Üzerimde süzülen kalın, siyah cübbeme sıkı sıkı sarılmış, pencereden lapa lapa yağan kar taneciklerini izliyordum. Uyandığımda nerdeyse tüm yatakhane boşalmış, içerisi sükûnete bürünmüştü. Birinci sınıf olmanın verdiği bir avantajda derslerin çok yoğun olmamasıydı. Şuanda elimde olan zaman dilimi, yalnızca kendime adayacak kadar mühimdi. Botlarımın iplerini sıkıp, biran önce terketmeyi düşündüm yatakhaneyi. Sessizlik, sıkılmama neden olmuştu. Adımları hızla ilerlerken merdivenlerin üstünde adeta kayıyordum. Ortalıkta kimsenin bulunmaması, şuana kadar tek bir tanıdığa bile rastlamamam şaşkınlığımı arttırdı.
Çok geçmeden ortak salonun kapısının eşiğine vardım. Ve devasa büyüklükteki kapıyı itmenin hemen ardından aşağı inen merdivenlerle içeriye doğru yöneldim. Karşılaştığım manzara hep aynıydı; sessizlik! Bu durum dudağımın kıvrımında ince bir gülümsemeye neden oldu. Ardından kendimi yanan şöminenin yanındaki siyah,deri koltuklarda buldum.
Düşüncelerim ve ben yalnız kalmıştık. Fakat düşüncelerimin gittiği yolun sonu bana hep O'nu gösteriyordu. Özlemiştim. Çocukluğumuzdan beri hep beraber büyümüştük fakat şimdisinde ayrıydık. Benim çocukluk aşkımdı; Jack.. İçimdeki ince sızı gözlerimi yaşarttı. İnci gibi dökülüverdiler pembeleşmiş yanağımın her iki tarafından. Sol elimin arkasıyla sildim onları, gizlemeye çalışırcasına. Aslında gizleyecek hiçbirşeyim yoktu. Apaçık ortadaydı işte; ona aşıktım.. Tam 7 yıl olduğu gibi.. Ama O yoktu. Olmayacaktı bundan sonra. Yinede ümitsizliğe kapılmak istemiyordum. Bir mucize, diye diledim. Merlin aşkına, bir mucize. Sonrasında ayaklandım ve sıkıntımın geçmesi adına adımlarımı büyük salona yönelttim. Belki birşeyler yesem,daha iyi olurdu. Hem orada birkaç kişiye rastlamak mümkündü. Adımlarım özenle ilerlerken yeniden düşüncelerim devreye girdi;
Yokluğunda vurulduğum derin sızı
Geçecek elbet sevgili
Biliyorum uzak değil; geleceksin çok yakında..
Karanlığın sonuna bile saklansan, bulacağım seni en sonunda.