George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Zambak ve Mevsim + Ptsi Mayıs 31, 2010 9:01 pm | |
| Yağmurun hafifçe çiseldiği, ilkbaharın yerini yaza bıraktığı sıradan bir gün. Hogwarts öğrencilerin yokluğunda oldukça sessiz. Tıpkı sonsuzluk gibi. Sessiz ve uçsuz bucaksız bir şatoda heykelin arkasındaki oda karanlık bir görünümde iken ufak bir parıltı ile bu sessizliğin bozuluşu günün belki de ilk olayıydı. Işık gittikçe büyüdü, büyüdü... Yerini yirmili yaşlarda bir delikanlıya bırakana kadar gelişen ışık, görkemli bir şekilde pencereden süzülürken odanın içi yavaşça aydınlanmaya başlıyordu. Duvardaki portreler ışık ile aydınlanırken, resimler bir sevinçle gözlerini ovuşturarak bu delikanlının gelişini izliyorlardı. Oda gittikçe aydınlanıyordu. Işık pencereden süzülerek dışarıya çıktığında gülümsemesi ile mavi gözlerinin parıltısı birlikte uyum oluşturan delikanlı elini cebine götürerek asasını çıkardı. Az önceki görkemli giriş odanın içerisini güneşli bir günkü kadar aydınlatmıştı. Gözleri birşeyi arıyordu. Masanın üzerine doğru bakınırken köşedeki şamdanın altında küçük bir zarf gözüne ilişti. Yavaşça masaya yaklaşırken etrafa yaydığı parfümünün o müthiş kokusu odayı sarmalamıştı. Şamdana yaklaştığında elini uzatıp şamdanı kaldırdı. Ve altından zarfı alıp şamdanı yerine koydu. Zarfı yavaşça açarak içerisindeki küçük kartı çıkardı. Parşömene benzeyen kart üzerindeki altın işlemelerle parıldıyordu. Zarfı masaya bırakıp kartı okumaya koyuldu. Bu bir nottu. Jack'den geldiğini düşünüyordu ki, altta Jack P. Flame ismini görünce gülümsedi. George onun bu değişmiş tavrına inanmıyordu. Kimse bu kadar kolay değişemezdi. Daha geçen dönem aralarında büyük bir mücadele yaşanmıştı. Hatta basına bile yansımasına izin verdikleri bu mücadele o kadar kolay unutulabilecek birşey değildi. Dost tavırlar sergiliyordu fakat buna inanacak kadar saf olmadığını da biliyor olmalıydı. Notu masanın üzerine, zarfın yanına bıraktığı gibi arkasını dönerek ilerideki dolaba doğru yürümeye başladı. Asasını cebinden çıkardığında ucundan çıkan dalgalanma karta doğru ilerleyerek kartın yok olmasını sağlamıştı. Dolaba vardığında yavaşça kapağını açtı. İçerisindeki içkilerden birini çıkartarak kapağını açtı. Etrafa yayılan kokuyu içerisine çekerek kontrol etti. Birkaç saniye sonra diğer elini de dolaba uzatarak bir kadeh çıkarttı ve sol taraftaki bara doğru ilerledi. Kadehi üzerine bırakarak içkiden doldurdu. Daha sonra asasını şişeye çevirdi. Şişe geldiği yere, dolabın içine geri dönmüştü. Kadehi eline alarak sırtını bara yasladı. Ve kadehinden bir yudum alırken gözlerini kapadı. Tablolardaki resimler onu dikkatle izlerken ne yaptığına anlam veremiyorlardı. Kadehi tekrar yaklaştırarak içmeye devam etti. Aynı zamanda ilerideki masanın arkasından bir müzik çalmaya başlamıştı. Az önceki sessiz okul, şu an odadan çıkan müzik ile yankılanmaya başlamıştı. Kadehteki içkiyi bitirdikten sonra barın üzerine bırakarak tekrar masaya doğru ilerledi. Sol taraftan bir kart alıp masanın üzerine koydu. Özel tüy kalemini kalemliğinden çıkararak güzel yazısı ile karta birşeyler yazdı. Ve kartı masanın üzerinde bırakarak asasını pencere doğrultarak salladı. Gümüş renkli bir baykuş yavaşça gelip masanın üzerindeki kartı alır almaz pencereden dışarıya havalandı. Bir haber yolluyordu George. Tablolar ona garip şekilde bakarken planını anlayabilmiş değillerdi. Bir anda şatonun etrafında bir hafifleme hissedildi. Odanın üzerindeki mühür kalkmış, cisimlenme yeniden aktif olmuştu. Asasını müzik çalara doğru salladığında müziğin yavaşça duruşunu dinledi. | |
|
Cecilia Boudlaire Uluslararası Sihirsel İşbirliği Dairesi Başkan Yardımcısı
Gerçek İsim : Aymishe Mesaj Sayısı : 9 Kayıt tarihi : 19/04/10 Yaş : 28
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (87/100) Patronus:
| Konu: Geri: Zambak ve Mevsim + Ptsi Mayıs 31, 2010 9:34 pm | |
| Gerçekten ama gerçekten yorucu bir gün olmuştu. Hayatında hiç bu kadar çok çalıştığını hatırlamıyordu. Basit ve ilgi çekmeyen görüntüsüyle Londra'nın merkezindeki Bakanlık girişinden sıcak ve büyük, onu bir ev gibi karşılayacağını umduğu ofisine geldiğinde gördüğü ahşap renkli kağıttan tepecikler bütün hevesini kaçırmış, yapılacak onca iş gözünü korkutmuştu. Önce bir bardak kahveyle başlamıştı. Sonra solmaya yüz tutmuş eski mi eski parşömen tomarlarını ülkelere ve önem sırasına göre ayırmış, incelemiş, rapor ve tutanaklar tutmuş sonra da bütün belgeleri klasörleyip gerekli merciilere yollamıştı. Bütün bunlar bir yana durum zaten yeterince karışıktı. Sihir toplumu iki yöne doğru dağılmaya başlamıştı. Kaybolmalar ve ölümler gittikçe artıyor, insanlar dengesiz davranıyorlardı. Ve ölüm etkisini herkesten, her şeyden çok daha fazla baskın hissettiriyordu. Öyle ki sanki her an göğsünüzün tam ortasına yeşil bir ışın saplanabilir, yere düiüp ebedi hayata gözlerinizi açabilirdiniz. Öyle ki her an düşüncelerinizi kaybedip, kötü niyetli iğrenç kişilerin kuklası haline düşebilir, sevdiklerinizi büyük bir tehlikeye sokabilirdiniz. Bakanlık ise ayrı bir dertti zaten. Sihir Bakanı delirmiş gibiudi. Ama Cecilia ona da hak veriyordu. Bütün bu karmaşa insanı kendi gölgesinden bile korkutmaya yetiyordu. Önlemler o kadar sıkıydı ki, nasıl oluyor da insanlara kötü bir şeyler oluyor, hiç kimse açıklayamıyordu. Değil bir büyücü, bir baykuş bile elini kolunu sallaya sallaya dolaşamıyordu artık. Bütün postalar ve gönderilecek eşyalar ikişer, üçer kez gözden geçiriliyor, acaba gizli bir şifreye mi sahip diye defalarca kontrol ediliyordu. Hiç kimse rahat değildi. Diken üstündelerdi ve kime güveneceklerini bilmiyorlardı. Böyle bir sancılı gün daha geçirmiş olmanın verdiği zayıflatıcı ve güç kaybettirici manevi sisten sonra dünyanın en güçlü insanı bile bir an önce işten çıkıp kendisini kaldığı küçük küflü odadaki rahatsız yatağın üstüne atmayı iple çekerdi. Cecilia'nın da en çok istediği buydu. Bir an önce evine gitmek için sabırsızlanıyordu. Sırtı eğilmekten bükülmüştü. Son iki günde bir kamburu bile çıkmış olabilirdi. Her ne kadar sert bir ağaçtan yapılmış olsa da onun eline yumuşak gelen nar asasını almak için elini cüppesinin iç cebine doğru kaydıracakken yağmur yağsa da nemin getirdiği boğuk havadan kurtulmak için açılmış olan pencerelerin birinden içeri gümüş renkli peçeli bir baykuşun girmesiyle ürküp ayağa kalktı. Baykuş, getirdiği küçük zarfın içindeki mektubu odadaki en küçük masanın üzerine bırakıp tüylerini kabarttı ve geldiği pencerenin yanındaki pencereden uçup engin gökyüzüne karıştı. Cecilia da kendisine gelen mektubu okumak için zarfın mühürünü kopardı ve parşömeni tekrar gün ışığına çıkardı. Bu el yazısını daha önce birkaç kere görmüşse dekime olduğunu hemen anladı. Hogwarts Müdürü'nden bir postası vardı... Ne garipti. Onu önemli bir şey için Hogwarts'a çağırdığını söylüyordu ilk satırlarında, hemen Cisimlenebileceğini. "Ama Hogwarts'a nasıl Cisimleneceğim ki? Lanet olsun, o kadar davetsiz misafir kovucu büyüleri aşmam gerek." Ama birkaç satır sonra koruyucu büyülerin sadece bir saatliğine kaldırıldığını söylüyordu George. Ne kadar yorgun olsa da belliydi ki bu bir Yoldaşlık meselesiydi. George ile çok fazla konuşmuşluğu yoktu çünkü. O da George'u daha fazla bekletmemek için hemen müdürün odasına Cisimlendi. Oda Cecilia'nın bakanlıktaki ofisine benzese de duvarların rengi yüzünden ondan farklı olarak iç açıcıydı. Duvarlar şampanyaya yakın bir krem tonundaydı. Oda ellilerin klişelerini taşıyordu. Cecilia burayı beğenmişti. Şöminede yanan ateş tatlı tatlı çıtırdıyor, zaten yorgun olan Cecilia'nın uykuya olan hasretini arttırıyordu. Koyu ahşap rengindeki masanın deri koltuğunda ise George Crownie oturuyordu. Gözlerindeki uykuyu yok saymaya çalışarak kibar bir gülümseme sundu bir zamanlar Yasak Orman'ına bile aşık olduğu Hogwarts'ın yeni yöneticisine. "Merhaba Mr. Crownie. Beni görmek istemenizin sebebi nedir?" Genç adam cevap vermeden önce eliyle Cecilia'ya masanın önündeki, kendi koltuğuyla aynı konforu taşıyormuş gibi görünen koltuklardan birine oturmasını işaret etti.
En son Cecilia Boudlaire tarafından Ptsi Mayıs 31, 2010 11:24 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Zambak ve Mevsim + Ptsi Mayıs 31, 2010 11:21 pm | |
| Müzik tamamen kesilmişti. Gözlerini ilerideki şömineye dikmişti George. Elini yavaşça kaldırdığında yerden yükselen ateş şömineyi canlandırmıştı. Dışarıya ısı vermiyordu. Fakat çatırdayan odun sesleri ortama müthiş bir hava katıyordu. Asasını kaldırarak dolaba doğrulttu. İçki yeniden dolaptan çıkarak kadehe doğru ilerlerken odanın etrafını saran mumlar birden bire yanmaya başlamışlardı. Kadeh dolduktan sonra havalanarak George'a doğru gelirken şişe de yine dolaba geri dönmüştü. George yaklaşan kadehi eline alarak bir yudum aldı. Mayhoş tadı dilinde hafif bir yanmaya sebep olmuştu. Kadehi masaya bırakıp deri koltuğuna oturdu. Mumlar yavaş yavaş sönerken yaydıkları koku daha da belirginleşmişti. Güzel bir kokusu vardı. Sol taraftan bir kart daha aldı. Masanın üzerine bırakırken altın işlemeleri oldukça dikkat çekiyordu. Tüy kalemini eline aldığı gibi kağıda dokundurarak birşeyler yazmaya başladı. Bir adres olmalıydı. En altında da küçük bir not vardı. "Oldukça dikkatli olmalısın. Ben her zaman seni izliyor olamayabilirim." yazarak notu tamamlamıştı. Tüy kalemi yerine bırakışında duyduğu endişe hissediliyordu. Zor bir görevdi bu. Ona tamamen güveniyordu. Fakat zarar görmesini istemiyordu. Lord ile birlikte zaman geçirmek oldukça tehlikeli olmanın yanı sıra bir çok etki doğuruyordu. Asasını kaldırarak birşeyler mırıldanarak yukarıya ve aşağıya doğru salladı. Asanın ucundan çıkan beyaz ışık masanın önünde dev bir mantikor şeklini almıştı. Asadan kurtulan mantikor etrafta koştururken odanın içinde sanki ordu dolaşıyor gibiydi. Böylesine büyük bir patronusu kontrol etmek oldukça zordu. George mantikora doğru baktı ve o anda aralarında bir etkileşim oldu. Sanki telepati yolu ile birbirlerine mesaj yollar gibiydiler. Mantikor koşarak duvarın içinden geçti ve ortadan kayboldu. Arkasında hiçbirşey bırakmadan yok olmuştu. Mantikor Jacob içindi. Kardeşini özlediği için ona mesaj gönderiyordu. Onu uzun zamandır görmüyordu ki, zaten görmemesi daha iyiydi. Ona zarar gelmesini istemiyordu. Bu sırada birden ani bir his belirdi içinde. Biri şatoya geliyor olmalıydı. Her koşula hazırlıklı olması gerekmekteydi. Asasını sıkıca kavrarken etraftaki gizli silahlarını da kontrol etti. Bir toz bulutu ile *pop* sesi beliriverdi. Gelmişti. Karşısında duruyor, etrafı inceliyordu. Konuşmasını bitirdikten sonra George'a doğru dönmüştü. George her zamanki gülümsemesini yüzüne kondurarak " Senden özel bir görevi yerine getirmeni isteyeceğim Cecilia. Bu görev diğerlerine benzemeyecek. Görevdeyken işin ile fazla ilgilenmeyeceksin. Düşüneceğin tek şey görevin olacak. Oldukça zorlu bir görev bu. Lord ile ilgili bu görevi üstleniyor musun?" dedi. Gözlerini gözlerine kenetleyerek gelecek cevabı beklemeye başladı.
| |
|