Çocuğu tartaklamaya o kadar konsantre olmuştu ki arkasından gelen sesin farkında değildi. Tüm sinirini o çocuktan çıkaracaktı. Ama "Kızıl Kafa..." sesiyle tüm o konsantrasyonu bozulmuş, günlerdir duymak istediği ve duymaya ihtiyacı olan sesi duymuştu. Ellerini çocuğun üzerinden çekip doğruldu. Bir kaç adım geriledi ve arkasını döndü. Tam karşısındaydı Samuel. Dip dibeydiler. Crystal ona sarılmamak için kendini tutuyordu. Deli gibi istiyordu boynuna atlamayı, dudaklarının ıslaklığını hissetmeyi. Ama yapamazdı, yapmamalıydı da. Günlerce onu unutmak için çabalamışken bu çabasını bununla yok edemezdi. Ki yaparsa da geri çevrileceğinden adı gibi emindi. Ne söylemeliydi ona. Ne yapmalıydı ya da. Bu şekilde dikilmemesi gerektiğine emindi. Ona söyleyecek onca aşk dolu lafı vardı ki. Heyecanlanmıştı. Berbat biten bir ilişkiden sonra bu şekilde karşılaşmaları... Kalbi yerinden çıkacak gibiydi. Onun sevgisi ne hale getirmişti onu. Oysa ki o bu sevgiyi hak etmediğini düşünmüştü çoğu zaman. Bunu da kanıtlamıştı zaten. Eline yüzüne bulaştırmıştı bir ton şeyi. Olmayan iffetini korumaya çalışmıştı. Onun kadını olduğunu unutmuş iffetinin derdine düşmüştü. Ne büyük bir saçmalık! Şuan karşısında duruyordu aşık olduğu adam, her şeyi bırakıp onun olduğu kişi, hayatının saçmalığını yapıp iffetini koruduğu kişi... Ne söylemeliydi ona. Ne yapmalıydı hala emin değildi. Sarı kafası Crystal'ın bir an bile bakmaktan bıkmadığı gözleriyle ona bakıyordu. Crystal ise yelkenleri suya indirmiş onu hayran hayran süzüyordu. Heyecanla "Sarı kafa..." dedi arzularcasına. Ağzından çıkan tek laf buydu söylemek istediği onca şeyin arasından. Bu çocuk ne yapmıştı buna da böyle karmaşık duygular içerisindeydi. Karşısında erimediği kalmıştı bir tek. Ruhen onu da yaşamıştı aslında. Kendine gelmeye çalışıyordu. Kendi kendine çocuk gibi davranma, rahat ol, sakinleş gibi şeyler söyleniyordu. Onun karşısında olgunluğunu korumalıydı. Kendine gelmişti artık sanırım. "Sen ne yapıyorsun arkamda sarı kafa?" gibi bir soru yöneltti. Kazı çalışması yapmıyordu herhalde. Sohbetin uzun süreceğini düşünmüştü ki az önce zıtlaştığı çocuğun masasının kenarına oturdu. Samuel ondan biraz daha uzun hale gelmişti. Kafasını hafif kaldırarak bakıyordu ona artık.