yapabilmeyi göze alamazdı. Ya da alabilir miydi? Matt söz konusu olunca her şey fazlasıyla karmakarışık oluyordu hatta bazen Lynn onu anlayamıyordu. Gerçekten Krystal denen cadıya aşık mı olacaktı şimdi? Nasıl yapabilirdi bunu? Dostlarına karşı cephe almayı nasıl göze alacaktı? Vicdanı nasıl rahat olacaktı?
RP Out: Telefon konusu baya popüler olmuş sayemde. Baykuşla mektup mu gönderseydim? Yazma diyenlere cevabım; İKİ BİN ON ÜÇ yılındayız, bi zahmet alışmaya çalışın telefon tarzında 21. YY icatlarına.
En son Lynnette Heloise Sneaux tarafından Çarş. Eyl. 15, 2010 12:50 am tarihinde değiştirildi, toplamda 5 kere değiştirildi | |
| | | Leone M. Lutterz
Gerçek İsim : Su. Mesaj Sayısı : 494 Kayıt tarihi : 18/08/10 Lakap : Samimiyete göre değişir.
| Konu: Geri: Big Bang. Ptsi Eyl. 13, 2010 9:48 pm | |
| Lynn'in yüzündeki öfke ve tiksinme karışımı duyguya aldırmadan doğrudan Matt'in gözlerine bakıyordu Krys. Tanrı bilir, içinden neler geçiriyor. Sürtük! Düşüncelerini kendine saklayıp gülümseyen yüzüyle Matt'e odaklanmıştı sadece. Diğerleri umrunda bile değildi. Lynn fazlasıyla sakin, Nerissa kendi çapında eğlenen biriydi gözünde. İkisinide tehdit olarak görmüyordu. Ama Audrey? İşte bu kız can düşmanıydı. Birbirlerine fazlasıyla benzemeleri neden oluyordu belki buna. Belki sadece egoları. Ama güçler eşitken bu savaşı iki taraf da kazanamayacaktı. "Gerçekten çok iyi olur Krys. İlgilendiğin için teşekkür ederim. Ne zamandan beri konuşamıyorduk. Benim için de iyi olur." Matt'in sesiyle düşüncelerinden sıyrılmıştı Krystal. Matt, arkaya doğru bakınca Audrey'nin geldiğini görmüştü. Tanrım. İti an çomağı hazırla. İçten içe bu gergin ortama minnet duyuyordu aslında. Kaosu severdi Krys. Ve bu durumda tüm oklar ona dönmüştü elbette. Birden vahşi bir arzuyla ortaya atlamak istedi. İçindeki vahşi sesleri susturmak için Matt'e odaklanmaya karar vermişti. Ama o sırada Audrey'in sesini duydu "Hey Matt.! Yeni tercihin bu mu? Senin bu tarz tiplerden(!) hoşlandığını bilmezdim hani." Bir sineği kovarcasına elini sallayıp ''Kıçımı ye sürtük!'' diyebilmişti sadece. Matt'in sözleri araya karışmış devamını getirmesine engel olmuştu. "Kimi kastediyorsun Audrey? Lynn'i kastediyorsan o benim favorim. Krys'i kastediyorsan evet onun gibileri tercih ediyorum sakıncası yok ya?" Bu sırada bir kolunu Lynn'in omzuna atmış, halinden memnun bir şekilde gülümsüyordu. Lynn'se yüzündeki memnuniyet ve öfkeyle sadece gülümsemişti. Bu kızın ciddi problemleri var. diye geçiriyordu içinden. Lynn'in Matt'i sevdiğini düşünüyordu Krystal. Sadece daha kendisine itiraf edecek cesareti yok.
Şimdi Matt'e destek olma zamanıydı. Matt dolunayı izliyordu. Krystal'de başını geriye atıp dolunayı izlemeye başladı. Bu fazlasıyla alışkın olduğu bir görüntüydü. Geceleri severdi. Çoğu gece ay ve yıldızları gözlemleyerek geçerdi. Kendini öyle deşarj ederdi. ''Mükemmel bir şey değil mi?'' diye Matt'e doğru fısıldarken mavi gözlerini dolunaydan Matt'e kaydırmıştı. Gecenin ışığında öyle masum görünüyordu ki. Aynı zamanda haşin. Bu ikilemi seviyordu. Ama Matt düşüncelerine gömülmüş gibiydi. Gözlerinde çaresizlik vardı. Yalnız kaldıkları bir zamanda Matt'le konuşmalıydı. Bunu aklının bir köşesine yazıp tekrar dolunaya baktı. Parlak beyazın çevresine sisten bir duvar örmüştü adeta. Gecenin siyahı lacivert ile karışıyordu ayın etrafında. Gece öyle etkiliyordu ki Krystal'i. Herşeyi, herkesi bırakıp bir ağacın tepesine çıkmak istiyordu.
Lynn'in çantasını karıştırırken çıkardığı gereksiz sesler sinirini bozmuş, kıza şöyle bir bakmıştı. Ama Lynn çantasının derinliklerinde kaybolmuştu adeta. Gözlerini döndürüp tekrar aya baktı. Matt'e ''Tılsım dersindeki rezaleti hatırlıyor musun? Ben böyle bir şey görmedim. Tüm okul aynı anda ders işledik resmen.'' dedi. Sesi fazla yüksek değildi. Matt ve Lynn'den başkası duyamazdı. Lynn ve Matt'in anlamsız, şaşkın bakışlarına aldırmadan devam etti ''Az önce partide olanları görmeliydin Matt. Lucinda ve Chris fena kavga etti. Hemde neden biliyor musun? Danny Lucinda'ya sarkıyor biliyorsun. Ahh tanrım o çocuk tam bir sürüngen. Kafası pek çalışmıyor heralde. Her neyse. Danny, Lucinda'nın gözlerini kapadı. Lucinda'da Chris sandı ve çocuğu kendine çekip resmen üstüne bindi. Komediyi görmeliydiniz. Danny halinden pek bir memnundu. Chris gelip olanları gördüğünde şamata büyüdü bayağı. Tabi sen kaçırdın tüm eğlenceyi.'' Dirseğini hafifce Matt'in boşluğuna değdirip yavaş bir kahkaha attı. Matt ne olduğunu anlayamamıştı anlaşılan. Lynn'in de yüzünde aynı ifade vardı. Sadece sessizliği bozup konuşacak konu açıyorum işte sizi koca aptallar. Tüm gece kıçınızın üstünde oturup asalaklar gibi etrafa bakınmayacaktınız heralde. diye geçirirken içinden sadece yatağına gitmeyi diliyordu. Bugün öyle yorulmuştu ki hala ayakta olabilmesi mucizeydi. | |
| | | Aphrodis Audrey Phyllis Ravenclaw V. Sınıf | Admin
Gerçek İsim : Çisem Mesaj Sayısı : 765 Kayıt tarihi : 08/09/10 Yaş : 29 Lakap : Aph, -A
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. Ptsi Eyl. 13, 2010 10:18 pm | |
| Beklediği gibi ilk cevap Matt'ten gelmişti tabii. Nerissa pek umursamamış gibiydi ya da duymamıştı... Tepki vermemişti en azından. Matt'in cevabı üstüne sırıtan Audrey ise kendi kendisine "Bu kadar düşebileceğine ben bile inanmazdım." diye mırıldandı. Arkasından Nerissa biranda kendisine gelmiş gibi cevap vermiş ve kötü durumda olduğunu tekrar bir kanıtlamıştı. Arkaya dönüp onlara bakmasıysa cabasıydı doğrusu. Ardından Audrey de arkasına baktı tabii. Lynn'in yüzündeki tiksinti dolu ifade o kadar belirgindi ki. Audrey iyice sırıtmaktan kendini alamadı. Çok trajıkomik bir olaydı gerçekten. Nerissa için üzülüyordu; ama... Bu Audrey'in gerçekten eğlendiği gerçeğini değiştiremiyordu. Derin bir nefes aldı ve kafasını kaldırarak dolunaya baktı. Her zamanki gibi güzelliğiyle ve uzaktan gelen güneş ışınlarıyla parlıyordu. Tanrım, astronomi dersini bırakmalıyım.
Bir süre daha izledikten sonra tekrar Nerissa'ya döndü. Yüzündeki sırıtma kaybolmuş ve ciddi bir ifadeye bırakmıştı yerini. "Hey, Nery. Saçma olacak ama... İyisin değil mi?" Duraksadı. Bundan sonra söyleyeceği şey daha saçma olacaktı belki ama... "Gerçekten... Krystal gibi birini seçen bir çocuk için üzülemezsin değil mi? İyi ki kurtulmuşsun. O Matt denen aşağılık sürtüklerden hoşlanıyormuş işte." Hafifçe ve sıcak bir gülümsemeyle -Bu gülümsemeyi Audrey'de pek fazla göremezdiniz- Nerissaya baktı. Ardından neler olduğu merakına yenik düşerek arkaya, komedi dans üçlüsüne baktı. Lynn'in yüzündeki ifade gerçekten komikti. Yine sırıtmasına engel olamadı. Krystal'se saçmaladığı Matt'in yüz ifadesinden bile belli olan bir şeyler anlatıyor olmalıydı. Tekrar gözü Lynn'e çevrildiğinde, elinde telefon olduğunu gördü. Audrey veya Nerissa'dan mesaj bekliyordu herhalde. Ya da mesaj atacaktı da ne atacağını düşünüyordu. Önüne dönen Audrey, cüppesinin cebinden son model, dokunmatik telefonunu çıkardı ve hızlıca mesaj panelini açtı. Bu telefonun bu yanını seviyordu işte, mesaj yazarken ses çıkarmıyordu. "Lyyn. Nasıl katlanıyorsun bu sürtüğe gerçekten? -A" Ardından Lynn'e baktı. Telefonuna gitmişti onun da eli. Demek ki mesajı almıştı. Yüzünde bir gülümseme yakalamış mıydı emin değildi; ama bunu gördüğünü sanmak bile Audrey'e yetmişti. Yavaşça tekrar Nerissa'ya döndü ve aynı sıcak gülümsemeyle bir ona bir kitabına bakmaya devam etti.
Kafasını tekrar dolunaya kaldırdığında beynine düşüncelerin akın etmesine engel olamamıştı. Ne kadar komik olsa da, ciddi ve Nerissa adına üzücü bir olaydı. Eh, bu sürtüklük Krystal'in yanına kalmayacaktı tabii ki. Hem anlamıştı ki, Matt elde edilmesi zor bir tip de değildi. Krystal bile elde ettiğine göre... Bu durumda, bir başkasının onu Krystal'den alması da çok zor olmazdı. Ya da aldatmasını sağlaması. Evet, Matt'in kız düşkünlüğü Krystal'in yararına bir el oynamıştı. Ama sıra zarar kısmındaydı. Hogwarts sınırları içinde Krystalden bin kat daha taş ve Audrey'in yakını sayılabilecek kızlar vardı ne de olsa. Benim için boşuna Nemesis demiyorlar tatlım. Farkında olmadan Krystal'e dönmüş gözlerini tekrar Nerissa'ya çevirdi.
| |
| | | Giselle Lémieux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Ayşegül. Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 09/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (94/100) Patronus: Kerberos
| Konu: Geri: Big Bang. Ptsi Eyl. 13, 2010 11:54 pm | |
| Nerissa, kitabı bir kenara attığında Audrey ile Matt hala atışıyorlardı. Nerissa, Matt'in söylediklerine bir anlam vermeye çalışırken söylediklerinin sadece bir kısmını dinliyordu. " Krys'i kastediyorsan evet onun gibileri tercih ediyorum sakıncası.." Kulaklarını dış dünyaya kapatıp çantasını başının altına koydu ve çimenlerin üzerine uzanıp gökyüzünü izlemeye başladı. Yıldızların bu gece çok fazla parlak olduğunu düşünürken Audrey telefonuyla uğraşıyor , ara sıra Lynn'e bakıyordu. Evet, teknolojinin harikalarından yararlanıyor , yani mesajlaşıyorlardı. Nerissa'nın gözüne iyi bir taktik gibi görünmüştü, muhtemelen Lynn durumunun çok kötü olduğundan falan bahsetmişti. Nery, Lynn'in yerinde olmayı asla istemezdi. Belki de , elinde fırsat olsa yanlarına gelirdi ya da orda Krystal'e sırf gıcıklık olsun diye kalmaya razıydı. Ahh, bunlar ne yapıyordu sanki ? Bugün yaşanmış olanlar ve yaşanmaya devam eden her şey Nerissa'ya mantıksız geliyordu. Neden her öğrenci gibi , yataklarına dönüp bugün yaşananları unutmuyorlardı ki ? "Bu kadar düşebileceğine ben bile inanmazdım." Audrey de Matt'in bu gözü dönmüş halinden memnun olmamıştı görünüşe bakılırsa. "Hey, Nery. Saçma olacak ama... İyisin değil mi?" Nerissa , iyiydi. Sadece iyiydi. Ne fazla , ne de az. Sadece Matt ile geçirdiği güzel günlere yanıyordu. Onunlayken mutluydu tabii Nerissa'nın yanında kızlara sarkmadığı zamanlarda. Ama şimdi gerçekten anlamıştı ki , Krystal'i onun yerine tercih etmek , ahh! Bu, herhangi bir insanın yapacağı en büyük hata olacağı şüphesizdi. Nery, sadece kafasını sallamakla yetindi. "Gerçekten... Krystal gibi birini seçen bir çocuk için üzülemezsin değil mi? İyi ki kurtulmuşsun. O Matt denen aşağılık sürtüklerden hoşlanıyormuş işte." Aslında bir bakıma haklıydı. İyi ki kurtulmuştu , yoksa daha fazla acı çekecekti ve üzülen yine kendisi olacaktı. Zaten bu durum da onu oldukça üzmüştü. "Biliyorum Aph. Sadece nasıl bu kadar aptal olabildim , onu anlamıyorum." derken elleriyle kendini ayıplıyormuş gibi bir hareket yaptı ve gözleri ise hala gökyüzünün boşluklarında asılı olan yıldızlarda ve bir tiyatronun baş rol oyuncusu gibi sahnede öylece duran dolunaydaydı. Öylece durmasıyla bile , tüm seyircileri kendine aşık etmeyi başarmıştı.
Şimdi ne yapacağı hakkında hiçbir fikrinin olmaması konusunda yardım almayı ihmal etmeyi düşünmüyordu. Audrey'e döndüğünde elinde hala telefon vardı. Ne konuştuklarını her ne kadar merak etmese de yerinde doğrulup o tarafa baktı. Krystal bir şeyler diyordu ama Matt'in yüz ifadesinden anlaşıldığı kadarıyla Krystal'in ne dediği hakkında hiçbir fikri yoktu. Matt'e baktı. Artık eski Matt yoktu, göremiyordu çevresine neşe katan Matt'i. Onun yerine ise Nery'nin hiç tanımadığı bir Matt gelmişti ve Nery bu Matt ile tanışmak dahi istemiyordu. Matt , artık karanlıktı. Nery'yi ona çeken hiçbir şey yoktu , sanki etrafına taştan bir duvar örmüştü ve Nery o duvarın içindekileri göremiyordu. Gözlerini yavaşça kırpıştırdı daha sonra çevresine bakındı. Parti bitmişti ve etrafta kimse kalmamıştı. Bir an önce yatakhanelere gitmeleri gerekiyordu ama Nery'nin şuan umrunda değildi. Keşke dost kalabilseydik, diye düşündü ama düşündüğü anda o düşünceyi zihninden uzaklaştırdı. Krystal'in çevresindekilerle dost olmak ona göre bir şey değildi ki bu kişi eski sevgilisiyse işler daha da berbatlaşırdı.
Matt artık Krystal'in tarafındaydı. Okulda nedensiz bir gruplaşma başlaması an meselesiydi ama belkide zaten olan bir şeydir. Nerissa , bakışlarını Lynn'e çevirdiğinde göz göze geldiler. Lynn'in yüz ifadesinden ne kadar bıkmış olduğu aşikardı. Lynn'in gözlerine üzgün bakışlarla karşılık vermişti Nerissa. Geceyle bütünleşmiş gökyüzünü izlerken bir yandan da konuşuyordu. "Kahretsin, sanırım Krystal'e olan nefretim depreşti. Kehanet dersinde sadece bir an için iyi anlaşabiliceğimi sanmıştım. Kendimden utanıyorum! " derken istemsiz bir şekilde gülümsemeyi de ihmal etmemişti.
| |
| | | Matt James Howard Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 108 Kayıt tarihi : 08/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (98/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. Salı Eyl. 14, 2010 4:55 am | |
| Matt düşünceler içinde cenk ederken yanında oturan ve sesi hala sevecen gelen Krys ''Mükemmel bir şey değil mi?'' diyerek masmavi ve parlak gözleriyle Matt'e baktı. Havanın karanlık olması Krys'in gözlerini daha da ön plana çıkarıyordu. Adeta cam gibi parlıyordu. "Evet gerçekten öyle özellikle de bu ortam için biçilmiş kaftan sanki. Bu stresli ortamdan uzaklaşıp kendime vakit ayırmamı sağlıyor." döndü ve Krys'in masmavi gözlerine doğru baktı. Aslında dolunaydan ziyade Krys'in gözlerine bakarakta bu stresli ortamdan uzaklaşabilirdi ama ulu orta herkesin gözü önünde komik gözükürdü. Bu romantik ortamı şakır-şukur birşeylerin sesi mahvetmişti. "Aman tanrım kimden çıkıyorsa bu ses kessin artık yeter!" Ses Lynn'in çantasından geliyordu. Çanta çanta değil ki bütün odasını sığdırmıştı sanki çantasına. Nihayet eline telefonunu alınca daha fazla karıştırmayı bıraktı ve Matt tekrar düşüncelere dalabildi. Uzun zamandır hiç böyle dalgın görülmemişti. Krys dolunayı seyretme işlemine koyulmuştu. Aslında sadece Krys'miydi seyreden Nery-Aph-Lynn ve kendisi de dahil olmak üzere herkes gökyüzünü seyrediyordu. Matt'e yönelerek 'Tılsım dersindeki rezaleti hatırlıyor musun? Ben böyle bir şey görmedim. Tüm okul aynı anda ders işledik resmen.'' dedi. Sesi fazla yüksek değildi. Matt ve Lynn'den başkası duyamazdı. Lynn ve Matt'in anlamsız, şaşkın bakışlarına aldırmadan devam etti ''Az önce partide olanları görmeliydin Matt. Lucinda ve Chris fena kavga etti. Hemde neden biliyor musun? Danny Lucinda'ya sarkıyor biliyorsun. Ahh tanrım o çocuk tam bir sürüngen. Kafası pek çalışmıyor heralde. Her neyse. Danny, Lucinda'nın gözlerini kapadı. Lucinda'da Chris sandı ve çocuğu kendine çekip resmen üstüne bindi. Komediyi görmeliydiniz. Danny halinden pek bir memnundu. Chris gelip olanları gördüğünde şamata büyüdü bayağı. Tabi sen kaçırdın tüm eğlenceyi.'' Dirseğini hafifce Matt'in boşluğuna değdirip yavaş bir kahkaha attı. Ne anlattığı hakkında en ufak bir fikri yoktu Matt'in zaten aklı bir karış havadaydı. Yüzünde minik bir tebessümle " İlginç ve bir o kadar da komik bir olayla karşılaşmıssın, bugün aslında ihtiyacım var böyle birşeye." dedi ve tekrar suskunluğunu korumaya devam etti.
O sırada ağacın altındaki Nerissa iyice uzanmıştı. Karanlığın verdiği rehavetten olmalıydı. Audrey'le birşeyler konuşuyorlardı. Sadece seslerini duyuyordu ama anlayamıyordu ne konuştuklarını aslında anlamak için dahi felan olmaya gerek yoktu büyük ihtimalle gündem Matt ve Krys'ti. Audrey sinsice gülüyordu. En son ne zaman böyle gülmüştü. Kesinlikle hatırlamak için hafıza yetmezdi. Daha sonra bakışlarını buraya doğru yöneltmişti. Bir süre göz ucuyla buraya baktıktan sonra cüppesinin cebinden son model telefonunu çıkardı ve bir şeyler yapmaya başladı. Bu mesafeden ne yaptığının görülmesi çok zordu ve zaten Matt'te göremiyordu. O sırada gözü Nerissa'ya takılan Matt bir süre ona baktı. Kitabını yere atıp söylenilenlere kulak veriyordu. Beyninde bir sürü daktilo vardı sanki ve hepsi çoktan ateşlenmiş 50 kalibrelik browning M2 gibiydi. Suratındaki ifade bunu gösteriyordu en azından Matt'in algıladığıydı bu. Daha sonra başını gökyüzüne çevirerek birşeyler geveledi ama Matt mesafeden dolayı bunu da duyamadı. Nerissa'nın suratını tebessüm kaplamıştı. Biraz daha seyrederse Nerissa tarafından farkedilebilirdi ve o ortamda hiç iyi birşey olmazdı.
Tekrar gökyüzüne dalıp gitti. O sırada saatinin parıltısı dikkatini çekmişti. Göz ucuyla parıltıya baktığında saatinin geç olduğunu farketti. Belki de artık en doğrusu odasına gidip kafasını dinlemekti. Yanında oturan Krys'e dönerek "Krys hanım odanıza kadar eşlik etme şerefini bana lutfeder misiniz?" dedi gülümseyerek ve ayağa kalktı.
| |
| | | Lynnette Heloise Sneaux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Merve. Mesaj Sayısı : 137 Kayıt tarihi : 16/10/09 Yaş : 28
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (1/100) Patronus: Kedi
| Konu: Geri: Big Bang. Çarş. Eyl. 15, 2010 12:30 am | |
| Nerissa’ya odaklanıp, düşüncelere dalan Lynn, Krystal’ın kendinden geçmiş sesiyle kendine geldi. ''Mükemmel bir şey değil mi?'' "Evet gerçekten öyle özellikle de bu ortam için biçilmiş kaftan sanki. Bu stresli ortamdan uzaklaşıp kendime vakit ayırmamı sağlıyor." “Stresli ortam, ha? Stresli ortamın odak noktası kim acaba?” diye homurdandı içinden. Sadece içinden konuşmaya alışmıştı, ama bir gün patlayacak ve o gün hiç hoş olmayacaktı. Buna yemin edebilirdi, çünkü Lynn kendisinin ne olduğunu biliyordu ve tabii ilerde başına gelebilecekleri de. Mesela, her şeyi içine atıp stresli olmaktansa ileride her şeyi açıkca söyleyen dobra ve bir o kadar da sevimsiz bir cadı olacağını şimdiden biliyordu. ''Tılsım dersindeki rezaleti hatırlıyor musun? Ben böyle bir şey görmedim. Tüm okul aynı anda ders işledik resmen.'' Lynn ilk defa Krystal’la aynı fikirde olduğunu düşününce ilk önce şaşırdı sonrasındaysa, suratında bir gülümseme belirdi. Şuanki durumu yeterince şaşırtıcıydı zaten. Can düşmanının neredeyse yanında oturuyordu, aralarında Matt olması bir şeyi değiştirmiyordu; sonuçta aynı bankta oturuyorlardı. ''Az önce partide olanları görmeliydin Matt. Lucinda ve Chris fena kavga etti. Hemde neden biliyor musun? Danny Lucinda'ya sarkıyor biliyorsun. Ahh tanrım o çocuk tam bir sürüngen. Kafası pek çalışmıyor heralde. Her neyse. Danny, Lucinda'nın gözlerini kapadı. Lucinda'da Chris sandı ve çocuğu kendine çekip resmen üstüne bindi. Komediyi görmeliydiniz. Danny halinden pek bir memnundu. Chris gelip olanları gördüğünde şamata büyüdü bayağı. Tabi sen kaçırdın tüm eğlenceyi.'' “Hah! ne olay ama. Gerizekalı bir sürtüğün, saçma sapan hareketleri.” Gene sadece içinden konuşuyordu. Krystal’ın yanında sessizlik yemini etmiş gibi bir hali vardı. " İlginç ve bir o kadar da komik bir olayla karşılaşmıssın, bugün aslında ihtiyacım var böyle bir şeye." "İhtiyacın var demek? Ya karşıdaki güya kitap okuyan cadı ne yapsın?"
Sessizliğin içinden gelen sesle irkildi. Çantasından, tek alternatif telefonundan geliyordu ses. Beyaz çantasının fermuarını tekrar açtı ve telefonunu aramaya başladı. Çantasının içinin dolu olması onun suçu değil, her kızın ortak sorunuydu bu. Her soruna karşı çözümler bulundurmak da bir kötülük yoktu. Ne olur ne olmaz diyerek aldığı makyaj çantasının hemen altından çıkardığı telefonunu buldu ve ekrandaki yeni mesaj yazısını görünce suratında bir gülümseme belirdi. Hemen mesajı açtı, Audrey göndermişti. "Lyyn. Nasıl katlanıyorsun bu sürtüğe gerçekten? -A" Katlanamıyordu ki. Hemen cevap yazmaya başladı, “Katlanamıyorum desek daha doğru olur. Elimde değil, hemen yanımda oturan şu pisliği öldürmek istiyorum.” Gerçekten yapabilirdi bunu. Hem de asasına bile dokunmadan, muggle kızlarının tabiriyle, saçını başını yolabilirdi. Nefret iliklerine kadar işlemişti. Özellikle de sevdiği ve hiç kimsenin onları üzmesine dayanamadığı dostlarının baş düşmanı olan bu cadıya –okuldaki çocukların deyimiyle Krys’e, cadıların deyimiyle ise sürtüğe- karşı inanılmaz bir nefret besliyordu. Sebebiyeti barizdi; sürtük olması Lynn’in Krys’ten iğrenmesi için fazlasıyla yeterli bir nedendi.
Matt dolunaya diktiği gözlerini Krys’e çevirdi ve, "Krys hanım odanıza kadar eşlik etme şerefini bana lutfeder misiniz?" dedi ve ayağa kalktı. Suratındaki nefret ve öfke daha da büyüdü ve ne yapacağını şaşırdı. Korktuğu başına gelmişti. Halbuki Lynnette ona fazlasıyla güveniyordu. Matt, Lynn’in güvenini yerle bir etmişti. Hem bir cümleyle. Sadece bir cümleyle. Ve sürtüğün teki için. Şuan ona o kadar öfkeliydi ki, bir yumruk da o atabilirdi. Küçük ellerini olabildiğince sıktı ve Matt’e baktı. Krystal’e bakışını gördüğünde bir şoka daha girmişti. Hakikaten ona karşı bir şeyler hissediyordu, öyle değilse bile bakışları her şeyi anlatıyordu. Destek olması mı gerekiyordu yoksa aldatılan tarafın yanında mı olması gerekiyordu? Ne yapmalıydı? Matt’e fazlasıyla kızgındı, destek olsa bile şimdi değildi, şimdi arka felan çıkamazdı. Sürtük ve sürtüğü en yakın arkadaşına değişen, gerçekten dostu sandığı Matt gittiğinde, Nerissa’ların yanına gidip onlarla biraz daha oturmak geldi içinden. Onların yanında sakinleşebilirdi ne de olsa. | |
| | | Leone M. Lutterz
Gerçek İsim : Su. Mesaj Sayısı : 494 Kayıt tarihi : 18/08/10 Lakap : Samimiyete göre değişir.
| Konu: Geri: Big Bang. Perş. Eyl. 16, 2010 2:36 am | |
| Dolunayı izlerken üstüne çöken ağırlığı hafifçe silkelenerek atmaya çalışıyordu Krystal. Uykunun o tanıdık, sıcak bir kucak tadındaki tuzağına düşmemek için büyük bir uğraş vermesi gerekebilirdi oturmaya devam ederse.
Ortam fazla sessizdi. Nasıl bir ortamda bulunduğu aklına geldiğinde yüzünde sinsi bir gülümseme belirmişti. Matt'in yanıbaşında dolunayı izliyordu. Romantik bir ortam sayılabilirdi eğer yanlarında en büyük düşmanları olmasaydı. Matt'e karşı pek birşey hissetmiyordu aslında. Birkaç hafta önce -yine bir partide- Matt ile sohbet ediyorlardı sadece. Aklında böyle birşey yoktu. Ama alkol yüzünden gözlerini açtığında kendini Matt'in kolları arasında buluvermişti. Bu durumdan pek memnun olduğu söylenemezdi aslında. Planlanmamış, bir anda gelişmiş bir olaydı. Nerissa ile ciddi bir problemi olduğuda söylenemezdi o sıralar. Tek sorunu Audrey'di. Nerissa ve Lynn, Audrey'nin peşinden ayrılmadığı için otomatik olarak onlarda düşman sınıfına giriyordu.
Her zamanki gibi Audrey'nin düşük çeneli tayfası sebep olmuştu buna. Matt'le geçirdiği geceyi bir şekilde öğrenmişlerdi. Ve anında Nerissa'nın haberi olmuştu. Matt'in ilk aldatışı değildi Nerissa'yı. Ama piyango Krystal'e vurmuştu. Krys'in ise hiç umrunda değildi. Matt'le paylaştığı tek şey o gece olmuştu. Ama o geceden sonra Matt biraz değişmişti. Krystal nereye gitse, nereye baksa Matt'i görüyordu. Sanki onu takip ediyordu tüm gün. Krystal'e daha hassas davranmaya başlamıştı ayrıca. İlk günler bunu normal karşılamıştı. Bunu ilk Matt yapmıyordu sonuçta. Ama hala devam etmesi Krystal'i korkutuyordu.
Evet, Krystal Lutterz korkuyordu.Hemde aşktan. Daha önce ne kimseye güvenmişti ne de birini sevmişti. Yanındaki insanlara bir şekilde ihtiyacı olduğu için yanında tutuyordu onları. Güven nedir bilmezdi bile. Birini sevince neler hissedeceğini bilmezdi. En önemlisiyse yerine getirmesi gereken sorumluluklarını tehlikeye atma korkusuydu. Bu küçük yaşında ondan beklenen çok şey vardı. Üç günde bir ailesinin yandaşlarından aldığı mektuplar yeterince sinirini bozmuyormuş gibi bir de çocukca şeylerle uğraşamazdı.
Fazlasıyla derine daldığını düşünerek silkelenip kendine geldi. Etrafına baktığında Matt dolunayı izliyordu. Arada Krys'e bakmayıda ihmal etmiyordu. Ahh... Bu çocuğun gözleri neden parlıyor? diye geçirdi içinden. Biraz ileri doğru baktığında Nerissa'nın da ayı izlediğini gördü. Hala aynı yerde oturuyordu. Audrey'nin elinde telefon vardı. Lynn'nde öyle. Dedikoducu sürtükler. Diye mırıldanırken içinden Matt ''Krys hanım odanıza kadar eşlik etme şerefini bana lütfeder misiniz?'' dedi. Ayağa kalkmış olan Matt'e elini uzatıp ''Tabiki Bay Howard.'' dedi gülümseyerek. Gitmeden arkasına küçümseyici bir bakış attı. Bu savaşı kazanabileceğinizi sanıyorsanız, daha çok sanarsınız. dedi içinden ve kendi kendine kıkırdadı. Binaya doğru yürürken Matt'in kulağına yaklaşıp baştan çıkarıcı bir ses tonuyla ''Odama girebileceğini sanıyorsan yanılıyorsun Matt'ciğim.'' dedi ve karanlıkta yankılanan bir kahkaha attı... | |
| | | Aphrodis Audrey Phyllis Ravenclaw V. Sınıf | Admin
Gerçek İsim : Çisem Mesaj Sayısı : 765 Kayıt tarihi : 08/09/10 Yaş : 29 Lakap : Aph, -A
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. Perş. Eyl. 16, 2010 4:02 am | |
| Nerissa'nın söylediği söz üzerine Audrey kıkırdadı. "İşte bu yüzden yanınızdayım, aptallıklarınızı örtbas etmek için." Dirseğiyle hafifçe Nerissa'yı dürttü ve tekrar kafasını geriye atıp ayı izlemeye başladı. Çok çok kısa bir süre sonra Audrey'in telefonu, mesaj zil sesi tonuyla ötmeye başladı. Daha mesajı okumadan yüzüne bir gülümseme yayılmıştı bile. Mesajı okurken ise gülümsemesi sırıtmaya dönüşmüştü tam anlamıyla. Hızlıca cevap kısmına girdi ve cevabı yazmaya başladı. "Hey! Unutma. O zevk bana ait (6)" yazdı ve yolladı. Arkalardan bir yerden Lynette'nin mesaj sesi gelmişti bile. Ardından Nerissa'nın sesiyle birlikte kafası ona döndü. "Kahretsin, sanırım Krystal'e olan nefretim depreşti. Kehanet dersinde sadece bir an için iyi anlaşabiliceğimi sanmıştım. Kendimden utanıyorum! " Audrey de gülümsedi ve elini Nerissa'nın kafasının üstüne koydu. "Küçük hanım, ablandan öğrenmen gereken çok şey var." Göz kırptı ve Nerissa'nın başının üstündeki elini, Nerissa'nın yanağına götürerek komik bir şekilde yanağını sıktı. Aralarında bir yaşçık vardı; ama Audrey böyle dalga geçmeyi -kötü anlamda değil- seviyordu. Çoğu zaman ablaları gibi olmuyor muydu zaten? Büyüklük anlamında da değil... Küçükler ablalarının hatalarını örtbas etmekle yükümlü sayılabilirler ve bu iki arkadaşı, Audrey'in cezalarının örtbas edilmesinde çok büyük rol oynamışlardır şuana kadar.
Gülümseyen Audrey kafasını tekrar yukarı kaldırmıştı. Düşüncelerinin beynine akın etmesine izin vererek gözlerini kapadı. Her şeyi düşünüyordu. Arkadaşlarını -Lynnette, Nerissa, Winona-, o sürtük ve ciddi anlamda ...-o pis kelime işte.- olan o Krystal'i ve şerefsizin teki olan Matt'i... Arkadaşlarıyla ilgili düşüncelerden başlamak gerkeirse... Winona zaten en yakınıydı. Burada olmamasına seviniyordu doğrusu. Bu kadar karmaşık olayların içinde sıkılabilirdi. Onu bu yüzden seviyordu belki de. İnsanlarla içli dışlı değildi aşırı derecede. Lynn... Cocukluk arkadaşı... Birkaç hafta da olsa, ailesinden kurtarmıştı Audrey'i. Bu yüzden ona can borçlu bile sayıyordu kendisini. Ve bir bakıma hayrandı ona. Şuan, birkaç metre ötesinde, Krystal'in kıçının dibinde durmaya dayanabiliyordu. Audrey'se o kızla aynı kilometrekare içinde bile olmak istemiyordu. Nerissa'ya gelinirse... Sessiz, sakin; ama melek gibi bir kızdı. Arkadaş seçmeyi bilmiyordu pek. Matt'i seçmesinden de belliydi. Ya da Krystal'le arkadaş olacağını sanmasından... Ya da... Violet ve o Gryffindor'daki Crystal gibi sümsüklerle dost olmasından. Ama birgün doğru kişileri seçecekti yanına, Audrey buna inanıyordu. Matt'e gelince... O da aslında iyi biriydi. En ufak sırrına kadar tanırdı Audrey onu. Sırdaşıydı sonuçta. Herkesle birlikte olmasına katlanabilir ve arka çıkabilirdi Audrey; ama Krystal... Apayrı bir şeydi. Matt'in böyle bir salaklığı niye yaptığını da hâlâ çözemiyordu aslında. Ama birgün bunu elbet çözecekti. Ve Krystal'e gelince... Audrey'den iki yaş küçüktü. Audrey tek bir kişiyle bile yatmamıştı hayatında. Yatmazdı da... Kendisini bu kadar küçük düşürmezdi. Ama o küçük sürtük, daha on dört yaşında, kendisini bir erkeğin kollarına atmıştı, hem de bilinçsizce. On yıl sonra onun nerede olacağını gayet iyi görüyordu Audrey. Bir striptiz club'ta, kim olduğunu bilmediği bir adamın kucağında kucak dansı yapıyor olacaktı. Acıyordu aslında ona. Daha bu yaştan satmıştı bedenini. İlk gördüğünde anlamıştı onun iyi biri olmadığını. Slytherin olmasıyla da alakalı değildi. Krystal olmasıyla alakalıydı. Öyle biriydi işte. En yakınlarını ondan uzak tutmakta da kararlıydı.
Arkasından hışırtılar duyunca düşünceleri etrafa saçıldı ve Audrey'in dikkati ses gitti. Refleksel bir davranış olarak arkasını döndü ve sese doğru baktı. Matt ayağa kalkmış, elini Krystal'e uzatıyor -Lynnette'nin bakışından, ona uzatmadığı belli oluyordu- Krystal de kalkmak üzere harekete geçiyordu. Birlikte okula doğru ilerliyorlardı şimdi. Krystal arkasına pis pis bir bakış atarken Audrey, o bakışı atan surata kocaman bir yumruk indirmeyi istedi. Büyükleri sevelim, küçükleri koruyalım lafını kim atmıştı ki ortaya? Ya da kavga yok Hogwarts kuralını. Avada kedavra da atabilirdi. Oraya kadar gitme zahmetine de katlanmamış olurdu aslında. Derin bir nefes aldı. Elini telefona götürdü ve mesaj yazma bölümüne girdi. "Sürtük ve o Matt denen alçak gittiğine göre gelebilirsin ha? Ya da en iyisi, onları takip edip rahatsız etsene?" alıcı ekleyi tuşladı, ardından Lynn yazan profili tıkladı ve gönder dedi. Ardından Nerissa'ya döndü ve gülümsedi. "Hey. Krystal'in ve Matt'in gecesini rezil etsek fena mı olurdu?" dedi eliyle, baş parmağıyla arkasından okula doğru giden Matt ve Krystal'i göstererek.
| |
| | | Giselle Lémieux Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : Ayşegül. Mesaj Sayısı : 99 Kayıt tarihi : 09/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (94/100) Patronus: Kerberos
| Konu: Geri: Big Bang. Perş. Eyl. 16, 2010 8:01 pm | |
| "İşte bu yüzden yanınızdayım, aptallıklarınızı örtbas etmek için." Nerissa, Audrey'in korumacı sesiyle tekrar kendine gelmişti. Hafifçe Nerissa'yı dürttü. Bu kızı hiçbir şey korkutmaz mıydı yani ? Audrey , gerçekten her şeyin üstesinden gelebilecek güçte bir kızdı. Her durumu kurtarmayı ve ya kötü durumlardan kurtulmayı kolayca başarırdı. Halbuki nasıl bu kadar güçlü olabildiği hakkında Nery'nin en ufak bir fikri yoktu. "Küçük hanım, ablandan öğrenmen gereken çok şey var." derken bir anlığına Nery'ye göz kırptı. Nery'nin dudakları hafifçe kıvrılmıştı. Daha sonra yanağında tatlı bir acıma hissettiğinde Audrey'in komik bir şekilde yanağını sıktığını farketti. Aralarında bir yaş olmasına rağmen Nerissa bunu genellikle unutuyordu çünkü Audrey , herkesin yanında , herkesin akranıymış gibi davranıyordu. Ahh, Nerissa buna asla katlanamazdı. Audrey, katlanabiliyordu, belki de öyle olmayı seviyordu ama Nerissa asla yapamazdı. Nerissa, soğukkanlıydı ve herkesle iyi geçinemezdi. İyi geçindiği kişilerle bile bir yerde kavga çıkarırdı. Hoş , Audrey de herkesle iyi geçinmiyordu ama istese geçineceğine adı gibi emindi Nerissa. En azından , yakınındakilerle çok iyi geçinebiliyordu. Düşüncelerinden sıyrılıp hayata döndüğünde gökyüzünde parlak bir ışık yanıp söndüğünü ve etrafın dumanlarla kaplı olduğunu gördüğünde sis olduğunu varsayarak arkadan yükselen ayak seslerine odaklandı.
Matt, Krystal'i odasına götürürken Nerissa'nın içinde Matt'e karşı hiçbir şey kalmamıştı. Nerissa onlara bakarak gülümsedi hatta o kadar içten gülümsedi ki gözleri parlamıştı bir anlığına. Belki de birlikte olmalıydılar. Belki de olmamalıydılar. Belki de dünyada bu gibi şeylerden daha öncemli konular da vardı. Ahh, herneyse. "Sürtük ve o Matt denen alçak gittiğine göre gelebilirsin ha? Ya da en iyisi, onları takip edip rahatsız etsene?" Lynn onlara doğru gelirken Nerissa da Matt ve Krys'in arkasından bakıyordu. Elbet birgün ilişkileri bitecekti , er yada geç. Ama bunun nedeni asla Nerissa olmayacaktı. "Hey. Krystal'in ve Matt'in gecesini rezil etsek fena mı olurdu?" Aslında o an için harika bir fikir olabilirdi. Hatta beş dakika önce sorsaydı , Nerissa bu fikire atlardı. Ama, böyle bir gecede güzel huzurunu onların peşinden gidebilmek ve yiyişmelerini izlemek için harcayamazdı. "İnanın bana, buna değmezler." dediğinde Lynn çoktan yanlarına geçmiş, oturmuştu bile. Bu geceyi sessizlik ve huzur içinde geçirmek istiyordu ve yine eski pozisyonuna bakarak yıldızları izlemeye koyuldu. Alında şöyle bir düşününce umrunda olmadığını farketti. Düşünecek daha önemli işleri vardı. Dünya'nın yok olması ve karanlık tarafla aydınlık tarafın çıkardığı ve ya çıkaracağı savaşlar gibi. Çoğu öğrenci hala tarafını seçmemişti , ya da , iki tarafa da düşmandı. Bir savaş çıksa.. Kim bilir neler yaparlardı ? Belki de , onlarda bir savaş görebilirler. Belki de göremezler. Sonuçta, Nerissa bir savaşçı değildi ve bu da bir oyun değildi. Kaderlerinde ne yazdığını , nereden bilebilirler ki ?
| |
| | | Matt James Howard Ravenclaw V. Sınıf
Mesaj Sayısı : 108 Kayıt tarihi : 08/09/10
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (98/100) Patronus:
| Konu: Geri: Big Bang. Cuma Eyl. 17, 2010 1:43 am | |
| Herkesi arkasında bırakıp Lenny'le odasına eşlik etmek üzere gecenin karanlığında yola çıkmıştı. Nerissa, Aph ve en önemlisi Lynn'i bile orada bırakmıştı. Vicdanı rahat mıydı? Hiç sanmıyorum. Zamanı geri alabilse Lenny'e böyle bir teklifte bile bulunmazdı. Kim bilir ne konuşuyorlardı şuan büyük ihtimalle Matt'in arkasından sayıyorlardı ya da Matt'i umursamayıp Matt'ten kurtuldukları için keyif yapıyorlardı. Büyük ihtimalle de öyle yapıyorlardı. En azından Matt onların yerinde olsa öyle yapardı. Kendisi de yaptığı yanlışın farkındaydı ama iş işten geçmişti artık. Bir an yolu yarıladıklarını farketti. Üstüne bir ağırlık çökmüştü. Matt daha fazla dayanamayıp Lenny'e dönerek "Şey.. Ben gitsem iyi olacak. Lynn'i orda bırakmak hiç aklıma yatmadı açıkçası. Kusura bakma iyi geceler." dedikten sonra Lenny'e veda ederek geri dönmeye koyuldu.
Havanın karanlık olmasından ve üç tane kızın orada yanlız kalmalarından dolayı adımlarını hızlandırdı. Boyu da zaten uzun olduğu için bu konuda zorlanmadı. Devasa bacaklarıyla normal bir insanın attığı adımlardan altı-yedi adım daha önde gidebiliyordu. Hava soğumaya da başlamıştı. Demin hayranlıkla seyrettiği dolunaya öfkeyle bakmaya başladı. Sanki bu uğursuzlukların hepsine o sebep olmuştu. Mantıklı düşünemiyordu bile artık. Halbu ki daha gündüz Nerissa'dan gelen yumrukla başlamıştı bütün herşey. Fakat zararın neresinden dönülse kardı. Bu sırada onlara yaklaşmıştı aralarında pek bir mesafe kalmamıştı. Ağaçlardan birinin arkasına saklanmış onları seyretmeye başladı. En azından saklanmaya çalışmıştı iri cüssesi ne kadar izin veriyorsa o kadar iyi saklanıyordu. Hepsinin bir arada oturduğunu görmüştü. Büyük ihtimalle Lenny ve Matt gidince rahatlamışlardı. Bunu düşününce Matt'in yüzüne üzüntüyle birlikte öfke yerleşti. Bunca şeyi nasıl olur da yapardı. Nerissa'yı aldatmış sayılmazdı sadece birkaç küçük kaçamaktan ibaretti. Her erkeğin yapabileceği şeylerdi ama bunlar. Hepsini bir kenara üvey kardeşiyle bunca zamandır dip dipe olmasına rağmen ona da hiç birşey söylememişti. Belki de zamanı gelmişti artık bulunduğu yerden çıkarak başı öne eğik bir şekilde onlara doğru yürümeye başlamıştı.
Yanlarına vardığı zaman suratlarına bakmaya bile cesaret edemedi. Büyük ihtimalle üç çift göz ona boş boş bakıyordu. Matt dışarıdan bakınca tam bir ucube gibi gözüküyordu. Ellerini pantolonunun cebine soktu. Başını yukarıya kaldırıp saçlarını silkeledi ve "Şey..Lynn seninle biraz konuşmamız gerek." | |
| | | | Big Bang. | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|