| Benliğimi unutmak... | |
|
|
Yazar | Mesaj |
---|
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Benliğimi unutmak... Paz Nis. 18, 2010 7:41 pm | |
| Genç bir veala... Güzel demiyorum çünkü benim türümden olan herkesin genel özelliği güzellikleriydi. Şu anda tehlikeli biri gibi görünüyordum. Gerçekte öyle miydim?.. Orası muamma. Renkleri solgun, çürümüş bir tabelayı sokağın başında zar zor seçebildim. Birkaç adım daha yaklaşıp, pas yüzünden kızıl, demir bir çubuktan sarkan siyah tabeladaki resmi gördüm.. Altındaki beyaz örtüye kanlar akıtan bir yaban domuzunun kafası... Dudağımda alaycı ve seksi bir gülümseme vardı. Kapının koluna elimi koydum. Ancak bir şey kafama dank etti. Bu şekilde asamı kolay çekemezdim. Kolumdaki asamı bacağımdaki kemere taktım. Şimdi içeri girebilirdim... Gözlerim bu sisli havaya alışamamıştı. Ama sulanmamıştı da. Bu iyiydi. Çünkü beni oldukça zayıf gösterirdi. Kurallara uyan bir profesör olmaktan sıkılmıştım. Ama bunu sesli söylemek aptalcaydı ve uzun zamandır hayatımda aptallığa yer vermiyordum. Neyseki çok geçmedin güneşin hastalıklı parlayışını bu sisli havaya tercih ettiğimi kabullendi gözlerim... Siyah, deri ayrıca oldukça mini bir etek giymiştim üzerimde de deri bir çeket ve içimde siyah beni fazla boğmasın diye mavi bir buluz vardı. Uzun topuklu ayaklarım oldukça hoş ses çıkarıyordu. Yavaşça flip taburelerinden birinin üzerine oturdum. Küçük ve amacının sadece çanta takmış olduğunu belli eden çantamı dizimin üzerine koydum ve bacak bacak üstüne attım. Oradaki çoğu büyücünün gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum. Bundan zevk dahi alıyordum. Zaten hep beğenilmekten hoşlanmıştım. Ben şeytandım. Dünya üzerindeki en tehlikeli şeytan... Melek yüzümle insanlara istediğim her şeyi yapabilirdim ve uzun süredir bir kalbim olduğunu dahi bilmiyordum. Yeni öğremiştim. Acıttığı için bu konuyu düşünmek dahi istemiyordum. Duyguların en zavallısı beni nasıl bulabilirdi?! Bunların hiçbirini düşünmeyecektim. Sorcha olmak dışında hiçbir şey düşünmeyecektim. Kendime söz vermiştim ve işte burada olmamın en büyük sebebide burdu. Unutmak bir Gryffindor mezununa aşık olduğumu unutmak... Parmağımı şıklattım. Barmenden Absinth* istedim ve en dişi gülümsememi takındım. Adamda flörtüme aynen karşılık verdi. Absinth istememe şaşırmış gibi görünüyordu. Çünkü Absinth dünyanın en sert içkisiydi ve çok az yerde satılmasına izin vardı. Ayrıca Absinth bulabileceğim tek yer burasıydı ve kafamın bir milyon olmasına ihtiyacım vardı. Hemde çok... Yoksa kafayı yemem hiçten bile değildi. Yanımdaki koltuğun çekildiği duydum. Koltuğumunla beraber kırkbeş derece o kişiye döndüm. Hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Belkide kafamı dağıtmama yardımcı(!) olabilirdi. En azından öyle umuyordum. Burada uslu çocuklar bulunmazdı. Domuz kafasının en sevdiğim özelliği de buydu. | |
|
| |
Catherine Aida Swain Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : bilen bilir Mesaj Sayısı : 574 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Cath.,Cat.,Cathy,Ida -yeter mi???-
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (91/100) Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Salı Nis. 20, 2010 1:31 am | |
| İçeriye girdim. Burası pek de öyle düzgün tiplerin bulunduğu bir yer değildi. Gözler iki kişinin üzerindeydi. Ortak noktaları epeyce fazlaydı. Ben ve Sorcha... İkimiz de veela ve profesördük. Sorcha bana kıyasla daha uçuk kaçık biriydi, ben daha sakin; ama bu dost olmamızı daha dayanılabilir bir hale getiriyordu... Beni fark etmemişti büyük olasılıkla. Ben de kendime sormuştum: "Tanrım ben burada ne arıyorum?" diye. Ağzının suları akan bir sürü tip; veela olmaktan bazen nefret ediyordum. Yavaşça Sorcha'ya yaklaştım ve oldukça gıcırtılı olan iskemleyi çekip oturdum. Arkasını döndü. Elinde bir Absinth vardı. Ben de ayak uydurmak için bir tane söyledim. Etrafa bakındım. Aslında ilgi çekmek Sorcha'nın olduğu kadar benim de hoşuma giderdi ama aynı zamanda Sorcha'nın da arkadaşı olan Daniel'dan yeni ayrılmıştım. O hala benden hoşlandığı için de ne yapacağımı bilemiyordum... Barmen geldi,içkimi servis etti ve Sorcha'ya göz kırptı. Uzunca bir zamandır havaya sessizlik hakimdi fakat Sorcha sessizliği bozdu...
-Hmm neden bu kadar sessiziz?
Güldüm:
-Havamda değilim.
Tek kaşını kaldırdı ve ısrarlı bir biçimde:
-Hadi,neşelen... Kalk da şuradaki tiplerin yanına gidelim. Hem bize içki ısmarlarlar.
Tam bizim tarzımızdı... Veelanın dayanılmaz güzelliğinden faydalanarak içkiyi bedavaya getirmek. Üstümdekilerin ne kadar rahatsızlık verdiğini yeni fark etmiştim. Bana göre fazla seksiydi. Ama elime geçen ilk şeyi giymiştim, kafayı dağıtmaya ihtiyacım vardı çünkü... | |
|
| |
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Salı Nis. 20, 2010 2:03 am | |
| Aida sevgili dostum. Acaba ona neden burada olduğumu söyleseydim. Ne derdi?! Tanrım sanırım yere yatana kadar gülerdi. O yüzden biraz kafa dağıtmak amaçla ona döndüm. O ve ben birbirimizi tamamlıyorduk. Ben deli o sakindi. Her zaman ki gibi o da absinth istedi. Barmen ona da getirdikten sonra bana göz kırptı. Aida bu tür şeylerden rahatsız olurdu ama ben seviyordum. Beğenilmekten hoşlanırdım. Aramızda biraz daha sessizlik olduktan sonra dayanamayıp 'hmm Neden bu kadar sessiziz?' diye sordum. Aida neşe dolu bir kahkaha attı. 'havamda değilim' diye kuru bir cevap verdi. Bende onun bu umursamazlığına güldüm. 'Hadi,neşelen... Kalk da şuradaki tiplerin yanına gidelim. Hem bize içki ısmarlarlar.' Adamların yanına giderken Aida'nın koluna girdim. 'Söylesene?! Şu kapıdan giren yirmi ve otuz yaş arası olan ilk kişiye çıkma teklifi edsek nasıl olur? Ne de olsa ikimizde kalp ağrısı var!' diye takıldım. Arkadaşım en az benim kadar dalgın görünüyordu. Ama ben umursamaz olandım. Ne yani bir Gryffindorluya aşıksam, bu benim meslektaşımsa ve hala açılamamışsam ne olmuştu?! Dünyanın sonu değildi ya... Eğer birisi sinirimi bozarsa kafayı bulduktan sonra ona asılırdım. Tanrım! Fikri bile beni gıdıklıyor ve kulağıma eğlence fısıldıyordu. Aida'nın dalgın gözlerine biraz daha istekle baktım. Eğlenmek istiyordum ve dostum yanımdaydı. Biraz çılgınlıktan kim zarar görmüştü ki?..
| |
|
| |
Catherine Aida Swain Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : bilen bilir Mesaj Sayısı : 574 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Cath.,Cat.,Cathy,Ida -yeter mi???-
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (91/100) Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Salı Nis. 20, 2010 2:55 am | |
| -Söylesene?! Şu kapıdan giren yirmi ve otuz yaş arası olan ilk kişiye çıkma teklifi edsek nasıl olur? Ne de olsa ikimizde kalp ağrısı var!
Aslında bu oldukça iyi bir fikirdi. Daniel'i unuturdum... Hem Sorcha'nın fikirleri hep eğlenceli olurdu. Denemekten de zarar gelmezdi. Kafamla onayladım ve gelecek kişileri bekledik. Kapıdan ilk giren kişi 40 yaşlarında biriydi.Benim için fazla yaşlıydı. Sorc. için de... Sıradakini bekledik bu arada ben kendimi kaptırıp ikinci absinthi istemiştim. Garson bardağı bana uzatırken Sorc.'un eline de bir kağıt tutuşturmuştu. Muhtemelen numarasıydı. Taburenin gıcırtısıyla irkildim ve arkamı döndüğümde yakışıklı birini fark ettim. Dudağının bir tarafını hafifçe kaldırıp gülmüştü. Ben de karşılık verdim. Flört olayları eğlenceliymiş diye geçiyordu aklımdan... Sorc.'a seslendim.
-Gelecekleri yok... 5 dakika daha bekleyelim olmadı başka bir yere gideriz...
Sorc. omzumu hafifçe dürttü. Kapıdan olağanüstü iki tip girmişti. Onları tanıyordum ama nereden? Okuldan, Hogsmeade'den... Sorcha ayağa kalktı ve birinin yanına gitti. Az sonra ikisi de yanımıza oturmuştu. Sorcha'ya göz kırptım ve oldukça frikikli bir şekilde bacak bacak üzerine attım. Sorc. güldü ve saçlarını savurdu. | |
|
| |
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Çarş. Nis. 21, 2010 3:00 pm | |
| Gelecekleri yok... 5 dakika daha bekleyelim olmadı başka bir yere gideriz...
Aida'nın omzunu hafifce dürttüm. Kapıdan olağanüstü iki tip girmişti. Ayağa kalktım ve olaganüstü tipin kim olduğunu görmeye gittim. Adam yaklaşık biryetmiş boyundaydı. Deri bir ceket giymişti. Ve tam bir moda ikonu gibiydi. Buraya sık gelen tarzlardan birisi değildi. İçimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Ne oluyordu, bilmiyordum. Ama daha önce yaşadıklarım aksine kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başlamıştı. Ne oluyordu? Neden böyle olmuştu? Ve yıllardır hissetmediğim kalbim neden böyle delicesine çarpıyordu. Sakinleşmek için gözlerimi kapattım. Ya bir kaç saniye ya da bir kaç asır sonra gözlerimi açtım. Zaman kavramı benim için değerini yitirmişti. Tanrım! Gelen O'ydu. Buraya gelme amacım. Aşık olduğumu unutmak istediğim kişi... Dokunacak kadar yakın ama kibrim yüzünden bir o kadar uzak benliğimin kabul ettiği tek varlık. Şimdi karşımda böyle kıyas kabul etmez şekilde dururken ne yapabilirdim. O büyük özgüvenim neredeydi? Neden içimde doğduğum andan itibaren var olamamış bu kendini sorgulama duygusu beni aç bir kurt gibi yiyip bitiriyordu. Kendime gelmek zorundaydım! O'ysa ne olmuş yani. Dünyanın sonu değildi ya. Ben Sorchaydım. Şeytanın dişi ve bir tanrıça kadar güzel halde yeryüzüne gönderilmiş haliydim. Eğer beni reddederse başka birine sorardım?! Yapar mıydım?! Yapabilir miydim?! Cevabını bilmiyordum ama yapmak zorunda olduğumu hissediyordum. Masada biraz eğildim ve Aida'nın kulağına -kapıya bakarak- 'Ben Onu istiyorum!' diye fısıldadım. Sesime her zamanki kibrini koymak için çok uğraşmıştım. Ama başarmıştım. Aida kabul edercesine kafasını salladı. Derin bir nefesle ayağa kalktım. O'nu istediğimi sesli söylemek yaramış olacaktı ki seri ve kendinden emin hareketle diğerleri arasında bir heykeltraşın hayali bir güzellikle kapıda duran adama yaklaştım. Nabzım öylesine hızlanmıştı ki beynimin içinde sayabiliyordum. Ama şu anda beynim meşguldü. Başka bir şeye ayırcak en ufak bir yeri yoktu. O'nun sulietiyle doluydu. Ve şimdi okula girdiğim ilk andan itibaren rüyalarımdaki dahi eğlenceyi alıp götüren o adamla konuşmaya gidiyordum. George Crownie... Adama yaklaşıp alışkın olduğum dişi gülümsemi yakındım. Yüzümü hayal edebiliyordum. Kendinden emin, arzulu ve masum... Evet, masum. Yüzüm benim aksime oldukça masum dururdu. Bense yıllardır hiç masum olmamıştım. Şu an dışında... Önüme gelen saçları elimin tersiyle abartılı bir şekilde savurdum. Şimdi damarlarımda akan o üstün veala gücünü hissediyordum. Doruklarındaydı. Kısık ama onun duyacağı şekilde 'Hogwarts'tensiniz demek!' dedim. Elimi abartılı bir naziklikle ona doru uzattım. 'Sorcha.' diye ekledim. Kalbimin son vitezde attığını hissediyordum. ama artık takamazdım. Geri adım adamazdım. Gözlerim ona karşı beklentiyle parladı. Varlığım ona böylesine tepki verirken bazı farklılıklar yüzünden gerçeğe nasıl yüz çevirebilirdim ki?.. Gözlerini daha önce hiç bu kadar yakından görmemiştim. Boğulabileceğiz kadar mavi ve derindi... | |
|
| |
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Çarş. Nis. 21, 2010 8:03 pm | |
| Yeni umutlara doğru koşarken, sağındaki tribünde oturan adamı tanıdığını düşünüyordu. Kafasını ona doğru çevirerek samimi fakat bir o kadar da alaycı bir gülümseme yerleştirdi suratına. Fazla terlememişti. Yorucu bir haftanın sonunda spor onu kendine getiren tek şeydi. Spor yapmayı seviyordu. Atletik vücudunu buna borçluydu. Bir süre daha tribünlerin arasındaki merdivenlerde koşmaya devam etti. Üzerindeki beyaz t-shirt tüm kaslarını ortaya çıkarmıştı. Çoğu lakabı vardı. 'Sexy Kriket'. Bu Ophelia'nın onu çağırma şekliydi. Atletik yapısı ve vücut şekli itibari ile bu lakabı almıştı. Aslında hoşuna da gidiyordu. Ophelia. Eski sevgilisi. Ayrılmalarından fazla süre geçmemişti. Fakat onu unutmuştu. Zaten aralarında duygusal pek bir yakınlaşma olmamıştı. Tensel bir ilişki yaşamaktaydı. Bunları düşünürken ayağında bir hafiflik hissetti. Bağcığı çözülmüştü. Yavaşça tribüne yaklaşarak merdivenin üzerini ayağını dayadı ve bağlamaya başladı. Yandan geçen bayanlara gülümseyerek selam verirken bu aralar boşta olduğunu hatırladı. Ophelia'dan sonra kimse ile ilişki yaşamamıştı. Kolunu kaldırarak saate baktı. Daha erkendi. Bir tur daha yaptıktan sonra yapacağı planı düşünebilirdi. Bağcığını bağlamayı bitirdikten sonra doğrularak bir tur daha koşmaya başladı. Arada yandan geçen bayanlara doğru bakmaktaydı. Biraz terlemeye başlamıştı. Fakat herhangi bir yorgunluk belirtisi yoktu henüz. Koşmaktan sıkılarak merdivenlerden çıkıp soyunma odasına döndü. Kapıyı aralayarak içeriye girer girmez, dolabın üzerinden havluyu aldı ve yüzünü kuruladı. Üzerini değiştirmesi gerekmekteydi. T-shirtünü çıkarıp dolabın üzerine koyduktan sonra dolabın kapağını açıp içerisine yerleştirdiği eşyalarını çıkardı. Çantayı açtıktan sonra içinden gri renkli t-shirtünü çıkarıp seksi vücudunun belirginleşmesini sağlayarak giydi. Eşortmanını çıkardıktan sonra kot pantolonunu da giydi ve ceketini de alarak asasını birkez salladı. Eşyalar buharlaşmıştı. Ve ardından odada bir toz bulutu oluşmuştu. George artık orada yoktu. Hiçliğin sonsuz beyazlığından geçtikten kısa bir süre sonra bir elektriklenme ile kendini karanlık bir sokakta buldu. Hogsmeade'deydi. En azından öyle olmasını umuyordu. Sokağın yukarısına doğru yürümeye başladı. Madam Puddifoot'un Çay Dükkanı karanlığın içerisinde bir çay fincanı edası ile parıldıyordu. Onun sokağa vuran ışığı George'a yol göstermekteydi. Birkaç adım sonra Üç Süpürge'nin gürültüsü geldi kulaklarına. Çarpan kaymak biralarının sesleri, büyücülerin neşe ile söyledikleri şarkılar... Bu ortamı özlemişti. Biraz daha yürüdükten sonra mekanına gelmişti. Domuz Kafası. Buraya bayılıyordu. Yaklaştı. Ve elini kapıya doğru uzatarak kapıyı araladı. İçeriye girdiğinde tek gördüğü şey ona merakla bakan gözlerdi. Çoğu da aldırmıyordu. George tanıdıklarına doğru bakarak gülümsedi. Ve karşıdaki iskemlede oturan, George'a dikkatle bakan bir bayanı farketti. Oldukça alımlı ve hoş biriydi. İçinde ona karşı tanımlayamadığı bir his belirdi. "Ah. Veela olmalı. Yoksa beni neden bu kadar etkilesin ki?" diye mırıldandı. Fakat bunun farklı birşey olduğunu o da farketmişti. Genç kadın yanındakine birşeyler mırıldanıyordu. Ve ikisinin de gözü bir anda George'a dikildi. George karizmatik bakışlarından bir tanesini daha yüzüne ekleyerek onlara doğru bakmaya başladı. "Bugün şanslı günündesin Georgie" diye mırıldandı içinden. Gözleri karşıdaki iskemleye dalmıştı. Bu arada kadının yanına geldiğini farkederek dikkatini toparladı. Gülümsüyordu. Gülümsemek gerçekten ona yakışıyordu. Ve yaklaşarak birşeyler söylemişti. Ses tonu muhteşemdi. George'un duyduğu en müthiş ses tonu denilebilirdi. George'a bir soru sorulmuştu. George başını öne doğru sallayarak onayladı. Hogwarts'dan olduğunu nereden bilebilirdi ki? Ve daha sonra o müthiş ismi öğrendi. Sorcha. Bu isim bir yerden tanıdık geliyordu. Hızlı bir düşünme egzersizi sayesinde ismi kolayca çıkardı ve elini uzatarak karşılık verdi. "George. Bu arada Sorcha Kuran'mı? Kehanet Profesörü?" diye sordu.
| |
|
| |
Catherine Aida Swain Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : bilen bilir Mesaj Sayısı : 574 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Cath.,Cat.,Cathy,Ida -yeter mi???-
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (91/100) Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Çarş. Nis. 21, 2010 10:09 pm | |
| -Onu istiyorum, dedi. İrkildim. Geleni dikkatlice süzdüm. Çok tanıdık geliyordu. Mavi gözlü hoş bir tipti... Sorc.un yüzüne baktım. Her ne kadar kibirli bir ses tonu kullanmış olsa da anlaşılıyordu. Ondan besbelli etkilenmişti. İkna olmuşçasına başımı salladım. Ama ikimizde çok iyi biliyorduk; bu sıradan bir aşk veya takıntı değildi... Onunla konuşuyordu, yanlarına gittim ve: -Ben Catherine, dedim. Esmer ve yakışıklı adam kalktı; bir centilmene yakışırcasına elimi sıktı. İkimiz de veela olmamıza rağmen sanki o Sorc.dan daha da etkilenmişti. Bu işin içinde bir şey vardı. Sorc. direkt olarak adamın gözlerine bakıyordu. Sonradan adının George olduğunu öğrendiğim kişi: -Ben de George, siz yeni profesörsünüz sanırım... Başımla onayladım. Şimdi hatırlamıştım. O okul müdürüydü. Sorc. kendi gibi davranmıyordu. Ah! Cidden aşık olmuştu ve aşık olduğu kişi aydınlık taraftan bir Gryffindorluydu... "Kahretsin!" dedim kendi kendime. En iyi dostum! Hem de duyguları karşılıklı gibiydi... Bu çok ama çok tehlikeliydi. Sorcha'nın dürtmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım: -Çok yakışıklı değil mi,diye sormuştu. George bunları duymadı çünkü o sırada bize ayak uydurmak için absinth istiyordu. Bu sırada garson da George'a pis pis bakıyordu... | |
|
| |
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Perş. Nis. 22, 2010 12:16 am | |
| "George. Bu arada Sorcha Kuran'mı? Kehanet Profesörü?" Çok tuhaf hissediyordum. Benimle konuşuyordu. Onu bu kadar süredir hayal ettikten sonra olanlara inanamıyordum. O burada kıyas kabul etmeyecek mukemmeliyette karşımdaydı. Ve lanet olsunki cevap bekliyordu. Gözlerimi kıstım ve yine gülümseyerek 'Evet!' dedim. Sesimden kendim dahi emin olamamıştım. Duygularım çoğu zaman sessime ve hareketlerime yansımazdı. Ama bu sefer sessimde ölçülebilir bir arzu vardı. Aida gelip kendisini tanıttı. Ben sadece O'nun mavi gözlerine bakıyordum. Keşke boğulabilseydim. Tuhaftı... Şu ana kadar kendi kurbanlarımın nasıl hissettiklerini düşünmemiştim. Ama şimdi birebir hissediyordum. Onlara artık acıyordum. Ya kendime?.. Bilmiyordum. Bir şey bilmek istediğimden de emin değildim. Sürekli bir şeyler üzerinde düşünmek zorunda mıydım? Hayır, değildim. Sadece bugünü yaşayacaktım. Ve bugün karşımda George vardı... Asla temiz kapli olduğumu düşünmemiştim. Ama şu an biraz ihtimal veriyordum. Çünkü O'nu görmeyi çok istemiştim. Ve istediğim olmuştu. O, buradaydı. Ve ben zamanımı sadece susarak koca bir aptallıkla harcadığım gerçeği yüzüme çarptı. İçimden 'Gerçekler asla seksi değildir!..' diye düşündüm ve tekrar George'u süzerek 'Ama O çok seksi...' diye ekledim. Sonra yine seksi bir tonla 'Ah ne güzel meslektaşımı bulmuşum, bırakmıyorum. Reddedilmeyeceğimi umarak bu gece bize katılmanızı teklif ediyorum.' dedim. Aida başka bir aleme göçmüş gibi görünüyordu. O yüzden biraz onu dürttüm ve 'Çok yakışıklı değil mi?' diye sordum. Tabiki George'un bunu duymasını istemezdim. O garsondan absinth almakla meşguldü. Garsonun ona bakışını görünce kıkırdamadan yapamadım. Masaya oturduğumuzda ise George'la karşı karşıyaydım. Ahh tanrım! Keşke Aida kulağıma nasıl davranmam gerektiğini fısıldasaydı. Adam ağızlara layıktı. İçkimi yenilerken garsona hiç bakmadım. O da öylece gitti. Gözlerim George'un üzerindeydi. Onun yüzünü, eşsiz vücudunu hafızama kazıyordum. İçkimi yudumladıktan sonra 'Okul açılmadan sizi bir daha göremeyeceğimi düşünüyordum.' diye söze başladım. İçimden 'Tanrı şahidimdir ki bu duruma çok üzülüyordum!' diye ekledim. Ardından Aida'nın elini tutarak 'Arkadaşım Akademiye girmeden önce biraz kafa dağıtıyorduk.' dedim. Beyaz yalandı. İşin aslı birazcık(!) farklıydı. Çünkü Aida'nın da benim de karın ağrımız vardı. Ve bu gece biter bitmez Daniel'ın canına okuyacaktım. Kimse benim arkadaşımla takışamazdı. Ama işin komik tarafı ikiside en iyi arkadaşlarımdı. Her cümlemi özenle söyledikten tekrar söze başladım. Biraz daha eğilerek 'Ama sizin bu mütevazı gecemizi aydınlatacağınızdan en ufak bir fikrimiz yoktu.' dedim. Kelimeler üzerinde oldukça iyi oynuyordum. Asla göz temasını yitirmiyordum. Herhalde parlamaya başlamıştım ki Aida elimi sıktı. Hemen gücümü dizginledim. Ardından George'u izlemeye koyuldum. Hayır yani sadece sesini duymak istiyordum. Bu dönem elimden çekeceği vardı. Fikri bile içimi gıdıklamıştı. | |
|
| |
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Perş. Nis. 22, 2010 1:30 am | |
| Gülümsemek. Evet tek yaptığı buydu. Farklı bir his vardı içinde. Ona yakınlaşmak isterken bir o kadar da erişilmez olmasını istiyordu. Her haliyle seksi bir ölüm meleğiydi. Onunla konuştuğu her saniye dünyadan koptuğum koca bir ömür gibiydi. Ondan gelecek cevabı beklemek, ağır bir hastanın ölümü beklemesi kadar muhteşemdi. Duyguları anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalırken, tek düşündüğü onu derinden etkileyen birşeyin içinde durmadan kıpırdamasıydı. Yine o sesi duyduğunda içinde muhteşem bir his belirdi. Bu arada birisi yaklaşıyordu. Hoş biriydi. Fakat Sorcha'nın ayrı bir çekiciliği vardı. Nedenini anlayamadığım birşey. Beni ona doğru çeken bir güç. Kız kendini tanıttı. Catherine. İsmi güzeldi. Fakat nedense aklında bir vampiri çağrıştırmıştı George'un. " Ben de George. Siz yeni profesörsünüz sanırım..." diye sormuştu. Biraz saçma bir cümleydi. Fakat genç bayan anlamış olmalı ki başıyla onayladı. George garsona doğru yaklaşarak bir absinth istedi. Garson acayip bir bakış sergiledikten sonra başı ile onaylayarak absinthi getirirken George Sorcha'ya karşı hissettiği olağanüstü hisleri düşünmekteydi. Absinth geldikten sonra tekrar yanlarına döndü. Masaya geçip oturduklarında Sorcha ile karşı karşıya gelmişti. Olağanüstü bir durumdu bu. İçkisinden bir yudum alıyordu. George'da absinthi eline alarak bir yudum aldıktan sonra Sorcha'ya doğru bakışlarını sürdürdü. Gülümseyerek onu dinlerken ona ne denli bağlandığını çözmeye çalışıyordu. Diğer bayanın ismini de öğrenmişti. Aida. Bir fransız ismi olmalıydı. Herşey çabuk gelişiyordu. Fakat en iyisi de buydu. Sorcha'nın eklediği cümleden sonra elindeki absinthden bir yudum daha alarak ve gülümseyerek onlara baktı. "Burda olduğum için oldukça mutluyum. Her zaman bu kadar güzel iki bayanla birlikte bu masada oturamam değil mi?" dedikten sonra gözlerini yeniden Sorcha'ya çevirdi. Gözleri ile vücut hatlarını inceliyordu. Aralarındaki bağ kuvvetlenebilirdi. Kendisini kötü hissetse bile söylediklerinden pişmanlık duymuyordu. Her zaman bu şekilde bir karşılaşma yaşayamazdı. Elini tekrar absinthe uzatarak bir yudum daha aldı. Ve Sorcha'yı incelerken absinthini yudumlamaya devam etti. "Ee bayanlar. Biraz kendinizden bahsedin bakalım. Sizi daha yakından tanımak isterim." dedikten sonra hafif sırıtırcasına bir tavır takınarak bakışlarını onlara yöneltti. Bu arada absinthi bitmişti. Garsona doğru dönüp bir göz hareketi ile işaret etti. Bunu yaparken yüzünün aldığı hal oldukça sevimliydi.
| |
|
| |
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Perş. Nis. 22, 2010 5:07 pm | |
| "Burda olduğum için oldukça mutluyum. Her zaman bu kadar güzel iki bayanla birlikte bu masada oturamam değil mi?"
İltifatlar... Hayatım boyunca karşıma çıkan erkek yada kız büyük ya da küçük herkesten güzelliğimle ilgili iltifatlar alıyordum. Kısacası alışmıştım. Bir süredir bunlar beni sevindirmiyordu bile... Ama bu farklıydı. Çünkü bu sıradan sözleri söyleyen sıradan birisi değildi. En azından benim için değildi. Bu yüzden ister istemez heyecanlanmıştım. Gözlerini bana dikmişken ne düşündüğünü çok merak ediyordum. Ama belli etmedim. Bana bakışlarını yakaladım. Başka biri olsa beni incelediğini düşünürdüm. Yo, dur bir dakikka! Gerçekten inceliyordu. Sonra "Ee bayanlar. Biraz kendinizden bahsedin bakalım. Sizi daha yakından tanımak isterim." dedi. Sesinde mesafeden eser yoktu. İçi ısıtan bir sıcaklık vardı. Sanki içime bir duyguseli akıyor gibi hissediyordum. İçkisinin bittiğini fark edince garsona sevimli bir hareketle doldurmasını emretti. Ciddiyim çok sevimli hareket ediyordu. Ya kasıtlı hareket ediyordu ya da bilinçsizce ne kadar sevimli olduğunu bilmiyordu. Hangisinin daha tehlikeli olduğuna karar veremedim. Kendime 'Hindi gibi düşünmeyi kes!' diye emrettim. Ardından yine saçlarımı gözlerimin önünden alıp geriye savurdum. Arkamdan birisinin nefes tuttuğunu hissettim. Kim olduğunun önemi yoktu. Çünkü neden nefesini tuttuğunu biliyordum. Saçlarım bu hareketimle hafiften parlamıştı. Kendi kendime hafifce gülümsedim. Ardından 'Zaten adımı biliyorsun. Dört yıldır dünya turu yapıyorum. Diğer sihir kültürlerini ve karanlık sanatları uzunca inceleme fırsatım oldu. Ayrıca eski kehanetleri ve görüş alma yollarıyla ilgili değerli bilgiler elde ettim. Kısa bir süre müzikle ilgilendim ama sahnede gücüme sahip çıkamadığım için -' dedim biraz duraksadım ve yüzümü hoşnutsuzlukla buruşturarak '-sihir bakanlığında uyarı aldım. Gezgin yaşamın bana göre olmadığını düşünerek hayatımı düzene sokmaya karar verdim!' diye ekledim. Sonra ellerimi birbirine kenetleyerek 'Ve şimdi buradayım ve uzun sayılacak bir zaman Hogwarts'ta hayatımı sürdüreceğim.' dedim. Ama vermediğim ayrıntılar vardı mesela hayatımı düzene sokma konusunda kalbim yönlendirici olmuştu. O'nu görmüştüm ve Hogwarts'a Profesör olarak girmemin nedenide yine O'ydu. Ayrıca uzun bir süre tanımım 'O'ndan önemli bir şey bulana kadar.' olarak değiştirilebilirdi. Ama çok uzun bir süre ondan önemli bir şey bulmak istemediğimi biliyordum. Bu yüzden derin bir iç çektim. Sanırım hayatıma istediğimden çok renk gelmişti. Gitmemesini umuyordum. Bilerek ailemden bassetmemiştim. Karanlık Sanatlarla ilgilenme sebebim lanet olası kardeşlerimi yok etmenin yollarını bulabilmekti. Böylece o sonsuz lanetim biraz olsun hafiflemişti. Ailemin tamamı Slytherin mensubu olmasına ragmen kuzenlerimin -yani az önce kardeşlerim dediğim kişiler- içinde her binanın özellikleri vardı. En son yakın aile fertimi Portland da bulup yok etmiştim. Geriye on iki tane kalmıştı. Ama benim için az bir rakam değildi. Bu lanetten kurtulacaktım. Lorda ihanet eden ben değildim. Atalarımın aptal bir düşüncesi yüzünden lanet taşımak istemiyordum. Kız kuzenlerimi lanetlerinden kurtarmanın tek yolu ikizi olan erkek kardeşlerini birer birer yok etmekti. Kendi ikizimi bulamamıştım. Ama diğerlerinin çoğunu çoktan bulup yok etmiştim. Ruhumu ailemin ayakta kalması için feda ediyordum. Diğer dünyada -eğer varsa- yerim cehenemdi. Ama ailem her şeye değerdi. İki ikizden biri ölmezse güçsüz olan ruh - Kuran kızlari- diğerinin -ağabeylerinin- kölesin olurdu. Bu düşünceleri başımdan savurmak için gözlerimi kapattım. Ve kısa bir süre sonra yeniden açtım. Yine sorumsuz Sorcha'ydım. Diğer yanımın geri gelmemesini umarak Aida'nın kendisini tanıtmasını bekledim. O benden daha iyi edebiyat yapardı.
|
| |
|
| |
Catherine Aida Swain Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : bilen bilir Mesaj Sayısı : 574 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Cath.,Cat.,Cathy,Ida -yeter mi???-
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (91/100) Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Perş. Nis. 22, 2010 10:42 pm | |
| Güzel bayan ha?! George kadın doğasını iyi biliyordu. Gerçi bu duyumları her veela gibi ben de çok sık alırdım... Sorc. kafayı yemişti sanki... Tanrım veela güçlerini öyle uluorta kullanan biri! Tabi onu uyarmıştım bu nedenle konuştuktan sonra gözünü sadece absinthe dikiyordu. Konuşmaya başladım:
- Benim hikayem biraz karmaşık aslında... Abimi kaybettim, ailemi de... Geriye sadece amcam kaldı. Yarı Fransızım, yarı İngiliz. Aslında seninle tanışmamış olmamız çok garip değil mi George? Ne de olsa kuzenin peşimi bırakmıyor... Sizin ailenin erkekleri epey tuhaf ve çapkınmış. Tabi yanlış anlama lütfen...
Benden beklenenden az konuşmuştum. Bu konuları herkese bahsetmek pek hoşuma gitmiyordu. Konu değiştirmiştim bu yüzden... Ama George gülümsedi. Herhalde söylediklerim ona gülünç gelmişti. Sorc. hala absinthe odaklanıyordu. İkisini yanlız bırakamazdım. Korkuyordum. Tamam George Sorcha için mükemmeldi falan ama bina ve taraf itibariyle aslında düşmanımdı. Sorcha'nın "Onu istiyorum." derken sesinde duyduğum ihtiras aklımdan çıkmıyordu... Sorc.'u ondan ne pahasına olursa olsun korumalıydım. George'a soru sormaya başladım; amacım ikisinin ileriye gitmesini önlemek ve akıllarını meşgul etmekti.
-Eee, neden buradasın, dedim.
-Spordan sonra hep buraya gelirim,diye karşılık verdi.
Cevaplarını kısa tutuyordu. Nedeni de apaçık ortadaydı. Meraklı görünmemek için daha fazla soru sormadım. Ama en yakın arkadaşımın da Yoldaşlık tarafına sürüklenmesine razı olamazdım. Yandaki tiplerden birini -ki onu tanıyorduk- masaya davet ettim. Tabi veelanın olağanüstü bakışlarıyla... Bu gücü ilk kez Sorc. için kullanmıştım. Karışıklığı fırsat bilip Sorcha'yı tenha bir yere çektim:
-Neyin peşindesin? Gözlerine hakim ol!!!
Sorc. yalvardı:
-Tamam, söz bir daha olmaz. Masaya dönelim lütfen!!
Kafamı salladım ve masaya ilerledik. Karşı masada birini fark etmiştim ve bu sefer daha önce gördüğüme %100 emindim. Gözlerine baktım. Çok güzeldi gözleri... Onları kendi haline bırakıp, o adamı izledim. Dudağımı ısırıyordum ve adama seksi bir bakış atmaya çalışıyordum... Sorc. bakışın yönünü fark etmişti.
En son Catherine Aida Swain tarafından Cuma Nis. 23, 2010 3:54 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
| |
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Cuma Nis. 23, 2010 4:46 am | |
| Ortam ısınmaya başlamıştı. Garson George'a doğru dik dik bakarken bir yandan da absinthi hazırlıyordu. "Hizmet oldukça yavaş." diye sesli bir şekilde yakındı. Seksi gülümsemesini yeniden geri alarak bayanlara döndü. Sorcha kendinden bahsediyordu. George onu dinlerken büyülenmiş bir şekilde gözlerini gözlerinden ayırmıyordu. Zaman ve mekan kavramı onun için geçerli değildi artık. Nereye ait olduğunu bulamasa da olması gereken yeri bulduğunu umuyordu. Sorcha'nın yanı. Kesinlikle olması gereken yer orasıydı. Bir an kendini geçmişinde buldu. Geçmişinde yaşadıkları, heyecanları ve üzüntüleri gözlerinin önünden film şeridi gibi akıp geçerken, George'un tek yaptığı Sorcha'nın gözlerine odaklanmaktı. Bir çığlık duyarak kendine geldi. Bilinçaltı ona oyun oynuyor olmalıydı. İçinden geçenleri kağıda dökse on beş - on altı sayfa olurdu herhalde. Mutluluk, hüzün... Her türlü duyguyu yeniden tatmıştı bu sefer. Bir tek bu denli aşk duygusunu tatmamıştı şimdiye kadar. Onu da Sorcha ile tanıştığından beri yaşıyordu. Elinden geldiğince uzak durmaya çalışsa da tamamiyle Sorcha'yı istiyordu. Garson absinthi masaya koyduğunda kendine geldi. Bu arada Catherine geçmişinden bahsediyordu. Ve içerisinde George ile ilgili olmasa da Crownie soyismi ile ilgili birçok şey mevcuttu. Özellikle de kuzen A. Daniel Crownie. George Dan'ı severdi. Fakat onun her zaman bir tarafının aydınlık olabileceğini umarak beklemeye tercih etmişti. Savaş artık pek kalmamıştı. Bunları düşünürken Catherine sözlerini bitirmiş olmalı ki, George'a dikkatle bakıyordu. Biraz garip davranıyordu. George ona bakarak gülümsedi. Tavırları değişmiş bir korku ifadesi başlamıştı. Ne içindi bu korku? Sorcha ve Catherine arasında kısa ve sık olarak bakışmalar başlamıştı. George anlamını sezdiğinden dolayı bu iki genç bayanı biraz sakinleştirmek amacıyla konuşmaya başlayacaktı ki, Catherine ondan önce davranıp George'a bir soru yöneltti. George absinthinden bir yudum alarak onlara doğru baktı ve "Spordan sonra hep buraya gelirim." diye cevap verdi. Bu arada Cahterine'in davranışları iyice değişmiş, bambaşka bir hal almıştı. Etraftakilere göz gezdirirken birini tanıyor olsa gerek ona doğru baktığında masaya doğru yaklaşmasını sağladı. George bunu anlayamamıştı. Bu sırada Catherine, Sorcha'yı tenha bir yere çekerek birşeyler fısıldıyordu. George ne konuştuklarını merak etse de fazla özele girmek istemiyordu. Bu yüzden onları dinleme zahmetinde bulunmuyordu. Bu sırada masaya tekrar dönüyorlardı. Sorcha önden geliyordu. Catherine'in gözü başkasına takılmıştı. O diğer adamı izlerken Sorcha ve George yalnızdılar. "Sana çok güzelsin diyen kaçıncı kişiyim acaba? Gözlerin özellikle. Beni büyülemekte." demişti Sorcha'ya. Ve gelecek cevabı beklerken absinthinden bir yudum daha almıştı. Garson tekrar doldurayım mı bakışını yöneltmişti George'a. George bir göz işareti ile bunu reddettiğini bildirdi. Ve Sorcha'ya dönüp cevabı beklemeye başladı.
(Out: Gecikme için üzgünüm. Meşguldüm.)
| |
|
| |
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Cuma Nis. 23, 2010 6:36 pm | |
| Benim hikayem biraz karmaşık aslında... Abimi kaybettim, ailemi de... Geriye sadece amcam kaldı. Yarı Fransızım, yarı İngiliz. Aslında seninle tanışmamış olmamız çok garip değil mi George? Ne de olsa kuzenin peşimi bırakmıyor... Sizin ailenin erkekleri epey tuhaf ve çapkınmış. Tabi yanlış anlama lütfen... Aida ve Daniel bunu herkes biliyordu. Ama neden ayrıldıkları konusu muammaydı. Sorsam söyler miydi bilmiyordum. Bu yüzden denememiştim. Ayrıca sizin aile derken gözüm George'a takıldı. Yok, canım. O çapkın olamazdı, değilmi?! Öyle olmasını umuyordum. Tanrım çapkın olsada onu suçlayamazdım. çünkü bu kadar çekici birisini çapkınlığa bayanlar iterdi. Aida yaptıklarımdan pek hoşnut değildi. Muhtemelen George'un karşısında kendimi fazla kaybettiğimi gördüğü için sürekli bana bakıyordu. Bende saf saf -yemin ederim- karşılık veriyordum. Sonra Aida George'a buraya ne sıklıkta geldiğini sordu. Spordan sonra geldiğini öğrenince sevindim. Demekki oldukça kendisine bakan biriydi ve benim tabirimle 'AĞIZLARA LAYIKTI!' Aida bir süre sonra benim dizginlenmeyeceğimi düşünmüş olsaki beni kenara çekti; 'Neyin peşindesin?' diye sordu ve kelimenin tam anlamıyla 'Gözlerine hakim ol!' diye emretti. O, benim kadar George'dan etkilenmemişti, herhalde. Ya da başka bir şey vardı. Ama bunu çözmek için kafamı yormaktansa 'Söz veriyorum elimden geldiğince kendime hakim olacağım... Hadi masaya dönelim n'olur!..' dedim. Huyuna gitmek en iyisiydi. Ben fazla düşünmez sadece yapardım. Düşünmek zaman kaybıdıydı. Ama o herşeye çok fazla kafa yorardı. Masaya döndüğümüzde ise tatlı bir gülümsemeyle yerime oturdum. Aida'nın bakışlarını artık üzerimde hissetmiyordum. Aida'nın dikkatinin üzerimizde olmadığını anlayan George "Sana çok güzelsin diyen kaçıncı kişiyim acaba? Gözlerin özellikle. Beni büyülemekte." dedi. Ve o an ne olduysa oldu. Sanki içimde birşeyler kotu ve damarlarımdaki kanım oldukça ısınmıştı. İçimde sıcak şeyler akıyordu. Elimde olmadan George'a yaklaştım. Aramızda çok az mesafe kalmıştı. Elimden geldiğince fısıltılı bir şekilde 'Belki yüz belki bin... Ama seni temin ederim bunu söyleyen kişiler arasında tek istediğim kişisin!' dedim. Kalbim çok hızlı atıyordu. Gözlerimin kapandığını hissettim. Onunda bana yaklaştığını ama aklıma benim az fakat hep uyduğum kurallardan birisi dank etti. İçimde ilk buluşmada olmaz dedim. Ayrıca bu bir buluşma bile sayılmazdı. Daha çok tesadüftü. İyi bir tesadüf ayrıca eğer onu şimdi öpersem Aida muhtemelen kalp krizi geçirirdi ve ben bunu istemiyordum. George'dan hemen uzaklaştım. Ve güzellik tanrıçası Afroditi kıskandıracak bir kahkaha attım. Ardından korkunç bir şeyle yüzleştim. Tanrım! Güçlerim artık doruklarına ulaşmıştı. Ve artık parlıyordum. Bir domuz kafasında bulunan çoğu kişinin bakışlarını üzerimde hissettim. Zihinlerinin boşaldığını ve bana hayran hayran bakmalarını... Saçlarım artık rüzgar olmadanda dalgalanıyordu. Sanki Domuz Kafası'nda bilinmeyen bir rüzgar sadece benim saçlarımı esir almıştı. Ben şaşkın bir şekilde etrafıma bakmıyordum. Sadece bir şeyi görüyordum. Diğerleri gibi bana büyülenmişcesine bakan bir çift mavi göz... | |
|
| |
Catherine Aida Swain Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : bilen bilir Mesaj Sayısı : 574 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Cath.,Cat.,Cathy,Ida -yeter mi???-
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (91/100) Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Cuma Nis. 23, 2010 6:56 pm | |
| Tanrım! Bu kız kafayı yemişti. İki saniye gözlerimi ondan ayırdığımda güçlerini kullanmaya çalışıyordu. Neredeyse bütün Domuz Kafası'nı etkisi altına almıştı. Kendini kontrol edemiyordu. Onun gücünü nötrlemek için ben de kendi gücümü kullandım. Yarattığı etki alanı gittikçe küçülüyordu. George şimdiden normale dönmüştü. Uzun tırnaklarımı Sorcha'nın koluna batırdım. Hafif bir inleme sesi çıkardı ve fısıldadı:
-Yaptığımın farkında değilim.
- Tamam da az kalsın herkesin işi bitiyordu. Lütfen kendini kontrol et! Anlamıyor musun? O bir Gryffindorlu! Ve sen en yakın dostumsun, kendine gel!
Sorcha'nın gözleri dolmuştu sanki. Sanki daha önce kimse onu bu kadar umursamamış gibiydi. Ama ben onu umursuyordum. George kafasını sallıyordu. Neler olduğunu anlamadığı yüz ifadesinden belliydi.
Herkes eski haline dönmüş ve derin bir sessizlik içindeydi. Sorc. benim daha önce kullanmadığım ve kullanmaya korktuğum gücü sırf kendi ihtirası uğruna kullanacak kadar bencilce davranmıştı ve bu davranışa epey şaşırmıştım.
Ortam sessizliğini sürdürüyordu. Gücün yarattığı ışık huzmesi ise yavaş yavaş sönüyordu. Sorc. tam bir şeytan gibi davranıyordu. Peki o öyle davransın ama onun k*çını her zaman beladan kurtaramazdım. Ki o bunu bela olarak görüyorsa...
Ses düzeyleri yükselmeye başlayınca derin bir oh çektim ve George'un sohbetine dahil oldum. Konu tahmin edileceği üzere Sorc.'un güzelliğiydi. | |
|
| |
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Cuma Nis. 23, 2010 10:56 pm | |
| Absinthinden bir yudum daha alarak onları izlemeye koyuldu. Catherine'de hoş biriydi. Fakat Sorcha'da George'u çeken bir şey vardı. Belki de bu yüzden George, gözlerini ondan ayıramıyordu. Gözünü onun gözleriyle birleştirdiğinde ilk temas sağlanmıştı. Evet gücü kendiliğinden kullanılıyordu. Düşüncelerini ele geçirirken deneyimi sayesinde etkisini yok etmeye çalışıyordu. Bir nevi ona belli etmemeye çalışıyordu. Düşüncelerinin arasında kaybolmuştu. Şu anki düşüncelerinin ve anılarının büyük bölümünü George kaplıyordu. Az önceki konuşma birden Sorcha'nın zihninden geçti. Bu sayede George konuşma hakkında bilgi sahibi olmuştu. Catherine bina takıntısı olan biriydi. Aslında George içinde bu durum aynı olsa da, o daha çok zihin uyuşmasını önemsiyordu. Sorhca'nın düşüncelerini sezerken, kendi ile ilgili olan kısımları irdelemeye devam etti. Tanımlayamadığı birşey vardı. Ne veelalık ne de başka birşeydi bu. Daha önce hiç böyle bir etki duymamıştı. Ophelia sadece veelalığını kullanarak onu etkisi altına alıyordu. George pek etki altında olmasa da ayak uydurmaya çalışıyordu. Fakat Sorcha farklıydı. Daha geçmişe gitti. Ve George geldiğindeki görüntüleri irdeledi. Veelalık iç güdüleri sezmeye başladı. Sorcha veelaydı. Fakat bir veelanın davranışlarını kontrol etmek kolaydı. Bu farklı bir güç olmalıydı. Düşüncelerden sıyrılarak absinthine odaklanmıştı. Son yudumunu alarak absinthi bitirdi. Bir süre birşey içmeden Sorcha'ya konsantre olmak istiyordu. Fakat acayip bir his bunu yapmaması gerektiğini söylüyordu. Ve tam bu düşüncelere dalmışken onun sesi George'u kendine getiren şey olmuştu. Verdiği cevap karşısında George karizmatik bir eda ile gülümseyerek düşüncelere daldı. Fakat bu en fazla iki saniye sürmüştü. Bu sırada garip etkinin ne olduğunu çözebilmişti. Daha doğrusu çözebildiğini düşünüyordu. Evet bu aşk olmalıydı. Garip davranışlar ve bu denli sıkı bağ bunu destekliyordu. Aşk. Söylendiğinde bile insanın içini ürperten bir duygu. George aşka inanmazdı. Fakat şu an tek istediği sonsuza kadar Sorcha ile birlikte olmaktı. Catherine olaydan sıkılmış olmalıydı ki, acayip bakışlarına devam ediyordu. Sorcha onu takmayarak George'a odaklanmıştı. Sanki ortamdan sıyrılıp başka bir boyutta konuşur gibilerdi. Ortam onlar için muffliato büyüsünün etkisi altında gibiydi. Tek duydukları nefes alıp verişleriydi. George bu durgunluğun üstesinden gelmek için birşeyler düşünmeye koyulmuştu. Dans. Evet dans teklif etmeliydi. Bu durumu pekiştirir ve güzelleştirirdi. Fakat dans için öncelikle güzel bir müzik olmalıydı. Gözlerini görevliye doğru çevirerek gcünü kullandı ve onun düşüncelerini kontrol etti. Ve onu müzik kutusuna yönelterek güzel bir müzik açması konusunda ikna etti. Adam yavaş adımlarla müzik kutusuna ilerlerken George, Sorcha'nın gözlerinde kaybolduğunu hissediyordu. Gözlerinin içindeki okyanusta kaybolmuştu. Her yer masmavi okyanustu. Yüzmek için çabalamıyordu. Daha doğrusu kurtulmak istemiyordu. Tek istediği bu maviliğin sonsuza kadar sürmesiydi. Bu düşünceler ile kaybolmak üzereyken müziğin muhteşem tonu kulaklarını etkisi altına almıştı. Ve dünya ile Sorcha'nın gözlerinin içerisindeki boyut sabit bir etki tarafından tek çizgide toplanmıştı. Bu sabit Sorcha'ydı. Yüzüne karizmatik bir gülümseme kondurarak doğruldu. Elini Sorcha'ya uzatarak "Bu dansı bana lütfeder misin prenses?" diye mırıldandı.
| |
|
| |
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... C.tesi Nis. 24, 2010 11:51 am | |
| Müzik! Benliğimin içine her nota sıcak karamel gibi akıyordu. Ruhumu temizliyordu. Ve sonra O, beni kendimi bildiğim günden beri yaptığım şey için kollarına çağırdı. O kadar eşsizdi ki reddetmek imkansızdı. "Bu dansı bana lütfeder misin prenses?" Beynimin içinde onunla kal onun ol diye umursanmayacak sesler yükseliyordu. Zaten ikna edilmeye ihtiyacım yoktu. Büyük bir arzuyla elini tuttum ve ayağa kalktım. O, yavaşça elini belime doladı. Mükemmeliyet o anı tanımlamaya yetmiyordu. O'na karşı olan şehvetim beni esir almıştı. Elimi omzuna koydum ve aramızdaki en ufak mesafeye isyan edercesine bedenimi onun bedenine yasladım. İşte o an artık hiçbir şeyin değeri yoktu gözümde. Sadece O vardı evrenimin kıyas kabul etmeyen merkezi. O gelmeden önce neden endişe ettiğimi dahi unutmuştum. Ama artık bununda bir önemi yoktu. Gryffindorlu birine aşık olduysam ne olmuş yani?! Asla koyu bir karanlık yandaşı olamamıştım. Damarlarımdaki kanın borcunu ödüyordum hepsi bu kadardı. Ama asla karanlığa ve lorda bir daha ihanet etmeyecektim. Bir daha asla... Müziğin yumuşak dokunuşlarıyla iyice kendimden geçtim. Birazcık içmenin buna katkısı olduğunu söylemeden geçemezdim. Kadere şu andan itibaren inanıyordum. Şu andan itibaren dünyadaki savaşların aşk ve kadın yüzünden çıkmasını mantıklı buluyordum. Çünkü artık ondan ayrılmak istemiyordum. Biliyordum ki artık ondan ayrılmak sadece fiziksel değil ruhsal da acı yükleyecekti bedenime. Aramızda sözlere gerek yoktu ama dayanamayıp fısıltı tonunda 'Hep biz konuştuk. Senin hakkında üzerinde dikkat yakabilir logosu taşıması gereken biri olduğun, spor yaptığın, Hogwarts'da çalıştığın ve masaldaki prensesi kurtarmak için canını feda edebilecek türden biri olduğun haricinde hiçbir şey bilmiyorum.' dedim. Sonra alaycı bir ifade takınarak 'Tabi sen gizemli prens rolünde kalmak istiyorsan bunlarda yeterli.' diye devam ettim. Aslında palavraydı. Onun hakkında herhangi bir şey duyabilmek için kafayı yiyordum. Tabiki belli etmeden! Masaldaki prenses olayı onun binasına has bir özellikti ve ben vurgulamadan geçememiştim. Nede olsa Hogwarts'ın örnek öğrecisi ve bir zamanlar Gryffindor'luların en fazla nefret ettiği cadıydım. Mükemmel sicil, harikulade güzellik ve iyi dersler... Bunlar bir yana artık bana ne olduğunu çözmüştüm.Tanrı yardımcım olsun. Aşık oluyordum. Ihm, şey oluyordum fazla çoktan olmuştum. Neden hem kahkaha atmak hem ağlamak istiyordum?! Cevap veriyorum; Hemen St. Mungo'nun ruh hastalıkları bölümüne yatmam gerekiyordu kafayı yemiştim. Ayrıca bütün sorumlusu O'ydu... | |
|
| |
Catherine Aida Swain Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : bilen bilir Mesaj Sayısı : 574 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Cath.,Cat.,Cathy,Ida -yeter mi???-
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (91/100) Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... C.tesi Nis. 24, 2010 5:13 pm | |
| Tanrım. O komplimanlarla kızın aklını çelmeye çalışıyordu. Gerçi Sorcha da buna dünden razıydı...
-Bu dansı bana lütfeder misin prenses?
Ihh. Kusmak istiyordum. Sorcha karanlık tarafın bütün kurallarını yerle bir ediyordu. Çok saçmaydı çok saçma... Tamam George'un birçok erkekten daha etkileyici olduğunu kabul ediyordum ama olmazdı. Benim Sorc.'um biricik dostum bir Yoldaşlık üyesine aşık olamazdı. Sorcha nazik ve abartılı hareketlerle ayağa kalktı. George belini kavradı. El ele tutuştular. Sorcha flörtöz hareketlerle onun bedenini kendisininkine yaklaştırıyordu. Arada fısıldaştıklarını görebiliyordum. En acısı tenlerindeki uyumdu. Tek beden gibi hareket ediyorlardı. Sanırım George onun için doğru kişiydi...
Ama bu imkansızdı. Onların beraber olmasını, Sorc.'un mutluluğunu bütün kalbimle isterdim ama bu şartlar altında değil. O kendini Yoldaşlık denen saçma şeye kaptırmış ve zekasını orada harcayan bir zavallıydı. Sorcha'nın karanlık tarafa bağlı olmadığını bilsem de, sanırım kendi bencilliğim yüzünden arkadaşımın aşkını bulmasını istemiyordum.
Bu görüntüye daha fazla seyirci kalamıyordum. Gözlerim doldu, ağlamaya başladım. Aptal Sorcha'nın kendini bir Gryffindorluya teslim edişini elim kolum bağlı,izliyordum. Gözyaşlarım gittikçe hızlanıyordu. Hıçkırıklara boğuluyordum gittikçe. Tamam, Slytherinli ve karanlık taraf üyesi olabilirdim ama asla taş kalpli değldim. En yakın arkadaşımın mahvoluşunu sırıtarak izleyemezdim... | |
|
| |
Catherine Aida Swain Slytherin V. Sınıf
Gerçek İsim : bilen bilir Mesaj Sayısı : 574 Kayıt tarihi : 22/02/10 Lakap : Cath.,Cat.,Cathy,Ida -yeter mi???-
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (91/100) Patronus: Yılan
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Çarş. Nis. 28, 2010 12:45 am | |
| Catherine gördüğü sahnelere dayanamıyordu. Koşarak kapıdan çıktı. RP OUT:Yapacağım yeni bir RP nedeniyle çıkmak zorundayım... | |
|
| |
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Paz Mayıs 09, 2010 12:36 am | |
| Cevabı beklerken kalbi biraz fazla hızlı atmaya başlamıştı. Loş ışıkla aydınlanan domuz kafası, şu an onun için ay ışığı ile aydınlanan bir deniz kenarından farksızdı. Etraftaki kimseyi önemsemeden Sorcha ile vakit geçirmek tek isteğiydi. Samimiyeti yüzünden okunuyordu George'un. Temas gerçekleşmiş ve George neredeyse kendinden geçmek üzere iken Sorcha ayağa kalktı. George yavaşça elini onun beline dolarken gerçeğe yaklaşıyordu. Geçmişi tamamen yalandı. Asıl hikaye şimdi başlıyordu onun için. Sorcha elini George'un omzuna koyduğunda yapboz tamamlanmış, her parça yerine oturmuştu. Eksik olan hiçbirşey yoktu. Güzelliği karşısında büyülenmiş bir vaziyette Sorcha'ya bakarken tek düşündüğü onunla sonsuza kadar birlikte olmaktı. Müthiş biriydi. Onunla olduğu andan itibaren tüm düşüncelerden sıyrılmıştı. Neden dışarıya çıktığını bile unutmasını sağlayan tek gerçekti Sorcha. Gözlerini kapamaya korkuyordu. Bunun bir rüya olmasından o kadar çok korkuyordu ki gözlerini üzerinden ayıramıyordu. Şimdiye kadar böyle bir duygu hissetmemişti. Ve bunun peşini bırakmayacaktı. Evet ona aşıktı. Bunu içinde yüzlerce kez haykırabilirdi. Müziğin ritmine ayak uydurmuşken bunu bozmak isteyeceği en soy şeydi. Tüm boyutlardan soyutlanmış bir biçimde sadece ikisinin bulunduğu bir paralel evrende hissediyordu kendini. Bunu bozmak istemiyordu. Kader miydi bu? Artık inanabilirdi. Bu sırada Sorcha birşeyler fısıldıyordu. George gülümseyerek cevap verdi. "Biz sadece Sorcha Kuran'dan bahsettik. Yani genel olarak işten konuştuk. Biraz bunları da konuşmanın vakti gelmedi mi sencede? Dedikten sonra bir öpücük kondurdu." İleriye gittiğini düşünse de bundan daha iyi bir fırsat olamazdı herhalde. Gözlerini Sorcha'nın gözlerine çevirerek izlemeyi sürdürdü. Kaybolmuştu. Gözlerinin mavisinde yüzerken kendini mutlu hissediyordu. Hem de hayatında hiç olmadığı kadar mutlu. Oradan ayrılmak istemiyordu. Hem de hiçbir daim. Ve o anda dudaklarından iki kelime dökülüverdi. "Seni seviyorum."
| |
|
| |
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Paz Mayıs 09, 2010 3:48 am | |
| Eşsiz dudakları yarım bir gülümsemeyle kıvrıldı. Tanrım, bu adam çok tatlıydı. Tam yine dalacaktı ki O'nun eşsiz sesi böldü duygusal trajedisini. 'Biz sadece Sorcha Kuran'dan bahsettik. Yani genel olarak işten konuştuk. Biraz bunları da konuşmanın vakti gelmedi mi sencede?' dedi. Ardından hiç beklemeden O'nun biçimli dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissettim. Aslında bu tür durumda ona delicesine karşılık vermek, ellerimi başının arkasına yerleştirip onun suratını kendime daha da çok yaklaştırmak yerine geri çekilip ona bir tokat patlatmam gerekirdi. Ama dediğim gibi 'GEREKİRDİ!' yani yaptığımın tam tersi şekilde karşılık vermem lazımdı. Ama yapmadım. Bu anı onu ilk gördüğüm andan itibaren düşlerken şu anda tam bir yeni yetme gibi bütün kontrolümü duygularıma vermiştim. Zaten az olan kendi kurallarımı tamamen yıkmıştım. İlk geri çekilen o oldu. Büyülenmiş bir şekilde birbirimize bakıyorduk. Sanki bedeni benden ayrılmak istemiyor gibiydi. Bende istemiyordum. Yani şu andan itibaren o benimdi. Sonra bana dünyadaki bütün çiftlerin birbirlerine fısıldadığı ama şu ana dek benim için hiçbir anlam ifade etmeyen o cümleyi fısıldadı. 'Seni seviyorum!' Dediğim gibi şu ana dek... Yine kalbim deli gibi atmaya başladı. Ardından daha ne yaptığımı fark edemeden onun yüzüne dokundum. Onun yüzünü incinmesinden korkarcasına yumuşak bir şekilde okşadım. Derin bir iç çektim. Onu bu kadar arzuladıktan sonra olanlara inanamıyordum. Kısık bir sesle 'Bende!' dedim. Ona söyleyecek onca şeyim varken kısa cevaplar vermemin oldukça aptalca olduğunu fark ettim. Sonra Sorcha Kuran cüretkarlığını takınıp iki elini de tuttum. Yüzüme bir gülümsemenin yayıldığını hissediyordum. Bir yada iki dakika onun yüzünü izledikten sonra nefesim düzene girmişti. Sakin bir sesle 'Teşekkürler!' dedim. Doğru kelimeleri bulmakta zorlanıyordum. Tekrar konuşmaya 'Yani... Nerden bileyim seni bu kadar arzuladıktan sonra olanlar gerçekten mükemmel... Harika bir gündü!' sözleriyle başladım ardından ellerini bıraktım ve elllerimi yakasına koydum. 'Ama bu sözler sanki günün bittiği söyler gibi oldu. Ama ne şanslıyım ki gün daha yeni başlıyor!' dedim. Sesimi kontrol etmekte zorlanıyordum. Ben vealalar arasında bile en eşsiz olan Sorcha Kuran bir erkeğin beni heyecanlandırmasına izin vermiştim. Tanrım! Bunun iki açıklaması olabilirdi. Ya kıyamete çok yaklaşmıştık. Ya da başımıza meteorlar yağacaktı. Sanırım ikiside felaketti. Ama felaketlerin sonucu böyle eşsiz olacaksa bundan sonra bütün eziklere yardım edecektim. Düzeltiyorum kıyametin yarın kopacağını ve benim cehennemi boylayacağımı bilsem bile eziklere asla yardım etmezdim. Doğama aykırıydı, bir kere... | |
|
| |
George Crownie Hogwarts Müdürü
Gerçek İsim : umut. Mesaj Sayısı : 1989 Kayıt tarihi : 11/07/09 Yaş : 32 Lakap : geo.
Karakter Bilgileri Rol Puanı: (100/100) Patronus: Mantikor
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Paz Mayıs 09, 2010 5:03 am | |
| Kendimi sonsuzluğa bırakmış, sadece ondan gelecek birkaç kelimenin beklentisi ile yavaşça nefes alıp verirken tek düşündüğüm onun eşsiz güzelliği ve asaletiydi. Hayal gibi bir an ve hayal gücümün doruklarında bir kadın. Bu an unutulmazdı. Cevabı beklemek. İşte en zor ve en heyecanlandıran kısım da buydu. Gözlerini gözlerine odaklamışken ondan gelecek herhangi bir cevap sadece bu bağlantıyı koparabilirdi. Kendini ona kenetlenmiş hissederken tek düşündüğü nasıl bu kadar olağanüstü olabileceğiydi. Gözlerine daldığında karanlığın içerisinde düştüğü izlenimine kapılarak haykırmak istedi. Fakat bitmesini istemediğinden ses çıkarmadı. Karanlığın içerisinde düşerken masmavi bir okyanusun dibine daldı. Gözlerinin mavisinde kaybolmak bu olmalıydı. Ne kaçmaya çalışıyordu, ne de akıntıya karşı yüzmeye. Tek yaptığı akıntıya kapılarak ona ulaşmaktı. Tüm kaslarını serbest bırakıp akıntıya bırakmıştı kendini. Derin maviliğe batarken tek düşündüğü ona ulaşabilmekti. Huzuru bulmaya az kalmışken onu hayata döndüren bir ses tonu kulaklarının içinde yankılanıyordu. Evet oydu. Sevdiğini söyleyerek George'a en mutlu olacağı cevabı vermiş olan Sorcha'ydı. Mükemmeliyeti karşısında dili tutulmuş olsa da konuşmak için çabalamaya devam ediyordu. Gözlerini ondan bir saniye ayırmadan yaptıklarını gözledi. Sorcha ellerini tutmuştu. O anda teninin sıcaklığı daha öncekilerden daha fazla yakmıştı George'u. Gözleri ile temas kurarak yeniden bağlanmaya çalışırken tekrar o muhteşem sözcüklerin dökülüşünü dinledi. George'un düşündüklerini söylüyordu resmen. Evet onun düşündüklerini ve hissettiklerini dile döküyordu. Bunları onunda hissettiğini biliyordu. Evet başka bir tanımı olamazdı. Aşktı bu. Elleri bir anda serbest kaldı. George derin bir ürperiş ile kaygı karışımı bir duygu hissederek göz temasını yitirmeden bakmaya devam etti. Yaka kısmında iki el hissettiği anda kendinden geçmesine ramak kalmıştı. Ve söylediği sözler karşısında kendisini kaybetmeye başlamıştı. Sözlerini bitirdiği anda Sorcha'ya karşı gülümsedi. Ve yavaşça başını ona doğru uzatarak muhteşem nefesini hissetmek için yüzüne doğru ilerledi. Teninin sıcaklığı ve nefesi karışarak vücudunun dışında muhteşem bir kalkan oluşturuyordu. Veelalığından olabileceğini aklına bile getirmiyordu artık. Kulağına doğru yaklaştı. "Evet aramızdaki şey bu. Aşk." dedikten sonra başını geri çekerek hızlı bir hamle ile dudaklarına yapıştı.
| |
|
| |
Sorcha Kuran
Gerçek İsim : Burcu. Mesaj Sayısı : 95 Kayıt tarihi : 09/12/09 Yaş : 31 Lakap : Sorcha neyinize yetmiyor?!
| Konu: Geri: Benliğimi unutmak... Perş. Mayıs 13, 2010 12:29 am | |
| "Evet aramızdaki şey bu. Aşk." Haklıydı. Şu ana dek inanmadığım bir okyanusta sürükleniyordum. Ne pusulam... Pusulam şu ana dek dinlemediğim kalbimdi. Kaybolmamayı umuyordum. Kendi sürekli ağır olmam gerektiğini hatırlatıyordum. Ama George'un böyle bir derdi olmadığını beni öptüğünde anladım. Vücudum ona karşılık verirken beynimim mantıklı köşesi biraz yavaş olmamı söylüyordu. Ona, küçük çocukların izlemesine izin verilmeyecek bir türde karşılık verdim. Öpüşmemiz ilk başta bir öpücük değildi. Ama daha sonra alevlendi. Tutku ve ihtiras kazandı. Belki bir asır belkide bir kaç saniye sonra ondan ayrıldım. Başım dönüyordu ve bütün hücrelerim bana nefret kusuyordu.Ama yinede güçlükle de bedenimi onun eşsiz bedeninden ayırmışdım. Onun kollarında sağlıklı düşünemiyordum. Bir kızın kuralları olmalıydı. Kurallarıma yeterince karşı gelmiştim. Ama buraya kadardı. Bu gece bu eşsiz adama kendimi bu kadar kolay teslim etmeyecektim. Onu istemiyor muydum?! Hayır, her hücrem onun için yanıp tutuşuyordu. Ama hazmetmem biraz zordu. Çünkü bunca yıldır ben erkeklerle sadece oynamıştım. Bu kadar kolay birine kendimi kaptırmam olanaksızdı. Ondan ayrıldığım için bana bakıyordu. Yüzünde binlerce soru işareti görebiliyordum. Bir kaçını gidermeyi deneyerek 'Biraz hızlı gitmiyor muyuz?!' diye sordum. Sesim hala şehvet doluydu. Ona olan şehvetim mantığımla yarışıyordu. Tanrı yardımcım olsun! Sonunda yine fısıltılı bir şekilde 'Oturalım mı?' diye sordum. Kamuya açık bir yerde kendimi bu kadar kolay kaptırdığım için beynimi tokatladım. Ne olmuş yani adam yeryüzündeki en yakışıklı varlıksa... Bende dünyadaki en tehlikeli ve en güzel kızdım. Yani sonuçta birbirimizi nötrleştiriyorduk değil mi?! O benim kadar kendinden geçmiş görünmüyordu. Eşsiz yüzündeki soru işaretlerinin gitmediğini görebiliyordum. Ama sözcükleri bir araya getirip cümle kurmaktan acizdim şu an... Masaya oturduğumuzda ellerime bakıyordum. Gözlerine bakacak cesaretim kalmamıştı. Ne olmuş yani?! Ben hiç cesur olduğumu iddaa etmemiştim ki... Hala nefes nefeseydim. Kısa ve sık nefesler alıp veriyordum. Derin bir şekilde iç çekip 'Herşeyi berbat ediyorum galiba!..' dedim. Sesim çok çocukça çıkmıştı. Bana bakım ben zarasız yavru bir kediyim. Tabii ya... | |
|
| |
| Benliğimi unutmak... | |
|