E. C. Olivia Myers
Gerçek İsim : Su- Mesaj Sayısı : 112 Kayıt tarihi : 20/02/10 Yaş : 29 Lakap : Elizh, Beth, Betty, Cath, Ryne, Ollie.
| Konu: E. C. Olivia Myers Çarş. Tem. 21, 2010 10:22 pm | |
| Adı'' Elizabeth Catherine Olivia Myers Yaşı" 23 Doğum Tarihi" 15 Haziran 1990 Uyruk" Rus Kişisel Özellikleri" Sessiz, sakin ve bir o kadar tutkulu bir kadın. Ne istediğini gayet iyi bilen ve almak için herşeyi yapabilen bir özelliğe sahip. Fiziksel Özellikleri" Uzun sayılabilecek dalgalı saçları, mavi gözleri, dolgun dudakları ve kıvrımlı yüz hatlarına sahip. Bedeni uygun ölçülerde. İstediği Meslek" Biçim Değiştirme Profesörü + Uygunsa Hufflepuf Bina Sorumluluğu Neden bu Meslek?" Biçim Değiştirme Dersi, Olivia'nın öğrenciliğindeki en iyi derslerinden biriydi. Ve bunun üzerine eğitimini yoğunlaştırdı. Ve öğrenciyken Hufflepuf öğrencisiydi.
Örnek bir Roleplay"
- Spoiler:
Jane hızla tavan arasına kendisini kapattı. 70 yıl önce kasabada olanlar -yani büyüklerinin anlattığı efsane- kendisini tekrar ediyordu. Kasabasında daha önce olduğu gibi yine, yazın tam ortasında güneşsiz bir gün yaşanıyordu. Her yer karlı ve buzluydu, genç Jane biraz önce annesinin -yada geriye kalan parçalarının- kanına bulanan ellerini tavandan akan suyla temizledi. Daha 16 yaşındaydı ve sahip olduğu en değerli şeylerden biri, ailesi öldürülmüştü. Vampirler tarafından. Jane 1992'de böyle bir şeyin olacağını sanmazdı, hem vampirler cici bici, seksi ve cazibeli değillermiydi? Gördüklerinin iğrenç pasaklı dişleri, kana bulanan resmi kıyafetleri ve ucube gözleri vardı. Dillerini unutmamak gerek, bir kerede çizgi film karakterleri gibi bütün yüzlerini yalayabilecek uzunlukta dilleri vardı. Jane elindeki baltayı sımsıkı kavradı. Tavan arasındaki camdan dışarıyı gözetliyordu ve yaşayan birilerinin -eğer hala varsa- onu bulmasını bekliyordu. O sırada telsizinin ötüşünü duydu. Eline aldı ve sesini biraz kıstı. 'Çağrımı alan biri varmı?Ben Samuel Reese, orada kimse varmı?' Samuel Reese, kasabanın en yakışıklı gençlerinden biriydi. İtalya'da yüksek lisans yapıp kasabasına geri dönmüştü ve Şerif Edmundo'nun kızı Isabelle ile sevgili olmuştu. Herkes gelecek yaz evlenmelerini bekliyor ve umut ediyordu. Jane hariç. Jane Samuel Reese'e deliler gibi aşıktı ve Isabelle ile yanyana olmalarına bile dayanamıyordu. Isabelle Delilah, 17 yaşında sağlam bir fıstıktı. Upuzun karamel rengi saçları, yemyeşil gözleri ve buğday gibi teni vardı. Samuel Reese ise çenesine gelen siyah saçlara, bembeyaz lekesiz bir tene, derin kahverengi gözlere ve yumuşak bir ispanyol aksanına sahipti. Jane hayallerinden sıyrıldı ve telsize döndü. 'Ben-im. Ben varım!' Söylediğinin salakça olduğunun farkındaydı. 23 yaşındaki Samuel Reese, 16 yaşındaki ufak Jane'in sesini nereden tanıyacaktı ki? 'Adınızı söylermisiniz?' 'Benim Samuel, Jane, Jane Aaron.' Bir süre sessizlik oldu. Sonrasında Samuel'in sesi tekrar duyuldu. 'Jane. Şimdi bana nerede olduğunu, yaralı olup olmadığını, bulunduğun yerin güvenliğini ve kaç kişi olduğunu söyle!' Jane etrafındaki kan damlalarına baktı ve ağlamamaya çalıştı. Tabii bu zordu, canından değerli abisi daha 20 dakika önce ayakları dibinde öldürülmüştü. Sömürülerek ve parçalanarak. 'Evimdeyim, çatı katında saklanıyorum. Yaralı değilim, iyiyim yani soğuk dışında. Burası güvenli sayılmaz, yanımda kimse yok. Ailem...' Ve Jane hıçkırarak ağlamaya başladı. 'Jane, Jane beni dinle. 10 dakika içinde bulabildiğin ve taşıyabildiğin bütün silahları, mermileri, tıbbi malzemeleri ve yiyecekleri al. 10 dakika sonra evinizin alt tarafındaki sığınaktan içeri girerim. Seninle beraber Karakola gideceğiz, yaşayan herkes burada. Sakin ol ve silahları, mermileri, tibbi malzemeleri ve yiyecekleri al. Anladın mı?' 'Evet. Evet anladım.' Ve telsiz hızla kapandı. Jane baltasını tuttu ve gizli çatı katı merdivenini indirip evin içine daldı. Heryeri kontrol etti, sakin ve ıssızdı. Kamp çantasını kaptı ve içini boşaltıp buzdolabına koştu. Pişirilmesi gerekmeyen bütün yiyecekleri ve içecekleri alıp çantaya koydu. Ardından babasının av odasına inip baltaları, silahları ve mermileri koydu sığabildiğince. Bunları ellemek bile korkunçtu onun için. Sonrasında maun dolaptaki tıbbi ilaçları bir monta sardı kırılmamaları için ve çantaya yerleştirdi. Üzerini değiştirdi sıkı sıkı giyinmek için. Kar botlarını ayağına geçirdi ve sarı saçlarını sıkı sıkı topladı rüzgarla önüne geçmemeleri için. Babasının kar eldivenlerini giyip işine yarayabilecekleri kontrol etmesine kalmadan bir tıkırtı duyuldu sığınaktan. Jane, Samuel olup olmayışından emin değildi. Baltasını sımsıkı tuttu eğer bir vampirse kafasını ortadan ikiye ayıracaktı. Bunu bu gece 3 kez yapmıştı. Birinde komşusu küçük Paggy'i öldürmüştü, vampir olan Paggy'i. Bir gölge gördü, baltayı tam kaldırdı ki Samuel'in karla kaplı montlara sarınmış bedenini görünce indirdi. Samuel derin bir nefes aldı konuşmadan, Jane ise neredeyse ağlamak üzereydi. Hızla Samuel'e sarıldı. Samuel destek vererek sardı onu. 'Jane, Jane hadi gitmeliyiz. Buraya gelirken bir tanesi beni gördü. Hadi hemen gitmeliyiz.' Jane'i geri çekti ve sırtındaki çantayı kaptı. Ön kapıdan çıkarlarken etrafı kontrol ettiler. Samuel onun elini tuttu, bunu sadece koşarken kendisine yetişmesi yada farkedilmeden kaçırılmaması için yapmıştı belli ama Jane heyecanlandı. Binaların arasından geçerlerken Samuel son hızla koşuyordu. Jane'in ayağına birşey çarptı ve yere yuvarlandı. Jane çarpan şeye baktığında sınıf arkadaşı Mark'ı gördü. Yani ölü bedenini. Ve çığlık atmamak için ağzını kapattı. Samuel tökezlemişti, hızla Jane'i tuttu ve kaldırdı. Jane'in dizi yaralanmıştı. Kalktı ve yere düştü inleyerek. 'Samuel sen git. Ben iyi olduğumda, öldürülmemiş olursam gelirim. Burada açık yem olmamalısın.' Samuel gözlerini kapattı ve dişlerini sıktı. 'Mızmızlanma! Hadi, bakalım 7 yaşındaki gibi taşıyabilecekmiyim seni.' Jane hatırladı, o küçükken Samuel'le hep oynar ve vakit geçirirlerdi. Bütün kasaba çocukları gibi. Samuel, Jane'i bir hamlede kaldırdı ve kucağında sarmaladı. Hafif olduğunu belirterek güldü ve koşmaya başladı. Karakol 20 metre ileride önlerine çıkmıştı. Samuel yorulsada hızlandı ve karakola daldı. Onları görenler hızla ayağa kalktılar. 'Isabelle, Jane yolda bir cesede takılıp düştü. Yaralandı, sen onunla ilgilen. Christopher, sen yiyecekleri kuru buzların arasına kaldır.' Samuel silahları kontrol ederken Isabelle Jane'in bacağındaki yarığı temizlemeye çalışıyordu. Jane ise dişlerini kıracak kadar sıkıyordu. Ağlamak üzereydi ve dayanamıyordu. O sırada Samuel Jane'in başına oturdu. 'Jane, Isabelle bacağındaki büyük tahtayı çıkarırken sadece bana odaklan. Tamam mı? Canın acırsa istediğin kadar kolumu sıkabilirsin. Sadece bana odaklan ama tamam mı?' Jane koşulsuz şartsız kabul etti ve başını Samuel'in göğsüne, daha doğrusu kabarık montuna yasladı ve içeri gömüldü. O sırada bacağında dayanılmaz bir acı hissetti ve boğuk bir sesle bağırdı. Aynı zamanda Samuel'in kollarını sıktı tepkisel olarak. Isabelle onun bacağını temizleyip dikerken Jane ağlıyordu. Güçlü olamadığını farketti. Ailesi onun gücüydü ve gücü artık yoktu. Bir süre sonra Samuel'in kollarında uyuyakaldı. Yorgundu. * Jane sadece 2 saat uyuyabilmişti çünkü vampirler Jane'in kanını takip edip Karakola gelmişlerdi. Jane elindeki silahı iyice kavradı. Karakolda 10 kişi vardı, vampirler ise 6 kişilerdi. Şansları olsa bile, vampirlerin hepsini öldüremezlerdi. Büyük bir kapışma meydana serilmişti, silahlar ve kanlar konuşuyordu. Jane gözlerini kalan insanlara çevirdi. 4 kişilerdi.O sırada vampirler birden kaçtı, oyun oynamak istiyorlardı belli. Samuel onları başka güvenli bir mekana çekti. Herkes yorgundu. 4 kişi birbirini sakinleştirmeye çalışıyordu. Isabelle'i göremedi Jane. 'Isabelle...' 'Öldü...' Samuel'in titreyen sesi boğulmuştu. Jane ona baktığında ağzında kan gördü. Vampir olmak için bir vampirin kanını içiyorlardı insanlar. Yada vampirler zorla içiriyordu. Ve vampirlerin kanları simsiyahtı. Aynı... Samuel'in ağzının kenarından sızan gibi. Jane titredi. Samantha ve Martin Samuel'i görünce Jane'ide alıp başka bir yere gitmeyi planladılar. Ama Jane gitmedi ve kaldı. Sam ile Martin kaçarken Jane kapıları kapattı. 'Samuel, sen, dönüşüyorsun.' 'Buna izin verme Jane. Hemen öldür beni.' 'Yapamam, Samuel..Sen yaşamalısın.' 'Ama dönüşünce zaten ölmüş olacağım.' 'Yaşayan ölü olacaksın. Benden bunu isteme, sana zarar veremem.' Samuel o an titreyen vücudunu umursamayarak Jane'in aşkına karşılık verdi. Kızın dudaklarına yapıştı. Jane onu kendisine çekti ne olduğunu umursamayarak. Öleceğini bile bile. Samuel hızla geri çekildi. Ama Jane pes etmedi. Samuel'i duvara itti ve boynunu ona açtı. 'Hadi öldür beni. Ölümüm senin elinden olsun Samuel. Senin, sevdiğim adamın.' 'Ne?' 'Lanet olasıca, öldürsene beni!' Samuel'in bütün ısrarlarına rağmen Jane pes etmedi. Boynunu tırmaladı ve Samuel taşma noktasına geldi. Kızın güzel boynuna yumulmadan önce onu öptü ve kırmızıya dönen gözlerini Jane'e dikti. 'Biliyormusun, bende seni seviyorum.' İnsan olmayan Samuel kızın boynuna çekti dişlerini ve hızla oradaki eti parçalayıp damara ulaştı. Jane ise acıyı düşünmedi. Sadece ailesine kavuşmanın huzuru ve sevdiği adam tarafından öldürülmenin aşkıyla doluydu. Kan bedeninden çekilirken uyuştu ve dizleri kırılıp yere yuvarlandı. Samuel onun üzerine eğilip kanını tamamen emdi içgüdüsel olarak. Kızın kanı bittiğinde insan Samuel kalktı ve binanın tepesine çıkıp deliler gibi haykırdı. Kızın güzel bedenini Silisbury Çayırlığına, çiçekler ve karlar arasına bıraktı. ~ 19 Ağustos 1992- Bir Gazete; İspanya Güneylerinde nüfusu düşük olan bir kasaba, bir gecede farkedilmeden alev aldı ve küllere büründü. Yangın çevre kasabalara ulaşmadan söndürüldü. Yakınlardaki kasabalar 18 Ağustos sabaha karşı 03.00 sularında bir erkek çığlığının yüksek seste yankılandığını haber ettiler. İnsanların diri diri yakıldığının düşünüldüğü ve suçlu kimse yada kimselerin iz bırakmadan kaybolduğu öne sürülmekteyken; Hükümetten ve il başkanlığından kesin yanıtlar alınamadı.
/Bana aittir, kanıtlanabilir.
| |
|
Valeria Nerissa Wesley Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Gerçek İsim : Ebru. Mesaj Sayısı : 1504 Kayıt tarihi : 13/09/09 Yaş : 30
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Beyaz Leopar
| Konu: Geri: E. C. Olivia Myers Çarş. Tem. 21, 2010 11:09 pm | |
| | |
|