Ad - Soyad:Sheridan Pierce
Kişisel Özellikleri:Güçlü,zeki,korumacı,cesur,fedakar
Fiziksel Özellikleri:Siyah uzun saçlı-gri gözlü
Aile Geçmişi:Safkanlar.Parisliler ama Londra da yaşıyorlar.
RP Örneği:
Son bir kez odasına göz attı.Odanın duvarları soluk pembeydi.Odanın içindeki bütün eşyalarsa bembeyazdı.Sadece yatağın ucundaki kahverengi sandık göze batıyordu.Onun dışında oldukça sade bir odaydı.Hizmetlilerin aşağı indireceğini düşünerek sandığı orada bıraktı ve kapıyı kapattı.
Merdivenlerden uçarcasına inmeye başladı.İnerken duvardaki resimlere selam verdi.Normalde o resimlere göz ucuyla bile bakmazdı ama bugün mutluydu.Çünkü bu evden gidiyordu.Artık on bir yaşına gelmişti ve okula başlaması gerekiyordu.Gideceği okulda Hogwarts'dan başkası olamazdı.Ailesi yüzyıllardır hep Hogwarts da okumuştu.Ve Sheridan aile geleneklerine her zaman uyardı.
Yemek odasının kapısında durdu ve saçlarını düzeltti.Güzel göründüğünden emin olduktan sonra başıyla hizmetlilere işaret verdi.Ağır altın rengi kapıyı yavaşça açtılar.Sheridan bu kapının gerçekten altın olup olmadığını hep merak etmişti.Yavaşça odaya girdi.
'Anneciğim,babacığım.'
Hafifçe başını eğdi ve heyecanla gözlerini babasına dikti.Besbelli oturmak için izin istiyordu.Babası da başını hafifçe sallayınca izni aldı ve masadaki tek boş sandalyeye oturdu.
'Nasılsın Sheridan?'
'Oldukça heyecanlıyım,anneciğim.'
'Sakin ol.Hogwarts'a alışmakta zorlanacığını düşünmüyorum.'
'Peki hangi binada olmak istiyorsun Sheridan?'
Sheridan masanın diğer tarafına döndü bu sefer ve babasına baktı.Bunu gerçekten çok düşünmüştü.Her bina birbirinden güzel ve özeldi.Sheridan hiçbir karar verememişti.Bunudüşünmek başını ağrıtıyordu.Sonuçta bu Seçmen Şapka'nın işiydi.Onun değil...
'Henüz bilmiyorum.Tam karar veremedim.'
Babası kafasını salladı ve yemeğine döndü.Bundan sonra yemek sessiz devam etti.Herhalde işleri hakkında düşünüyorlardı.Sheridan de onları rahatsız etmedi.Yemeğini hızla yedi ve saatine baktı.Artık gitmeliydi.Annesi ve babası işe gitmeleri gerektiği için onunla gelemeyeceklerdi.Sheridan heyecanla vedalaştı ve hemen odadan çıktı.Kendini tutamadı ve koşmaya başladı.Yüzünde aptal bir gülümseme olduğunu biliyordu ama kimin umrunda.Hemen baykuşu Eris'i kafesinden çıkardı ve ayağına bir not bağladı.Kahverengi baykuşun kafasını okşarken anlatmaya başladı.
'Bunu ona 'sansür'ür.Geri döndüğünde ben evde olamayacağım Hogwarts'a gel.Tamam mı?Aferin sana.'
Kafasında bir sürü düşünce vardı.Evden çıktı ve şu Muggle arabalarından birine bindi.Son anda arkasına döndü ve evine baktı.O doğru olanı yapmıştı.Bir daha notu düşünüp sinirlerini bozmayacaktı.Derslerini çalışacaktı.Annesini ve babasını onurlandıracaktı.Notu son bir kez düşünmek için kendine izin verdi.Artık kelimeleri ezberlemişti.
Hogwarts'a gidiyorum.
Oyunu oynayacağım ama sende kendi sorumluluğunu yerine getir.
Sheridan
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İstasyon da yürümeye başladı.9 numaralı peronu aramaya başladı.İşte ordaydı.Hızla yürümeye başladı.Babasının anlattığına göre dokuz ve onuncu peron arasında yürümesi gerekiyordu.Annesi koşmasını tavsiye etmişti.O da öyle yaptı ve koşmaya başladı.Duvara çarpması gerekirken boşluğa düştüğünü hissetti.Ama sadece bir saniye sürdü ve karşısında bütün heybetiyle Hogwarts Ekspresi duruyordu.Bacasından buhar tütüyordu.Müthiş bir kalabalık vardı.Çocuklar aileleriyle vedalaşıyorlardı.Her tarafta neşe vardı.Shailene bir an hüzünlendi.Ailesinin de burda olmasını isterdi ama bu sadece birkaç saniye sürdü.Çünkü ailesinin onun için çalıştığını biliyordu.Üzüleceğine sevinmeliydi.Babasının da dediği gibi o şanslı bir çocuktu.
Eşyalarını aldı ve trene bindi.Boş bir yer bulması gerekiyordu ama nerdeyse her yer doluydu.O da gözüne kestirdiği sakin bir kızın yanına gitti.Kapının yanında durdu ve oturup oturamayacağını sordu.İzin alınca oturdu.Sessizce camdan dışarıya aileleriyle vedalaşan çocuklara baktı.Yakında bir çoğuyla arkadaş olacaktı.Bazılarıyla da aynı binada olacaktı.Hafifçe güldü.Gözlerine dökülen siyah saçlarını hafifçe geriye itti ve göz ucuyla kızın ne yaptığını inceledi.Kız kapının dışına doğru bakıyor ve el sallıyordu.Biraz sonra odaya iki çocuk girdi.Birinin güneş gibi sapsarı saçları diğerininse kızıl saçları vardı.Bunun dışında tıpatıp aynıydılar.Aynı altın rengi gözler.Aynı duruş,aynı bakış...Sheridan onların ikiz olduğu sonucuna ulaştı.Bu sırada sarı saçlı olan ona doğru döndü.
'Merhaba!Ben Stephan.Bu da ikizi Damon.'
'Bende Sheridan.Memnun oldum.'
Çocuk sırıttı.Kızsa ilginç bir şekilde konuşmaya başladı.
'Bende Ariel.Onlarla bebeklikten beri arkadaşız.Hatta annemlere göre anne karnından beri arkadaşız.Beraber büyüdük.Her şeyi beraber yaptık.Komşuyuz aynı zamanda.Ailelerimiz de yakın arkadaş bu arada soyadım Woodley.Onlarınki de Salvatore.Seninki?'
'Pierce.'
'Ne kadar ilginç bir soyad.Aslın-'
'Senin de anladığın gibi Ariel biraz GE-VE-ZE.Her ne kadar buna inanmak istemese de...'
Damona baktı ve kocaman gülümsedi.Bu çocuğu sevmişti.Biraz açık sözlüydü ama olsun.
Ariel somurttu ve camdan dışarı baktı.Stephan onun gönlünü almaya çalışıyordu.Damon kahkahalarla gülüyordu.Ne kadar da güzel bir tabloydu.İçten içe bunun bozulmamasını istiyordu.Ama böyle bir zamanda hiçbir şey kesin olamazdı.