Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Merhaba

Foruma Hoşgeldiniz

Kayıt Olduktan Sonra Rütbe Seçmelisiniz. Ve Daha sonra Lejant Oluşturmalısınız;
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts


 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yapKapı

 

 V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi.

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Marquéz Slorkié
Karanlık Lord
 Karanlık Lord
Marquéz Slorkié


Gerçek İsim : güven
Mesaj Sayısı : 205
Kayıt tarihi : 11/07/09
Yaş : 31

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Left_bar_bleue99/100V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Empty_bar_bleue  (99/100)
Patronus:

V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Empty
MesajKonu: V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi.   V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Icon_minitimePerş. Eyl. 02, 2010 3:17 pm

"Aslında her gün insan için yeni bir fırsat."


Bu sözü neden söylediğini bilmeyerek uyandı. Elinde sıkıca kavradığı asası dikkatini çekmişti. Yavaşça elini rahatlatarak asayı sehpaya bıraktı. Doğruldu ve yataktan kalktı. Sendeleyerek lavabonun yolunu tuttu. Aslan başlı musluğu yavaşça çevirdikten sonra rengarenk akan sudan bir avuç alıp yüzüne doğru fırlattı. Daha sonra yukarıdaki kuzgun motifli havluyu alarak yüzünü silmeye başladı. Gözüne masanın üzerindeki not ilişmişti. Havluyu yeniden yerine bırakarak masaya doğru sendeleyerek ilerledi. Notu eline aldı. Bu odayı müdür yardımcısından başkası bilmiyordu. Kim yollamış olabilirdi ki? Eli titreyerek notu aldı. Ve okumaya başladı.

"George,

Dün Xaviér ile karşılaştım. Karanlık Orman'daydı. Onun peşinden gittim. Sırf onunla konuşmak için ilerliyordum ki, kolumu tuttu ve bir anda kendimi Londra'da buldum. Okuldan uzakta olduğum için bir ara beni buradan almanı istiyorum. Bu yüzden baykuşumu yolladım. Çatlak Kazan'dayım. Tom'a olan biteni anlattım ve sen gelene kadar bana bir oda ayarladı. Şu an orada kalmaktayım. Seni bekliyorum. Derslerden geri kaldım.
Kardeşin Fred."


George okumayı bitirir bitirmez üzerini değiştirmek için dolaba koştu. Siyah takımını alarak hemen giymeye başladı. Üzerini giyindiğinde asasını cebine koyarak konsantre oldu. Ve etrafında bir bulut haznesi bırakarak ortadan kayboldu. Londra meydanı her zamanki gibi doluydu. Köşedeki ağacın arkasında bir kıvılcım belirdi. Ve arkasından yavaşça beliren bir beden göründü. George muggleların arasında cisimlenmişti. Ama buna aldırmıyordu. Ara sokaklardan girerek hızla ilerlemeye başladı. Çatlak Kazan ileride görünüyordu. George mekana yaklaşarak kapıyı araladı. İleride dükkanın sahibi Tom'u gördü. Tom onu gördüğüne sevinmiş olmalı ki, gülümsedikten sonra hemen yukarıya çıktı. "Acaba Fred ona neler çektirdi?" diye kısık sesle mırıldandı. Merdivenden inen kardeşini görünce içi rahatladı. Güvendeydi. Önemli olan da buydu. Fred yanına geldiğinde George Tom'a dönerek "Teşekkürler Tom. Onunla ilgilendiğin için sana minnettarım. Buyur ücreti." dedikten sonra cebinden bir miktar para çıkartıp Tom'a uzattı. Gülümseyerek kardeşini dükkandan çıkarırken onun kolunu sıkıca tutup konsantre olarak kapı kapanırken birden toz bulutuna karıştılar. Tekrar odaya döndüklerinde George bir asa hamlesi ile odayı toparlarken sıktığı kolu bıraktı. Fred daha bir rahatlamış görünmekteydi. George Fred'e doğru bakarak "Birazdan derse gideceğiz. İlk cisimlenme dersinizi göstereceğim. Dersi dikkatlice dinle. Çünkü bu sana yardımcı olacak. Her zaman ben olamam." dedikten sonra Fred'e doğru bakarak gülümsedi. Ve önden giderek gizli dolaptan müdür odasına döndü. Parolayı girdikten sonra Fred ile birlikte taş heykelin merdivenlerinden aşağıya indiler. Bahçe sakindi. Birkaç öğrenci dışarıda dolaşıyordu. George yandaki gizli geçitten geçerken Fred onu izliyordu. Birkaç saniye sonra 2. kat koridorundaki portrenin önündeydiler. Gizli geçitleri seviyordu George. Tılsım dersliğine geldiğinde kalkanı kaldırarak kapıyı açtı. Derslik biraz tozlu görünüyordu. Bir asa hamlesi ile dersliği cisimlenme alanına çevirdi. Geniş bir hal almıştı derslik. Kapıyı ardına kadar açarak öğrencilerin gelmesini beklerken, gidip masasına oturdu.


Birkaç saniye sonra öğrenciler geldiğinde masadan kalkarak öğrencilerin görebileceği bir noktaya geldi. Ve gülümseyerek öğrencileri süzdükten sonra konuşmaya başladı. " Cisimlenme dersine hoşgeldiniz 5. Sınıflar. İlk olarak size bir bilgilendirmede bulunacağım. 16 yaşını doldurmamış olan büyücüler bu dersi almış olsalar bile cisimlenmelerine izin verilmemektedir. O yüzden sadece derste cisimlenmelerine izin veriyoruz. Fakat 16 yaşını doldurmuş olanlar tüm alanlarda cisimlenebilirler. Tabiki Hogwarts dışında. Şimdi soracaksınız. Madem Hogwarts'ta cisimlenme yasak, dersimizi nasıl işleyeceğiz diye. Bu oda içerisinde cisimlenmeyi aktif hale getirmiş bulunmaktayım. Sadece oda içerisinde cisimlenebilirsiniz. Şimdi herkes hazırsa derse başlayacağım." dedikten sonra derin bir nefes alarak öğrencileri süzmeye devam etti. Hepsi tanıdığı öğrencilerdi. Aragorn, Fred, Luthién... Oldukça az sayıda öğrenci olsa da, dersi öğrenmek istediklerinden emindi. Tekrar söze başladı. "Şimdi ilk olarak cisimlenme hakkında size bilgi vereceğim. Bir yerden kaybolup neredeyse aynı anda başka bir yerde ortaya çıkmak. Cisimlenme doğru yapılmadığı zamanlar çok kötü sonuçlara yol açabilir. Hafife alınacak iş değildir. Birçok yetişkin büyücü bile bu riske girmez ve süpürgeleri kullanmayı tercih eder. Cisimlenen birini takip etmek imkansızdır, tabii kaybolurken onları bir yerinden yakalamadıysanız. İlk cisimlenmede herkes farklı hissetse de bulunduğunuz yerden uzaklaştığınızı hissedersiniz, nefes almakta zorluk çekersiniz, göğsünüzde demir çember var gibi gelir. Zorla çok dar bir lastik tüpün içinden geçirilmiş gibi bir duyguya kapılabilirsiniz. Cisimlenme izni olmayan bölgelerde cisimlenme yapılamaz. Örneğin; Hogwarts gibi." dedikten sonra derin bir nefes alıp konuşmasına devam etti. Öğrenciler merakla onu dinliyordu. " Cisimlenirken hatırlanacak en önemli üç şey vardır. Diğer bir tabir ile üç K. Konum, Kararlılık, Kontrol. Bu üçünü doğru gerçekleştiremediğiniz takdirde septirmeye uğrayabilirsiniz. Bu da oldukça tehlikelidir." Sözlerini bu şekilde bitirdikten sonra öğrencilerin ortasına gelince asasını kaldırarak halkalar çizdi. "Şimdilik bu halkaların dışına çıkmayı hedefleyeceksiniz. Ama dikkatli olun septirme yaptığınız takdirde önemli kayıplara uğrayabilirsiniz. Ve şimdi nasıl yapacağınız konusuna geleyim. Birinci adım. Zihninizi gitmeyi arzu ettiğiniz yer, yani konum üzerine şaşmaz şekilde odaklayın, eğer yeterince kararlı olunmaz ise septirme meydana gelir. İkinci adım. Kararlılıkla gördüğünüz boşluğu işgal etmeye odaklanın. Ona girme özleminiz, zihninizden bedeninizin her zerreciğine aksın. Üçüncü ve son adım. Olduğunuz yerde dönerken hiçliğe gidişinizi hissedin, kontrolle hareket edin. Evet bunları yaptıktan sonra cisimlendiğinizi farkedeceksiniz. Şimdi çalışmalara başlayın." dedikten sonra masasına geri dönerek öğrencilerin uğraşlarını izledi. İlk başaran Crystal olmuştu. Yanındaki çocuğu farketmişti George. Aaron'du bu. Aaron gülümseyerek George'a bakıyordu. George ona göz kırparak bakarken ikinci başaranı farketti. Beatrice. Evet Ravenclaw'lu bu kişilik de başarmıştı cisimlenmeyi. Onlara verilen süre bittiğinde George ayağa kalktı. Ve konuşmaya başladı. "Hepiniz çok iyiydiniz. Özellikle de Crystal ve Beatrice. İlk başaran onlar olduğu için ikisini kutluyorum. Dersimiz sona ermiştir. Fakat üst sınıf olduğunuz için ilk ödevinizi alacaksınız. Ödeviniz, 'Carpeportus' büyüsü hakkında bilgi toplamak. Kütüphanede bu büyü hakkında bilgi bulabilirsiniz. Kısa bir ödev istemiyorum. En az bir parşömen rulosu uzunluğunda olmalı. Ve biraz da kendi yorumunuzu katmalısınız. Şimdilik hepinize iyi günler. Hogwarts'ta olmanın tadını çıkarın." dedikten sonra öğrencilerin çıkışını izledi. Tüm öğrenciler çıktıktan sonra kapıyı kapatarak toz bulutu halinde ortadan kayboldu. Hiçliğe ulaşmıştı. Arkasında bir tek iz bırakmadan.


Dersten en az "Beklenenin Üstünde" notu alamayanlar, cisimlenemeyecektir. Bu yüzden RP'yi ayrıntılı yazmalısınız.





Dipnot: Crownie uzakta olduğundan dolayı bu dersi ben yayınlamak zorunda kaldım. Umarım yeterlidir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aphrodis Audrey Phyllis
Ravenclaw V. Sınıf | Admin
Ravenclaw V. Sınıf | Admin
Aphrodis Audrey Phyllis


Gerçek İsim : Çisem
Mesaj Sayısı : 765
Kayıt tarihi : 08/09/10
Yaş : 28
Lakap : Aph, -A

Karakter Bilgileri
Rol Puanı:
V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Left_bar_bleue100/100V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Empty_bar_bleue  (100/100)
Patronus:

V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Empty
MesajKonu: Geri: V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi.   V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Icon_minitimeÇarş. Eyl. 08, 2010 7:11 pm

-Yatakhane-

Lanet çalar saatin sesiyle birlikte o çekici erkekten uzaklaşmak ve rüyanın sona ermesi kadar berbat bir şey yoktur. Sağ eliyle gelişigüzel vurdu çalarsaatin üstüne Audrey. Tam yastığı kafasının üstüne bastırıp sol yanına dönmüş ve rüyasına hazırlanmıştı ki, yatakhanede kızların fısıldaştıklarını sanıp bağıra çağıra konuşmaları son umudunu da, hayal gücünü de yok etti. Çalar saatin yanında bulunan bir elmayı, kızlardan birinin -muhtemelen en küçük olanının- bacağına attı. "Sabah sabah bir susun be!" diye bağırdı elleriyle saçlarını karıştırırken. Kızların tiksinen hatta nefret eden bakışlarına aldırmadan yataktan kalktı ve sandığına doğru ilerledi. Sandığı açıp -bir yandan esneyerek- temiz Slytherin cüppesini aramaya başladı. Fazla dipte olmaması onun için bir şans sayılırdı. Cüppeyi, diğer kıyafetleri bozmamaya özen göstererek aldı ve sandığı kapadı. Bir yandan ıslık çalarak ve şarkı söylerek kıyafetini giymeye başladı. Bu sırada güneş yükseliyor ve pencereden içeri daha fazla güneş girmeye başlıyordu. Perdeyi çekip güneş ışığını engelledi ve ardından siyah-yeşil cüppeyi giydi. Yatağa kendisini oturur pozisyonda saldı biranda. Tam yastığa doğru düşüyordu ki kendisini tuttu ve eğilip yeşil Converse'lerini aldı. Üstünde milyonlarca yazı -Nemesis, Aph, A, Audrey, Sly, Revenge vs.- bulunan ayakkabıyı şöyle bir inceledikten sonra hızlıca giydi. Yataktan kalkıp, alarmın yanındaki asasını aldı ve yatağa doğrulttu. 'aklapakla' Yatak birkaç saniye içinde temiz ve tertipli bir hal alırken, Audrey geceden hazır çantasını sırtladı, asasını cüppesinin cebine koydu ve Büyük Salon'a doğru hızlı adımlarla çıkmaya başladı.

-Büyük Salon-
Audrey büyük bir iştahla kahvaltısını yiyiyordu. Tabii bir yandan da çevresindekilerin fısıldayışlarını, dedikodularını dinliyordu. "Onunla çıkıyormuş biliyor muydun?" "Elizabeth onu Vanessa'yla yakalamış." ve daha birçok şey. Hepsinin aşka dair olması ne kadar ezikçeydi ama. Umursamazca kafasını sallayan Audrey kahvaltısını etmeye devam etti. Böyle giderse bu yaştan göbeği olacaktı; ama... Aman, kimin umrundaydı ki? Birkaç günlük diyetle düzelecek bir şeydi zaten. Kahvaltısını bitirdiğinde Büyük Salon'un yarısı boşalmıştı. Cüppesinin sol kolunu sıyırarak saate baktı. Zile yaklaşık on beş dakika vardı. Masanın, kimsenin olmadığı bir kısmına ilerledi ve önündekileri kenara itti. Çantasından cisimlenme üzerine yazılmış bir kitap çıkartıp dikkatle okumaya başladı. Biraz sonra dersi vardı ve bu ders onun için gerçekten önemliydi. Yürümekten sıkılmıştı sonuçta. 'Yürümek eziklerin işi.' diye geçirdi içinden ve kitaba daha fazla dikkatini verdi.

Hogwarts'ın çanlarıyla birlikte kendisine geldi ve kitaptan kafasını kaldırdı. Salonda sadece üç beş öğrenci kalmıştı. Onlarda sınıflarına doğru hızla ilerliyorlardı zaten. Audrey de kitabı çantasına koydu ve koşar adımlarla ikinci kata doğru ilerlemeye başladı. Birkaç dakika içinde sınıfın önüne varmıştı zaten.

-Cisimlenme Dersi-
Henüz sınıfa kimse gelmemişti. Audrey sınıfın en arkasına doğru ilerlerken Profesör Crownie'ye şöyle bir baktı. Her zamankinden genç görünümü biran Audrey'i şaşırtmıştı. Fakat gülümsemeyi başardı ve sırasına oturdu. Ardından diğer öğrencilerde içeri girmeye başlamışlardı zaten. Sınıfın tamamlanması çok sürmemişti zaten. Genç görünümlü -ki genç olmadığı kesindi- ve yakışıklı adam konuşmaya hemen başlayıvermişti. On altı yaşındakiler ve cisimlenmelerle alakalı uzun uzadıya bir şeyler anlatmıştı. Bilinen temel kurallar, Hogwarts cisimlenme yasağı falan. 'Bu derse gelip de bunu bilmeyen var mı?' Yüzüne alaycı bir ifade yerleştiğini fark etmişti Audrey. Gülümsemesini normal kıvama getirmeye çalışarak dikkatini tekrar adamın üstünde topladı. 'Güzel ceket' Crownie'nen konuşmaya tekrar başlaması, Audrey'in dikkatini tekrar fizikten öte, kelimelere çekmişti. Önemli bir konuydu, hissiyatlar.

Profesör hissedilecekleri anlatırken Audrey sanki onları şuanda da hissediyormuş gibiydi. Hayal gücünün fazla çalıştığı zamanlardan biriydi işte. Gözünü kapatıp sözlere, histen öte sözlere odaklanmaya çalıştı. Dikkatini toplamak öyle zordu ki... Üç K lafını duyan Audrey kendisine geldi ve gözlerini açtı. Profesörün dediklerini bir yandan tekrar ederek kafasına iyice kazıyordu. Ve... Acaba dışarıdan şizofren gibi mi gözüküyordu şuan? Birkaç çocuğun ve kızın bakmasından bu anlaşılıyordu en azından. Audrey onlara tiksinen bir bakış attıktan sonra profesöre döndü. Üç K'yı iyice açıklayıp alanı öğrencilere bırakmıştı. Audrey kendinden emin tavırlarla çembere ilerledi ve gözünü kapadı. 'Çemberin dışı' diye odaklandı. Henüz gitmeyi hedeflemiyordu; ama odaklanma da bir şeydi. Birkaç öğrenci başardıktan sonra Audrey gözünü açtı. Gideceği yeri iyice seçti ve gözünü kapatıp orada olduğunu hayal etti. Vücudunun tüm ağırlık hissini yok etti. Sadece orası vardı. Oraya gitmeliydi. Düşüncelerini yoğunlaştırdı. İçinden başarabileceğini söyleyip duruyordu ve bir anda kendisini boşlukta hissetti. Gözünü açmadı. Açarsa dikkati dağılabilirdi. Sadece boşlukta süzüldü. Gideceği noktayı aklından çıkartmamayaysa fazlasıyla dikkat etti. Ayağının tekrar yere bastığını fark ettiğinde gözlerini araladı ve başardığını anladı. Derin bir nefes alarak kenara çekildi. Bir daha deneyecek gücü yoktu. Beynini fazlasıyla bu işe zorlaması onu yormuştu. Başkalaranı izledi. Herkes bitirdiğinde Crownie tekrar araya girdi. Ödevlerini vermişti. Audrey bıkkın bir tavırla profesöre baktı ve diğer öğrencilerle birlikte kapıya doğru ilerledi. Sonraki durak neresiydi, kendisi de bilmiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jeona Eilis Shaewold

Jeona Eilis Shaewold


Gerçek İsim : .
Mesaj Sayısı : 16
Kayıt tarihi : 08/09/10
Lakap : J.

V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Empty
MesajKonu: Geri: V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi.   V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi. Icon_minitimeCuma Eyl. 10, 2010 10:06 pm

"Dewyn..."

Güneşin parıldayan ışınları bir kez daha perdelerin aralıklarından odaya sızdığında karşı konulmaz bir şekilde aralanmışlardı gözkapakları Jeona sevgilisinin ismini boşluğa fısıldarken. Yine O' nu görmüştü kapkaranlık gecelerini aydınlatan tatlı rüyalarında. Tatlı rüyalar mı? Doğrusunu söylemek gerekirse tatlı olduğundan pek de emin değildi, bu kez ne gördüğünü hatırlamıyordu. Hatta bir rüya mı yoksa kabus mu, onu bile bilmiyordu. Ah. Kabuslar... Onların içerisinde Dewyn'in olması mümkün olabilir miydi? Sevgilisinin emsalsiz bakışlarının kabuslarını mutluluk dolu rüyalara çevirmesine hiçbir şey engel olamazdı. Dolayısıyla imkânsızdı. Tabi kâbusun kendisi Dewyn olmadığı sürece. Sıkıntılı bir biçimde içini çekti, karyolasının üzerinden yavaşça inip yatağın altına kaçmış terliklerini bulduktan sonra uyuşuk adımlarla banyoya doğru yürümeye başladı. Düşünüyordu, Dewyn hayatına girdiğinden beri ne çok şey değişmişti. Hislerinin dışında alışkanlıkları, hayata bakışı, diğer insanlara karşı düşünceleri, takıntılı olduğu konular… Her şey bambaşkaydı. Ve yine bir çok şey Dewyn hayatından çıktığından sonra da değişmişti. Artık aşka inanmasını saylayacak bir şey yoktu elinde, tek yaptığı her önüne gelen erkekle birlikte olmaktı. Günü güzel geçirmekti amacı, ilerisi önemli değildi. 
Musluğun soğuk tarafını açıp suyu hızla yüzüne çarptı. Kendine gelene dek, defalarca... Yavaşça doğruldu ve titreyen ellerinde tuttuğu minik havluyla yüzünü kurularken aynada kendini inceledi. Elleri havluyu tutmaktan vazgeçmiş biçimde teninde gezinirken, güzelliğine hayran kalmış bir halde biraz daha yaklaştı yansımasına. Kavrayamadı, değişiklik inanılmazdı. Gözleri her zamankinden çekici, dudakları normale göre biraz daha dolgun, kirpiklerinin kıvrımları bile olağanüstüydü. Saçları sanki yeni yapılmışçasına dolaşıklıklardan arınmış, ipeksi görünüyordu, parlak teninde tek bir leke bile yoktu. İyilik meleklerinden biri bu gece ona da uğramış olmalıydı. Hafifçe içini çekti, halinden memnun bir biçimde yere düşürdüğü havluyu farkında olmaksızın tepelerken üzerinden geçip gitti ve yatağına dönüp gardolabından giyecek bir şeyler seçti. Yatakhanenin yumuşak zemininde kayar adımlarla ilerlerken elindekileri yatağının diğer tarafına bıraktı ve geri dönüp yeni bir kravat seçmek üzere kendini dolabının derinliklerine gömdü. Aradığını bulduğundaysa acele etmeksizin dönüp giysilerinin yanına doğru yürüdü ve pencereden sızan sıcak hava etkisiyle bunalmış vücudunu ipek geceliğinin hakimiyetinden kurtardıktan sonra seçtiği kıyafetleri giymeye başladı. 
Son bir kez aynada kendisine bakmasının ardından yeterince mükemmel olduğunu düşünerek akşamdan hazırlamış olduğu çantasını alıp hızla merdivenlerden aşağı inmeye başladı. Kahvaltı için büyük salona uğramayı aklına bile getirmedi, kendini aç hissetmiyordu. Formunu korumaya çabalamakla alakası yoktu bunun zira zaten gayet mükemmel bir fiziğinin olduğunu biliyordu. Sadece, canı sıkkın olduğu zamanlar bir şeyler yemek istemezdi diğer birçok insanın aksine. Sabahın erken saatlerinde yaşadığı tatsız uyanışın ardından, aklı tamamıyla başka yerdeyken kendini derse bir türlü veremeyeceğini bildiği için önce, dersliğe gelmek yerine gölün kenarına gidip biraz hava almayı düşünmüştü, fakat devamsızlıklarını daha fazla arttırmak istemediğinden kendini biraz zorlayarak ucu ucuna derse yetişmişti Jeona. İçeri girdiğinde zaten gelmiş olan profesör, zilin ardından dersi başlatmak üzere konuştuğunda, onu dinleyeceğine dair kendi kendine sözler vermiş, büyük bir çabayla gözlerini ona dikmiş fakat geçen birkaç saniye içinde yaptıklarının boşuna olduğunu zaten bildiğini fark etmişti. Cümledeki 'cisimlenme' sözcüğü dışında duyduğu hiçbir şeyi idrak edememişti. Hafifçe oturduğu yerde kıpırdandı ve bacaklarını masanın altında düzleştirerek uzatıp arkasına yaslandı, ardından da kucağına bıraktığı elleri hala titriyorlarken profesöre odaklanmaya çalıştı.' Kurallar... Kurallar... Kurallar... Evet, biliyorum Profesör, biliyorum... 'Ders başlayalı henüz birkaç dakika geçmiş olmasına rağmen şimdiden geldiği için pişman olmaya başladığını hissetmişti Jeona, zihnindeki sonu gelmez tartışmalar onu içten içe çökertirken, gözleri bitkinlikten artık açık kalmaya tahammül edemeyerek kapanmaya başlıyorlardı... Hafifçe sarstı kendini, ' Şimdi olmaz...' 

"Şimdi ilk olarak cisimlenme hakkında size bilgi vereceğim. Bir yerden kaybolup ..."

O an, kapkaranlık bir gezegenin ortasındaki minik bir ışık huzmesi, alevlerle kaplı bir çukurun içindeki bir damla su veya kimsesiz bir çocuğun içindeki ' seviliyorum ' hissi kadardı gücü... Günlerdir çektiği sıkıntıların üzerine gördüğü kâbuslar acısını kat kat arttırırken dışarıdan bakıldığında hiçbir şeyi yok gibi görünse de fırtınalar kopuyordu içinde. Etrafında olan biten hiçbir şeyi anlayamıyordu, belki anlamak istemiyordu belki de gerçekten yapamıyordu... Ruh hali karman çormandı, bir yandan sahip olmayı asla istemediği geçmişinin acılarıyla boğuşurken, bir yandan da sevgisinin tek taraflı olduğunu bilmek yıkıyordu onu. Yaşamı bir süre mükemmel giderken sonradan her şey nasıl bozuluyor, nasıl tüm mutlulukları tıpkı özgür bırakılan bir kelebek gibi kaçıp gidiyor, Jeona'yı nasıl kaderiyle baş başa bırakıyordu, işte bunu anlayamıyordu... 
Daha fazla dinliyor gibi görünmeye tahammül edemiyordu! İçinden geçenleri dışa vurmamak adına sarf ettiği gücün önüne geçememeye katlanamıyordu! Asabi bir hareketle saçlarını geriye attı ve ellerini masaya dayayıp öylece durup bekledi. Gözlerini kapadı, kendini az önceye göre daha iyi hissetmesine rağmen profesörü hala zoraki bir şekilde dinliyordu.

"...üç K. Konum, Kararlılık, Kontrol. Bu üçünü doğru gerçekleştiremediğiniz takdirde septirmeye uğrayabilirsiniz. Bu da oldukça tehlikelidir.Şimdilik bu halkaların dışına çıkmayı hedefleyeceksiniz."

Gözlerinden birini hafifçe açtı ve profesörün asasıyla çizdiği halkalara baktı, birine doğru ilerledi. Jeona yerini alana, yapması gerekenleri idra edene kadar bir kaç öğrenci başarmıştı bile. 'Tanrım, bunu nasıl yapıyorsunuz?'  Gözlerini tekrar kapadı ve dersliği kafasında cannladırmaya çalıştı. 'Masa, halkalar, bir kaç öğrenci ve bulunduğum halkanın dışı.' Zihnini kaplayan odada bir değişiklik yaptı, kendini halkanın dışında hayal etti. 'Hadi, olacak işte. Bak halkanın dışındasın. Yapabilirsin.' Kendi kendini yapabileceği konusunda telkin ederken, etrafında döndüğünü hissetti, ağırlıksızdı. Ürperti hissi bedenine yayılırken, odaklanmaya çalıştı. 'Halkanın dışı, halkanınn dışı...' Tekrar kendini odada hissettiğinde, gözlerinden birini şaşkınlıkla açtı. 'Oldu mu?' Başını yere doğru indirdiğinde etrafındaki beyaz çizgini yokluğunu farketti, başarı verdiği mutluluk dalgasını bıraktı kendini. Süre dolana kadar olduğu yerde, suratındaki aptal gülümseme eşliğinde bekledi.

"... üst sınıf olduğunuz için ilk ödevinizi alacaksınız. Ödeviniz, 'Carpeportus' büyüsü hakkında bilgi toplamak..."

' Yine-mi-ödev! 'Bir yandan ' Ödevi vermeye başladığına göre ders bitmek üzere ' diye sevinirken diğer yandan da boş vakitlerinden birazını daha kaybetmenin hüznünü yaşıyordu o an J. Ödev yapmayı sevmezdi, hatta ödev veren profesörlere de ayrı bir siniri olurdu. Ayrıca derslerin hiçbirine de bayıla bayıla girmiyordu. Peki ama o halde neden bir Ravenclaw' dı? Belki de binası J yüzünden puan kaybediyordu, biraz dağınık ve sorumsuzdu, sıkıya gelemezdi, hatta bundan nefret ederdi! Buna rağmen okula geldiği ilk gün, acemice onu seçmen şapkanın sandalyesine oturttuklarında, şapka başına konduğu ilk anda kuşkusuz bir sesle,' Ravenclaw! 'diye bağırmıştı. Sanki bir saniyeden kısa sürede Jeona'nın zihnindeki her şeyi çözmüş, düşüncelerini kavramış ve onu ait olduğunu düşündüğü yuvasına yerleştirmişti. Ama belki de bu kadar kısa sürdüğü için yanılmıştı, olabilir miydi? Hayır... Ama bu çok saçmaydı! Hafifçe gözlerini devirdi ve bir sonraki derse gelip gelmeyeceğini merak etti; eğer gelmezse ödevi yapmamasında herhangi bir sorun yoktu fakat tıpkı bu seferki bir geri dönüş yaşarsa, - biterdi! 

"Hepinize iyi günler. Hogwarts'ta olmanın tadını çıkarın."

Deminden beri bitmesini büyük bir hevesle beklediği ders bitmişti, şimdi ne olacaktı? Sıkıntılarından kurtulmuş muydu? İçindeki kötü his geçmiş miydi? Belki... Belki kendini süper hissediyordu, belki de berbat... Ama bunu pek de umursamıyordu. Onun için önemli olan bir şey varsa, hissettiklerinin bu sabah bu dersliğe adım atarken hissettiklerinden çok farklı olduğuydu... 
Öğrenciler sınıfı boşaltırlarken acele etmeden öylece bekledi, az önce kendini bu sınıftan dışarı atmak için elinden gelen her şeyi yapmaya hazırken, şimdi nedense umursamıyordu. Dersin bitmesini fazlasıyla arzulamıştı fakat bitince nereye gideceğini hiç düşünmemişti. Yavaşça ayağa kalktı, profesör içerde kalırken ağır adımlarla dersliği terk etti. Belki de ihtiyacı olan şey sadece biraz ilgiydi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
V. Sınıflar İçin Cisimlenme Dersi.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Tüm Sınıflar İçin İlk SYB Dersi
» Tüm Sınıflar İçin Birinci Ders/Bitkibilim Dersi
» Kehanet Dersi 1. sınıflar 1. dersi (Offline)
» 6. Sınıf Cisimlenme Dersi. |
» Üst Sınıflar | I. Tılsım Dersi : Reparo |

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ateş Oku RPG ~~ Hogwarts :: Genel :: Hogwarts Geçmişi-
Buraya geçin: