Sonunda büyük gün gelmişti. Bu gün Krasus için yeni bir sayfanın başlangıcıydı. Bu gün ilk defa Hogwarts'a gidicekti. Gerçi biraz tedirgindi. Çünkü daha kimseyi tanımıyordu. Üstelik bu sefer ailesi de yanında yoktu. Kendini ilk defa bu kadar yalnız hissetmişti. Trenden içeri adımını attığında çoğu kompartımanın kapısı kapalıydı. İçlerinden birini açıp doğrudan girmeye korkuyordu. Çünkü insanlarla konuşmada başarılı değildi. Özellikle tanışmada berbattı. Neyse ki sonunda boş bir kompartıman bulmuştu. Kendini kompartımandan içeri attı. Koltuğuna yerleşti ve pencereden dışarı bakmaya başladı. Gerçi neye baktığını kendisi de bilmiyordu. Dışarıda koca bir insan topluluğu vardı ama Krasus bunlardan hiçbirini tanımıyordu. Ailesi bile onu yolcu etmeye gelmemişlerdi. Bu yüzden ailesine kızgındı. Herkesin ailesi çocuklarını geçirmeye geliyordu. En azından 1. sınıf öğrencilerinin. Aslında Krasus kendine kızıyordu. Hem yalnız kalmaktan şikayet ediyordu. Hem de insanlarla tanışmaktan kaçıyordu. Ailesinin onu yolcu etmek için gelmemelerinin Krasus için büyük bir önemi yoktu.
Daha trenin hareket etmesine anlaşılan çok vardı. Üstelik yolculuğunda çok kısa süreceğini sanmıyordu. Bu yüzden uyumaya karar verdi. Çünkü bu boş kompartımanda yapıcak başka bir şey yoktu. Gerçi uyumaya çalışsa gürültü yüzünden bunu başaramıyordu. Tek yapabildiği göz kapaklarını kapalı tutmaktı. Aslında gürültünün sebebi kapıyı kapatmayı unutmasıydı.