Maria Elena Fernandéz

Konu: Maria Elena Fernandéz Salı Ağus. 24, 2010 7:16 pm

Ad - Soyad:Maria Elena Fernandéz
Kişisel Özellikleri:Hırçınımdır konu aile ve arkadaşlar olunca.Yüzümden hiç eksik olmayan bir gülümsemem vardır.Ve ne yazık ki çok iğrenç bir yalancıyım!Ayrıca bazı durumlarda safım ve eğer arkamdan bıçaklandıysam gözüm hiçbir şeyi görmüyor.Ağlamayı zayıflık olarak görüyorum.
Fiziksel Özellikleri:Sarı,dalgalı saçlar,koyu kahve gözler ve kocaman bir gülümseme
Aile Geçmişi:Benim ailem İspanyoldu.İspanya'nın sayılı büyücü ailelerindenim.Kardeşim Tommaso,bir büyücü olmasına rağmen Muggle dünyasında yaşamayı seçti.Bu yüzden ailece Mugglelara saygı duyarız.Bizi Karanlık Taraf'tan ayıran tek özelliğin bu olduğunu düşünüyorum.Ailem,neredeyse atalarımdan sayılabilecek kadar büyük dedem Juan Antonio Fernandéz ve Christina Fernandéz ile hayat buldu.
RP Örneği:Yeni gün,Farthen Dur'un değişken doğasını güneş ışığına daha yeni boğmaya başlamıştı.Üç kız,bir şelalenin altında bu muhteşem olayı seyrediyorlardı.Ayrıca dışarıdan Tronjheim için gelebilecek diğer tehlikelere de bakıyorlardı.Şimdilik hiçbirşey gözükmüyordu.Bu sıradanlık daha uzun sürünce kızlar kendi aralarında sohbete başladılar.

Birkaç dakika sonra içlerinden biri,şelalenin ardından bir karaltı gördüğü için sohbetten çıktı.Keskin gözlerini zorlayıp kısarak dışarıya,Farthen Dur ovalarına bakmaya çalışıyordu.Birkaç saniye ne olduğunu anlama savaşı verdikten sonra sanki yumak yutmuş bir kedi gibi gözleri fırladı ve boğazı düğümlendi.Yutkunan kız sonra arkadaşlarını orada bırakarak son hız koşmaya başladı.Bir süre,Tronjheim koridorlarında koşarken sadece elbisesinin yanında asılan hançerinin metal-çelik karışımı sesini duydu.Biraz daha ilerleyince bir cüceye rastladı ve olayı nefes nefese kendince yorumlamaya başladı:"Ah....Urgal sürüsü...Nasıl öğrendiler?.....Buraya....Kalabalıklar....."diye ilk başta geveledi.Sonra nefesi yerine gelince devam etti:"Varden'in yerini nasıl öğrenmişler bilmiyorum.Tüm halkına haber ver.Htotghar'a ben söylerim.Babama da.....Sadece bir ok menzili uzaklıkta olmalarına en fazla yirmi dakika var!Yani en fazla yarım saatimiz var!Hadi!Güven bana!Ne gördüğümü biliyorum."dedi.Sonra cüceyi fark etmeden sarsarak yoluna devam etti.Yolda gördüğü insan,elf ve cücelere olayı anlatıyordu.Öyle ki babasının odasına ulaşana kadar olayı neredeyse duymayan kalmamıştı!Odaya nezaket kurallarını hiçe sayarak direk daldı.Hem bu bir acil durumdu!Hemen diğerlerine aldırmadan babasına gitti.Ve babasının kulağına cüceye söylediklerini fısıldadı.Sonra babası Ajihad'ın odada bulunanlara kendisi söylemesi için bekledi.Odada iki general;Keod ve Murthagh,ikizler ve üç cüce vardı.Herkesi teker teker süzen kız,bakışları ikizlere gelince gözlerini kısıp tehditkar bir şekilde onlara baktı.

İkizleri hiç ama hiç sevmiyordu.Onların adları yoktu.Sadece ikizler.Büyücüydüler.Güçlüydüler.İkisi de keldi ve yüzlerinde bulunan tek saç çenelerinden çıkan sivri,kahverengi bıyıklarıydı..Ve her ikisinin de aynı sinsi ve kin dolu bakışları vardı.Her zaman farklı giyinirlerdi ki herkes onları ayırt edebilsin.

Kız,bunları düşünürken babası biraz bekledi.Sonra:"Nasuada şelale sınırından bir Urgal sürüsünün buraya doğru geldiğini gördüğünü iddia ediyor.Bence bu düşük bir ihtimal.Hem onlar Varden'in yerini hiç öğrenemediler.Fakat kızımın endişesini anlıyorum.Bir lider olarak karar vermeden önce size danışmak isterim.Ne diyorsunuz?Jeod?Roran?Orik?Murthagh?İkizler?"

Kralın danışması üzerine komutan Jeod,Nasuada'ya inandı.Savunmaya geçmeleri gerektiğini vurguladı.Bir diğer komutan Murthagh ise Nasuada'ya inandı fakat o direk saldırmalarını önerdi.İkizler Nasuada'nın rüya gördüğü konusu üzerinde durdular.Onlara göre bu imkansızdı.Odada bulunan cücelerden bir tek Orik,Nasuada'ya inandı ve Murthagh'ın tarafına geçti.Diğer iki cüce ikizlerin yanındaydı.Varden örgütünün lideri Ajihad,şimdi kararsız kalmıştı.İnansa mıydı?Tronjheim'de hiç pencere yoktu.Gizlilik konusunda çok sıkılardı.Sadece şelale ardından bakabilirdi onlara.

En sonunda Nasuada ile beraber şelalenin ardına geldiler.Lider Ajihad,dikkatlice tıpkı Nasuada gibi gözlerini kısarak uzaklara baktı.Gerçekten kalabalık bir karaltı gözüküyordu.Bunu üzerine Ajihad,huzursuzca kızına dönüp"Sen çabuk git,Htotghar'a haber ver.Ordularını toplasın.Savaş yakın!"dedi.Nasuada daha babası cümlesini bitirmeden itaatkar bir şekilde baş salladı ve koridorda koşmaya başladı.Tronjheim'in ortasına geldiğinde otomatik olarak merdivenlerden aşağı indi ve iki uzun koridor daha geçti.Sonra iki cücenin mızraklarla birlikte koruduğu taht odasının önüne geldi.Resmi bir sesle "Kral Htotghar ile görüşeceğim.Acil durum.Tronjheim saldırı altında!"dedi.Aynı anda mızraklarını açan cüceler Nasuada'ya yol verdiler ve kızın cüce kralının taht odasına girmesine izin verdiler.Direk,reverans yapmadan odaya dalan Nasuda,bugün içinde geçtiği koridorlara kıyasla daha kısa olan bir koridoru aştı ve kralın tahtının yanına gitti.Olayı açıkladı.Kral Htotghar,düşünceli düşünceli tahtının yanında bulunan babasının heykeline baktı.Sonra tahtından zorlukla kalktı.Nasuada'ya aldırmadı.Kapıda bekleyen iki cüceye birşeyler fısıldadıktan sonra Nasuada'ya dönüp yavaş ve sert bir biçimde "Git!" diye emretti.Nasuada başını hafifçe eğip koşmaya başlasa da kralın kendisine emir vermesinden hiç hoşlanmamıştı.Az önce ancak dizine gelen birinden emir almıştı!Koşarken derin ve huzursuz bir nefes aldıktan sonra Tronjheim'i ancak cücelerin saygısını kazanırlarsa kullanabileceklerini kendine hatırlattı.Burası Varden Örgütü'nün değil,cücelerindi.Varden örgütü buraya sadece sığınma amaçlı gelmişlerdi.

Nasuada yukarı çıkana kadar Urgallar Tronjheim'e yaklaşmışlardı.Sadece bir ok menzili uzaklıktaydılar!Nasuada babasının yanına dönerken yutkundu ve hançerini çıkardı.Koşarken rastladğı Urgallara hançer sallıyordu.Babasının odasına giderken şelale ardından geçti ve savaşın dışarıda da devam ettiğini gördü.Artık Varden de cüceler de Tronjheim'de kalamazlardı!

Babasının odasında babasını savaşa hazırlanırken zırhlı halde görmeyi beklerken odada onun kanlı cesediyle karşılaştı!Dili tutulan zavallı kız,ona saatler gibi gelen dakikalar boyunca cesede baktı.Sonra odadaki sessizlik sinir bozucu bir hal almaya başladı ve Nasuada,odadan çıkmaya yeltendi.Fakat o tam çıkacakken güçlü bir el onu yere yatırdı ve burnuna bir bez doğrulttu.Sonrası mı?Sonrasını Nasuada hatırlayamıyor!

Nasuda belki birkaç gün,belki birkaç ay belki birkaç yıl sonra gözlerini açtığında kendisini yatağında bulunca çok şaşırdı.Ayağa kalkmaya çalıştı,yapamadı....Sadece gözlerini yavaşça odada gezdirdi.Yanında arkadaşı Elva vardı.Nasuada bitkin bir şekilde ona bakarken Elva kısa bir sevinç çığlığı attıktan sonra yanındakine birşeyler söyledi.Nasuada yorgun bir merakla Elva'nın yanına baktı.Komutan Murthagh!Nasuada onun niye burada olduğuna anlam verememişti fakat bunu düşünecek hali de yoktu.Tekrar gözlerini kapadı.Biraz uyumak ona iyi gelebilirdi.

Gözlerini tekrar açtığında yine aynı yerde yatıyordu fakat bu sefer sadece Murthagh yanındaydı.Uyuyakalmıştı.Nasuada kendini biraz daha güçlü hissederek yanına döndü ve ona baktı.Orta boyluydu.Nasuada gibi.Uzun sayılabilecek düz saçları şimdi arkadan toplanmıştı.Üstünde hala Nasuada'nın onu en son gördüğünde giydiği zırh vardı.Ve bu giydiği zırh,güçlü ve kaslı bedenini çok güzel örtüyor,onun çelimsiz gözükmesine neden oluyordu.Murthagh ise bunu bir avantaj olarak görüyordu.Düşmanı gücüyle şaşırtmasını sağlıyordu.En azında Nasuada'ya öyle demişti.Murthagh,yakışıklı sayılabilirdi üstelik....Nasuada belki dakikalarca ona baktı.Daha sonra adam hafifçe yerinde kıpırdanınca Nasuada utanarak bakışlarını başka yöne çevirdi.Nasuada Murthagh'ın ona baktığını hissediyordu.Sonra Nasuada da bakışlarını ona çevirdi.Murthagh ona yavaşça "Günaydın...."dedi.Onun da sesi bitap çıkıyordu.Nasuada kendindeki son gücü de kullanarak "Günaydın."dedi ve yine yorgun haline geri döndü.Birbirlerine bakarlarken Elva odaya girdi.İkisine de hafifçe gülümsedikten sonra Nasuada'ya çorba getirdiğini söyledi.Nasuada çorba lafını duyunca sanki midesindeki tüm kaslar ters hareket yapmaya başladı.Gerçekten acıkmıştı.Fakat kendinde çorbayı içecek gücü bulabilecek miydi?Elva,Nasuada'ya bakarken birden bakışlarını Murthagh'a çevirdi ve ona gidebileceğin söyledi.Murthagh itiraz edince Nasuada ona hafif ve kısık bir sesle "Git."dedi.Murthagh gülümsedi.Ve sonra çıkıp gitti.Murthagh gidince Elva Nasuada'ya "Çorbadan içeceksin.İstesen de istemesen de!Seni bir haftadır uyandıramıyoruz.Ben ve komutan - Aslında onun niye burada olduğunu bilmiyorum- bir haftadır dönüşümlü olarak seni bekliyoruz."dedi.Nasuada minnetini göstermek için hafifçe gülümsedi ve Elva'nın çorbasını içmek için yatakta doğrulmaya çalıştı.Başarısız olunca Elva ona yardımcı oldu ve yavaş yudumlarla çorbayı içti Nasuada.Sanki her yudumda gücünü yeniden kazanıyor,kendine geliyor gibiydi.Çorbayı içerken Elva ona "Biliyorsun,artık Varden örgütünün lideri sen olacaksın."dedi.Elva'nın da huyu buydu.Çok önemli şeyleri zamansızca söylemek.Nasuada neredeyse yediği tüm çorbayı geri çıkaracaktı!O mu?Varden lideri mi?Asla olmaz!

Not:Bu bir Eragon rpsidir.Yani isimler ve yerler Eragon üçlemesinden fakat kurgu tamamen bana ait.Olaylar da öyle...Mesela normalde Murthagh bir komutan değil ve Nasuada'dan hoşlanmıyor.Fakat ben onu çok yakışıklı bulduğum için Nasuada'ya aşık ettim Xd.

Konu: Geri: Maria Elena Fernandéz Salı Ağus. 24, 2010 8:53 pm

Seçtiğin renkler okurken gözümü gerçekten yordu. Hatta diğer adminler okuyamadı bile. Fakat kurgu güzeldi.

Gryffindor 4

» Elena Nina P E A R L
» Nina Elena Wonderwood
» Elena Nina Pearl
» Elena Nina Pearl
» Lauren Maria Montéz