Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapKapı

 

 Laurentine M. Stone

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Laurentine Michelle Stone

Laurentine Michelle Stone


Gerçek İsim : Nesrin
Mesaj Sayısı : 10
Kayıt tarihi : 31/07/10

Laurentine M. Stone Empty
MesajKonu: Laurentine M. Stone   Laurentine M. Stone Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 7:19 pm

[size=12]Ad
- Soyad: Laurentine Michelle Stone

Kişisel Özellikleri:
Dışarıdan bakıldığı gibi olmadığını eninde sonunda herkes anlar. Asi bir ruhu ve çabuk sinirlenen bir yapısı vardır. Yalnızlığı sevmez. Her zaman arkasını kollayan bir kaç insan olsun ister. Lider ruhludur. Sevdiği çok az insan vardır. Kolay kolay güvenmez. Ama başkalarını çok kolay kandırabilir.

Fiziksel Özellikleri:
~Siyah uzun saçları vardır
~Uzun boyludur.
~Kıvrımlı bir vucuda sahiptir.
~Kestane renginde gözleri vardır.

Aile
Geçmişi:
Stone ailesinin soyu 18. yüzyıla kadar uzanır. İngiltere'de tanınmamış ailesi küçük olan safkan bir büyücü ailesidiler. Daha sonra aile büyüğü olan büyük büyük büyük dedesi daha tanınmış bir aile olmak için Fransa'ya yerleşmişlerdir. Daha zengin olup ünlenmek planındaydılar. Daha sonra amaçlarına ulaşamayınca İngiltere'ye geri döndüler. Tek kızlarını bir Quidditch oyuncusu olan Xaiver Black ile evlendirip bir üne kavuşturdular. O gün bugündür Stone Ailesi Londra'nın en tanınmış safkan büyücü ailelerindendir.

RP Örneği:
Yolda yürüyor, bir cadı ona büyü yapıyor, kaçmaya
çalışıyor ancak yere düşüyor ve bilincini kaybediyor. Kendi görüntüleri,
baygın haldeki zavallı Laurentine'nin zihninde dolaşıyordu. Görüntü tam bitti
derken bir kez daha başlıyor ve bir kez daha. Uyanık olsa, her
görüntüyü ezberlemiş olurdu. Aslında az önce onu biri uyandırmaya
çalışmıştı, başarmıştı aslında. Ancak Laurentine, tekrar bir baygınlık
geçirince emekleri boşa gitmişti. Tam olarak baygın sayılmazdı.Sesleri
duyabiliyordu. Ancak gözünü açmaya ne enerjisi kalmıştı, ne de
istiyordu. Sanki biri, tüm enerjisini elektrik süpürgesiyle emmiş, ona
da toz torbasını bırakmıştı. İçinden bir ses ona enerjisini toparlayıp
derhal kaçmasını söylüyordu. Fakat, iç sesini duyamayacak kadar dahi
enerjisiz olduğu gerçeği de göz ardı edilemezdi. Daha önce iç sesini
dinlememesi onun başını belaya sokmuş muydu? Evet. Hatta bu bela,
yaşadığı en berbat olayı da peşinde sürüklemişti ve işin en ironik
kısmı, şu anda o belanın etkisiyle yerde yatıyordu. Peki tekrar
sokabilir miydi? Belki. Ah, harika. İç ses bir,Laurentine sıfır. Bu sefer iç
sesini dinlemesi, skor tablosunu dengelemek için kesinlikle gerekliydi.
Ancak göz kapaklarını dahi oynatamayacak kadar enerjisiz kalmış olması
gerçeği onun kaçmasını engelleyen en büyük unsur dahi sayılmazdı. Onun
kaçmasını engelleyen en büyük unsur, yanı başında duran cadı ve az önce
çağırdığı mezarından yeni çıkmış bayat ve çürümüş iğrenç ölülerdi.
Ölüler fikri eğer normal bir durum olsaydı Laurentine'i kusma durumuna
getirebilirdi ancak neredeyse ölü gibi yatan ve nabzı az atan bir
baygından kurmasını bekleyemezsiniz elbet.

Kalkmasını bile beklemeden onu kucaklayıp cadının yanına
götüren bir ölü fikri kulağa iğrenç gelse de, o anda Laurentine'nin umurunda
değildi. O, sadece tekrar başını belaya sokmamak için içinin sesini
dinlemek istiyordu. Ancak bu gidişle, daha tam anlamıyla kendine
gelemeden ruhunu kaybedecek ve buna bağlı olarak ölecekti. Kendini ölüme
hiç bu kadar yakın hissetmemişti. Hani hayatım film şeridi gibi gözümün
önünden geçti derler ya, o anda Laurentine'nin gözünün önünden geçen şey
yepyeni bir film şeridi değil de, yanık ve dökük bir papirüsten
ibaretti. Hayatının yarısı ne olduğunu sorgulayarak, diğer yarısı da baş
ağrıları ve aile dırdırıyla geçmişti. Daha yapmak istediği birçok şey
vardı. Şimdi ölmek, başına gelen, gelmiş ve geçmek üzere olan en kötü
şey olurdu. Ancak daha sonra ne olduysa oldu. Az önce göz kapağını
kaldırmaya yetecek kadar enerjisi bulunmayan genç kız, şimdi kendini
yeterince iyi hissediyordu. Kaçmak için henüz yeterli enerjiye sahip
değildi ancak gözlerini açmaya ve kendini biraz da olsa doğrultmaya
yetecek kadar enerjisi vardı. Kendini biraz doğrulttu ve başına ne
geleceğini bilmez bir halde gözlerini açtı. Gördükleri, başına gelmiş en
kötü şeydi ve en kötü şey kalacaktı. Yüzünü buruşturdu ve kendince
sessiz ancak diğer herkesin rahatlıkla duyabileceği, yaşadığı şoku
kısaca özetleyecek nitelikte, yarı baygın bir şekilde konuştu.

"Aman Tanrım!"

x.X

Ölülerin devre dışı
kalmasının üzerinden fazla zaman geçmemişken bir dolu kemik yığını
Laurentine'nin hemen altındaki topraktan çıkmıştı. Yavaş yavaş onu sarmaya
başlamıştı bile. Ancak hızlı olmalarına gerek yoktu. Zaten Laurentine yaşadığı
anılar yüzünden düşünmeyi dahi unutmuştu. Yerinde, oraya yapışmışçasına
kaldı ve iskeletlerin onu tamamen ip misali bağlamasına sadece seyirci
kalabildi. Burada kurtarılmayı beklemesi de anlamsızdı. Ayın
aydınlatmayı unuttuğu bu yerin bulunması, bir vampirin kan diyetine
girmesinden bile daha düşük bir ihtimaldi. Bu yüzden Laurentine'nın çok da
ümidi kalmamıştı. Tek kurtuluş yolu az önce ölülerle baş etmeye çalışan,
şimdi de ruhlarla boğuşmakta olan avcıydıs. Onun da öfkeli ruhun elinden
kurtulması zor görünüyordu. Cadıysa, olanların tamamını kontrol
edebiliyor gibiydi. Genç bedenine rağmen ustaca bir kontrol
sergiliyordu. Acaba nasıl oluyordu? Genç yaşına rağmen usta bir cadı
olmak için ne kadar çalışmıştır? Kendi kendine sorduğu bu soruya
zihninden bir ses cevap vermişti. Bedeni çalmıştır. Laurentine, derinden gelen
bu sese gerçekten çok şaşırmıştı. Harika, bugün az kalsın bir vaudun
cadısına yem oluyordum şimdi de kemik yığınlarıyla sarmalanmış duruyorum
bir delirmediğim kalmıştı, o da az önce oldu diye düşündü. Cadı, avcıya
tehdit edici bakışlarla bakarken Laurentine de ister istemez ürperdi. Üstü
kapalı tehdit edici bakışlar, kişiyi en fazla bu kadar
donuklaştırabilirdi. Ness Gölü Canavarı kadar korkutucu ve Haylen Becall
kadar çarpıcıydı. O haldeyken bile dizileri düşündüğüne inanamıyordu.
Daha ne kadar aptal olabilirdi? Ancak cadının bakışlarına tekrar odak
olması onu düşüncelerinden sıyırmaya yetti de arttı bile. Bu bakışları
gören biri bir daha asla unutamazdı. Bu bakışlara maruz kalan biri ise,
uzun bir süre bu olayın etkisini üzerinden atamazdı. Belki de Laurentine tam
da bunu yaşıyordu. Yaşayan ölüler ve iskeletler fikri de yeteri kadar
iğrençti ancak yerinde öylece durmasını sağlayan etki Clytemnestra adlı
cadının ürkünç bakışları da olabilirdi. Eğer bu etki her neyse,
gerçekten işini hakkıyla yapıyordu. Çünkü Laurentine değil koşmayı, konuşmayı
dahi unutmuştu. Dehşet içerisinde ve belki de ağzı beş karış açık
şekilde olanları izliyordu. Ancak ne olduğunu anladığı söylenemezdi. Boş
boş olanları izliyordu. Sadece fiziksel olarak kötü gözükmesinin
yanında ruhsal olarak da çöküntü içerisindeydi. Tehlikeli anlarda ve
odaklandığı anlarda ona geleceği gösteren görüşleri de gelmiyordu. Zihni
tam anlamıyla bir kargaşa ve kaos halindeydi. Bir an görüşünün artık
onu terk ettiğini düşündü. Eğer böyle bir şey olduysa işte gerçekten
şimdi işi bitmiş demekti. Tam da işinin bittiğini düşündüğü anda çok
büyük bir baş ağrısı tuttu. Bu bir bakımdan iyiye işaretti; görüşü hala
onunlaydı. Ancak madalyonun diğer yüzü de vardı. Zaten duygusal ve
fiziksel olarak çökmüş durumdaydı. Bir de bu olayın üzerine, zaten başlı
başına dayanılmaz olan bu baş ağrısı eklenecekti. Bu görüş bir an önce
gelse ve geçse iyi olurdu. Sonra gözleri karardı. Sarı saçlı biri orada
duruyordu ve bir anda acı içerisinde çöktü. Laurentine dehşet içerisinde
kendine geldi. Etrafta sarışın tek bir kişi vardı ve başka birini görmüş
olması imkansızdı. Yani görüşüne göre avcı yaralanacaktı. Bu çok kötü
olurdu. Eğer avcı da yaralanırsa buradan kurtulma gibi bir şansı
kalmayacaktı. Onu uyarmak için bağırarak konuşmak istedi ancak bir yumru
tam boğazını tıkadı ve aslında bağırarak söylenmesi gereken şeyleri
kendinin bile zor duyabileceği bir sesle söylemek zorunda kaldı.

"Dikkatli
ol avcı."

x.X

" Serbestsin
venetor*. Puella** da öyle." Laurentine'i sıkı sıkı saran kemik yığınları
yavaş yavaş gevşemeye başladı ve en sonunda tamamen onu bırakıp toprağa
tekrar karıştılar. Bu işte bir terslik olduğu belliydi. Cadı onları bu
kadar çabuk serbest bırakmazdı. Ancak avcı pek şüphelenmişe
benzemiyordu. Açıkçası Laurentine; az önce gördükleri ölü bedenlerden bile
daha çirkin ve daha ürkütücü olan bu görüntünün dürüst olduğunu
düşünmenin büyük bir hata olacağını biliyordu. " Sadece kaseyi bana ver.
Sanguis*** dolu. Ödeşebiliriz." Cadı, Laurentine'nın bilmediği latince
kelimeler kullanmaya devam ediyordu. Ancak yine de sanguis demekle neyi
kastettiği anlaşılabiliyordu. Etraflarında cadının isteyebileceği iki
şey vardı. Biri Laurentine'nin hayat özü, ikincisi ise kasenin içinde duran
kan. Laurentine'i serbest bıraktığına göre kanı istiyordu. Vampir değildi.
Neden kan istediğini anlamakta zorlanıyordu Laurentine. Bin bir çeşit
büyülerinde kullanacaktır diye düşündü. Belki de bir hile yapacak ve o
kanı kullanarak onlara zarar verecekti. Birden Laurentine'nin aklına görüşü
geldi. Burdan biri yaralı çıkacaktı ve bu avcı olacaktı. Avcının kaçmak
için az zamanı vardı. Ancak Laurentine'nin daha az. Belki de hemen kaçmalıydı.
Çünkü kurtarılmayı beklemek saçmaydı. Evet, kaçmalıydı. Arkasına dahi
bakmayarak kaçmalıydı. Onu yem olmaktan kurtaran avcıyı orada öylesine
bırakmak ona doğru gelmiyordu gerçi. Ama yine de avcı başının çağresine
bakabilirdi. Yani en azından bakmalıydı. Belki de onu koruyacak birileri
gelebilirdi. Ancak Laurentine, bunların hiçbirini yapamazdı. Onu kurtarmaya
da kimse gelemezdi. Zaten koskoca dünyada iki tanıdığı kalmıştı. Biri
artık avcılıktan emekli olması gereken yaşlı Billy diğeri ise Laurentine'ye
gerçekleri anlatmayan ve onu aylar önce terk etmiş olan avcı ablası
Madison. Billy artık çok yaşlıydı. Buraya gelse herkesten önce canından
olurdu. Madison aylardır ortalıklarda yoktu. Öldü mü kaldı mı o bile
belli değildi. Laurentine'nin kurtulmasının tek yolu kendisinin çabasıydı.

Avcıya ve cadıya görünmemeye özen göstererek çamur ve
toz dolu patikada ayağa kalktı. Adımlarını yavaş ve parmak ucunda
basarak yürümeye devam etti. Bir an arkasında biri var mı diye bakmak
istedi. Arkasını döndü ancak yürümeye devam etti. Birden ayağı bir şeye
takıldı ve kısık bir kıt sesinin ardından yere düştü. Ayağı kırılmamıştı
ancak çatladığı kesindi. O an Laurentine avazı çıktığı kadar bağırmak
istiyordu ancak cadının tekrar ona yönelip zarar vermesini istemiyordu.
Ancak avcıya da zarar vermesini istemiyordu. Az önce onu öylece bırakıp
kaçmayı planlıyordu, şimdi ise onu bırakamam diye düşünüyordu. Çünkü
oradan kaçmak için artık avcıya muhtaçtı ve eğer avcı zarar görürse
kaçamayacaktı. Ancak daha sonra görüşünü tekrar hatırladı. Avcı
yaralanacaktı ve Lisa'nın kaçma umutlarının hepsi yerle bir olacaktı. Bu
yüzden cadının dikkatini dağıtmayı düşündü ancak cadı, Laurentine her ne
yapmaya karar verirse versin onu Laurentine'nin yaptığını anlayacaktı. Ancak
bundan başka çaresi yoktu. Belki cadının dikkatini dağıtırsa avcı son
hamleyi yapabilirdi. Evet, bu fikir aklına yatmıştı. Hemen bir taş alıp
etrafta gördüğü bir çöp kutusuna atıp ses çıkarmayı planlıyordu. Öyle de
yaptı. Taşı attı ve avcının işi bitirmesini umdu. Ancak umudunun boşa
çıkması çok zaman almadı. Yaptığı aptalca hatalar listesine bir hata
daha eklenmişti ve bu hareketiyle kurtulma umudu olan avcının dikkatini
dağıtıp afallamasına neden olmuştu. İşte şimdi mahvolomuştular...










En son Laurentine Michelle Stone tarafından C.tesi Tem. 31, 2010 9:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valeria Nerissa Wesley
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Valeria Nerissa Wesley


Gerçek İsim : Ebru.
Mesaj Sayısı : 1504
Kayıt tarihi : 13/09/09
Yaş : 30

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
Laurentine M. Stone Left_bar_bleue100/100Laurentine M. Stone Empty_bar_bleue  (100/100)
Patronus: Beyaz Leopar

Laurentine M. Stone Empty
MesajKonu: Geri: Laurentine M. Stone   Laurentine M. Stone Icon_minitimeC.tesi Tem. 31, 2010 9:22 pm

Slytherin IV. Sınıf
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Laurentine M. Stone
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Laurentine

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts :: Genel :: Hogwarts Geçmişi :: Seçmen Şapka Geçmişi-
Buraya geçin: