Smyrna Ultio Darkness
Gerçek İsim : Selin. Mesaj Sayısı : 17 Kayıt tarihi : 20/07/10 Lakap : Smy
| Konu: Smyrna Ultio Darknes~ Salı Tem. 20, 2010 4:10 am | |
| Adı''Smyrna Ultio Darkness. Yaşı" 21. Doğum Tarihi" 02.02.1989 Uyruk" İngiliz. Kişisel Özellikleri" Uzaktan, görünüşü gibi buz gibidir. Soğuk ve seviyeli olması, laklakçıları ondan uzak tutar. Genellikle sırlarını yalnızca kendisine saklar. Tehlikeyi sever ve tehlikeli işler de onu sevdiğinden mi bilinmez, her işinde mutlaka tehlike vardır. Usta bir görücüdür. Toplumun arasında kehanet gördüğünü belli etmeyecek kadar da profesyoneldir. Asi ve kibirlidir. Egoist olduğu da bir gerçektir. Ters cevaplar vermeyi sever. Hazır cevap olması ve kıvrak zekasıyla hiç bir lafın altında kalmaz. Onla uğraşmak için ya aptal ya da ölüme susamış biri olması lazım. Çünkü o asla affetmez. Ayrıca kimseye göstermediği iç yüzünde aslında sıcacık biridir... Fiziksel Özellikleri" Buz mavisi, baktığında insanın içini donduran ve kendisini görebileceği gözleri vardır. Kızıl saçları iri buklelerle beline dökülür. Soğuk ve mesafeli duruşu gözden kaçmaz. Boyu, yaşıtlarındaki kızlara göre uzundur. Çevik elleri vardır. Bembeyaz teni, porselen gibi de bir burnu vardır. Güzelliği su götürmez bir gerçektir. İstediği Meslek" Kehanet Profesörü-Slytherin Bina Sorumlusu. Neden bu Meslek?" Çünkü görücülük konusunda uzmanım. Kehanet benim işim. Ve onu seviyorum. Severek yapabileceğim bir meslek varken neden başka bir şey yapayım ki? Örnek bir Roleplay" - Spoiler:
Gece tüm karanlığıyla yeryüzüne çökerken, güneş ağır ağır uzaklaşıyordu dünyadan. Ulu ağaçların gökyüzüne uzanıp, onları kucakladığı yerde günün son ışıklarının da yok oluşunu izleyen genç kız kendinden emin bir şekilde, sendelemeden ayağa kalktı. Buz gibi bakan mavi gözleri bir süre yerde gezindi. Gitme vakti Ultio. İçinden yükselen tanıdık sesin emri tüm hücrelerini kaplarken, yalnızca ayağını çime sürtmekle yetindi. Bir kaç dakika içinde etrafta hiç ışık olmayacaktı. Biliyordu. Oysa umrunda bile değildi. Aslında gitmek zorunda değilsin. İkinci bir ses - bu seferki tanıdık değildi- içini doldururken ellerini gerilmiş alnına götürdü. Beyni kendisiyle oyun oynuyor olmalıydı. Endişelenmemeye çalıştı. İfadesiz, bir ölüymüş gibi bakan bakışları ormanın derinliklerine daldı. Bu lanetli olduğu söylenen orman, onu korkutmak yerine daha da içine çekiyordu. Lanet, ona göre fazlaca basit bir kelimeydi. Ne olurdu, en kötü ölür müydü? Genç kızın gözlerinin içinde bir ışık belirdi. O ölümden korkmazdı. Smyrna Ultio Darkness, ölümün ondan korkmasını beklerdi. Ölüm, zayıflıktı. Hayattan kaçmanın en rahat yolu, acizlik. Korku da acizlerin işiydi. Genç kızın kitabında korkuya yer yoktu. Bu uğurda gözlerini açabileceği kadar açtı. Arkasını döndü ve uzaktan gelen uğultulara doğru bir adım attı. Afferin Ultio. Git ve karanlıkta ormana dal. Zihninde parlayan düşünceyle olduğu yerde çakılıkaldı. Yıllardır beyninin içinden yükselen ses bu değildi. Kendisini tanıyordu. Bu kesinlikle onun içinden bir yerden fırlayamayacak kadar farklıydı. Derin bir nefes aldı. Gecenin hayvanlarının seslerini artık daha iyi duyabiliyordu. Odaklanmaya çalıştı. Oysa başaramadı. Olduğu yerden uzaklara bakarken, bir kez daha zihninde bir düşünce belirdi. Yoksa korkuyor musun? Genç kız, dişlerini olabildiğince sıktı. Artık gerilmemiş kası kalmamıştı. Farkında olmadan yaptığı yumruğa baktı. Vücudu istemsizce alarma geçmişti. "Korkmuyorum!" Sesi net, şüphesiz ve davetkârdı. Fakat tonu, her zaman olduğundan farklıydı. Kendi sesi, kendisine bile yabancı gelmişti. Güzel, öyleyse oyun oynamayı bırak. Hadi ilerle. Hipnotize olmuş bir şekilde bir kaç adım attı. Hava, artık tamamiyle kararmıştı. Önünü seçemese de, hissedebiliyordu. Ulu karanlık ağaçları, gecenin telaşlı yaratıklarını, önünde hiç bitmeyecekmiş gibi uzanan boşluğu. Her şey normaldi. Tabii zihnindeki sesi saymazsa. Kontrolünü kaybediyordu. Burada olmamalı, bir an önce geceden kaçmalıydı. Aslında onu çok sevmesine rağmen... Nefes alışlarının hızlandığının farkındaydı. Korku değildi içini kaplayan, telaştı. Hızlıca geriye doğru adım attı. Siyah pelerini yüzüne doğru esen rüzgarla ayağına takılınca sendeledi. Bir şeyler, olmaması gerektiği şekildeydi. Bu kesinlikle iyi değildi. Kaçıyor musun, güzelim? İçini kaplayan nefret hızlıca dudaklarından döküldü. "Sen kimsin!" Ben, gecenin prensiyim. Hadi gel bana. Artık zihninin oyun oynamadığına emindi. Biri gerçekten de zihnindeydi. Davranışlarını kontrol etmesini zorlaştırıyor, beynine emirler yağdırıyordu. "Benden ne istiyorsun?" Seni. Genç kız gerçekten çok açıklayıcı bir cevap diye mırıldanırken etrafına yeniden taradı. Kendisiyle çeliştiğinin farkındaydı. Önünde ise sadece iki seçenek vardı. Kaçıp gidebilirdi. Veya bana gelebilirsin. İçindeki her neyse, düşüncelerini de duyuyordu. Kesinlikle savunmasızdı. Ne yapacaksa düşünmemeliydi. Her ne kadar imkansız olsada... Boşuna uğraşıyorsun, hadi bana gel. Sana zarar vermeyeceğim. Geri geri biraz kaç adım daha attı. Aklındaki en akıllıca düşünce bir an önce kaçıp gitmekti. Oysa, içinde, kalbinde, ya da zihninde bir yerlerde haykırıyordu. Kaçmak, korkakların işidir. Korkak olmaya razı mısın? Bu kendi sesiydi. Haklı olabilirdi ama- Hadi Ultio. Ama'ları bırak. Bir kez daha temiz havayı içine çekti. Bütün hücrelerine dolan yeni hava onu yakarken, nefes alışı hızlanmıştı. Kararını verdi. Eliyle kızıl saçlarını geriye doğru savururken suratına bir sırıtış yerleşmişti. Tam da içindeki korkusuz kıza yakışacak şekilde. "Tamam. Sana geliyorum. Neredesin?" Herhangi bir yerde. Genç kız, zihninde sivrilen sesin daha da salakça bir cevap veremeyeceğini düşünürken ileriye doğru yürümeye devam etti. Her adımda, ölüme doğru yürür gibiydi. Olabildiğince korkusuz, kendisinden emin. Smyrna Ultio Darkness, bir karar verdiyse kararından dönmezdi. Şimdi de öyle yapıyordu. Ne olursa olsun, vazgeçmeyecekti. Afferin. Sese aldırmamaya çalıştı. Buz mavisi gözleri karanlıkta hiç bir şey göremezken eline pelerininde gizli olan cebi aklına geldi. Dolayısıyla asası... Elini hızla cebine daldırıp, içine ufakta olsa bir rahatlama hissi yerleştiren asasını sıkıca kavradığında tüm vücudunu titreten bir kahkaha duydu. Sanki kendi atmış gibi. Asayla bana karşı koyamazsın. Ultio cevap vermedi. Yalnızca bir hıh sesinin ardından dudaklarını araladı. "Lumos." Önündeki karanlık alan aydınlandığında, yüzlerce hatta binlerce gözün kendisine baktığının farkına vardı. Kırmızı, siyah, sarı, beyaz. Gecenin yaratıkları. Hepsinin gözleri onları evlerinde rahatsız eden yabancıya dikilmişti. Korkmuş fakat kızgın görünüyorlardı. Ultio, onlara kızmadı. Haklılardı. Onları rahatsız eden kendisiydi. Şu kendisini gecenin efendisi sanan kişiyi bulana kadar da gitmeyecekti. Ağır ol güzelim. Ben kendimi gecenin efendisi sanmıyorum. Zaten öyleyim. Çok egoistçe diye mırıldandı. Şimdi beyaz ışığın yolunda ilerlerken önüne çıkan bir ağacın sağından ilerlemeye devam etti. Yaklaştığını hissedebiliyordu. İliklerinden içine dolan bir esintiyle baştan aşağı ürperdi. "Hoşgeldin." Korkuyla bir adım geri attı kendisini. Bir el boğazından alev alev yanan kızıl saçlarını atıvermiş, bembeyaz teni açıkta kalmıştı. Kimseyi göremezken, asasının elinden kayıp gittiğini hissetti. Artık elleri boştu. Ormanı aydınlatan son ışıkta böylece kayboldu. Zihniyse, hafifti. Zihninde yalnızca kendisi vardı. Rahatlama duygusuyla duygusuz bir şekilde bağırdı. "Geldim işte. Neredesin, ortaya çık." Bir tıslama duydu. Birisi omzunun arkasında elleriyle boğazında daireler çiziyordu. Nefesini tuttuğunun farkında olmadan arkasını döndü. Her kimse onu kavramak için elini uzattığında kavradığı yalnızca boşluk oldu. "Ah hayır. O kadar çabuk değil." "Oyun oynamayı kes!" İsterik bir kahkaha kulaklarına dolarken tüm tüyleri alarm modunda diken diken olmuştu bile. Tuttuğu nefesini anca verirken birinin elini tuttuğunu hissetti ve hızlıca elini çekti. "Sen, farklısın. Diğer büyücülerden de, mugglelardanda. Çoğu buraya bile gelememişlerdi. Ama hepsi öldü. Ne kadar da acı değil mi?" Genç kız cevap vermedi. Gecenin prensi de kaldığı yerden devam etti. "Oysa sen ölümden korkmadığını düşünüyorsun. Merak ediyorum ölümle yüzleşirsen de aynı şeyi söyleyebilir misin?" Dondurucu bir el, Ultio'nun saçlarını okşamaya başladığında refleksle kaçtı genç kız. Sesi de tıpkı saçlarına değen el kadar buz kesiciydi. "Düşüncelerime girdin ama bir şey öğrenememişsin. Ben Smyrna Ultio Darkness'im. Kararımdan asla dönmem." Ultio, sessizliğin büründüğü ormanda karşı karşıya olduğu kişinin nefes alışlarını duyabiliyordu. Hissetmesinin yanı sıra... "Kendinden eminsin. Hataya yer vermiyorsun, korkusuzsun, ciddisin. Bu yüzden Ultio, seni seçtim. Benim olmak ister misin?" Bu sefer kahkaha atma sırası genç kızdaydı. Öyle de yaptı zaten. Kahkahası ormanı inlettikten sonra alaycı sesiyle mırıldandı. "Doğru tespit. Yalnızca bir detayı unutuyorsun. Sen kimsin?" Genç kızın sorusu üzerine bir süre cevap gelmedi. Ardından genç kız eline asasının yerleştirildiğini hissetti. Ona yeniden kavuşmanın verdiği rahatlıkla bir oh çekti. Sıkıca kavrayarak yeniden lumos diye haykırdığında tam karşısında onu gördü. Soluk benizli, kusursuz bir vücud sahibi, mükemmel bir surat, çekici ve gizemli. Ağzı karşısındakini görünce açılırken biraz önce boğazında o yumuşak dokunuşları yapan sert ellerin sahine bakarak istemsizce savaş durumunda olan kalkmış omuzlarını indirdi. "Sen, sen nesin böyle? Kont Dracula çakması bir vampir mi?" "Hayır. Ta kendisi." Genç kız buna bir çığlık attığında çığlığına karışan Dracula'nın kahkahası ahenkle dans ediyordu adeta. "Gecenin Prensi, sizinle tanışmaktan onur duydu." Tek kelime edemeyen Ultio, tüm olanların zihninin bir oyunu olmasını diledi. Yalnızca hayal gücü... Oysa değildi ve gerçeklerin farkındaydı. "Benden ne istiyorsun. Kont?" "Seni, demiştim." Afallayan kız ne yapacağını düşünürken onun buz mavisi gözlerine odaklanan ölü gözler devam etti. "Bana hizmet et. Benim ol." Ultio ikinci bir çığlığı basmamak için dudağını ısırırken bir an önce kurtulmak istedi. Aslında, bunu söyleyen yalnızca bir yanıydı. Karşısında vampirlerin atasının durduğunu bile bile burada durmasını söyleyen ikinci bir yanını söküp atamazdı. "Ben bir cadıyım. Vampir değil. Beni neden istiyorsun?" "Senin kanın, değerli. Şimdi git. Yarın buraya geleceksin." "O kadar emin olmanın sebebi-" "Ben Gecenin Prensi'yim unuttun mu? Kapat çeneni ve git." Genç kız tek kelime daha etmedi. Arkasını dönüp hızlıca ilerlerken bir kez daha Kont'a bakmadı. Gördükleri ona zaten yetmişti.
| |
|
Valeria Nerissa Wesley Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü
Gerçek İsim : Ebru. Mesaj Sayısı : 1504 Kayıt tarihi : 13/09/09 Yaş : 30
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Beyaz Leopar
| Konu: Geri: Smyrna Ultio Darknes~ Salı Tem. 20, 2010 6:41 am | |
| Bina Sorumluluğu aktif edildiğinde başvurunuz gözden geçirilecektir. Profesörlüğünüz verildi. | |
|