Onunla buluşmak için sabırsızlanıyordum. Oturdum ve menüye baktım. Ona ve kendime birer filtre kahve söyledim.Gözüm kapıdaydı.İçeri girmesini bekliyordum. Fırsatını bulduğum an ona duygularımı söyleyecektim.Çocukluk arkadaşıydık ve karşılık vermesi benim için mucize olurdu.Onu ilk gördüğüm günden beri aşıktım. Onun için ölüyordum. Daha çocuktuk ve ailesi sağ iken beraber uyurduk.İşte ben o zaman çekebildiğim kadar çekerdim kokusunu içime. Sabahları da kahvaltıdan sonra aynı hamağa uzanır ve hayatımızdan bahsederdik. Onun adını öyle bir kazımıştım ki kalbime; partinin birinde kavalye bulduğu için beni ektiğinde bile ondan nefret etmemiştim. O katıydı, ben de onun için öyle oldum.Yazları küçük çocuklara gizli gizli büyü yapardık. Ah Catherine'in o dudaklarını da çıkaramıyordum aklımdan.Bir keresinde onun için yaptığım sihir ödevine o kadar sevinmişti ki elinde olmadan beni öpmüştü. Sonra da hiçbir şey olmamış gibi davranmıştı... İçeri doğru çiçeğimsi bir koku geldi.Yasemin kokusu... İçeri girenin o olduğunu anladım ve arkamı döndüm.Evet en son 13 ay önce görmüştüm onu...Hala o günkü kadar güzel ve çekiciydi... Kalbim göğüs kafesimi yırtmaya başladı. O gittikçe yaklaşıyordu, bense deli oluyordum. O benim olmalıydı, ona benden başka biri dokunsa kahrolurdum. Geldi ve sarıldı:
-Görüşmeyeli uzun zaman oldu tatlım, dedi.
-Evet, seni özlemişim.
-Ben de...
-Seni seviyorum.
-Ben de...
-Hayır Catherine ben ciddiyim, seni gördükçe deli oluyorum.Bana her baktığında içimi yavru kedi tırmalıyor sanki.Seni gördüğüm ilk günden beri...
-Saçmalama,güldü, şaka mı yapıyorsun?Senin kız arkadaşın yok muydu??
Hmmm kimdi o ,aaa Ariel...
-Hayır, onu sevmedim istersen hemen ararım onu ayrılırız...
-Andrew...
Onu öpmeye başlayınca lafına devam edemedi.Benim için o 30 saniye yıllar gibiydi.O da geri çekilmiyordu. Evet, bu aşk platonik değildi.Tekrar konuştu:
-Andrew ne diyeceğimi bilemiyorum. Kafam çok karıştı...
Masadan kalktı ve ben de orada tek başıma oturmaya devam ettim...İlk adımla bana seslenen tek kişi oydu.Başkasına izin vermezdim. O özeldi, ailemiz arkadaşken tanışmıştık. 5 yaşındaydı, ben ise 9... Aramızdaki 4 yaşa rağmen ona aşık olmuştum. Benim yüzlerce kız arkadaşım oldu o büyürken... Onun ilk erkek arkadaşı olduğunda ben 19, o ise 15 yaşındaydı. Onları öpüşürken yakalamıştım ve amcasına söylememem için yalvardı, kabul ettim. O an hayatımın en acı verici anlarından biriydi. Taa ki onu 16 yaşında erkek arkadaşıyla amcasının evinde gördüğümden beri... 2 gün ağladım ve 3 gün hiçbir şey yemedim. Tabi ki yine amcasına söylememem için dil döktü ama dayanamadım ve söyledim. O günden beri kaç kere özür diledim ama bir yıl boyunca kabul etmedi. Bu ana kadar yüzünü bile görmemiştim. Ona benden başka birinin dokunması beni çılgına çevirmişti. O benimdi... Kahvemi içtim ve Ariel'i aradım:
-Sana karşı bir şey hissetmiyorum, üzgünüm. Bu ilişki bitmiştir, dedim. Ağlıyordu. Kalbini kırmak istemezdim ama onu sevmiyordum. Telefonu suratıma kapadı. Catherine'in üzgün olduğunda nereye gittiğini iyi bilirdim. Hesabı ödedim ve kafeden kalktım. Sisli göle doğru yola çıktım.